Orgeneral Necdet Özel, 2011 yılı Ağustos ayında Genelkurmay Başkanı olarak göreve geldiğinde nasıl bir Türkiye vardı?
2011 Türkiye’sini şöyle bir gözünüzün önüne getirin...
Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve kuvvet komutanları istifa etmiş, Orgeneral Necdet Özel’in görevi kabul etmemesi için üzerinde müthiş bir baskı kurulmuş...
O günün sorusu şuydu: Acaba yıllardır demokrasi yokuşunu tırmanan Türkiye kazasız belasız yoluna devam edebilecek miydi?
Bu sorunun cevabı biraz da Silahlı Kuvvetler’in iç dinamiklerine ve Orgeneral Necdet Özel’in görevi kabul edip etmemesine bağlıydı.
Ve Orgeneral Necdet Özel, Türkiye Cumhuriyeti’nin 28. Genelkurmay Başkanı olmayı kabul etti.
Orgeneral Özel’in iki büyük sınavı
Aradan 4 yıl geçti...
Şurası muhakkak, Orgeneral Özel Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çok ağır problemler yaşadığı bir dönemde görevi devraldı ve adeta ateşin altına elini soktu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin önünde Ergenekon, Balyoz gibi çok ağır konular vardı, TSK’nın “siyasetten çekilmesi” gibi çok önemli bir problem vardı.
Bu süreci yakından izlemiş bir gazeteci olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Orgeneral Necdet Özel, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni “tam meşruiyet” çizgisine çekmek için büyük bir gayret gösterdi. Asker-siyasetçi ilişkilerinin, dünyanın medeni ülkelerindeki gibi bir eksene oturması için elinden geleni yaptı. Bunu sağlamak için Meclis’ten geçirilen pek çok kanun ancak onun desteği ile mümkün olabilirdi.
Buna Orgeneral Necdet Özel’in “birinci sınavı” diyebiliriz... Asker artık kışlasındaydı ve Türkiye’nin güvenlik meseleleri dışında bir işle uğraşmak istemiyordu. Bence Orgeneral Özel, bu “birinci sınavı” başarıyla geçmiş bir komutan olarak tarihteki yerini alacak...
Orgeneral Özel için “ikinci sınav” çok daha zordu. Bu sınav, Tayyip Erdoğan gibi bir başbakan ve cumhurbaşkanı ile çalışmaktı.
Ne yazık ki bu ikinci sınavında büyük sıkıntılar yaşadı Orgeneral Özel...
Örneğin, Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadelenin bir numaralı kurumu olmasına rağmen, İmralı ile yapılan görüşmelerden tamamen dışlandı. Geride “devrilmiş bir masa”, terörle mücadelede nice belirsizlikler bırakarak...
Örneğin, “Suriye politikası” belirlenirken Türk Silahlı Kuvvetleri baypas edildi. Geride, dış politika tarihimizin en büyük fiyaskosunu, düşürülen uçakları bırakarak...
“17/25 Aralık” travması üzerine bu sefer çok ağır bir “rejim bunalımı” yaşamaya başladı Türkiye... Asker-siyaset ilişkilerinde önemli çalışmalara imza atmış Prof. Ümit Özdağ’ın “Anayasa’ya karşı darbe” olarak tanımladığı yeni bir süreç... Ve kısa sürede bu süreç TSK’ya da sirayet etti. Emniyet ve yargıyı dizayn eden Erdoğan’ın hedefinde TSK da vardı.
TSK’nın kurumsal duruşu
Orgeneral Özel, Erdoğan’ın Jandarma’yı yeniden dizayn girişimine “kişiye özel mektup”la itirazlarını yaptı. Ve TSK’nın asıl ihtiyacını hatırlattı: Yakın zamanda ağır bir terörle mücadele süreci yaşaması muhtemel TSK mensuplarına bu görevlerinden dolayı yasal güvenceler getirilmesi...
Erdoğan, bu talepleri görmezden geldiği gibi, Orgeneral Özel’in önüne, “MİT TIR’ları” dosyasını koydu. Oysa Özel, o TIR’larda ne olduğunu, bu malzemelerin nereye gittiğini ve bu dosyanın Türkiye’yi ileride hangi sıkıntılara sokacağını çok iyi biliyordu.
Bunlar yetmiyormuş gibi, bugün devletin bütün kurumlarında yaşanan “cadı avı”nın TSK’da da icra edilmesini istedi Erdoğan...
Orgeneral Özel, kamuoyuna açıkladı TSK’nın duruşunu: “Hukuk devletinde hiç kimse belgesiz suçlanamaz ve yargılanamaz. İsimsiz ihbar mektuplarına ve ne olduğu belirsiz ihbar listelerine itibar etmeyiz...”
Bir ameliyat geçiren Orgeneral Necdet Özel, üç ay kalmış görev süresini bitirmek için geri dönsün veya dönmesin, gidişiyle TSK’nın “kurumsal duruşu”nu ortaya koyuyor ve çok tarihi bir uyarı yapıyor.
