5 Kasım 2012 / ERKAN ACAR
Cumhuriyet
Başsavcılığı, Org. Bitlis’in ölümüyle ilgili ellerinde bilgi ve belge
olup olmadığını sorduğunda MİT’ten negatif cevap aldı. Oysa Sönmez
Köksal, 1997’de Susurluk Komisyonu’na verdiği ifadede bir rapor
hazırladıklarını ve bunu Başbakanlık makamına verdikleri anlatıyordu.
Eski Jandarma Genel Komutanı
Orgeneral Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993’te içinde bulunduğu Beechcraft
B2000 King Air tipi uçağın şüpheli bir şekilde düşmesi sonucu hayatını
kaybetti. Bitlis’i Diyarbakır’a götüren uçak, kalkışından dört beş
dakika sonra radar ekranından kayboldu. İki dakika sonra da Ankara
Yenimahalle’deki postane bahçesine düştü. Kazada Orgeneral Eşref Bitlis,
emir subayı Albay Fahri Işık, birinci pilot Binbaşı Yaşar Erian, ikinci
pilot Yüzbaşı Tuğrul Sezginler ve uçuş teknisyeni Astsubay Başçavuş
Emin Öner hayatlarını kaybetti. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Eşref
Bitlis’in ölüm haberini resmî ziyaret için bulunduğu Makedonya’da aldı. O
gün kendisiyle birlikte Makedonya’da bulunan gazetecilere şunu söyledi:
“Memleketimiz değerli bir evladını kaybetmiştir.”
Orgeneral Bitlis’in 1990 yılında Jandarma Genel Komutanı olmasını sağlayan kararnamenin altında Cumhurbaşkanı Özal’ın imzası vardı. Bitlis ve Özal defalarca baş başa kalarak Kürt meselesi hakkında görüşmeler yaptı. Özal, “Kürt meselesini çözmek, benim bu ülkeye yapacağım son hizmet olacaktır.” derken Orgeneral Eşref Bitlis, Kürt liderler Mesut Barzani ve Celal Talabani’yi Türkiye’nin yanında tutmak ve onlarla görüşmek amacıyla Kuzey Irak’a giden ilk Türk komutandı.
Org. Bitlis’in probleme ilişkin çözüm planı devlet içinde bazı kesimlerde rahatsızlığa sebep oluyordu. TSK içinde de bazı komutanlar Orgeneral Bitlis’e yönelik sert eleştiriler dile getiriyor, rahatsızlığın bir başka boyutunu ise Org. Bitlis’in planın uygulanması konusunda doğrudan Cumhurbaşkanı Özal ile temasa geçmesi oluşturuyordu.
Bitlis, ölümünden 7 ay önce Cumhurbaşkanı Özal’a bir mektup yazdı. “Sayın Cumhurbaşkanım, Zat-ı Âliniz bu olaya müdahil olmalı, aksi takdirde bölgede sonu alınamayacak ciddi risk ve tehditlerle karşı karşıya kalabiliriz.” denilen üç sayfalık mektupta Kürt meselesine ilişkin önemli uyarılar yapılıyor ve çözüm önerileri sunuluyordu.
Bitlis, mektubunda devlet içindeki bazı unsurların terörden rant sağladığını vurguluyor ve isimler veriyor. Güneydoğu’daki bazı iş adamlarının, güvenlik güçlerinin desteğini de alarak bölgede terör örgütü PKK adına kaçakçılık yaptığını belirtiyor. Mektubun ikinci bölümünde ise ‘Kürt Sorunu Çözüm Önerileri’ni içeren bir rapordan bahsediliyor. “Kod Adı: Kale” olarak tanımlanan planda öncelikli olarak terör belasının defedilmesi gerektiği belirtiliyor. İkinci aşamada ise Kürt halkına yönelik ılımlı adımların atılması için devlet politikası oluşturulması gerektiği vurgulanıyor ve “Bölge halkının kazanılması zaruridir. Halk yanlış yönetim ile terör örgütü arasında sıkışmış durumdadır. Bunu suiistimal eden unsurların bertaraf edilmesinin zorunluluğu ortadadır.” tespitinde bulunuluyor.
Birisi Cumhurbaşkanı diğeri Jandarma Genel Komutanı olan iki isim, 1993 yılında iki ay arayla şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti.
19 yıl sonra Eşref Bitlis’in şüpheli ölümüne ilişkin soruşturma açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 13 Eylül’de TBMM’ye bir yazı gönderdi. TBMM bünyesinde kurulan Faili Meçhul Olayları Araştırma Komisyonu ile Susurluk Olayını Araştırma Komisyonu kapsamında Eşref Bitlis’in uçağının düşmesi ile ilgili bilgi, belge, tanık anlatımı ile komisyon değerlendirme kısmının savcılığa gönderilmesi talep edildi.
