Son görüşmemde İstanbul TEM eski Müdürü Ömer Köse El Kaide ile ilgili önemli görüş ve bilgilerini paylaştı.
Malum AKP iktidarı, Ortadoğu’daki tüm terör örgütleriyle iç içe yaşıyordu.
Binlerce MİT TIR’ı Suriye’deki iç savaşa malzeme taşımıştı.
MİT kanalıyla binlerce silah ve mühimmat Suriye’deki dini motifli terör
örgütlerine ulaştırılırken, PKK da yurtiçinde YDG-H timlerine binlerce
silah dağıtıyordu.
Bunlar AKP açısından hukukta ağırlaştırılmış müebbetle hapis cezasıyla karşılanıyor.
Ama şimdilik yargıyı durdurmayı, hatta tersine çevirmeyi başardılar.
Şu anki serencamda hukukun gereğini yapmak suç, suç işlemek ise hukuk ve sevap.
Özellikle El Kaide terör örgütü konusunda 22 yılını terörle mücadeleye veren Ömer Köse’nin kritik bilgi ve tespitlerini size aktarmak isterim.
Şöyle diyor Köse:
“…Bu ülkede merkez sağ parti yönetimdeyse, dini motifli
terör örgütlerine yönelik çalışmalar her zaman sancılı olmuştur.
Operasyon yaparken iki defa düşünülür. Silah, mühimmat, malzeme çıkacak
mı, eylem var mı sorularında ısrar edilir. Bunlar yoksa bu tür operasyon
ve tutuklamalar Ankara’yı rahatsız eder…
Mevzuatımız gereği “mücahit bölgeler” diye tarif ettiğimiz dünyanın çeşitli yerlerine gidip savaşmak suçtur. Bu tür kişiler ülkemizdeki yönetimleri de “kâfir düzen”
olarak kabul ettikleri için, Türkiye’de her zaman eylem potansiyelleri
mevcuttur. Bu sebeple bu tür marjinal gruplar sürekli polisin
takibindedir…
Ancak son dönemlerde yazılı olmayan ama sözlü talimatlarla El
Kaide, IŞİD gibi gruplara operasyon yapmakta zorlanır olduk. “El Nusra,
El Kaide ve IŞİD’e yönelik operasyon yapmayın” talimatı verildi.
El Kaide, El Nusra ve IŞİD’e yönelik yapılan teknik dinlemeler durduruldu.
‘Bunlar Allah rızası için savaşıyor, oralarda şehit oluyorlar,
büyük hizmetleri var’ anlayışı hâkimdi. Bu durum egemen politika halini
almıştı. Biz yine de bu terör gruplarını tespit eder, ülke içinde bir
maceraya girmesinler diye takip ederdik.
Lojistik açıdan da ülkenin çeşitli yerlerinde patlayıcı madde imal
ettiklerini hem istihbari hem de adli çalışmalarla görüyorduk.
Bir defasında havalimanından transit geçiş yapan bir şahsın valizinde,
çok sayıda askeri mühimmat ve patlayıcı madde yakaladık. Transit
yolcular teknik bir aramadan geçmiyor. Nitekim o yakalama da tesadüfi
olmuştu…
Sol terör örgütleri ne kadar tehlikeliyse, dini motifli bu terör
örgütleri de o kadar tehlikelidir. Hepsi aynı kararlılıkla takip
edilmeliydi.
Tahşiye (El Kaide) grubuna yaptığımız başarılı operasyondan dolayı, operasyonu yapan polis müdürleri, terör örgütü üyeliğinden tutuklandı. Hem de El Kaide’nin Fransa’da yaptığı Charlie Hebdo katliamının yasının tutulduğu günlerde.
Üstelik Tahşiye Grubu liderinin, yapılan röportajda pervasızca El Kaide lideri Usame Bin Ladin’i
sevdiğini ve arkasında savaşılması gerektiğini söylemesine rağmen. Bu
gruba yapılan operasyonda 6 silah, 3 adet el bombası ve 1 adet sis
bombası çıkmasına rağmen…
Ve hükümet sözcüsünün bu kumpası kendilerinin yaptığını TV’ler önünde sıkılmadan söylemesine rağmen…
17 Aralık 2013 tarihindeki yolsuzluk operasyonuyla, ülkede yaşanan
yolsuzluklar tüm çıplaklığıyla ortaya dökülünce, ülke asayişini ayakta
tutan Emniyet Teşkilatı tarihinde görmediği bir darbeyle yok edilmeye
çalışılmaktadır. Bu vatansever ve dürüst kadroları tasfiye etmeyi
başarırlarsa, ülke ile beraber kendileri de batacaktır…”
Ömer Köse’nin söyledikleri böyle…
Hatırlarsanız El Kaide yanlısı Tahşiye operasyonunu dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler de “başarılı bir El Kaide operasyonu” olarak kamuoyuna açıklamış ve Emniyet personelini tebrik etmişti.
Yıllarca siyaset-bürokrat gerilimini içeriden gören/yaşayan bir eski savcı olarak şunu söylemeliyim:
Hiçbir il emniyet müdürü, üst düzey güvenlik/istihbarat
bürokratı veya vali, siyasal iktidarın talimatı ve baskısı olmadan polis
teşkilatına “El Kaide-IŞİD operasyonları yapmayın” diyemez.
Böylesine vahim bir suç tablosunun içinde yer almaya cesaret edemez.