Tarihin akışının hızlandığı bir zaman dilimindeyiz...
2011 Türkiye’sini şöyle bir gözünüzün önüne getirin...
Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve kuvvet komutanları istifa etmiş, Orgeneral Necdet Özel’in görevi kabul etmemesi için üzerinde müthiş bir baskı kurulmuş...
O günün sorusu şuydu: Acaba yıllardır demokrasi yokuşunu tırmanan Türkiye kazasız belasız yoluna devam edebilecek miydi?
Bu sorunun cevabı biraz da Silahlı Kuvvetler’in iç dinamiklerine ve Orgeneral Necdet Özel’in görevi kabul edip etmemesine bağlıydı.
Ve Orgeneral Necdet Özel, Türkiye Cumhuriyeti’nin 28. Genelkurmay Başkanı olmayı kabul etti.
Orgeneral Özel’in iki büyük sınavı
Aradan 4 yıl geçti...
Şurası muhakkak, Orgeneral Özel Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çok ağır problemler yaşadığı bir dönemde görevi devraldı ve adeta ateşin altına elini soktu.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin önünde Ergenekon, Balyoz gibi çok ağır konular vardı, TSK’nın “siyasetten çekilmesi” gibi çok önemli bir problem vardı.
Bu süreci yakından izlemiş bir gazeteci olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Orgeneral Necdet Özel, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni “tam meşruiyet” çizgisine çekmek için büyük bir gayret gösterdi. Asker-siyasetçi ilişkilerinin, dünyanın medeni ülkelerindeki gibi bir eksene oturması için elinden geleni yaptı. Bunu sağlamak için Meclis’ten geçirilen pek çok kanun ancak onun desteği ile mümkün olabilirdi.
Buna Orgeneral Necdet Özel’in “birinci sınavı” diyebiliriz... Asker artık kışlasındaydı ve Türkiye’nin güvenlik meseleleri dışında bir işle uğraşmak istemiyordu. Bence Orgeneral Özel, bu “birinci sınavı” başarıyla geçmiş bir komutan olarak tarihteki yerini alacak...
Orgeneral Özel için “ikinci sınav” çok daha zordu. Bu sınav, Tayyip Erdoğan gibi bir başbakan ve cumhurbaşkanı ile çalışmaktı.
Ne yazık ki bu ikinci sınavında büyük sıkıntılar yaşadı Orgeneral Özel...
Örneğin, Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadelenin bir numaralı kurumu olmasına rağmen, İmralı ile yapılan görüşmelerden tamamen dışlandı. Geride “devrilmiş bir masa”, terörle mücadelede nice belirsizlikler bırakarak...
Örneğin, “Suriye politikası” belirlenirken Türk Silahlı Kuvvetleri baypas edildi. Geride, dış politika tarihimizin en büyük fiyaskosunu, düşürülen uçakları bırakarak...
“17/25 Aralık” travması üzerine bu sefer çok ağır bir “rejim bunalımı” yaşamaya başladı Türkiye... Asker-siyaset ilişkilerinde önemli çalışmalara imza atmış Prof. Ümit Özdağ’ın “Anayasa’ya karşı darbe” olarak tanımladığı yeni bir süreç... Ve kısa sürede bu süreç TSK’ya da sirayet etti. Emniyet ve yargıyı dizayn eden Erdoğan’ın hedefinde TSK da vardı.
TSK’nın kurumsal duruşu
Orgeneral Özel, Erdoğan’ın Jandarma’yı yeniden dizayn girişimine “kişiye özel mektup”la itirazlarını yaptı. Ve TSK’nın asıl ihtiyacını hatırlattı: Yakın zamanda ağır bir terörle mücadele süreci yaşaması muhtemel TSK mensuplarına bu görevlerinden dolayı yasal güvenceler getirilmesi...
Erdoğan, bu talepleri görmezden geldiği gibi, Orgeneral Özel’in önüne, “MİT TIR’ları” dosyasını koydu. Oysa Özel, o TIR’larda ne olduğunu, bu malzemelerin nereye gittiğini ve bu dosyanın Türkiye’yi ileride hangi sıkıntılara sokacağını çok iyi biliyordu.
Bunlar yetmiyormuş gibi, bugün devletin bütün kurumlarında yaşanan “cadı avı”nın TSK’da da icra edilmesini istedi Erdoğan...
Orgeneral Özel, kamuoyuna açıkladı TSK’nın duruşunu: “Hukuk devletinde hiç kimse belgesiz suçlanamaz ve yargılanamaz. İsimsiz ihbar mektuplarına ve ne olduğu belirsiz ihbar listelerine itibar etmeyiz...”
Bir ameliyat geçiren Orgeneral Necdet Özel, üç ay kalmış görev süresini bitirmek için geri dönsün veya dönmesin, gidişiyle TSK’nın “kurumsal duruşu”nu ortaya koyuyor ve çok tarihi bir uyarı yapıyor.
Tarihin akışının hızlandığı bir zaman dilimindeyiz...