Soruşturma kapsamında MİT Kontr-Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür, dönemin Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, kaza sırasında Kara Havacılık Komutanı olan emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu, Ergenekon davası sanıkları İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Albay Arif Doğan, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na geldi.
Ergenekon’un tutuksuz sanığı emekli Albay Arif Doğan, 18 Eylül tarihinde eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in öldüğü uçak kazasıyla ilgili ifade verdi. İnternete düşen bir ses kaydında Doğan’ın suikasta destek verdiğini söylediği öne sürülüyordu. İddiaya göre, ses kaydında Doğan, Orgeneral Eşref Bitlis’i JİTEM’in öldürdüğünü, kendisinin de buna destek verdiğini söylüyor.
İfadeler Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10. madde ile yetkili Savcı Ümit Zafer Çolak tarafından alındı. Savcı Çolak, önce Doğu Perinçek’in ifadesini aldı. Yaklaşık 1 saat ifade veren Perinçek’e, “Eşref Bitlis olayı ile ilgili neler biliyorsunuz?” diye soruldu. Bitlis’in öldüğü tarihte Aydınlık Gazetesi başyazarı olan ve bu konuda yazılar yazan Perinçek’in Bitlis’in ölümüne ilişkin Adnan Akfırat’ın ‘Eşref Bitlis Suikastı’ ve Nusret Senem’in ‘Genelkurmay’a Eşref Bitlis Dosyası’ adlı kitaplarından başka bir şey bilmediğini söyledi. ODTÜ’nün kaza kırım raporuna da değinen Perinçek, “Nusret Senem, soruşturmaya müdahil olan kişidir. Düşen uçağın pilotunun ailesinin avukatlığını yapmaktadır. Nusret Senem’in kitabında ODTÜ’nün hazırladığı raporlar var. Raporlar olayın sabotaj olduğunu iddia ediyor. Ben de bu kadarını biliyorum.” dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Orgeneral Bitlis’in soruşturma kapsamında MİT’e bilgi ve belge olup olmadığını sordu. MİT ise yok cevabını verdi. Ancak eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu’na 9 Ocak 1997 tarihinde verdiği ifadede teşkilatın konuyla ilgili bir rapor hazırladığını ve Başbakanlık makamına sunduğunu anlatmıştı. Köksal, kendisini sorgulayan Susurluk Komisyonu üyelerinin Başbakanlık’tan bilgi ve belgeleri isteyebileceğini söylemişti. Şimdi MİT’in yok, Köksal’ın var dediği Eşref Bitlis Raporu’nun nerede olduğu araştırılıyor.
Komisyon Başkanı Mehmet Elkatmış ve komisyon üyeleri Mehmet Bedri İncetahtacı, Fikri Sağlar, Yaşar Topçu, Hayrettin Dilekcan, Mahmut Yılbaş, Sema Pişkinsüt, Nihan İlgün tarafından dinlenen eski MİT Müsteşarı Köksal ile komisyon arasında şöyle bir konuşma geçti:
“Raporu takdim ettiğim makamın onu aslında size de iletmesi lazım. Başta da birtakım hususları dahi açıklarken, yani, doğrudan doğruya, sunduğumuz rapora atıfta bulunmaksızın, benim şahsî fikrimmiş gibi söyleme yoluna gittik; yani, öyle ortak bir mutabakata vardık. Tabiî, bu bütün tutanak olduğu gibi çıkınca, bunun böyle olmadığı da ortaya çıkacak. Yani, Başbakana sunduğum belgeden size bilgi sunduğum da ortaya çıkıyor. O açıdan da, ben doğrusu... Onu şeyden almanız çok daha...”
Köksal’ın konuya net cevap vermemesi üzerine komisyon üyesi Yaşar Topçu, itiraz ederek, “Sayın Müsteşarım, ben o fikrinize katılmıyorum. Başbakana verdiğiniz bilgi, sizin değerlendirmeniz. Sizin üstünüzden, bize bilgi vermek için izin almanız için, bu bilginin gizli bilgi olması lazım. Ben bu bilginin gizli bilgi olduğu kanaatinde değilim... Şimdi, sizin üstünüzden izin alarak bizimle konuşmanız, yani, Başbakana aktardığınız bilgileri vermeniz için, bunun devlet sırrı niteliğinde olması lazım. Devlet sırrı niteliğinde şeyler değil bunlar, netice itibariyle bir değerlendirme. Değerlendirme olduğuna göre, oradan izin almaksızın da bize bu bilgileri vermeniz gerekirdi. Aksi halde, bu ziyaretinizi ben, sadece yasama organının yaptığı bir davete nezaket ziyareti olarak nitelendireceğim. İsterseniz, bu konuyu bir daha düşünmenizi istirham ediyorum.” dedi.
Araya giren Fikri Sağlar ise Köksal’a “Siz buraya Sayın Başbakanın izniyle geldiniz, yani, bilgisi dâhilinde geldiniz.” dedi. Komisyon Başkanı Mehmet Elkatmış ise Köksal’a Komisyon’un Başbakanlığın da üzerinde bir komisyon olduğunu hatırlattı.
Köksal ise görüşünde ısrar ederek “Hayır efendim. Sayın Başbakandan bunu isteyebilirsiniz. Komisyon olarak, daha önce başka bilgiler de isteyeceğinizi ifade ettiniz. Bu çerçevede, bu rapor Sayın Başbakandan istenir.” şeklinde konuştu.
Orgeneral Bitlis’in 1990 yılında Jandarma Genel Komutanı olmasını sağlayan kararnamenin altında Cumhurbaşkanı Özal’ın imzası vardı. Bitlis ve Özal defalarca baş başa kalarak Kürt meselesi hakkında görüşmeler yaptı. Özal, “Kürt meselesini çözmek, benim bu ülkeye yapacağım son hizmet olacaktır.” derken Orgeneral Eşref Bitlis, Kürt liderler Mesut Barzani ve Celal Talabani’yi Türkiye’nin yanında tutmak ve onlarla görüşmek amacıyla Kuzey Irak’a giden ilk Türk komutandı.
Org. Bitlis’in probleme ilişkin çözüm planı devlet içinde bazı kesimlerde rahatsızlığa sebep oluyordu. TSK içinde de bazı komutanlar Orgeneral Bitlis’e yönelik sert eleştiriler dile getiriyor, rahatsızlığın bir başka boyutunu ise Org. Bitlis’in planın uygulanması konusunda doğrudan Cumhurbaşkanı Özal ile temasa geçmesi oluşturuyordu.
Bitlis, ölümünden 7 ay önce Cumhurbaşkanı Özal’a bir mektup yazdı. “Sayın Cumhurbaşkanım, Zat-ı Âliniz bu olaya müdahil olmalı, aksi takdirde bölgede sonu alınamayacak ciddi risk ve tehditlerle karşı karşıya kalabiliriz.” denilen üç sayfalık mektupta Kürt meselesine ilişkin önemli uyarılar yapılıyor ve çözüm önerileri sunuluyordu.
Bitlis, mektubunda devlet içindeki bazı unsurların terörden rant sağladığını vurguluyor ve isimler veriyor. Güneydoğu’daki bazı iş adamlarının, güvenlik güçlerinin desteğini de alarak bölgede terör örgütü PKK adına kaçakçılık yaptığını belirtiyor. Mektubun ikinci bölümünde ise ‘Kürt Sorunu Çözüm Önerileri’ni içeren bir rapordan bahsediliyor. “Kod Adı: Kale” olarak tanımlanan planda öncelikli olarak terör belasının defedilmesi gerektiği belirtiliyor. İkinci aşamada ise Kürt halkına yönelik ılımlı adımların atılması için devlet politikası oluşturulması gerektiği vurgulanıyor ve “Bölge halkının kazanılması zaruridir. Halk yanlış yönetim ile terör örgütü arasında sıkışmış durumdadır. Bunu suiistimal eden unsurların bertaraf edilmesinin zorunluluğu ortadadır.” tespitinde bulunuluyor.
Birisi Cumhurbaşkanı diğeri Jandarma Genel Komutanı olan iki isim, 1993 yılında iki ay arayla şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti.
19 yıl sonra Eşref Bitlis’in şüpheli ölümüne ilişkin soruşturma açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 13 Eylül’de TBMM’ye bir yazı gönderdi. TBMM bünyesinde kurulan Faili Meçhul Olayları Araştırma Komisyonu ile Susurluk Olayını Araştırma Komisyonu kapsamında Eşref Bitlis’in uçağının düşmesi ile ilgili bilgi, belge, tanık anlatımı ile komisyon değerlendirme kısmının savcılığa gönderilmesi talep edildi.
Soruşturma kapsamında MİT Kontr-Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür, dönemin Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, kaza sırasında Kara Havacılık Komutanı olan emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu, Ergenekon davası sanıkları İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Albay Arif Doğan, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na geldi.
Ergenekon’un tutuksuz sanığı emekli Albay Arif Doğan, 18 Eylül tarihinde eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in öldüğü uçak kazasıyla ilgili ifade verdi. İnternete düşen bir ses kaydında Doğan’ın suikasta destek verdiğini söylediği öne sürülüyordu. İddiaya göre, ses kaydında Doğan, Orgeneral Eşref Bitlis’i JİTEM’in öldürdüğünü, kendisinin de buna destek verdiğini söylüyor.
