15 Nisan 2015 Çarşamba

Bir şüpheli olay daha / Joost Lagendijk

Geçen cumartesi Ağrı’da PKK üyeleri ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmalarla ilgili şüphe uyandıran bir şeyler olduğu kesin.
 
 
Her ne kadar, şu an için tam olarak ne olduğu hâlâ bilinmese de şimdiye dek bilinen bulgular anlaşılır değil ve sivil ve askeri yetkililer tarafından yapılan açıklamalar da daha fazla soru işaretine yol açtı. Hükümet yanlısı sözcüler PKK’yı ve HDP’yi sorun çıkarmakla suçlamakta gecikmediler. Muhalefet partileri ve AKP’yi eleştirenler ise çatışmanın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve şürekası tarafından düzenlenen, HDP’ye dair seçim beklentilerine zarar vermek ve AKP’nin seçmenleri arasında bulunan ve çok sayıda kamuoyu anketine göre MHP’ye kayma eğilimi gösteren milliyetçi referanslarını yeniden tesis amaçlı kasıtlı bir provokasyon olduğunu öne sürdüler.

Yaklaşan seçimlerin sonuçlarını etkileme amaçlı geçmişte yaşanan diğer şiddet olayları göz önüne alındığında her türden komplo teorisine kapılmak kolay. Ama hemen bir sonuca varmamaya ve analizimizi bazı tartışılmaz gözlemler üzerinde temellendirmeye çalışalım.

Birincisi; 7 Haziran öncesi PKK ile ilişkilendirilebilecek şiddetli çatışmalar HDP’nin çıkarına olmaz. Yüzde 10 seçim barajını geçebilmek için HDP’nin geleneksel ya da ihtiyari olarak partiyi desteklemeyen ve nihayetinde HDP’nin dahil olmak, o ya da bu şekilde, şiddete önayak olmakla suçlanması halinde desteklemeyecek olan çok sayıda seçmenin oyuna ihtiyacı var. Bununla birlikte Kürt milliyetçi kampının içerisinde çatlaklar olmadığını düşünmek de  saflık olur.

Kandil’deki her PKK komutanı Selahattin Demirtaş’ın Kürt barış sürecinde liderliği almasını görmekten mutlu olmayacaktır. HDP’nin karizmatik liderinin partisini 60 ya da daha fazla koltukla Meclis’e sokmayı başarması halinde bu kaçınılmaz olarak gerçekleşecek. İnsan, hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan’ın seçilmiş bir politikacıyla gücü paylaşmayı gerçekten de dört gözle bekleyip beklemediği konusunda cidden şüpheye düşebilir.

Başka bir ifadeyle, tıpkı başka yerlerde şiddetli çatışmaları çözüme ulaştırmak amacıyla yapılan benzer müzakereler sırasında olduğu gibi, PKK içindeki ayrık otu unsurlar HDP’yi Meclis dışında tutma yönündeki çabalara iştirak etme yönünde ayartılmış olabilirler. HDP’nin bu dahili muhalifler konusunda yapabileceği tek şey, gerçekleştikleri zaman bu provokasyonlara karşı  kesin surette konuşmak ve Kürt hareketi içindeki tüm nüfuzunu HDP’yi gözden düşürme yönündeki bu tür çabaları önlemek üzere kullanmak.

İkincisi; yaşanan son olaydan ve gelecekte hükümetin gövde gösterisi yapmasına imkan verecek benzer çatışmalardan en çok hangi partinin fayda sağladığına bakmamız gerek. Bu çatışmaların tamamen kontrolden çıkması halinde MHP daha fazla hoşnutsuz milliyetçi oyu çeker ve AKP bu duruma neden olmakla suçlanabilir. Ancak, sınırlı sayıda kayıp verilen bir dizi kontrollü çatışmayla birlikte AKP liderliğinden bu sözde Kürt provokasyonlarına dair yapılacak kınamaların MHP’ye bir faydası olmayacaktır.

Aksine, böylesi bir senaryo iktidar partisine, ülkeye yönelik bu türden açık ve mevcut bir tehlikeyi idare etme kabiliyetine sahip tek parti olduğunu göstermek için büyük bir fırsat sağlar. Dahası, Türk seçmenlerin AKP’ye anayasayı değiştirmeye ve üzerinde hiçbir tahdit olmadığında bu tür tehditlerle kim bilir nasıl başa çıkacak olan bir tam yetkili cumhurbaşkanı çıkarmaya yetecek oyları vermesi durumunda, iktidar çok daha büyük bir fırsat elde etmiş olur.

Her iki gözlem de, beni, Ağrı çatışmalarının ardındaki kişileri bulmak için, her iki taraftaki tavizsizlere, yani 7 Haziran yaklaşırken bir gerilim ve güvensizlik atmosferi yaratabilecek ve buna istekli olan, hükümete ve PKK’ya bakmamız gerektiği sonucuna götürüyor. Bununla birlikte, seçimler öncesinde ya da hatta sonrasında bu failleri bulmanın ne kadar zor olacağının tamamen farkındayım. Dürüstçe Kürt sorununa çözüm isteyen ve seçimlerin manipüle edilmesini istemeyen her iki cephedeki ılımlılar tarafından yapılabilecek tek şey, dahili ayrık otlarının sorun çıkarma ihtimallerini sınırlamak üzere içeride nüfuzlarını kullanmak. Buna halihazırda CHP tarafından organize edilen gibi soruşturma görevleri ile tam işbirliği yapmak da dahil.

Gelecek haftalarda Ağrı’daki gibi bir olayın yinelenmesine ancak potansiyel provokatörlerin kontrol altına alınması, mümkünse teşhir edilmeleri ve yeteri kadar nüfuz sahibi aktörün bunlara karşı net bir şekilde seslerini yükseltmeye cüret etmeleri halinde engel olunabilir.