28 Şubat'ın en güçlü isimlerindendi.
Medya patronlarının dahi zar-zor randevu alarak görüşebildikleri Çevik Bir'le randevusuz görüşebilen ender isimlerden birisiydi.
Öyle ki, Savunma Sanayii'ndeki ihalelerde kendisine sorun çıkaran, önemli bürokratları görevden aldırmayı başarmıştı.
O günlerin efsane ismiydi Gila hanım.
İsrail ordusunda görev yapmış, operasyonlara katılmış, binbaşı rütbesiyle ordudan ayrılmış bir isimdi.
Gücünü 28 Şubat'ın kudretli generali Çevik Bir'den alıyordu.
Batmak üzereyken 28 Şubat sürecinde Türk generallerin verdiği ihalelerle iflastan kurtulan İsrail'in milli silah şirketi IMI'nın Türkiye Temsilcisi'ydi.
Ankara'da görev yaparken İsrail, askeri istihbaratının önemli bir ismi olduğu tahmin edilirdi.
Gila Hanım savunma ihalelerini takip ederken, İsrail'den her 6 ayda bir Türkiye'ye gelen silah sanayii uzmanları ise başta Savunma Sanayii Müsteşarlığı olmak üzere silah alımlarının yapıldığı birimleri bir müfettiş edasıyla kontrol eder giderlerdi.
Silah alımları sadece Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından yapılmazdı, Kuvvet Komutanlıkları'nın doğrudan alımları vardı.
İsrail'le ilişkilerin silah alım satımının ötesinde;
1-Rejim
2-Çankaya boyutu vardı.
24 Aralık 1995 seçimlerinden Refah Partisi 1. parti olarak çıktığında Çevik Bir, '25 yılda 150 milyar dolarlık silah alımı yapacağız' diye göz kırpmıştı.
İsrail'le Askeri İşbirliği Anlaşması'nın imzalanması, ortak askeri tatbikat ve Konya'daki Alçak Uçuş Üssü'nde İsrail savaş uçaklarına eğitim imkanının tanınması hep bu döneme denk geliyordu.
632 milyon dolara 54 adet F-4 savaş uçaklarının modernizasyonu ve 687.5 milyon dolara M-60 Tank modernizasyonu ihaleleri 28 Şubat'ın ürünüydü.
28 Şubat'ı soruşturan savcılar, eğer askeri ihalelerle ilgili sayfayı açmazlarsa, sürecin en kritik halkalarından birini es geçmiş olacaklar.
Gazeteci Cengiz Çandar'ın, 'Amerika'nın en İsrail yanlısı çekirdeği de dahil bu darbeye' dediği 28 Şubat'ın öncesinde de vardı İsrail sonrasında da.
Nasıl mı?
28 Şubat'ın liderlerinden Çevik Bir, Cumhurbaşkanı olabilmek için İsrail devletinin ve ABD'deki İsrail lobisinin desteğini yanına çekmek istiyordu.
Kuvvet Komutanlıkları'nın doğrudan alım ihaleleri hariç, Savunma Sanayii İhaleleri de Genelkurmay'dan gelen talimat üzerine İsrail'e verilirdi. Öyle ki, Savunma Sanayii uzmanlarının hazırladığı aleyhte raporlara rağmen, M-60 tanklarının modernizasyon ihalesi de aynı şekilde İsrail'in olmuştu. Öyle ki bizzat Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun talimatıyla.
Hem Çevik Bir, hem Hüseyin Kıvrıkoğlu Çankaya'ya çıkmayı kafaya koymuşlardı. İsrail'in desteği onlar için hayati derecede önemliydi.
Tüm bunlar iyi de. Hakan Fidan'a saldırıyı açıklamaya yetmiyor. Hatta asker ve MİT içinde yükselişlerini İsrail lobisine bağlayan ekiplerin, Hakan Fidan'ın MİT'in başına geçmesiyle birlikte başlattıkları karşı saldırı da yeni durumu izah etmez.
İsrail'in yeni karın ağrısına geçmeden önce Göktürk Uydu İhalesi'nde yaşananları paylaşmak istiyorum.
2007 yılında açılan Göktürk Uydusu için iyi teklif veren ülkelerden biri İsrail'di.
İcra Komitesi'nde İsrail'le görüşülme kararı çıktı.
Ancak İsrail ve Türkiye çok istemesine rağmen anlaşmaya varılamadı. Araştırdım. Karşıma İsrail'in bir şartı çıktı. Göktürk'ün, İsrail üzerinde 1 metre netlikten görüntü almasına karşı çıkmışlardı. Türkiye kabul etmedi, İsrail 140 milyon doları kaybetme pahasına geri adım atmadı. Çin'le anlaştık. Bu kez karşımıza İsrail'in, Dünya Uydular Birliği, Merkezi Washington'da bulunan International Telecommunications Unıon ve uydu üreticisi ülkeler Fransa, Almanya ve Rusya ile yaptığı gizli anlaşmalar çıktı. Uydular, İsrail'in üzerine gelince 1 metre aşağıdaki netlikten görüntü alamayacaktı.
Göktürk milli uyduydu ve biz bunu dinlemedik.
Gila Hanım ya da Göktürk Uydusu kadar çekici olur mu bilmem ama sakın bu iptal edilen bir gizli anlaşmayla ilgili olmasın?
Mossad'ın, vizesiz olarak Türk havaalanlarında operasyon yapma yetkisiyle ilgili anlaşmadan söz ediyorum.
Ara rejim dönemlerinde yapılan gizli anlaşmalarla MOSSAD'a bizim havaalanlarında, vizesiz-kontrolsüz operasyon yapma yetkisi verilmiş.
Hakan Fidan diye bir MİT Müsteşarı çıkmış bunu engellemiş. MİT'in, bugün ya da yarın anlaşmanın iptali istemiyle Başbakanlığa müracaat etmesi bekleniyor.
İsrail'in karın ağrısı da bundan kaynaklanmış olabilir.
Bu Hakan Fidan da çok olmuş doğrusu!...