11 Mart 2013 / İDRİS GÜRSOY
2007’de Abdullah
Gül’ün seçilmesini engellemek için 367 garabetini çıkarıp cumhuriyet
mitingleri düzenleyenler 30 yıl önce orgeneral Faruk Gürler’i
cumhurbaşkanı seçtirebilmek için Meclis’i ablukaya almıştı.
‘Genelkurmay Başkanı Faruk
Gürler’in aday olduğu Cumhurbaşkanlığı seçiminde Adalet Partisi Meclis
Grubu olarak kendisine oy vermemeye kararlıydık. Hatta birçok arkadaşım
gibi evden çıkarken helallik bile aldım karımdan.’
Bu sözler Adalet Partisi’nin (AP) eski Gümüşhane milletvekillerinden Ekrem Saatçi’ye ait. 12 Mart 1971 Muhtırasından sonra AP hükümeti istifa etmiş, Nihat Erim ara rejim hükümeti kurulmuştu. 1973’te sıra cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelmişti. Cevdet Sunay’dan sonra bir başka genelkurmay başkanı Köşk için hazırlık yapıyordu. Ancak bu sefer Meclis’te grubu bulunan partiler Orgeneral Faruk Gürler’e sıcak bakmıyordu. CHP ve AP emekli Oramiral Fahri Korutürk adında anlaştı.
Peki, Gürler’in seçilmesi için ne tür baskılar yapılmıştı? Gümüşhane Milletvekili Ekrem Saatçi, AP içinde ‘12 Mart Muhtırasına karşı dik duralım’ diye görüş belirten milletvekillerindendi. Cevdet Sunay’ın yerine Faruk Gürler’in cumhurbaşkanı adayı olmasına da karşıydılar. Muhtıra ile Süleyman Demirel hükümetini deviren asker bu defa bütün ağırlığını Gürler’den yana koymuştu. AP’nin son dakika adayı asker kökenli Tekin Arıburun ve Demokratik Parti (DP) adayı Ferruh Bozbeyli oldu. Oylar bölününce hiçbir aday seçilemedi. O kritik günlerin tanığı Ekrem Saatçi, Çankaya’daki evinde Meclis’te yaşananları Aksiyon’a anlattı.
1973’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde siyaset üzerindeki vesayet devam ediyordu. Askerler Cevdet Sunay’ın yerine yine Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler’i cumhurbaşkanı yapmak istiyordu. Gürler, istifa etmiş ve kontenjan senatörü olarak Meclis’e girmişti. Adaylığının önünde bir engel yoktu artık. 27 Mayıs’tan sonra asker cumhurbaşkanlığını kendisine bir hak olarak görüyordu. Cemal Gürsel ve Cevdet Sunay’dan sonra sıra Gürler’e gelmişti. Ancak bu sefer partilerin direnci vardı. İkna edilmeleri gerekiyordu! Genel başkanlar ve milletvekilleri baskı altına alındı. Gürler partileri ziyaret edip destek istedi. Kapalı-açık kapılar arkasında subaylar devredeydi. Genelkurmay Başkanı Semih Sancar, Kara Kuvvetleri Komutanı Eşref Akıncı, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, Genelkurmay İkinci Başkanı Turgut Sunalp liderlerle görüşmeleri yürüttü. 13 Mart günü üç aday için yarış başladı. 14 Mart 1973 liderler toplantısına CHP lideri Bülent Ecevit ve DP Genel Başkanı Ferruh Bozbeyli katıldı. Demirel’le de görüştüler. 28 Mart’ta Gürler, Meclis’te grubu bulunan partileri ayrı ayrı ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Sunay devreye girdi. Ancak direnç kırılamadı. AP lideri Süleyman Demirel, CHP lideri Bülent Ecevit ve DP lideri Ferruh Bozbeyli, Gürler’in seçimine taraf olmadıklarını açıkladı. Faruk Gürler, Tekin Arıburun ve Ferruh Bozbeyli için sandıklar kuruldu. CHP seçimlere katılmama kararı almıştı ancak bazı CHP’liler oy kullandı. DP, bütün milletvekilleri ile kendi adayları Ferruh Bozbeyli’nin arkasındaydı. Faruk Gürler tam bir hayal kırıklığı yaşıyordu. Gerekli çoğunluğu alamadı.
