21 Ekim 2013 Pazartesi

Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’i tardetmek / Namık Çınar










Harbiyeli devre arkadaşları, ki onlardan biri de benim , Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’i, Balyoz Davası başta olmak üzere mahkûmiyetlerle sonuçlanan yargı kararlarına karşı çıkıp da postasını atmadı, hükümete eski alışkanlıklardan giderek hak ettiği dersi vermedi diye çok kızmışlar ve onu defterlerinden silmişler.

Bundan böyle Necdet Özel, artık hiçbir devre arkadaşı ile görüşemeyecek; yargıdaki silah arkadaşlarını kurtarmak için kılını kıpırdatmadan iktidarın önünde el pençe divan duran birisi olarak, yarın öbür gün emekli olduğunda orduevinde rastlaşılsa bile selâmı dahi alınmayacakmış.
Aslı astarı olmayan bu tip söylenceleri haber yapan internet sitelerine itibar etmemek lâzım.
Her yerde bu tarz düşünenler çıkabilir; ama bir subay devresini, yahut külliyen orduyu sanki hep beraber böyle düşünüyorlarmış gibi göstermek, Türkiye’nin değiştiğini anlayamamak demektir.
O kalın kafalar artık şunu iyice bilmelidirler ki, devlet organlarından biri olan Silahlı Kuvvetler, halkın seçtiği iktidarların emrinde, siyasetlerini uygulamak için kullanacakları araçlardan başka bir şey değildir.

Onun başındaki Genelkurmay başkanı da, yasaların öngördüğü çerçevede hükümet emirlerini yerine getirmede en üst seviyede liyakate mazhar olmuş yüksek rütbeli bir bürokrattır, neticede.
Devlet organları ve onların yöneticileri, nasıl bir siyasal zihniyet iktidara gelirse gelsin, herhangi bir değerlendirme yapmadan ve ayrım gözetmeden, onun emirlerini yerine getirmekle mükelleftirler.
Toplum için neyin doğru, neyin güzel ve yararlı olacağının kararlarını vermek, bu gibi kurum ve kişilerin işlevleri olamaz. Genelkurmay başkanından veya diğer generallerden böyle şeyler beklemek, en hafifinden ilkelliktir.

Peki, ya hükümet iktidar olanaklarını kötüye kullanmakta, örneğin kendi kafa yapısındaki unsurları Diyanet üzerinden yayarak devleti ele geçirmeye çalışmakta, anayasal ve evrensel hukuk ilkelerinden sapmaktaysa; yargı siyasallaşmakta, adalet dağıtmak yerine kimi çevrelerin kin ve intikam aracına dönüşmekteyse; yasama, âdetâ bir monarkın emrindeki kullara çevrilmekteyse, o zaman ne olacak?
Gene de Genelkurmay başkanının ağzının içine bakılmayacak!
Hükümeti, yargıyı, yasamayı denetlemek, yalnız ve doğrudan doğruya sivil toplumun işidir çünkü.
Onları oralara o getirmiş, o yetkili kılmış; orada tutacaksa da, alaşağı edecekse de, bütün bunları tasarruf etmek ancak ve ancak onun harcı olabilecektir.

Siz bunun neresindesiniz?
Meselâ Gezi’de stant mı açtınız?

Türkiye
’nin özgürleşmesindeki payınız ne ki, hükümetin demokrasi dışı tasarruflarıyla başa çıkasınız?
Arınmak üzere hangi günahları çıkardınız da, diğer toplum katmanları şimdi sizin yanınızda olsunlar?
Artık sivil olduğunuz ve sivil siyasal platformlarda boy göstermeniz mümkün olduğu hâlde, neden hâlâ çağdışı, demokrasi dışı beklentiler içindesiniz, bilmem ki?
Sorunlara akılları sıra bu açıdan bakanlar için söylüyorum ki, övünülesi arkadaşınız Necdet Özel, siyasetçilerin değil demokrasinin karşısında selâm durmaktadır.
Göreceğini görmüş, son rütbe makam ve memuriyetiyle alacağını almış birisi olarak, işin kolayına kaçıp ömrünün geri kalanında muhtemelen yollarının daha fazla kesişecek olduğu ulusalcı militaristlere şirin görüneceği bir yaranmacılığı değil, zor olanı seçmiş; hükümet bile demokraside yalpalarken, bunu herkesten önce ilk yapacak kurummuş gibi duran TSK’yı o çerçevede tutmayı bugüne kadar başarıyla yürütmüştür.

Üstünüze vazife değil ya hadi öyledir diyelim... Onu tard etmeye hınçlanacak yerde, toplumun neredeyse en son bu kurumdan bekler hâle geldiği demokrasi saygısını, aranızdan çıkan bir arkadaşınızın üstlendiğini ve gerçekleştirdiğini görerek, acaba omuzlarımıza nasıl alırız diye düşünmeye başlasanız şimdiden, belki bu size de iyi gelecektir, giderayak!