Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın internete düşen ikinci ses kaydında Ergenekon soruşturması kapsamında gündeme gelen Encümen-i Daniş üyeleri deşifre edildi geçenlerde. Karadayı'nın saydığı üyeler arasında daha önce gündeme gelmeyen CHP'nin Ankara Büyükşehir adayı Murat Karayalçın uzerinde yogunlasildi daha çok. Malum, seçimler yaklaşıyor. Aydoğan Vatandaş Oysa söz konusu kayıtta Encümen-i Daniş'i üyesi emekli generaller ile emekli büyükelçileri sayan Karadayı şöyle sıralıyor o isimleri: "Girmek kolay değil oraya. Bir kişi el kaldırmasa giremez. Fethi Çelikbaş var, eski başbakan, meclis başkanı, başbakanlık da yaptı... Bülent Ulusu var. Murat Karayalçın var, ondan sonra İlter Türkmen var, Mustafa Aysan var, Oğuz Gökmen var, yani bunlar eski milletvekilleri. Sefa Reisoğlu var. Kamuran Evliyaoğlu var, 8 tane bakan var, bunlar hep eski bakanlardan. Necmettin Karaduman var, eski Meclis başkanı."Bu isimler arasinda bana en ilginç gelen doğrusu emekli büyükelçi İlter Turkmen oldu. AB ve Kıbrıs ve Kürt meselesi gibi konularda askerlerin kırmızı çizgilerinin dışında söylemlere sahip İlter Türkmen’in adı Ergenekonla birlikte anılan Encimen-i Daniş üyelerinin yanında yer alması son derece ilginç degil mi?
Turkmen 2 Kasim 2008’de Nuriye Akman’a şunları söylemiş:‘NATO'da milli savunma bakanları toplandığı zaman Genelkurmay başkanları hep arkalarında durur. Bizde o toplantıya milli savunma bakanı ve Genelkurmay başkanı gelmez. İkinci başkanı gelir. Çünkü arkada oturmak zorunda. Bizde protokolde Genelkurmay başkanı milli savunma bakanının önündedir. Hâlbuki bütün dünyada tersidir. Ben NATO'da çalıştım, bilirim. O toplantılarda askerler hep sivil patronlarımız diye konuşurlar. Bizde değişik bir kültür var.’12 Eylül döneminin dışişleri bakanı, eski BM daimi temsilcisi, Hürriyet gazetesi yazarı İlter Türkmen, AB, müzakerelerinde 8 maddenin bloke edilmesine yol açan limanların derhal açılmasından, Kürt kimliğinin tanınarak Kürtçenin okullarda seçmeli ders olmasından da yana.Bu cümleler de ona ait:‘Kuşkusuz terörle mücadele bütün kuvveti ile devam etmelidir. Fakat meselenin özüne de inmek lazım. Bugün eski asimilasyon politikası sürdürülemez. Bir entegrasyon politikası üretmek ve vakit geçirmeden uygulamak lazım. Kürt kimliğini tanımak, PKK ile bağlantısına rağmen DTP'yi kapatmamak, Kürtçe yayın yapan radyo ve televizyonlara müsaade etmek, okullarda seçmeli Kürtçe dersleri vermek akla gelen önlemlerden bazıları. Tabii Kürtçe öğretiminden bahsediyoruz, Kürtçe tedrisattan değil. Kısacası bugünkü yaklaşım ve vizyonumuzda büyük değişiklik yapmak gerekir.’
Şu sözler de Turkmen’e ait:‘Yani AB, Türkiye'yi mi bölecek? AB'nin esası da toprak bütünlüğü. Kimse kimsenin toprak bütünlüğünü bozamaz ki. Başka ülkelere karşı da AB toprak bütünlüğü prensibi ileri sürer. Gürcistan krizinde bu prensibi ileri sürmediler mi? Toprak bütünlüğüne karşı gelebilir mi bir AB üyesi?’
Bu çelişkili gibi görünen durumu nasıl yorumlayacağız o zaman?Ergenekon’un beyni oldugu öne sürülen Encimen-i Daniş’te farklı hücreler mi söz konusu?Yoksa Encimen-i Daniş iddia edildiği gibi emekli bazı zevatın her ay düzenli olarak fikir teatisinde bulunduğu bir platform mu?Birşey daha.Acaba kimi tehlikeli fikirlerin ifade edilmesi saygin bazı beyaz Türkler için normal ve de serbestken, kimileri icin kovuşturma nedeni mi?Bilmiyorum. Ancak dikkatimi çeken bir şey daha oldu benim, 2007 senesinde ortada görünen hiçbir neden yokken, Sabah Gazetesi’nden Ferhat Ünlü’nün gerçekleştirdiği röpörtajda İlter Turkmen’in MİT aleyhine sarfettiği sözler olmuştu.
‘MİT tabii o zaman zengin bir teşkilat değildi, bir tane mi ne otomobili vardı. MİT fazla esrarengiz bulunan, büyütülen bir şeydi. Çok büyütülüyor bence. Yani o bizim dışişleri memurları vurulurken bir şey yapmadılar. Ara Toranyan'ın lastiğini patlattılar, başka bir şey beceremediler.’ (24 Aralık 2007, Sabah)
Babasi da Genelkurmay Istihbarat Baskanligi ve MAH Yoneticiligi yapmış olan Turkmen’in MİT’i kuçümseyen bu acıklamalarına o zaman bir anlam verememiştim. MİT’e yönelik bu suçlayıcı yaklaşımın Encimen-i Daniş’le ya da MİT’in son yıllarda sivilleşme yolunda katettiği mesafe ya da Ergenekon davası ile ilgili tutumunun bir ilgisi oldugunu sanmıyorum.Elbette Tuncay Güney’in yine kimi çevrelerce MİT’in uzerine yıkılmasını da benzeri çevrelerle ilişkilendirecek değilim. Ancak Avni Ozgurel’in yine Sabah’ta yayınlanan şu roportajını da unutmuş degiliz.
‘Ancak Kontr Terör Dairesi bünyesinde Yavuz Ataç tarafından kullanılıyordu. Mehmet Eymür`le çok fazla yüz yüze hatta hiç gelmemiş olabilir. Ama Eymür her şeyi biliyordu. Güney, Ataç`a aktarıyordu bilgileri. Ataç da muhtemelen Eymür`e iletiyordu. Bu dairenin ne kaydı ne de evrakı var.’Yavuz Ataç asker kokenliydi. MIT’e kendisi gibi Özel Harpçi Korgeneral Hayri Ündül tarafindan alınmıştı. MİT’teki son yılları ise Mehmet Eymürle kavgayla geçmişti. Burası son derece önemli.Karargah Evleri olayını da MİT mi ortaya çıkarmıştı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder