Gasp Masası'ndan iki polisin, bir kuyumcu soygununa karışması üzücü; buna karşılık, başka polislerin, ' kol kırılır yen içinde kalır' demeden, meslektaşlarını yakalaması ise ferahlatıcı bir olay.Benzeri bir ferahlamaya, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil hakkında açılan davada ve verilen cezada da şahit olmuştuk.O düzeye gelmiş bir kişinin cüzdansal suça bulaşması gerçekten üzücüydü. Dönemin GK Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün izniyle yürüyen süreçte Erdil suçlu bulundu ve hüküm giydi.Oradaki önemli noktalar şunlardı: 1) Çok yüksek mevkilere gelmiş, iyi eğitimli, hali vakti yerinde, ' saygın imajlı' kişiler dahi suç işleyebilir. 2) Kimsenin dokunamayacağını sandığımız gayet kudretli kişilere bile hesap sorulabilir.
İlhami Erdil olayını günümüzün tartışmalarına bağlamak gerek: Bir biçimde Ergenekon soruşturmasına takılan insanlar var.Bunlar hakkında bazen sessiz kalınıyor, bazen koca bir yaygara koparılıyor.Destek görenler, aşağıdaki özelliklerin tümüne ya da bir kısmına sahip kişiler:
* Atatürkçü/Kemalist olarak tanınmak. (Bu şık diğerleri içinde olmazsa olmazdır.)
* Bazı yayın yönetmenleriyle ve köşe yazarlarıyla arkadaş ya da en azından tanışık olmak ya da bizzat medya sektöründe çalışmak.
* Eğitim ve yardım kuruşlarında faaliyet göstermek, görev almak.
* Yaşlı ve hasta olmak.
Mesela savcılar Bedrettin Dalan'ın peşine düştü. Dalan, tutuklanma korkusuyla olsa gerek, ABD'den dönemedi.Bu arada Dalan lehine sürüyle laf üretildi: Gözleri nasıl da maviymiş, Atatürk'ten örnekler verirken nasıl da hislenirmiş. İstanbul'a ne de güzel belediye başkanlığı yapmış, iyi ki Yeditepe Üniversitesi'ni ülkeye kazandırmış.Halbuki mevzu bu değil! Kritik soru: Dalan, kenarından ya da göbeğinden Ergenekon şebekesine dahil mi, değil mi? Diyorlar ki: "Efendim, o seviyelere gelmiş insanlar, nasıl darbeci olabilir?" Cevap basit ve iki yönlü: 1) Yukarıda saydığım özelliklere sahip bir İlhami Erdil nasıl suç işlediyse, onun gibi olumlu niteliklere sahip başkaları da suç işleyebilir. 2) Bazı suçları işleyebilmek için zaten 'o seviyede' (yani yüksek mevkide) olmak gerekir.Sokaktaki gariban, cinayet işleyebilir, hırsızlık yapabilir ama darbe örgütünün yöneticisi olamaz. 'Darbeci' ya askerdir ya da askere yakın bir kişi.Yani 'darbe çalışmalarını soruşturmak' demek, siyasetteki ve toplumdaki kalburüstü insanları soruşturmak demektir.
Mesela savcılar Bedrettin Dalan'ın peşine düştü. Dalan, tutuklanma korkusuyla olsa gerek, ABD'den dönemedi.Bu arada Dalan lehine sürüyle laf üretildi: Gözleri nasıl da maviymiş, Atatürk'ten örnekler verirken nasıl da hislenirmiş. İstanbul'a ne de güzel belediye başkanlığı yapmış, iyi ki Yeditepe Üniversitesi'ni ülkeye kazandırmış.Halbuki mevzu bu değil! Kritik soru: Dalan, kenarından ya da göbeğinden Ergenekon şebekesine dahil mi, değil mi? Diyorlar ki: "Efendim, o seviyelere gelmiş insanlar, nasıl darbeci olabilir?" Cevap basit ve iki yönlü: 1) Yukarıda saydığım özelliklere sahip bir İlhami Erdil nasıl suç işlediyse, onun gibi olumlu niteliklere sahip başkaları da suç işleyebilir. 2) Bazı suçları işleyebilmek için zaten 'o seviyede' (yani yüksek mevkide) olmak gerekir.Sokaktaki gariban, cinayet işleyebilir, hırsızlık yapabilir ama darbe örgütünün yöneticisi olamaz. 'Darbeci' ya askerdir ya da askere yakın bir kişi.Yani 'darbe çalışmalarını soruşturmak' demek, siyasetteki ve toplumdaki kalburüstü insanları soruşturmak demektir.
Nihayet Danıştay saldırısı davası ile Ergenekon davasının birleştirilmesine karar verildi.Bir kez daha altını çizeyim: Benim için en önemli, en temel nokta işte bu: Danıştay Saldırısının arkasında Ergenekon şebekesinin olduğunun ispatlanması...Hani, 'Prostatlılar bastonlarıyla mı darbe yapacaktı' diyorlar ya... Evet, bastonlarıyla! O baston, Danıştay saldırısıdır! Alparslan Arslan'ın ardındaki prostatlılara ulaşıldığında, bu iş tamamdır.' Bazı Kemalistlerin, bazı Kemalistleri, Kemalizm adına öldürdüğü' ortaya çıktığında seyredin şamatayı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder