Maç öncesi ve sırasında Lig TV kamerası sık sık şeref tribününü gösteriyordu.
Nihat Özdemir’in yanında ‘’iyi çocuklara’’ kefil olan eskisi, Aziz Yıldırım’ın bir koltuk yanında emekli olmak üzere olanı dahil çok yıldızlı generaller vardı.
İyi çocuklara kefil olan Guiza’nın golünde yine kendini tutamadı ‘’çak’’ yaptı, entellektüel olan duruşunu hiç bozmadı doğrusu.
Ağustosta gelen de Fenerbahçeli ise koltuklar birer sıra daha kayacak demektir.
Şeref tribünü devletin yurttaşa bakışını özetleyen bir terim.
Generaller, yargıçlar, bürokratlar, milletvekilleri devlet içindeki konumları nedeniyle maçı şeref tribününde izliyor.
Maç boyu takımını desteklemek için gırtlağını yırtarcasına bağıran, şampiyonluk gidince adeta şoka giren sıradan taraftar adına layık bir şekilde sıradan tribünde izliyor.
Devlet ve yurttaş ayrımının en açık görüldüğü yerlerden biri burası aslında.
Kimin kimle, neden dost olduğunu burada okuyabilirsiniz.
Onca patırtıya rağmen, gerçek gücü kimlerin temsil ettiğini de görebilirsiniz.
Generaller, Fenerbahçe için hep önemli olmuştur.
Askeri ihaleler, silah ticareti kadar askerin bürokrasi ve yargıdaki gücü de bunda etkili olmuştur elbette.
Baksanıza, Nihat Özdemir’in yanında oturan eskisi, bir televizyon programında devletin bir savcısını kendisinin ihraç ettirdiğini açıklamıştı.
Aziz Yıldırım’ın hemen bir sıra yanındaki de yargı kararlarını beklemeden belgeleri kağıt parçası, silahları boru ilan etmişti.
Ama bu boru başka boru.
Mahkemede öten boru, yeşil sahada susuverdi.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi hakimler üzerinde etkili olan generaller, bir maçta bile olsa hakemlere etkili olamadı.
Ankara’da hakimler olmasa da, İstanbul’da hakemler vardı.
Milyonlarca kişinin gözü önünde hakem ne yapsın demeyin.
Milyonlarca kişinin önünde yapılan darbeler, darbe için gerçekleştirilen kıyımlar, bu kıyımları planlayan ve gerçekleştirenlere devletin nasıl sahip çıktığını hatırlayın.
Bugün hukuk diyenlerin düne kadar çetelere nasıl teslim olduğunu akla getirin.
Kısacası bu ülkede herşey milyonların gözü önünde olageldi.
...