Daha endişeli olamayız
Türkiye'nin, tarihindeki ilk hava ve füze savunma sistemi alımı için Çin'e yönelmesi, NATO'da ciddi kaygılara sebep oluyor.
Üye
ülke savunma bakanlarını Brüksel'de bir araya getirecek 2 günlük
istişareler öncesinde basına konuşan NATO Sözcüsü Oana Lungescu, “Bu
konuda daha endişeli olamayız.” mesajı verdi. Açılan ihalede Çinli
devlet firması CPMIEC, Batılı ve Rus rakiplerini geride bırakarak ilk
sırayı almıştı. Ankara'dan gelen sinyaller, nihai anlaşmanın Çinli
firmayla imzalanacağı yönünde.
İttifak’ın gelişmelerden ne denli endişe duyduğunun anlaşılması için 1 ile 5 arasında bir numaralandırma yapması istenen Lungescu, “Bizim için önemli olan, bu sistemlerin NATO entegre sistemi ile uyumlu çalışabilmesidir ve bu konuda cevabım 5.” şeklinde konuştu. Türkiye, NATO bünyesindeki 28 üye ülke arasında ABD’nin ardından en kalabalık 2. orduya sahip.
Geçen ay sonunda ihalede verilen tekliflerin değerlendirilerek tercih sırasına konulduğu Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) toplantısında CPMIEC ile FD-2000 sistemlerinin alımı için sözleşme görüşmelerine başlanması kararlaştırılmıştı. İhalede Fransız-İtalyan ortaklığı Eurosam ikinci, Amerikan Raytheon ise üçüncü olmuş, Rus Rosoboronexport ise elenmişti. Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) yetkilileri, CPMIEC ile anlaşmanın 6 ay ya da daha kısa bir süre içinde sonuçlandırılabileceği yönünde açıklamalar yapmıştı. Türk tarafı, ihalede teklif verenler arasında Çinli şirketin öne çıkmasında 1 milyar dolarlık fiyat avantajının yanında ortak üretim ve teknoloji transferi de sağlayacak olmasının önemli rol oynadığını açıklamıştı.
İsmini vermek istemeyen üst düzey bir NATO yetkilisi de Türkiye’nin Çin malı hava savunma sistemi ve füzelerini alma ihtimaline yönelik çekincelerine esas neden olarak bu askeri ekipman hakkında yeterli teknik bilgiye sahip olmamalarını gösterdi ve bunun da müttefikler arasında bilgi paylaşımı konusunda bir güvenlik zafiyeti oluşturması riskine dikkat çekti. İttifak’ın gelecekteki tehdit algısında Çin’in tuttuğu yerin Türkiye’nin kararından ötürü oluşan endişelerde rolü olup olmadığı sorusuna ise, “Çin giderek bir dünya aktörü oluyor ve biz de Çin’le çalışmak istiyoruz. Söz konusu NATO üyesi olmayan hangi ülke olursa olsun, mesela Brezilya da olsa, tepki aynı olurdu.” cevabını verdi.
Son yıllarda dünya silah ticaretinde iddialı bir konuma gelen Çin’in bu alanda yakaladığı hızlı çıkışa, Amerikan New York Times gazetesi de dün manşetinde yer verdiği bir haberle dikkat çekti. Türkiye ve Çin arasındaki muhtemel anlaşmanın giriş bölümünü oluşturduğu haberde, SSİK’in 26 Eylül’de açıkladığı kararın Washington ve Brüksel’deki “askeri-sanayi düzen” üzerinde “şok etkisi yaptığı” yazıldı. NATO sistemi ile uyum sorununa ve Çinli firma CPMIEC’in “İran, Suriye ve Kuzey Kore” ile yaptığı silah ticareti nedeniyle ABD’nin yaptırım listesinde bulunduğu belirtildi.
Önde gelen savunma sanayii danışmanlık şirketi IHS Jane’s verilerine göre 2012’de dünya genelinde ülkeler arasında 73,5 milyar dolarlık silah ticareti yapıldı. Amerikalı şirketlerin ihracatları yaklaşık 30 milyar dolarla birinci sırada yer alırken, Çinli firmalar ülke dışına geçen yıl 2,2 milyar dolarlık satış yaptı. CPMIEC’in Türkiye’ye yaptığı teklifin hacmi ise 3 milyar dolar.
İttifak’ın gelişmelerden ne denli endişe duyduğunun anlaşılması için 1 ile 5 arasında bir numaralandırma yapması istenen Lungescu, “Bizim için önemli olan, bu sistemlerin NATO entegre sistemi ile uyumlu çalışabilmesidir ve bu konuda cevabım 5.” şeklinde konuştu. Türkiye, NATO bünyesindeki 28 üye ülke arasında ABD’nin ardından en kalabalık 2. orduya sahip.
Geçen ay sonunda ihalede verilen tekliflerin değerlendirilerek tercih sırasına konulduğu Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) toplantısında CPMIEC ile FD-2000 sistemlerinin alımı için sözleşme görüşmelerine başlanması kararlaştırılmıştı. İhalede Fransız-İtalyan ortaklığı Eurosam ikinci, Amerikan Raytheon ise üçüncü olmuş, Rus Rosoboronexport ise elenmişti. Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) yetkilileri, CPMIEC ile anlaşmanın 6 ay ya da daha kısa bir süre içinde sonuçlandırılabileceği yönünde açıklamalar yapmıştı. Türk tarafı, ihalede teklif verenler arasında Çinli şirketin öne çıkmasında 1 milyar dolarlık fiyat avantajının yanında ortak üretim ve teknoloji transferi de sağlayacak olmasının önemli rol oynadığını açıklamıştı.
İsmini vermek istemeyen üst düzey bir NATO yetkilisi de Türkiye’nin Çin malı hava savunma sistemi ve füzelerini alma ihtimaline yönelik çekincelerine esas neden olarak bu askeri ekipman hakkında yeterli teknik bilgiye sahip olmamalarını gösterdi ve bunun da müttefikler arasında bilgi paylaşımı konusunda bir güvenlik zafiyeti oluşturması riskine dikkat çekti. İttifak’ın gelecekteki tehdit algısında Çin’in tuttuğu yerin Türkiye’nin kararından ötürü oluşan endişelerde rolü olup olmadığı sorusuna ise, “Çin giderek bir dünya aktörü oluyor ve biz de Çin’le çalışmak istiyoruz. Söz konusu NATO üyesi olmayan hangi ülke olursa olsun, mesela Brezilya da olsa, tepki aynı olurdu.” cevabını verdi.
Son yıllarda dünya silah ticaretinde iddialı bir konuma gelen Çin’in bu alanda yakaladığı hızlı çıkışa, Amerikan New York Times gazetesi de dün manşetinde yer verdiği bir haberle dikkat çekti. Türkiye ve Çin arasındaki muhtemel anlaşmanın giriş bölümünü oluşturduğu haberde, SSİK’in 26 Eylül’de açıkladığı kararın Washington ve Brüksel’deki “askeri-sanayi düzen” üzerinde “şok etkisi yaptığı” yazıldı. NATO sistemi ile uyum sorununa ve Çinli firma CPMIEC’in “İran, Suriye ve Kuzey Kore” ile yaptığı silah ticareti nedeniyle ABD’nin yaptırım listesinde bulunduğu belirtildi.
Önde gelen savunma sanayii danışmanlık şirketi IHS Jane’s verilerine göre 2012’de dünya genelinde ülkeler arasında 73,5 milyar dolarlık silah ticareti yapıldı. Amerikalı şirketlerin ihracatları yaklaşık 30 milyar dolarla birinci sırada yer alırken, Çinli firmalar ülke dışına geçen yıl 2,2 milyar dolarlık satış yaptı. CPMIEC’in Türkiye’ye yaptığı teklifin hacmi ise 3 milyar dolar.