Çok sayıda paşa çocuğunun askerliğini ikametlerinin olduğu yerlerde yaptığı ortaya çıktı. Yine birçoğunun da askerliğini tatil yörelerinde tamamladığı anlaşılıyor.
Meğerse paşa çocukları “sineğin homoseksüelini” yakalamış!
Vakit Gazetesi’nin ortaya çıkardığı bu gerçeğe dair asker kanadından henüz tatmin edici bir açıklama gelmedi.
Başbakanın “mevzide siper almasını” diline dolayan siyaset cambazlarıysa, bu ahlaksızlığa karşı “üç maymunu” oynuyor.
Siyaset cambazlarına, “sanki sen gidince amuda mı kalkacaksın be kardeşim” diye sormayan medya maymunları da sessizlik içerisinde “askerlik hilesine” karşı.
Hergün en az bir şehit haberi alınan dağlar, kışlalar, birlikler, bölükler paşa çocukları için “yasak bölgeymiş” meğerse.
Ben de merak ederdim, yahu neden bugüne kadar tek bir paşa kendi çocuğunu teröre şehit vermedi diye.
Meğerse onların bilumum çoğunluğu sineğin homoseksülini yakalamış da haberimiz yokmuş.
Bu da ne demek diyeceksiniz biliyorum…
Askerlik yükümlülüğümün ilk ayağı olan İskenderun Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı’nda her dönem dilden dile dolaşan bir efsanedir “homoseksüel sinek hikayesi”.
Hikayeye göre dayısı merkez karargahta bol yıldızlı paşa olan bir kısa dönem er, usta birliklerinin belirlenmesinden önce bölük astsubayına, askerliğini sahil yörelerinden birinde bulunan askeri tesiste tamamlamak istediğini aktarır. Ancak ne var ki kendi ikametgahı da bu bu tatil yöresindedir.
Garip astsubayı tırstırmak için de dayısının bol yıldızlarını sayar.
Astsubay dayanamaz ve “bu benim ya da bir başkasının elinde olan bir şey değil. İllaki de öyle bir şey istiyorsan sineğin homoseksüelini yakalamak zorundasın” diyerek, bunun imkansız olduğunu söylemeye çalışır.
Beş on gün geçer ve o gün gelir çatar.
Eğitim alanında toplanan askerler, büyük bir merakla askerliklerinin kalan kısmını nerede tamamlayacaklarını duymak için listeyi okuyan komutanlarını pür dikkat dinlemektedir.
Malum askerin ismi okunduğunda birden ayağa fırlayıp bölük astsubayına seslenir:
- Komutanım, komutanım, sineğin homoseksüelini yakaladım…
Torpilli askerin usta birliği, ailesinin de ikamet ettiği en gözde tatil yörelerinden birinde bulunmaktadır.
Astsubay şaşkın bir o kadar da öfkeli bir ses tonuyla cevap verir:
- Hayırlı olsun asker.
Vakit’in ortaya çıkardığı bu acı tablo, terörle mücadelede çeyrek asırdır neden bir arpa boyu yol alamadığımızın en net resmi aslında.
Bir tarafta sineğin homoseksüelini yakalamayı becerecek kadar mahir paşa çocukları, bir taraftan “bin evladım olsa vatana kurban ederim diyen” vakarlı ana babalar.
Bir tarafta yan gelip yatan, paşa paşa askerlik yapan torpilli askerler, bir tarafta kefeni sırtında şehadet bekleyen kınalı kuzular.
Bir tarafta “ey vatan sana canım feda” diye haykıran kahramanlar, bir tarafta bu kahramanların kanından oy devşiren soysuz baronlar.
Galiba bu millet sineğin homoseksüelini yakalamayı öğrenmediği sürece daha çok şehit cenazesi göreceğiz.
Şehit cenazelerini oy avcılığı için bir fırsat sayan çok soysuz ismi yazacağız belleklerimize galiba.
Not: Bazı eklı evveller benim de deniz er olarak askerliğimi Marmariste AKSAZ Deniz Üs Komutanlığı içerisinde tamamladığım için torpil yaptırdığımı iddia edecektir. Oysa usta birliğim olan RİSTAB Taburu’ndaki askerlerin yüzde 80’i sürgün gelmiş, diğer kalanları da mimlenmiş kişilerden oluşuyordu. Torpille gidilecek son birlik bile değildi yani.