12 Eylül öncesinin Genelkurmay Başkanı, 12 Eylül döneminin Devlet
Başkanı, 1983 sonrasının Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in cenaze törenine
siyasal partiler ve hükümet resmi düzeyde katılmadı.
Bir
diktatörün cenaze törenine meşru siyasetin temsilcilerinin katılmamış
olmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Kenan Evren’in
cenazesi Genelkurmay Başkanlığı’nın girişimiyle, yakınları ve
sevenlerinin katılımıyla devlet töreni ile kaldırıldı ve devlet
mezarlığına defnedildi. Bizlere de, muhtemelen, “Allah taksiratını
affetsin” ya da , gönlünüz daha müsamahakâr ise, “Allah rahmet eylesin”
demek düşüyor. Ancak meselenin siyasi ya da idari boyutu göründüğünden
biraz daha, hatta çok daha fazla karmaşık ve ciddi bir analize muhtaç.
Yukarıda da belirttiğim gibi Kenan Evren’in cenazesi Genelkurmay’ın
marifetiyle devlet töreni ile kaldırıldı ama aynı törenden önce iktidar
partisi AKP ve hükümet bu cenaze törenine katılmayacaklarını da deklare
ettiler.
Akşam gazetesinde köşe yazıları yayınlayan Kayahan Uygur isimli bir yazar var. 16 Mayıs Cumartesi günü “Genelkurmay’ın Evren tavrı” başlıklı bir makalesi yayınlandı. Sayın Uygur’u tanımıyorum. İsmini, muhtemelen benim eksikliğimdir, yeni duyuyorum. Geçenlerde de bir ekranda başkanlık sistemine ilişkin bir söyleşisine şahit oldum. Siyaseten, Sayın Uygur ile aynı çizgide olmadığımız, olamayacağımız aşikâr ama yine de Sayın Kayahan Uygur’un, özellikle de siyasal iktidara güçlü, hatta kayıtsız şartsız destek veren medya içinde, daha farklı, daha özenli, daha analize yatkın bir üslubu yok değil. Sayın Uygur, yazısına şöyle başlıyor: “Genelkurmay Başkanlığı’nın çekingen bir biçimde de olsa müteveffa Kenan Evren’e sahip çıkmasının Türkiye kamuoyu tarafından sempatiyle karşılanmadığını komutanlara hatırlatmak bir medya görevidir”.
Ortada hukuksal açıdan, idari yapılanma açısından, hukuk devleti açısından, demokrasi açısından çok tuhaf bir durum yok mu? Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu, Kenan Evren’in cenaze törenine parti olarak ve çok daha önemlisi hükümet olarak katılmayacaklarını ifade ediyor ama cenaze töreni Genelkurmay Başkanlığı’nın marifeti ve önceliği ile devlet cenaze töreni biçiminde düzenleniyor. Törene de, Genelkurmay Başkanı sağlık nedenleriyle raporlu, tüm kuvvet komutanları katılıyor. 2015 senesinde, yeni Türkiye bağırışmalarından geçilmeyen bir Türkiye’de normal midir? Bu soruya herkesin kafa yormasında büyük fayda vardır ama anlaşılan, Sayın Kayahan Uygur’un yazısından da bu tuhaf durum belli oluyor. Bu manzara herkese ve özellikle de siyasal iktidara destek verenlere normal, kabul edilebilir gelebiliyor. İleri demokrasilerde, yeni denen Türkiye’de, hükümetin katılmadığı ve bu katılmama keyfiyetini bilinçli bir protesto, tepki biçiminde sunulduğu bir siyasal ortamda, bir törene, normal bir ülkede, askeri bürokrasinin katılması ne demektir ve bu durum neyi çağrıştırmaktadır? Militer bürokrasinin en üst düzeyinde vazife yapan kuvvet komutanları hangi hükümetin bürokratlarıdır? Genelkurmay Başkanlığı’nın bu kadar özerk takılabildiği, meseleyi daha da somutlaştıralım, Milli Savunma Bakanlığı’na her açıdan bağlı olmadığı bir ülkeye bırakın ileri demokrasi, standart bir demokrasi, bir hukuk devleti demek mümkün müdür? Bu süreçte bir bakanlık koltuğunu işgal eden Milli Savunma Bakanı’nın rolü, işlevi, görevi nedir? Milli Savunma Bakanlığı’nın bu tür süreçlerde söyleyecek sözü yok ise bu bakanlık ne için vardır?
Meselenin başka boyutları da vardır; anayasal, yasal boyutların yanı sıra bir de ortaya maalesef çok kapsamlı bir zihniyet problemi de çıkmış bulunmaktadır. Meselenin anayasal, yasal boyutları malumdur. Anayasa’nın 117. ve 118. maddeleri radikal bir biçimde değiştirilmeden ve evrensel demokrasi standartlarına getirilmeden bizim ülkemizde demokrasiden, hukuk devletinden, ileri demokrasiden, yeni Türkiye’den falan bahsetmek gerçekten abes ile iştigalden başka şey değildir. Yeni denen, ileri demokrasi denen Türkiye’de bir devlet memuru olan Genelkurmay Başkanı, bırakın Milli Savunma Bakanı’na bağlı olmayı, Başbakan’a bile bağlı değildir. Bu keyfiyet de, yani Genelkurmay’ın bir siyasi otoriteye bağlı olmaması keyfiyeti, Kenan Evren’in cenazesinde olduğu gibi komik sonuçlar üretmektedir. Bu konuyu çok farklı ortamlarda, defalarca gündeme getirdim, getirdik, muhtemelen daha uzun bir süre de getirmeyi sürdüreceğiz. Zira Türkiye’nin siyasi sınıfı demokrasinin bu olmaz ise olmazını yapmak için istekli durmamaktadır.
Ancak bu meselenin zihniyet dünyasına ilişkin boyutu muhtemelen daha da vahim hale gelmektedir. Zira kendilerini yeni Türkiye’nin, ileri demokrasinin sözcüsü konumuna koyan kimileri bu garabeti, bir bürokratın bir siyasi otoriteye doğrudan bağlı olmama keyfiyetini anormal bir görüntü olarak görmemektedirler. Bu sorunu masaya, gündeme taşımamaktadırlar. Kenan Evren’in cenazesinin Genelkurmay Başkanlığı marifetiyle devlet töreni çerçevesinde gerçekleştirilmesinde Genelkurmay Başkanlığı’na itirazlar, eleştiriler normal görülmekte ama bu anormal anayasal durumu senelerdir değiştirmeyenler her türlü eleştiri dünyasının dışına taşınmaktadırlar. Mesele bu cenazenin Genelkurmay Başkanlığı tarafından kaldırılmış mı olmasıdır yoksa hükümetin tepki olarak katılmadığı bir töreni Genelkurmay Başkanlığı’nın, sanki kendileri bu hükümetin bir parçası değillermiş gibi üstlenebilmiş olması mıdır? Benzer bir manzara, mesela Maliye Bakanlığı bürokratları tarafından oluşturulabilir mi? Hükümetin katılmayacağını ifade ettiği bir töreni Maliye Bakanlığı’nın bir birimi gerçekleştirebilir mi? Şayet gerçekleştirir ise bu durum idari, hukuki bir müeyyide ile karşılaşılmadan geçiştirilebilir mi?
Mesele kesinlikle Kenan Evren’in cenaze töreninin Genelkurmay Başkanlığı tarafından düzenlenmesinin kamuoyu tarafından sempatiyle karşılanmamasının medya mensupları tarafından komutanlara hatırlatılması meselesi değildir, olmamalıdır. Kamuoyu tarafından sempatiyle karşılanmaması gereken keyfiyet yeni Türkiye, ileri demokrasi denen bir siyasal ortamda Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı karar mekanizmasının hâlâ dışında hareket edebiliyor olmasıdır ve esas sorun da budur. İleri demokrasi ve yeni Türkiye sözcüleri Genelkurmay Başkanlığı’nın meşhur sitesinden mesajlar vermesini, eleştirileri yanıtlamasını da tuhaf karşılamamaktadırlar. Sevsinler, hatta yesinler bu ileri demokrasiyi ve yeni Türkiye’yi. Çok merak ediyorum, bizim bu ülkemizde, militer bürokrasinin kendisine bağlı olmadığı Milli Savunma Bakanılığı’nın idari, siyasi, hukuki bir tanımını verebilecek bir Allah’ın kulu var mıdır? Maliye Bakanlığı bürokratlarının Maliye Bakanı’na bağlı olmadığı bir sistem ne kadar komik ise Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olmadığı bir sistem de o kadar komiktir. Yeni Türkiye ve ileri demokrasi komik şeyler galiba.
Akşam gazetesinde köşe yazıları yayınlayan Kayahan Uygur isimli bir yazar var. 16 Mayıs Cumartesi günü “Genelkurmay’ın Evren tavrı” başlıklı bir makalesi yayınlandı. Sayın Uygur’u tanımıyorum. İsmini, muhtemelen benim eksikliğimdir, yeni duyuyorum. Geçenlerde de bir ekranda başkanlık sistemine ilişkin bir söyleşisine şahit oldum. Siyaseten, Sayın Uygur ile aynı çizgide olmadığımız, olamayacağımız aşikâr ama yine de Sayın Kayahan Uygur’un, özellikle de siyasal iktidara güçlü, hatta kayıtsız şartsız destek veren medya içinde, daha farklı, daha özenli, daha analize yatkın bir üslubu yok değil. Sayın Uygur, yazısına şöyle başlıyor: “Genelkurmay Başkanlığı’nın çekingen bir biçimde de olsa müteveffa Kenan Evren’e sahip çıkmasının Türkiye kamuoyu tarafından sempatiyle karşılanmadığını komutanlara hatırlatmak bir medya görevidir”.
Ortada hukuksal açıdan, idari yapılanma açısından, hukuk devleti açısından, demokrasi açısından çok tuhaf bir durum yok mu? Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu, Kenan Evren’in cenaze törenine parti olarak ve çok daha önemlisi hükümet olarak katılmayacaklarını ifade ediyor ama cenaze töreni Genelkurmay Başkanlığı’nın marifeti ve önceliği ile devlet cenaze töreni biçiminde düzenleniyor. Törene de, Genelkurmay Başkanı sağlık nedenleriyle raporlu, tüm kuvvet komutanları katılıyor. 2015 senesinde, yeni Türkiye bağırışmalarından geçilmeyen bir Türkiye’de normal midir? Bu soruya herkesin kafa yormasında büyük fayda vardır ama anlaşılan, Sayın Kayahan Uygur’un yazısından da bu tuhaf durum belli oluyor. Bu manzara herkese ve özellikle de siyasal iktidara destek verenlere normal, kabul edilebilir gelebiliyor. İleri demokrasilerde, yeni denen Türkiye’de, hükümetin katılmadığı ve bu katılmama keyfiyetini bilinçli bir protesto, tepki biçiminde sunulduğu bir siyasal ortamda, bir törene, normal bir ülkede, askeri bürokrasinin katılması ne demektir ve bu durum neyi çağrıştırmaktadır? Militer bürokrasinin en üst düzeyinde vazife yapan kuvvet komutanları hangi hükümetin bürokratlarıdır? Genelkurmay Başkanlığı’nın bu kadar özerk takılabildiği, meseleyi daha da somutlaştıralım, Milli Savunma Bakanlığı’na her açıdan bağlı olmadığı bir ülkeye bırakın ileri demokrasi, standart bir demokrasi, bir hukuk devleti demek mümkün müdür? Bu süreçte bir bakanlık koltuğunu işgal eden Milli Savunma Bakanı’nın rolü, işlevi, görevi nedir? Milli Savunma Bakanlığı’nın bu tür süreçlerde söyleyecek sözü yok ise bu bakanlık ne için vardır?
