Balyoz davasında karar açıklandıktan sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’la görüşüp duygu ve düşüncelerini yansıtmıştım.
Özkök Paşa, mahkemenin verdiği cezaları değerlendirirken, rütbelere
göre kademeli bir dağılım beklendiğini belirtmiş, alt rütbedeki
subayların kayıplarının daha ağır olduğunu ifade etmişti. Askerlik
mesleğinin itaate dayandığını, emir verenle alanın aynı sorumluluk
içinde değerlendirilmemesi gerektiği biçiminde özetlenebilecek bir yorum
yapmıştı.
Balyoz davasından tutuklu yargılanan ve ceza alan albay ve daha alt
rütbedeki 21 subayın imzalarını taşıyan bir mektup aldım. Birinci isim
olarak Deniz Kurmay Albay M. Cem Okyay’ın yer aldığı 21 subay tarafından
imzalanmış olan metinde, Özkök’ün açıklamalarına eleştiriler
yöneltiliyor.
Albay Okyay ve 20 arkadaşı, Özkök’ün sorumluluk açısından “emir alanla
veren bir değil” diye özetlenebilecek yorumuna, “Kendisinin Genelkurmay
Başkanı olduğu karargahta yüzbaşı ve binbaşı rütbesinde görev yapan
kişiler olarak, kendisinden gizli olarak darbe hazırlığına katkı
sağladığımız konusunda nasıl bu kadar emindir? Neden o zaman hakkımızda
işlem yapmamıştır?” sorularıyla yanıt veriyorlar.
Albay Okyay ve arkadaşları, Özkök’ün sözlerini suçlu olduklarına
inandığının bir ifadesi olarak görüyor ve bunu reddediyorlar. Albay
Okyay ve 20 arkadaşının mektubuyla ilgili detaylı haberi diğer
sayfalarımızda bulacaksınız.
Özkök’ün tanıklığı
Balyoz davasının konusunu oluşturan 1. Ordu’daki plan seminerinin
yapıldığı dönemde Genelkurmay Başkanı olan Hilmi Özkök, Balyoz davasına
tanık olarak çağrılmadı.
Diğer bir davayla ilgili tanıklık ederken Balyoz davasının konusunu
oluşturan plan seminerinde en kötü durum senaryosu oynanırken çerçevenin
aşıldığını, gerçek kişi ve kurum isimlerinin kullanıldığını söyledi.
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı’nı (Aytaç Yalman) konuyu incelemek için
görevlendirdiğini de duyurmuştu.
Balyoz davasının sanıkları, Hilmi Özkök’ün ve Aytaç Yalman’ın tanık
olarak dinlenmeleri için mahkemeye başvurdular ancak mahkeme bu
başvuruyu kabul etmedi. Aytaç Yalman Paşa da tanık olmak istediğini
duyurduysa da bu yönde bir davet almadı.
Balyoz davasına sanık ve sanık avukatlarının yönelttiği en önemli
eleştirilerden biri Özkök ve Yalman’ın tanık olarak dinlenmemiş
olmaları. Sanıkların ve avukatlarının eksiklik olarak gördükleri bu
durumu Yargıtay aşamasında da gündeme getirecekleri açık.
Yalman’ın açıklamaları
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Balyoz davasında tanık
olmak istediğini kamuoyuna da duyurmuş olmasına karşın, mahkeme böyle
bir karar almadı.
Yalman, basında yer alan haberlerle ilgili olarak yaptığı
açıklamalarda, söz konusu plan seminerinin emrinin dışında bir çerçevede
yapıldığını söyledi. Ayrıca emrinin dışına çıkılmış olmasının gereğini
de (cezai anlamda) yaptığını belirtmişti.
Büyükanıt ve Başbuğ’un ifadeleri
Aynı seminerle ilgili olarak eski Genelkurmay başkanları Yaşar Büyükanıt dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı olarak, İlker Başbuğ da dönemin Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı olarak tanıklık yaptılar.
Keza Jandarma Genel Komutanı Bekir Kalyoncu
da tanık olarak aynı oturumda dinlendi. Üç komutan da ifadelerinde öz
olarak söz konusu seminerde olağandışılık olduğuna ilişkin bir bilgi ve
izlenim almadıklarını söylediler.
Hilmi Özkök Paşa daha sonra bu konuyla ilgili soruma, “İkinci Başkan ve
Kurmay Başkanı söylediler, bize de bilgi veren zaten onlardı, farklı ne
söyleyebiliriz ki” manasında bir yanıt vermişti.
Seminer raporu ne oldu?
Bu ifadeler gösteriyor ki, Özkök ve Yalman’ın tanıklıkları bu dava için hala büyük önem taşıyor.
Plan seminerlerine gözlemci olarak katılan generaller bir rapor hazırlıyorlar. Bu rapor Kuvvet Komutanlığı’na oradan da Genelkurmay Başkanlığı’na sunuluyor.
Balyoz davasına konu olan 1. Ordu’daki plan seminerini gözlemci olarak
izleyen generallerin de bir rapor sunmuş olmaları gerekiyor. Bu raporun
varlığı, içeriği ve akıbeti konusunda da kamuoyuna net bir bilgi
yansımadı. Raporda anormal bir husus görülmediği, 5 yıl geçtiği için
imha edilmiş olabileceği gibi açıklamalar yapılmıştı. Mahkemeye sunulup
sunulmadığı da tam olarak anlaşılamadı.
Yanıt bekleyen sorular
Bu bilgiler ışığında Hilmi Özkök Paşa’nın en kötü senaryo aşamasında
gördüğü aşırılıkların neler olduğu, bu konuda Aytaç Yalman Paşa’ya nasıl
bir emir verdiği soruları önem taşıyor.
Keza, Yalman Paşa’nın emri dışında gerçekleştirildiğini söylediği
seminerle ilgili olarak gözlemci generalden nasıl bir rapor aldığı,
Hilmi Paşa’ya nasıl rapor ettiği, emrini dinlemeyen komutanlar hakkında
nasıl bir işlem yaptığı, emrinin nasıl bir çerçevede aşıldığı gibi
hususların aydınlığa kavuşması da önemli.