... Ama bir değil iki alanda...
Türkiye'nin, 1990'lar İtalya'sındakine benzer bir Temiz Eller operasyonuna ihtiyacı var. Sadece demokrasi ve adalet gibi yüksek değerler açısından gerekli değil bu.Siyasi ve ekonomik çarkların işleyişi ve dünya sistemiyle ilişkiler açısından da şart.Konuyu açmaya çalışayım... ABD'de iktidara gelen Obama yönetimi Ortadoğu'da Başkan Bush döneminden farklı bir siyaset uygularken, askeri gücünü de azaltacak.Bu süreçte Türkiye, eskisinden daha etkin bir aktör olarak ortaya çıkacak.Türkiye'nin ekonomik ve askeri gücü kadar, Sünni ve Kürt nüfusu da önemli: Ortadoğu'daki siyasi süreçlerde bu iki faktör rol oynayacak.Türkiye mesela Kuzey Irak'ta kurulmuş olan Kürdistan ile iyi ilişkiler geliştirmek zorunda. Enerji hatlarının güvenliği açısından bu konu önemli...Tamam, ama kendi Kürtleriyle kavgalı bir Türkiye, Kürdistan Kürtleriyle iyi ilişkiler geliştiremez ki.Senin JİTEM'in sokaktan çevirdiği Kürtleri işkence yaptıktan sonra ensesine kurşun sıkarak yargılamadan öldürebiliyorsa... Bu şekilde çalışan teşkilatın düpedüz cani elemanlarına Devlet Övünç Madalyası veriliyorsa... Eski JİTEM'ciler darbe yapmak amacıyla kurulmuş Ergenekon şebekesinde yer alıyorsa... O zaman ne içerdeki Kürtlerle işbirliği yapmak mümkün olur, ne de dışarıdakilerle...
Gelelim işin ekonomik yönüne. Dünya sistemi devletlerin kanunları adil ve tarafsız bir biçimde uygulamasını gerekli kılıyor. Aksi halde küresel sermaye kaçıyor. Dengeler bozuluyor.Yani küresel ölçekte hareket eden iş çevreleri şeffaflık istiyor. Kanunda ne yazıyorsa onun uygulanmasını bekliyor.Bunun için de kamu bürokrasisinin temiz ve şeffaf olması, rüşvet almaması, hak yememesi, bazılarını kayırmaması gerekiyor.Geçen gün ortaya çıkan bir bant kaydı; bir holdingin mali işler sorumlusu ve başkan yardımcısı ile Maliye Bakanlığı yetkilisinin " al takke ver külah " ilişkisi içinde olduğunu gösterdi.Holding kendini savunurken, "Bu konuşma Bakanın bilgisi dahilinde yapıldı" diyor. Doğru dahi olsa fark etmez! Eğer böyle garip pazarlıklar yapılabiliyorsa, o zaman başka şirketler de aynısını talep eder."Madem onun vergi borcuna kolaylık getiriyorsun, bana da kıyak yap" derler. Çünkü şirketler eşit koşullarda rekabet etmek ister.Yani bakanların ve bürokratların, ekonomi âlemiyle düzgün, temiz, şeffaf bir ilişki kurmaları gerekiyor.
Türkiye'nin, 1990'lar İtalya'sındakine benzer bir Temiz Eller operasyonuna ihtiyacı var. Sadece demokrasi ve adalet gibi yüksek değerler açısından gerekli değil bu.Siyasi ve ekonomik çarkların işleyişi ve dünya sistemiyle ilişkiler açısından da şart.Konuyu açmaya çalışayım... ABD'de iktidara gelen Obama yönetimi Ortadoğu'da Başkan Bush döneminden farklı bir siyaset uygularken, askeri gücünü de azaltacak.Bu süreçte Türkiye, eskisinden daha etkin bir aktör olarak ortaya çıkacak.Türkiye'nin ekonomik ve askeri gücü kadar, Sünni ve Kürt nüfusu da önemli: Ortadoğu'daki siyasi süreçlerde bu iki faktör rol oynayacak.Türkiye mesela Kuzey Irak'ta kurulmuş olan Kürdistan ile iyi ilişkiler geliştirmek zorunda. Enerji hatlarının güvenliği açısından bu konu önemli...Tamam, ama kendi Kürtleriyle kavgalı bir Türkiye, Kürdistan Kürtleriyle iyi ilişkiler geliştiremez ki.Senin JİTEM'in sokaktan çevirdiği Kürtleri işkence yaptıktan sonra ensesine kurşun sıkarak yargılamadan öldürebiliyorsa... Bu şekilde çalışan teşkilatın düpedüz cani elemanlarına Devlet Övünç Madalyası veriliyorsa... Eski JİTEM'ciler darbe yapmak amacıyla kurulmuş Ergenekon şebekesinde yer alıyorsa... O zaman ne içerdeki Kürtlerle işbirliği yapmak mümkün olur, ne de dışarıdakilerle...
Gelelim işin ekonomik yönüne. Dünya sistemi devletlerin kanunları adil ve tarafsız bir biçimde uygulamasını gerekli kılıyor. Aksi halde küresel sermaye kaçıyor. Dengeler bozuluyor.Yani küresel ölçekte hareket eden iş çevreleri şeffaflık istiyor. Kanunda ne yazıyorsa onun uygulanmasını bekliyor.Bunun için de kamu bürokrasisinin temiz ve şeffaf olması, rüşvet almaması, hak yememesi, bazılarını kayırmaması gerekiyor.Geçen gün ortaya çıkan bir bant kaydı; bir holdingin mali işler sorumlusu ve başkan yardımcısı ile Maliye Bakanlığı yetkilisinin " al takke ver külah " ilişkisi içinde olduğunu gösterdi.Holding kendini savunurken, "Bu konuşma Bakanın bilgisi dahilinde yapıldı" diyor. Doğru dahi olsa fark etmez! Eğer böyle garip pazarlıklar yapılabiliyorsa, o zaman başka şirketler de aynısını talep eder."Madem onun vergi borcuna kolaylık getiriyorsun, bana da kıyak yap" derler. Çünkü şirketler eşit koşullarda rekabet etmek ister.Yani bakanların ve bürokratların, ekonomi âlemiyle düzgün, temiz, şeffaf bir ilişki kurmaları gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder