ABD merkezli Al Monitor, Türkiye'nin Katar'da daimi askeri üs kurmaya hazırlandığını öne sürdü.
Buna göre, anlaşma askeri eğitim, savunma sanayi, ortak askeri tatbikat ve istihbarat paylaşımını kapsıyor. Ancak Al Monitor, en çok dikkat çeken maddenin, tarafların birbirlerinin topraklarında asker konuşlandırmasına izin verilmesi olduğunu belirtti. Metin Gürcan imzalı haber-analizde Meclis Dışişleri Komisyonu’nun, ABD ile yapılan Eğit-Donat mutabakatıyla Katar’a Türk askeri yerleştirilmesi arasında bağlantı olmadığını açıkladığı hatırlatıldı.
TÜRK ORDUSU SEÇİMLERİ BEKLİYOR
Eğit-Donat hariç tutulduğunda Türkiye ile kuracağı askeri ittifakın, Katar’a, savunma sanayi kapasitesini artırma, ordusunu eğitme, ABD’ye olan askeri bağımlılığını azaltarak savunma ortaklarını çeşitlendirme, İran’ı dengeleme ve Türkiye üzerinden NATO ile daha sağlam işbirliği kurma imkanı verebileceği yorumları yapıldı. Monitor’a göre, ‘Ciddi bir askeri gücü olmayan Katar’ın Körfez bölgesindeki caydırıcılık açığını Türkiye ile yapılacak bir askeri ittifak ve gerekirse Türkiye’nin askeri gücü ile doldurmaya istekli olduğu görülüyor. Güvenlik kaynakları Türk ordusunun böyle bir hassas konuda hem ulusal hem de uluslararası hukuk kurallarına sıkı sıkıya bağlı kalmak istediğine de vurgu yapıyor. Kaynakların altını çizdiği bir diğer husus da bu görevi başta ABD olmak üzere Körfez bölgesindeki müttefiklerle ve NATO ile yakın işbirliği içinde yürütmenin önemi.’
Yazıda Türk ordusunun Katar’a göndereceği ilk birliğin küçük bir deniz unsurunu, istihkam ve özel kuvvetler timlerini içerdiği belirtildi. Al-Monitor, adını vermediği ‘iyi konumdaki bir kaynağa’ dayanarak, Türk ordusunun üssün açılması için acele etmediğini, 7 Haziran seçimlerinin sonucunu beklediğini iddia etti. Türk askerinin 19 Ağustos 1915’te Katar’dan çekildiği de hatırlatıldı.
NİYE BUNA GEREK DUYULDU
‘Türkiye’yi böyle bir anlaşmaya iten temel neden ne olabilir’ diye soran Al Monitor’a açıklama yapan Gazi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mehmet Akif Okur’a göre Körfez bölgesi, dünya ekonomi-politik dengeleri bakımından büyük bir öneme sahip. Türkiye bölgesel oyuncu olarak Körfez’da her alanda etkili olmak istiyor. Katar’la yakın iş birliği Türk savunma sanayi için önemli bir pazara girme fırsatı sunarken, İran’ın dengelenmesi, Türkiye’nin küresel güvenlik ortamındaki etki gücünün artması, Rusya ve Çin’le ikili müzakerelerde elinin güçlenmesi ve Türkiye’nin küresel enerji güvenliği konusunda söz sahibi olması anlamına geliyor. Okur, askeri üs planı ile ilgili iki hususa dikkat çekiyor:
“Öncelikle, Türkiye’de genel olarak Körfez gibi stratejik önemi büyük bir bölgede üs açmanın beraberinde getireceği risk ve fırsatların kamuoyu tarafından iyi anlaşılmasına ve üs açma-güvenlik sağlama süreçlerini denetleyecek demokratik mekanizmaların inşasına ihtiyaç var”.