Şu günlerde herkes askere yükleniyor.
Abant toplantıları yapıldı. Genelkurmay konuşuluyor ancak ciddi bir “Genelkurmay tasavvuru” sunulamıyor.
Genelkurmay önyargılarını aşıp çağın girdilerine göre gelişime ayak uyduramazsa çok gülünç duruma düşeceğinden endişe etmeye başladım.
Tartışmalarda “makaraya alınan” bir general tiplemesini hazmedemedim.
Değişime direnen aile büyüğünü bir süre sonra gençler hiç ciddiye almazlar, gençler zaman zaman dalgasını da geçerler. Tıpkı bunun gibi...
“Genelkurmay Üniversitelerde ve gelişmiş ülkelerin kamuoyunda bu duruma düşmek üzere” diyebiliriz.
Bunun için acil yeniden yapılanma için atılacak bazı adımları sıralamak istiyorum.
1-Darbeci geleneğin değiştiğini gösterecek somut adımların atılması,
2- Howard’ın tanımı ile “Militarizm, askeri alt kültüre ait değerlerin, toplumun egemen değerleri olarak algılanmasıdır” anlayışının süratle değişmesi için adımlar atılması, Milli Güvenlik derslerinin siyaset yapılan alanlar olarak devam etmesinin önlenmesi,
3- “Askerlik yaşam tarzıdır” anlayışının kışla sınırları içinde tutulması hatta ordu evlerine ve lojmanlara bile girmemesinin sağlanması gerekir,
4-Farklı fikirleri tehdit olarak algılayan, kendi fikrini zorla kabul ettirmeye çalışan, muhalefetten ve eleştiriden rahatsız olan, hiyerarşiyi yücelten, zorlama ve şiddeti yöntem olarak benimseyen askeri uygulamaların bilimsel liderlikte olmadığının Genelkurmayca Harb Akademilerinde öğretilmesi,
5-Sorunların çözümünde askeri ortam ile toplumsal ve siyasal ortam farklılklarının ve rollerinin ayrı ayrı algılanmasının sağlanması,
6- Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanması için yasal prosedürün başlatılması,
7- Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nın Kamu Müsteşarlığı’na bağlanması,
8- Her şehir ve kasabada var olan Garnizon Komutanlıkları’nın kaldırılması veya sadece askeri ihtiyaçlarla sınırlandırılması.
9- TSK kapalı çevrim özelliğinden kurtulup askeri harcamaları yoluyla bağımsız dış denetçiler ve bağımsız üyelerce üçüncü göz değerlendirmesine alınması. Askerlik bilimi sınırları içinde kalite kontrol sistemlerinin oturtulmasının sağlanması.
10- Milli Savunma Bakanlığı’nın Başbakan Yardımcılığı şekline çevrilip Genelkurmayın MSB’ lığına bağlanması. Bu yöntem psikolojik direnci karşılıklı düzeltecek onur zedelenmeden bağlanmasını sağlayacak bir yöntemdir.
11-TSK’nın toplumun değerlerine karşı duruşu tartışmaya açılmalıdır. Halkından korkan bir ordu görüntüsü çok inciticidir. Adil ve evrensel değerlere uygun yasalara göre yaşayan insanları tehdit olarak algılayan zihin haritası böyle normalleşir. Güvenin esas kuşkunun istisna olduğu çağdaş güvenlik politikaları geliştirilmelidir.
12- Vergi verirken, nöbet tutarken, katma değer oluştururken kültürsüz olarak görülmeyen Anadolu insanını oy verirken kültürsüz kitle olarak algılanmasındaki çelişki tartışılmalıdır.
13-Weber in ünlü sözü “Asker sınırı korumada ne kadar cesur olması gerekiyorsa siyasetçi de kendi sorumluluk ve yetki sınırını korumada o kadar cesur olmalıdır” düşünce kalıbı siyasetçilere rehber olmalıdır.
14- Askerin siyasete ilgisini azaltırken dini cemaatlerin de siyasete ilgisini azaltacak tedbirlerin alınması,
15- Askeri vesayeti doğallaştıran hukuk sisteminin ve profesyonel ordu ihtiyacının askeri hukukçularla tartışılarak değiştirilmesi için çalıştay gibi bilimsel platformlar oluşturulması.
16- Devlet içindeki suç çetelerinin iki tarafa ateş ettikten sonra kenara çekilip olayları kışkırttığını herkes görüyor. Bu yöntemin artık onursuz ve zalim bir yöntem olduğu itiraf edilmelidir. Özür ve itirafın travmayı çözücü etkisi yani kin, öfke ve hıncı giderici etkisi unutulmamalıdır.
Özetlemeye çalıştığım Genelkurmay tasavvurunun bu önerilerinin, kendisi ile yetinen değil kendisini geliştiren kurmay tipi yerine, hatıraları ile ve tek parti nostaljisi ile yaşayan kurmay tipi yerine “Vizyonu ve çağdaş hayalleri olan kurmay tipi”ni amaçladığını görelim.
Siyasetçilerimizin, askerimizin ve hepimizin çağı yakalayan, insanı kavrayan, ”Egosuna güvenme körlüğü ve olsa olsa yöntemi” yerine bilimin rehberliğine başvuran, millete hesap vereceğimiz vicdani sorumluluğunu unutmayan bir toplum olmamız tek seçeneğimiz.
Bu ilkelere uymak terör, az gelişmişlik, modernleşememe gibi sorunların sebebini yok eder.
Uğraştığımız toplumsal hastalığın teşhisi bence “ Güvenlik sendromu”dur. 16 maddelik reçete hastalığın sebebini düzeltecek özelliktedir. Böylece hastalıkta yok olup gider. Bu çağdaş Genelkurmay tasavvurundan başka bir şey de değildir..
Generallerimiz artık Türkiye’nin önünü lütfen açsınlar. Hiçbir menfaatim olmadan sırf sosyal sorumluluk olarak düşünüp yazdığım şu reçeteyi incelesinler. Yanlış öngörülerim varsa gerekçeleri ile düzeltsinler ama küçümsemesinler.
Özetle Genelkurmayımız artık kendi kendini yenilesin, toplum olarak çok sıkıldık.