Meclis’te oylamaların yapıldığı günlerde olağanüstü bir hareketlilik vardı, milletvekillerinin etrafı subaylar tarafından neredeyse kuşatılmıştı. Özellikle AP’li vekillerin Gürler’e oy vermesi için baskı yapılıyordu. Ekrem Saatçi, Meclis kulisinde etrafı sarılan vekillerden biriydi. Başından geçen inanılmaz olayı şöyle anlatıyor: “Subaylar Meclis’i doldurmuş, oylama yapılacak, o sırada kulise çıktım. Arkamda bir subay, kulağıma eğildi; ‘Cumhurbaşkanlığı seçiminde ne yapacaksın?’ dedi. ‘Vallahi, icabına bakıyoruz.’ dedim. O ‘Biz, Gürler’in seçilmesi konusunda kararlıyız.’ karşılığını verdi. Çok şaşırdım. ‘Siz kararlısınız da biz kararsız mıyız? Asker olarak siz mi oy vereceksiniz yoksa biz mi vereceğiz?’ diye sordum. Subay, ‘Siz vereceksiniz tabii.’ dedi. ‘Peki, siz nasıl böyle kararlı oluyorsunuz? Eğer içimizde karar değiştirenler varsa onu bilmem; ama şunu bil ki hepimiz son derece kararlıyız, Gürler’in cumhurbaşkanı seçilmesine karşıyız.’ diye diklendim. O da ‘Nasıl olur yahu! Onun Türklüğünden şüphe mi duyuyorsunuz?’ diye sordu. Ben, ‘Olur mu hiç, koskoca Genelkurmay Başkanı’nın Türklüğünden nasıl şüphe ederim! Ama biz görünüşte apoletlerini sökmüş ama üniformayı kafasından çıkarmamış, emrivakiyle cumhurbaşkanı olmaya çalışan birine oy vermeyiz.’ cevabını verdim. O arada etrafımızı generaller sardı, birisi kartını verdi ‘Ali Arman’ isminde Harekât Dairesi’nden, kartı hâlâ bende. Ne dediler biliyor musunuz: ‘Biz kalbimizi çıkardık, önünüze attık. Bunu çiğneyeni biz de tankla çiğneriz.’ Ben de: ‘Vallahi, biz de helalliğimizi alıp evden öyle çıktık, hazırız. Allah ne dilerse o olacak.’ dedim.”
O sırada Saatçi’ye bazı AP milletvekilleri de yanaşıyor. Askerlerin tarafında olan sözler sarf ediyorlar. Saatçi, kulisten hemen Meclis Genel Kurulu’na giderek Süleyman Demirel’i buluyor. Ona kuliste başından geçenleri anlatıp, ‘Ne oluyor? Satılıyor muyuz?’ diye soruyor. Demirel’in yüzünün değiştiğini belirten Saatçi, Genel Başkan’ın ağzından sadece “Merak etme!” sözünün çıktığını aktarıyor.
Saatçi, milletvekillerine her dönem farklı şekillerde baskılar olduğunu belirterek millet iradesini temsil edenlerin dik duramama sorunu yaşadığını belirtiyor. 2007’deki 367 krizi de dâhil cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan müdahaleleri Saatçi, “27 Mayıs’tan bu yana asker pirzolanın tadını aldı.” diye yorumluyor.
