Bütün
ülkenin bir anda karanlığa gömüldüğü gün Çağlayan adliyesinde Savcı
Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesiyle sonuçlanan olay tam olarak
aydınlanmadı.
Daha
doğrusu iki DHKP-C militanının adliyeye nasıl girdiği, silahı adliyeye
nasıl soktuğu hâlâ kamuoyu için büyük bir muamma olarak duruyor. Ancak
en büyük belirsizlik ve soru işaretleri, militanlarla müzakerenin aniden
kesilip polis tarafından operasyon yapılması konusunda var. Savcı, son
derece şaibeli bir karar ve son derece beceriksiz bir operasyonla şehit
edildi. Daha aradan birkaç hafta geçmeden olayın üstü örtüldü ve konu
neredeyse kapatıldı alelacele...
Bütün yurtta meydana gelen elektrik kesintisinin neden kaynaklandığı konusu da muğlaklığını, belirsizliğini sürdürüyor. Enerji Bakanı Taner Yıldız birkaç kez açıklama yapmış olmasına rağmen bunun neden kaynaklandığını henüz bilmiyoruz.
Ardından Fenerbahçe futbol takımının otobüsüne ateş açıldı. Otobüs Trabzon şehri sınırları içinde viyadükten geçerken yapılan ve şoförü hedef alan bu saldırıyla çok farklı şeylerin amaçlandığını öngörmek mümkün. Şampiyonluk meselesinden dolayı aralarında niza bulunan Trabzon-Fenerbahçe arasındaki kavgaya benzin dökmek için bu saldırının gerçekleştirildiği izlenimi var. Bütün Fenerbahçeli futbolcular içindeyken aracı kullanan şoförün vurulduğu saldırı bütün yurda yayılacak büyük bir taraftar kavgasına sebep olabilirdi. Bu olayın da failleri hâlâ belli değil.
Önceki gün Ağrı’da yaşanan hadise de son zamanlardaki garip olaylar zincirinin bir parçasıydı. AKP 3,5 yıldır PKK’ya karşı eylem yapılmasına izin vermezken, seçimlere iki ay kala valinin talimatıyla ve ‘örgüt bir köyde silah zoruyla seçim propagandası yapıyor’ denilerek operasyon başlatıldı. Sokak ortasında Mehmetçikler şehit edilirken, Diyarbakır’da astsubay, eşinin yanında saldırıya uğrarken ve birçok eylem sırasında operasyona izin vermeyen valiler, 45 kişilik köyde propaganda gerekçesiyle operasyon yaptırdı. Oraya gönderilen Mehmetçikler bir anda silahlı çatışmanın ortasında kaldı. Ancak tezgahı fark eden ve kurşunların arasına giren halk planlanan oyuna müsaade etmedi. Yaralanan Mehmetçiğin yardımına koşan HDP’liler, onları hastaneye götürecek araçlara taşıdı ve bu olayı çirkin bir tezgah olmaktan çıkardılar. Yaşanan hadise ise tezgahlayanların başına taş olup düştü.
Korkarım ki 90’lı yılların faili meçhuller üzerinden ülkeyi yönetme politikası tekrar geri döndü. Son zamanlarda neredeyse bütün olaylar faili meçhul kalıyor ve aydınlatılmıyor. Olayların üzerine gidecek savcı ve polis yok. O ayrı bir mesele ancak daha büyük bir endişe var. 90’lı yıllarda güçlülerin ülkeyi daha kolay yönetebilmek için bu tür olayları tezgahladığı düşünülürdü. O yüzden yaşananlar faili meçhul kalırdı. Bugün de insanlar aynı şüpheleri taşıyor.
Alevi-Sünni, Kürt-Türk, Trabzonsporlu-Fenerbahçeli gibi bu ülkede ne kadar kamplaşma potansiyeli bulunan hassas konu varsa hepsinin kaşındığı bir sürece girdik. Ancak, gerginlik, kavga ve kamplaşma ile beslenenlere, bu yolla kendi arkasındaki safları sıklaştıranlara karşı son derece sağduyulu davranan, muktedirlerin oyununa gelmeyen bir toplum var. Seçimlere kadar bu tezgahların bozulması için fazlasıyla dikkatli davranmak durumundayız.
Bütün yurtta meydana gelen elektrik kesintisinin neden kaynaklandığı konusu da muğlaklığını, belirsizliğini sürdürüyor. Enerji Bakanı Taner Yıldız birkaç kez açıklama yapmış olmasına rağmen bunun neden kaynaklandığını henüz bilmiyoruz.
Ardından Fenerbahçe futbol takımının otobüsüne ateş açıldı. Otobüs Trabzon şehri sınırları içinde viyadükten geçerken yapılan ve şoförü hedef alan bu saldırıyla çok farklı şeylerin amaçlandığını öngörmek mümkün. Şampiyonluk meselesinden dolayı aralarında niza bulunan Trabzon-Fenerbahçe arasındaki kavgaya benzin dökmek için bu saldırının gerçekleştirildiği izlenimi var. Bütün Fenerbahçeli futbolcular içindeyken aracı kullanan şoförün vurulduğu saldırı bütün yurda yayılacak büyük bir taraftar kavgasına sebep olabilirdi. Bu olayın da failleri hâlâ belli değil.
Önceki gün Ağrı’da yaşanan hadise de son zamanlardaki garip olaylar zincirinin bir parçasıydı. AKP 3,5 yıldır PKK’ya karşı eylem yapılmasına izin vermezken, seçimlere iki ay kala valinin talimatıyla ve ‘örgüt bir köyde silah zoruyla seçim propagandası yapıyor’ denilerek operasyon başlatıldı. Sokak ortasında Mehmetçikler şehit edilirken, Diyarbakır’da astsubay, eşinin yanında saldırıya uğrarken ve birçok eylem sırasında operasyona izin vermeyen valiler, 45 kişilik köyde propaganda gerekçesiyle operasyon yaptırdı. Oraya gönderilen Mehmetçikler bir anda silahlı çatışmanın ortasında kaldı. Ancak tezgahı fark eden ve kurşunların arasına giren halk planlanan oyuna müsaade etmedi. Yaralanan Mehmetçiğin yardımına koşan HDP’liler, onları hastaneye götürecek araçlara taşıdı ve bu olayı çirkin bir tezgah olmaktan çıkardılar. Yaşanan hadise ise tezgahlayanların başına taş olup düştü.
Korkarım ki 90’lı yılların faili meçhuller üzerinden ülkeyi yönetme politikası tekrar geri döndü. Son zamanlarda neredeyse bütün olaylar faili meçhul kalıyor ve aydınlatılmıyor. Olayların üzerine gidecek savcı ve polis yok. O ayrı bir mesele ancak daha büyük bir endişe var. 90’lı yıllarda güçlülerin ülkeyi daha kolay yönetebilmek için bu tür olayları tezgahladığı düşünülürdü. O yüzden yaşananlar faili meçhul kalırdı. Bugün de insanlar aynı şüpheleri taşıyor.
Alevi-Sünni, Kürt-Türk, Trabzonsporlu-Fenerbahçeli gibi bu ülkede ne kadar kamplaşma potansiyeli bulunan hassas konu varsa hepsinin kaşındığı bir sürece girdik. Ancak, gerginlik, kavga ve kamplaşma ile beslenenlere, bu yolla kendi arkasındaki safları sıklaştıranlara karşı son derece sağduyulu davranan, muktedirlerin oyununa gelmeyen bir toplum var. Seçimlere kadar bu tezgahların bozulması için fazlasıyla dikkatli davranmak durumundayız.