(O tarafta yaşayıp bu tarafta şehit düşenin insan olarak künyesi)
Süleyman Akan.
1986, Hakkari, Çukurca, Uzundere, görüşlerinize hazırdır komutanım.
Yıl 1995, yaş 9. Korucu beldesi 6 bin 500 kişilik Uzundere devletçe boşaltılmıştır olağanüstü halim.
Önce Çukurca Çanaklı, sonra (Yeni) Doğanlı köyüne yerleşilmiş; heyelan ve de çığ pusuya yatıvermiş, Süleyman ile köylüler kasa kasa yine kamyona yüklenmiştir başbakanım.
Milenyum olmuştur, 2002 gelmiştir. Yüksekova’dan 17 kilometre öte, “afet evleri” mi desem, toplama kampı mı, devletin temelini atıp bitirmediği yeni bir “Doğanlı”ya yerleşilmiştir valim.
Devletten alınan yarım evlerin bitirilmesi için devlete 300 küsur lira maaşa korucu verilmiştir hocam.
Baba Mehmet Akan. Çoban. Van. 11 yaşındadır Süleyman. Baba vurulmuştur köşe yazarım.
Anne, Esmer. Dul. 3 yetim, bir de yoksullukla kalmıştır TÜSİAD, MÜSİAD başkanım.
Süleyman, en büyük erkek. “Baba mesleği”ne atılmış, “şıvan” olmuştur büyükelçim.
Süleyman 21 olmuş, evlenmiştir sabah şekerim.
Kendi yetimdir, eşi Gurbet olmuştur Aşk-ı Memnum.
22’sine gelmiştir, baba olmuştur Süleyman, cumhurbaşkanım.
Biricik kızı Özge olmuştur; aileden çocuktan sorumlu bakanım.
Süleyman’ın baktığı ya da hayatı Süleyman’a bakan hane halkı sayısı; anne, iki kardeş, eş ve Özge ile beş olmuştur devlet istatistik enstitüm.
Süleyman 5 ay önce askere gitmiştir torpilli arkadaşım. Elazığ Yoğunağaç Köyü’nün orada vurulmuş, şehit düşmüştür muhalefet liderim.
Annesi feryadını Kürtçe etmiş, ağıtını Kürtçe yakmıştır resmi dilim, değiştirilemez anayasam.
“Yeter artık” demiştir anacığım.
Gurbet, “Kendi yetimdi, evladı da yetim kaldı. Bu kan dursun. Bu çiçeklere kıymayın. Ocağımız söndü, başka ocaklar sönmesin” demiştir emekli paşam.
Yetim Kürt çocuk yoksul Süleyman büyümüş; başka yoksul Kürt çocuklar da büyüyüp onu vurmuştur etnik kökenim.
Vuranların arasında Çukurcalı var mıydı, köyü boşaltılan, ailesi göçen, yetim kalan var mıydı, Süleyman bilememiştir kaderim.
Ses etseler anlardı; ses etse anlarlardı kederim.
Süleyman’ın ülkesi AB’ye girememiştir ama AB temsilcisi 6 yıl önce Süleyman’ın köyüne girmiştir ve “Türkiye’nin en kötü şartlara sahip köyü” demiştir, İstanbulum, Ankaram, çatalkaram.
Hayat devam etmiştir…
Tarih ilerlemiştir…
Ülke gelişmiştir…
Dünya değişmiştir ya…
Hadi bakalım…
Babasının, Süleyman’ın, Esmer ananın, yetimlerinin, Gurbet gelinin; göçlerle, ölümlerle, kardeş kanıyla, yoksul canıyla ölüm ölüm düğümlenmiş çeyrek asırlık kaderini Özge’ye yaşatmayacağınıza bir söz verin; verebilirseniz.
Hadi…
Azıcık silahı bırakın, bırakabilirseniz de…
“Türkiye’nin en kötü şartlara sahip köyü”ne sürülmüş yetim Kürt çocuğun, asker iken başka Kürt çocuklar tarafından öldürülmesine sürüklenmiş bir tarihin, Özge’ye kader olmaması için bir nefes durun bakalım!.. Durabilirseniz!
Süleyman varmış, Süleyman yokmuş…
25 yıl olmuş, 40 bin insan ölmüş.
Tabii ki daha çok vurabilirsiniz…
Ama bir durabilir misiniz?
Süleyman Akan, Hakkari, Çukurca, Uzundere yoksul doğum; Yüksekova Doğanlı yoksul yaşam, Elazığ Yoğunağaç yoksul ölüm; dualarınıza, helalleşmenize hazırdır sevgili ülkem!