13 Mart’taki ilk tur ve 16 Mart’taki turlardan bir sonuç çıkmaz. 20 Mart’ta Gürler ve Arıburun adaylıktan çekilir. 21 Mart’ta tek başına Bozbeyli de gerekli oyu alamaz. Ecevit’in önerisi ile Anayasa Mahkemesi Başkanı Muhittin Taylan üzerinde mutabakat sağlanır; fakat Cumhurbaşkanı Sunay kabul etmez. 2 Nisan’da Demirel’le Ecevit, emekli Oramiral Fahri Korutürk üzerinde uzlaşır. 6 Nisan 1973’te 635 milletvekilinden 557’si oylamaya katılır. Korutürk 15’inci turda 365 oyla 6. cumhurbaşkanı seçilir.
Korutürk’ü de asker istedi
Faruk Gürler olmayınca CHP ile AP anlaşarak Fahri Korutürk’ü cumhurbaşkanı seçtiler. Peki, Korutürk adı nasıl ortaya çıkmıştı? Bunu da eski CHP milletvekili ve bakanlardan Orhan Birgit anılarında (Evvel Zaman içinde, Doğan Kitap) şöyle anlatıyor: “12 Mart sonrasında cumhurbaşkanlığı seçimleri kilitlenmişken, Bülent Ecevit’in başkanlığında CHP toplantısı vardır. Toplantı sürerken, Genel Merkez personelinden Hasan Efendi kapıyı aralayarak Birgit’e işaret eder ve ‘Orhan Bey seni bir paşa istiyor’ der: Telefona gittim. Fahri Çoker, Cumhurbaşkanlığı Başhukuk Danışmanı olarak telefonun öbür ucundaydı. Sayın Ecevit ile bu akşamüstü sizin evde bir çay içemez miyiz, sorusunu yöneltti. Yukarı kata çıktım, Bülent Bey’e durumu ilettim. Evde akşamüstü buluştuk. Çoker, Ecevit ve CHP ‘evet’ derse Kontenjan Senatörü Fahri Korutürk’ün seçim düğümünü çözebilecek konumda olduğunu, bunun için Demirel ve Çağlayangil ile anlaştıklarını söyledi. Ecevit arkadaşları ile konuşacağını, ama kendi oyunun olumlu olduğu yanıtını verdi. Çoker o gece ilerleyen saatlerde, CHP ve AP’nin ortak cumhurbaşkanı adayı olacağı için Ankara’ya dönmesini İstanbul’da haber bekleyen Korutürk’e bildirmişti.”
Bu sözler Adalet Partisi’nin (AP) eski Gümüşhane milletvekillerinden Ekrem Saatçi’ye ait. 12 Mart 1971 Muhtırasından sonra AP hükümeti istifa etmiş, Nihat Erim ara rejim hükümeti kurulmuştu. 1973’te sıra cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelmişti. Cevdet Sunay’dan sonra bir başka genelkurmay başkanı Köşk için hazırlık yapıyordu. Ancak bu sefer Meclis’te grubu bulunan partiler Orgeneral Faruk Gürler’e sıcak bakmıyordu. CHP ve AP emekli Oramiral Fahri Korutürk adında anlaştı.
Peki, Gürler’in seçilmesi için ne tür baskılar yapılmıştı? Gümüşhane Milletvekili Ekrem Saatçi, AP içinde ‘12 Mart Muhtırasına karşı dik duralım’ diye görüş belirten milletvekillerindendi. Cevdet Sunay’ın yerine Faruk Gürler’in cumhurbaşkanı adayı olmasına da karşıydılar. Muhtıra ile Süleyman Demirel hükümetini deviren asker bu defa bütün ağırlığını Gürler’den yana koymuştu. AP’nin son dakika adayı asker kökenli Tekin Arıburun ve Demokratik Parti (DP) adayı Ferruh Bozbeyli oldu. Oylar bölününce hiçbir aday seçilemedi. O kritik günlerin tanığı Ekrem Saatçi, Çankaya’daki evinde Meclis’te yaşananları Aksiyon’a anlattı.
