Tamam, belki de en az bizim kadar ciğerin yanıyor Gazze katliamına!
Belki de bizim gibi elinden bir şey gelmemesinin verdiği yakıcı çaresizlikle, sağa sola sataşıyorsun. Destursuz şavullamak olmaz ama!
Hele hele Erbakan'a çakmakla hiç olmaz!
İsrail savaş uçaklarının Konya'da eğitim uçuşuna izin veren anlaşmayı Erbakan'ın imzaladığını söylemek, tek kelimeyle ayıp!
Hayır yani, “Gazze'yi bombalayan İsrail uçakları Konya'da eğitiliyor!” diyerekten güzel güzel yazını akıtmışsın…
Dinci-faşist İsrail rejiminin yaptığı katliama hakkıyla ses çıkarmayan “İslam dünyasının” ervahına “yuh” çekmişsin…
Savaş suçlusu İsrail rejiminin işbirlikçisi 28 Şubat darbesine de laf sokmayı ihmal etmemişsin…
Eline, yüreğine, kalemine sağlık, da…
E, dur orada işte; niye haddini aşıp, Erbakan Hoca'ya bühtan ediyorsun?!
Hadi, diyelim ki; celadetlisin; sözün şehvetine kaptırıp gitmiş; 28 Şubatçıların yanında, 28 Şubat döneminin en büyük mağduruna da kıymışsın…
İyi de, Sayın Erbakan, İsrail'le yapılan “Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması”nın 23 Şubat 1996'da imzalandığını, başbakanlığını yaptığı 54'üncü hükümetin ise bu anlaşmadan 3 ay sonra kurulduğunu avukatı aracılığıyla açıklamış, niçin duymazlıktan geliyorsun?!
Duymazlıktan gelsen hadi neyse!
“Saadet Partililer arasında adeta kıyamet koptu…” diyerek, hepten tadını kaçırıyorsun!
Bir de, “Herkese saadetli yeni yıl dilerim!..” şeklindeki “ironi denemelerine” tenezzül ediyorsun.
Halbuki…
Kelime oyunlarının çocuksu “saadetiyle” avunmak yerine, kime “bühtan” ettiğin konusunda düşünseydin daha hayırlı olurdu.
Bak güzel kardeşim…
“Bühtan” ettiğin adam, sırf İsrailli bir yetkiliyle gizli görüşme yaptı diye Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen'i, 5 Eylül 1980'de, gensoruyla düşürmüş adamdır.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk ve tektir bu! Hem de 24 milletvekiliyle…
O “bühtan” ettiğin adam, bu topraklara “Siyonizm” belasının ne olduğunu gece gündüz demeden, yıllar yılı anlatan adamdır…
Bunları söylüyorum diye, Allahüâlem, sen şimdi fakire kızmışsındır.
Şayet halin buysa, kulak vermek istemeyebilirsin.
O halde, bühtan ettiğin adam hakkında çaresiz başka birine başvuracağız.
Elan başına bombalar yağan Gazze halkının lideri Halid Meşal'e ne dersin?
Dinleyelim:
“Türkiye halkı tarihten günümüze her daim yanı başımızda oldu. Türkiye'deki tüm İslami hareketler bizim için çok kıymetlidir. Özellikle üstad Erbakan bizim için çok önemlidir. O, Siyonizmi ümmete anlatan çağımızın Abdulhamit'idir. Filistin davasına en çok o sahip çıktı. Dünya Müslümanları, Siyonizmi ondan öğrendi. Türkiye halkı da gösterdiği tavırla, gönderdiği yardımlarla ve büyük gösterilerle her zaman bizim yanımızda oldu. Allah sizden razı olsun. Siz, Osmanlı'nın torunlarısınız ve ona yakışanı yapıyorsunuz…”
Sakın yanlış anlama güzel kardeşim. Maksadım seni mahcup etmek değil asla.
Öyle olsaydı, 14 Şubat 2008'de kaleme aldığın, “İsrail ve Yahudiler ezberlerimizi bozmalıyız!” başlıklı yazını söz konusu ederdim.
Ve, “İsrail Türkiye'ye teknoloji satışında ve transferinde diğer ülkelere göre mesela Almanlara, Amerikalılara, İngilizlere, Fransızlara göre vs. daha cömert…” ifadeni teşrih masasına yatırırdım.
Niyetim seni üzmek olsaydı…
Mezkur yazında sana yakıştıramadığım, ancak ve ancak İsrail'in silah pazarlamacılarına yakışan ifadelerine değinirdim:
“İsrail, Türkiye'ye verdiği teknolojilerle ilgili olarak diğer ülkeler gibi, özellikle Almanya ve Amerika gibi kayıt ve şartlar ileri sürmüyor. Yine bu ülkeler gibi cihazı verip teknolojisini vermemezlik gibi bir politika gütmüyor…” şeklindeki hezeyanını yüzüne vurur; hangi yüzle Sayın Erbakan'a “bühtan” ettiğini sorardım!
Bak, rencide olmayasın diye ismini de, gazeteni de vermiyorum.
Lakin Nejat abinin(Uygur) dediği gibi, “Anlayan anladı…” ; ben ne yapiim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder