TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu çalışmalarını tamamladı
ve hazırlanan rapor Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek’e sunuldu.
Rapordaki
önerilerin hemen hepsi, daha önce Türkiye’nin demokratikleşmesinden
yana olanların ısrarla söyledikleri şeylerdir. Komisyonun çalışması
elbette küçümsenemez. Darbelerin en büyük mağduru Parlamento’nun, kendi
hukukuna sahip çıkma adına attığı bu adım, tarihe kayıt düşme adına bir
dönüm noktasıdır. Ayrıca darbelere ve cuntacılara karşı belli çevrelerin
ısrarla devam eden perdeleme, meseleyi sulandırma, kafa karışıklığı
hâsıl etme adına hâlâ direndiklerini unutmayalım. Böyle bir ortamda,
kamuoyunda demokratikleşme adına bir şuur uyandırma adına da komisyonun
çalışmasının değeri büyüktür. Ama yetmez. Somut adımlar önemli. En somut
adım da sivil ve demokratik bir anayasa yapmaktır. Kim nerede duruyor,
demokrasi konusunda kim samimidir, kim değildir bu süreçte ortaya
çıkacaktır.
Komisyonun sonuç bölümündeki öneriler arasında; “kozmik odaya girebilecek bir komisyon kurulması” mutlaka gerçekleştirilmelidir. 150 yıllık derin yapı, hâlâ ayaktadır ve güçlüdür. İtalya’da, bizdeki Ergenekon’a benzer Gladyo’nun davasını yürüten yargıç Felice Casson ancak “kozmik oda”ya girince mesafe alabilmiştir. Zaman’dan Ali İhsan Aydın, şimdi senatör olan Casson ile Roma’daki ofisinde iki defa röportaj yaparak büyük bir gazetecilik başarısına imza attı. Casson’un sözleri defalarca okunmalıdır. Bazılarını hatırlatayım: “Katliamların sorumlularını bulduk. Varlığı demokratik toplum için tehlikeli olan örgütü ortadan kaldırdık. Ama tamamen ortadan kalktığını zannetmiyorum. Belki, değişik bir yapı altında işliyordur. Gladyo, İtalya’daki tek yasadışı gizli örgüt değildi. Paralel olarak çalışan, Rüzgar Gülü, Avanguardia Nazionale ve P2 mason locası gibi çok sayıda farklı yapılanma vardı. Gladyo, bunların tepesinde her şeyi idare eden örgüt değil. Onlardan bir tanesi. Güdülen ‘gerginlik stratejisi’ ise daha büyük bir şey. Gladyo sadece bu amaca ulaşmak için kullanılan bir araç. “Soruşturma esnasında karşılaştığım en büyük zorluk, Gladyo’nun uluslararası bağlantılarına erişmek oldu. Bunlara ulaşmak bir savcı için çok zor. NATO üyeleri ve bunların dışındaki çok sayıda ülkelerin gizli servisleriyle bağlantılar bulunuyordu.
“İtalyan gizli servis arşivlerinde araştırma yaparken, Türkiye ile de bağlantılara rastladım. Türkiye, kendine özgü zorlukları olan bir ülke. Bizdeki siyasi, ekonomik ve kültürel yapı daha basit. Türkiye’de daha karmaşık sorunlar var. Türkiye bir sınır ülkesi. Avrupa için de, Ortadoğu için de önemli. Sadece bugün için değil, geçmişte de böyleydi.”
Casson, bizimle ilgili daha geniş bir ufuk çiziyor. PKK terörü, Suriye, Irak, İran, İsrail, ABD politikaları, bölgemizdeki gelişmeler hepsi birlikte düşünüldüğünde, sadece cuntacılar ve darbelerle uğraşmadığımız daha net görülecektir. Bölgemizde ne oluyorsa, birinci derecede Türkiye’yi ilgilendiriyor. Bu coğrafyada önü kesilmek istenen ülke Türkiye’dir. Bize şer şebekesinin oyunu belli. Gerilim stratejisi ve provokasyonlarla Türkiye’yi kutuplaştırmak... Gençlik, darbe dönemlerinde sağ-sol diye kanlı bir çatışmanın içine bunun için itildi. İdeolojik kutuplaşmalar ile halk çocukları vuruşturuldu. Laik-anti laik, Sünni-Alevi, Türk-Kürt kutuplaşmaları için fitne ateşi olan suikastlar, faili meçhul cinayetler ve katliamlar bunun için tezgâhlandı. Türkiye’yi kutuplaştırmak isteyenlerin değirmenine kimse su taşımamalı…
Komisyonun sonuç bölümündeki öneriler arasında; “kozmik odaya girebilecek bir komisyon kurulması” mutlaka gerçekleştirilmelidir. 150 yıllık derin yapı, hâlâ ayaktadır ve güçlüdür. İtalya’da, bizdeki Ergenekon’a benzer Gladyo’nun davasını yürüten yargıç Felice Casson ancak “kozmik oda”ya girince mesafe alabilmiştir. Zaman’dan Ali İhsan Aydın, şimdi senatör olan Casson ile Roma’daki ofisinde iki defa röportaj yaparak büyük bir gazetecilik başarısına imza attı. Casson’un sözleri defalarca okunmalıdır. Bazılarını hatırlatayım: “Katliamların sorumlularını bulduk. Varlığı demokratik toplum için tehlikeli olan örgütü ortadan kaldırdık. Ama tamamen ortadan kalktığını zannetmiyorum. Belki, değişik bir yapı altında işliyordur. Gladyo, İtalya’daki tek yasadışı gizli örgüt değildi. Paralel olarak çalışan, Rüzgar Gülü, Avanguardia Nazionale ve P2 mason locası gibi çok sayıda farklı yapılanma vardı. Gladyo, bunların tepesinde her şeyi idare eden örgüt değil. Onlardan bir tanesi. Güdülen ‘gerginlik stratejisi’ ise daha büyük bir şey. Gladyo sadece bu amaca ulaşmak için kullanılan bir araç. “Soruşturma esnasında karşılaştığım en büyük zorluk, Gladyo’nun uluslararası bağlantılarına erişmek oldu. Bunlara ulaşmak bir savcı için çok zor. NATO üyeleri ve bunların dışındaki çok sayıda ülkelerin gizli servisleriyle bağlantılar bulunuyordu.
“İtalyan gizli servis arşivlerinde araştırma yaparken, Türkiye ile de bağlantılara rastladım. Türkiye, kendine özgü zorlukları olan bir ülke. Bizdeki siyasi, ekonomik ve kültürel yapı daha basit. Türkiye’de daha karmaşık sorunlar var. Türkiye bir sınır ülkesi. Avrupa için de, Ortadoğu için de önemli. Sadece bugün için değil, geçmişte de böyleydi.”
Casson, bizimle ilgili daha geniş bir ufuk çiziyor. PKK terörü, Suriye, Irak, İran, İsrail, ABD politikaları, bölgemizdeki gelişmeler hepsi birlikte düşünüldüğünde, sadece cuntacılar ve darbelerle uğraşmadığımız daha net görülecektir. Bölgemizde ne oluyorsa, birinci derecede Türkiye’yi ilgilendiriyor. Bu coğrafyada önü kesilmek istenen ülke Türkiye’dir. Bize şer şebekesinin oyunu belli. Gerilim stratejisi ve provokasyonlarla Türkiye’yi kutuplaştırmak... Gençlik, darbe dönemlerinde sağ-sol diye kanlı bir çatışmanın içine bunun için itildi. İdeolojik kutuplaşmalar ile halk çocukları vuruşturuldu. Laik-anti laik, Sünni-Alevi, Türk-Kürt kutuplaşmaları için fitne ateşi olan suikastlar, faili meçhul cinayetler ve katliamlar bunun için tezgâhlandı. Türkiye’yi kutuplaştırmak isteyenlerin değirmenine kimse su taşımamalı…