İfadeler Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10. madde ile yetkili Savcı Ümit Zafer Çolak tarafından alındı. Savcı Çolak, önce Doğu Perinçek’in ifadesini aldı. Yaklaşık 1 saat ifade veren Perinçek’e, “Eşref Bitlis olayı ile ilgili neler biliyorsunuz?” diye soruldu. Bitlis’in öldüğü tarihte Aydınlık Gazetesi başyazarı olan ve bu konuda yazılar yazan Perinçek’in Bitlis’in ölümüne ilişkin Adnan Akfırat’ın ‘Eşref Bitlis Suikastı’ ve Nusret Senem’in ‘Genelkurmay’a Eşref Bitlis Dosyası’ adlı kitaplarından başka bir şey bilmediğini söyledi. ODTÜ’nün kaza kırım raporuna da değinen Perinçek, “Nusret Senem, soruşturmaya müdahil olan kişidir. Düşen uçağın pilotunun ailesinin avukatlığını yapmaktadır. Nusret Senem’in kitabında ODTÜ’nün hazırladığı raporlar var. Raporlar olayın sabotaj olduğunu iddia ediyor. Ben de bu kadarını biliyorum.” dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Orgeneral Bitlis’in soruşturma kapsamında MİT’e bilgi ve belge olup olmadığını sordu. MİT ise yok cevabını verdi. Ancak eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu’na 9 Ocak 1997 tarihinde verdiği ifadede teşkilatın konuyla ilgili bir rapor hazırladığını ve Başbakanlık makamına sunduğunu anlatmıştı. Köksal, kendisini sorgulayan Susurluk Komisyonu üyelerinin Başbakanlık’tan bilgi ve belgeleri isteyebileceğini söylemişti. Şimdi MİT’in yok, Köksal’ın var dediği Eşref Bitlis Raporu’nun nerede olduğu araştırılıyor.
Komisyon Başkanı Mehmet Elkatmış ve komisyon üyeleri Mehmet Bedri İncetahtacı, Fikri Sağlar, Yaşar Topçu, Hayrettin Dilekcan, Mahmut Yılbaş, Sema Pişkinsüt, Nihan İlgün tarafından dinlenen eski MİT Müsteşarı Köksal ile komisyon arasında şöyle bir konuşma geçti:
“Raporu takdim ettiğim makamın onu aslında size de iletmesi lazım. Başta da birtakım hususları dahi açıklarken, yani, doğrudan doğruya, sunduğumuz rapora atıfta bulunmaksızın, benim şahsî fikrimmiş gibi söyleme yoluna gittik; yani, öyle ortak bir mutabakata vardık. Tabiî, bu bütün tutanak olduğu gibi çıkınca, bunun böyle olmadığı da ortaya çıkacak. Yani, Başbakana sunduğum belgeden size bilgi sunduğum da ortaya çıkıyor. O açıdan da, ben doğrusu... Onu şeyden almanız çok daha...”
Köksal’ın konuya net cevap vermemesi üzerine komisyon üyesi Yaşar Topçu, itiraz ederek, “Sayın Müsteşarım, ben o fikrinize katılmıyorum. Başbakana verdiğiniz bilgi, sizin değerlendirmeniz. Sizin üstünüzden, bize bilgi vermek için izin almanız için, bu bilginin gizli bilgi olması lazım. Ben bu bilginin gizli bilgi olduğu kanaatinde değilim... Şimdi, sizin üstünüzden izin alarak bizimle konuşmanız, yani, Başbakana aktardığınız bilgileri vermeniz için, bunun devlet sırrı niteliğinde olması lazım. Devlet sırrı niteliğinde şeyler değil bunlar, netice itibariyle bir değerlendirme. Değerlendirme olduğuna göre, oradan izin almaksızın da bize bu bilgileri vermeniz gerekirdi. Aksi halde, bu ziyaretinizi ben, sadece yasama organının yaptığı bir davete nezaket ziyareti olarak nitelendireceğim. İsterseniz, bu konuyu bir daha düşünmenizi istirham ediyorum.” dedi.
Araya giren Fikri Sağlar ise Köksal’a “Siz buraya Sayın Başbakanın izniyle geldiniz, yani, bilgisi dâhilinde geldiniz.” dedi. Komisyon Başkanı Mehmet Elkatmış ise Köksal’a Komisyon’un Başbakanlığın da üzerinde bir komisyon olduğunu hatırlattı.
Köksal ise görüşünde ısrar ederek “Hayır efendim. Sayın Başbakandan bunu isteyebilirsiniz. Komisyon olarak, daha önce başka bilgiler de isteyeceğinizi ifade ettiniz. Bu çerçevede, bu rapor Sayın Başbakandan istenir.” şeklinde konuştu.