Diyarbakır ve Bingöl'deki kayıp olaylarıyla ilgili bir numaralı şüpheli olan emekli general Ertürk, ifade verirken ağladı. Ertürk iddiaları kabul etmedi.
Diyarbakır
’ın Kulp ilçesinde 1993’te gözaltında kaybedilen 11
köylüyle ilgili soruşturmada şüpheli olarak ifade veren Emekli
Tümgeneral Yavuz Ertürk, ağlayarak verdiği ifadede, kimse hakkında ölüm
emri vermediğini öne sürdü.
Kayıp 11 köylüyle ilgili dava zamanaşıma girmek üzereyken savcı başka kayıp dosyalarını da birleştirmiş ve bir numaralı şüpheli olarak 1993 - 95 yılları arasında Bolu Komando Tugay Komutanı olarak görev yapan Ertürk hakkında yakalama kararı çıkarmıştı. Ertürk, 11 köylünün yanı sıra, 1994’te aynı ilçede bir grup köylünün öldürülmesi, 1994’te Bingöl ’ün Genç ve Diyarbakır’ın Hani ilçesinde yaşanan kayıplar nedeniyle 7 Ekim’de İstanbul ’da ifade verdi.
O köye gitmedik
Ertürk, 11 köylünün kaybedildiği Şen Yayla Bölgesi ve Alaca Köyü’ne kendisinin ve birliklerinin gitmediğini öne sürerken, 100 erkeği köy meydanına toplayıp içinden 11 kişiyi alıp helikopterle köyden ayrıldığı iddiasını da kabul etmedi. Ertürk şöyle dedi: “’O tarihte tugayın komutasındaki helikopter 6 personel alırdı. Ben, yanımda emir subayım vardır. Aynı zamanda dört korumayla gezerdim. Onların olmadığını varsayarsak dört sefer yapmış olmam gerekirdi. O köyde beni kimse görmüş olamaz. Hiç kimseyi gözaltına almadık. Yakaladığımız kişileri de derhal jandarma birliğine teslim ederdik. Terör mensuplarını da bu buraya teslim ediyorduk.’’
Başka birlikler görev yaptı
Diğer kayıp olaylarıyla da ilgilerinin olmadığını savunan Ertürk, kolluk kuvveti olmadıklarını, kimseyi sorgulamadığını, savcılığa değil jandarma komutanlığına karşı sorumlu olduklarını anlattı. Ertürk, “O kadar çok çatışma oldu ki o kişilerin üzerinden kimlik çıkmadı. O kişiler çatışmada ölmüş olsa bile, ne ben ne de emrimdekiler bilebilir. (...) Hiçbir sivil şahıs da birilerini aramak için bana gelmedi. Sivil vatandaşların öldürülmesi yönünde emir vermedim. Silahlı teröristlerin öldürülmesi emri de vermedim. Yakalanması ve ikna edilmesi talimatı verdim. Ateş edilmemesi emrini verdim. Başka birlikler de orada görev yapıyordu.’’
Bu arada Ertürk’ün, sorgu sırasında gözleri doldu ve sorguya ara verilmesi istendi. Sorgu tutanağına, “Ağlamaklı olduğu gözlendi” şeklinde geçti. Ertürk serbest bırakıldı.
Kayıp 11 köylüyle ilgili dava zamanaşıma girmek üzereyken savcı başka kayıp dosyalarını da birleştirmiş ve bir numaralı şüpheli olarak 1993 - 95 yılları arasında Bolu Komando Tugay Komutanı olarak görev yapan Ertürk hakkında yakalama kararı çıkarmıştı. Ertürk, 11 köylünün yanı sıra, 1994’te aynı ilçede bir grup köylünün öldürülmesi, 1994’te Bingöl ’ün Genç ve Diyarbakır’ın Hani ilçesinde yaşanan kayıplar nedeniyle 7 Ekim’de İstanbul ’da ifade verdi.
O köye gitmedik
Ertürk, 11 köylünün kaybedildiği Şen Yayla Bölgesi ve Alaca Köyü’ne kendisinin ve birliklerinin gitmediğini öne sürerken, 100 erkeği köy meydanına toplayıp içinden 11 kişiyi alıp helikopterle köyden ayrıldığı iddiasını da kabul etmedi. Ertürk şöyle dedi: “’O tarihte tugayın komutasındaki helikopter 6 personel alırdı. Ben, yanımda emir subayım vardır. Aynı zamanda dört korumayla gezerdim. Onların olmadığını varsayarsak dört sefer yapmış olmam gerekirdi. O köyde beni kimse görmüş olamaz. Hiç kimseyi gözaltına almadık. Yakaladığımız kişileri de derhal jandarma birliğine teslim ederdik. Terör mensuplarını da bu buraya teslim ediyorduk.’’
Başka birlikler görev yaptı
Diğer kayıp olaylarıyla da ilgilerinin olmadığını savunan Ertürk, kolluk kuvveti olmadıklarını, kimseyi sorgulamadığını, savcılığa değil jandarma komutanlığına karşı sorumlu olduklarını anlattı. Ertürk, “O kadar çok çatışma oldu ki o kişilerin üzerinden kimlik çıkmadı. O kişiler çatışmada ölmüş olsa bile, ne ben ne de emrimdekiler bilebilir. (...) Hiçbir sivil şahıs da birilerini aramak için bana gelmedi. Sivil vatandaşların öldürülmesi yönünde emir vermedim. Silahlı teröristlerin öldürülmesi emri de vermedim. Yakalanması ve ikna edilmesi talimatı verdim. Ateş edilmemesi emrini verdim. Başka birlikler de orada görev yapıyordu.’’
Bu arada Ertürk’ün, sorgu sırasında gözleri doldu ve sorguya ara verilmesi istendi. Sorgu tutanağına, “Ağlamaklı olduğu gözlendi” şeklinde geçti. Ertürk serbest bırakıldı.