Meselenin başka boyutları da vardır; anayasal, yasal boyutların yanı sıra bir de ortaya maalesef çok kapsamlı bir zihniyet problemi de çıkmış bulunmaktadır. Meselenin anayasal, yasal boyutları malumdur. Anayasa’nın 117. ve 118. maddeleri radikal bir biçimde değiştirilmeden ve evrensel demokrasi standartlarına getirilmeden bizim ülkemizde demokrasiden, hukuk devletinden, ileri demokrasiden, yeni Türkiye’den falan bahsetmek gerçekten abes ile iştigalden başka şey değildir. Yeni denen, ileri demokrasi denen Türkiye’de bir devlet memuru olan Genelkurmay Başkanı, bırakın Milli Savunma Bakanı’na bağlı olmayı, Başbakan’a bile bağlı değildir. Bu keyfiyet de, yani Genelkurmay’ın bir siyasi otoriteye bağlı olmaması keyfiyeti, Kenan Evren’in cenazesinde olduğu gibi komik sonuçlar üretmektedir. Bu konuyu çok farklı ortamlarda, defalarca gündeme getirdim, getirdik, muhtemelen daha uzun bir süre de getirmeyi sürdüreceğiz. Zira Türkiye’nin siyasi sınıfı demokrasinin bu olmaz ise olmazını yapmak için istekli durmamaktadır.
Ancak bu meselenin zihniyet dünyasına ilişkin boyutu muhtemelen daha da vahim hale gelmektedir. Zira kendilerini yeni Türkiye’nin, ileri demokrasinin sözcüsü konumuna koyan kimileri bu garabeti, bir bürokratın bir siyasi otoriteye doğrudan bağlı olmama keyfiyetini anormal bir görüntü olarak görmemektedirler. Bu sorunu masaya, gündeme taşımamaktadırlar. Kenan Evren’in cenazesinin Genelkurmay Başkanlığı marifetiyle devlet töreni çerçevesinde gerçekleştirilmesinde Genelkurmay Başkanlığı’na itirazlar, eleştiriler normal görülmekte ama bu anormal anayasal durumu senelerdir değiştirmeyenler her türlü eleştiri dünyasının dışına taşınmaktadırlar. Mesele bu cenazenin Genelkurmay Başkanlığı tarafından kaldırılmış mı olmasıdır yoksa hükümetin tepki olarak katılmadığı bir töreni Genelkurmay Başkanlığı’nın, sanki kendileri bu hükümetin bir parçası değillermiş gibi üstlenebilmiş olması mıdır? Benzer bir manzara, mesela Maliye Bakanlığı bürokratları tarafından oluşturulabilir mi? Hükümetin katılmayacağını ifade ettiği bir töreni Maliye Bakanlığı’nın bir birimi gerçekleştirebilir mi? Şayet gerçekleştirir ise bu durum idari, hukuki bir müeyyide ile karşılaşılmadan geçiştirilebilir mi?
Mesele kesinlikle Kenan Evren’in cenaze töreninin Genelkurmay Başkanlığı tarafından düzenlenmesinin kamuoyu tarafından sempatiyle karşılanmamasının medya mensupları tarafından komutanlara hatırlatılması meselesi değildir, olmamalıdır. Kamuoyu tarafından sempatiyle karşılanmaması gereken keyfiyet yeni Türkiye, ileri demokrasi denen bir siyasal ortamda Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı karar mekanizmasının hâlâ dışında hareket edebiliyor olmasıdır ve esas sorun da budur. İleri demokrasi ve yeni Türkiye sözcüleri Genelkurmay Başkanlığı’nın meşhur sitesinden mesajlar vermesini, eleştirileri yanıtlamasını da tuhaf karşılamamaktadırlar. Sevsinler, hatta yesinler bu ileri demokrasiyi ve yeni Türkiye’yi. Çok merak ediyorum, bizim bu ülkemizde, militer bürokrasinin kendisine bağlı olmadığı Milli Savunma Bakanılığı’nın idari, siyasi, hukuki bir tanımını verebilecek bir Allah’ın kulu var mıdır? Maliye Bakanlığı bürokratlarının Maliye Bakanı’na bağlı olmadığı bir sistem ne kadar komik ise Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olmadığı bir sistem de o kadar komiktir. Yeni Türkiye ve ileri demokrasi komik şeyler galiba.