1973’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde siyaset üzerindeki vesayet devam ediyordu. Askerler Cevdet Sunay’ın yerine yine Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler’i cumhurbaşkanı yapmak istiyordu. Gürler, istifa etmiş ve kontenjan senatörü olarak Meclis’e girmişti. Adaylığının önünde bir engel yoktu artık. 27 Mayıs’tan sonra asker cumhurbaşkanlığını kendisine bir hak olarak görüyordu. Cemal Gürsel ve Cevdet Sunay’dan sonra sıra Gürler’e gelmişti. Ancak bu sefer partilerin direnci vardı. İkna edilmeleri gerekiyordu! Genel başkanlar ve milletvekilleri baskı altına alındı. Gürler partileri ziyaret edip destek istedi. Kapalı-açık kapılar arkasında subaylar devredeydi. Genelkurmay Başkanı Semih Sancar, Kara Kuvvetleri Komutanı Eşref Akıncı, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, Genelkurmay İkinci Başkanı Turgut Sunalp liderlerle görüşmeleri yürüttü. 13 Mart günü üç aday için yarış başladı. 14 Mart 1973 liderler toplantısına CHP lideri Bülent Ecevit ve DP Genel Başkanı Ferruh Bozbeyli katıldı. Demirel’le de görüştüler. 28 Mart’ta Gürler, Meclis’te grubu bulunan partileri ayrı ayrı ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Sunay devreye girdi. Ancak direnç kırılamadı. AP lideri Süleyman Demirel, CHP lideri Bülent Ecevit ve DP lideri Ferruh Bozbeyli, Gürler’in seçimine taraf olmadıklarını açıkladı. Faruk Gürler, Tekin Arıburun ve Ferruh Bozbeyli için sandıklar kuruldu. CHP seçimlere katılmama kararı almıştı ancak bazı CHP’liler oy kullandı. DP, bütün milletvekilleri ile kendi adayları Ferruh Bozbeyli’nin arkasındaydı. Faruk Gürler tam bir hayal kırıklığı yaşıyordu. Gerekli çoğunluğu alamadı.
Meclis’te oylamaların yapıldığı günlerde olağanüstü bir hareketlilik vardı, milletvekillerinin etrafı subaylar tarafından neredeyse kuşatılmıştı. Özellikle AP’li vekillerin Gürler’e oy vermesi için baskı yapılıyordu. Ekrem Saatçi, Meclis kulisinde etrafı sarılan vekillerden biriydi. Başından geçen inanılmaz olayı şöyle anlatıyor: “Subaylar Meclis’i doldurmuş, oylama yapılacak, o sırada kulise çıktım. Arkamda bir subay, kulağıma eğildi; ‘Cumhurbaşkanlığı seçiminde ne yapacaksın?’ dedi. ‘Vallahi, icabına bakıyoruz.’ dedim. O ‘Biz, Gürler’in seçilmesi konusunda kararlıyız.’ karşılığını verdi. Çok şaşırdım. ‘Siz kararlısınız da biz kararsız mıyız? Asker olarak siz mi oy vereceksiniz yoksa biz mi vereceğiz?’ diye sordum. Subay, ‘Siz vereceksiniz tabii.’ dedi. ‘Peki, siz nasıl böyle kararlı oluyorsunuz? Eğer içimizde karar değiştirenler varsa onu bilmem; ama şunu bil ki hepimiz son derece kararlıyız, Gürler’in cumhurbaşkanı seçilmesine karşıyız.’ diye diklendim. O da ‘Nasıl olur yahu! Onun Türklüğünden şüphe mi duyuyorsunuz?’ diye sordu. Ben, ‘Olur mu hiç, koskoca Genelkurmay Başkanı’nın Türklüğünden nasıl şüphe ederim! Ama biz görünüşte apoletlerini sökmüş ama üniformayı kafasından çıkarmamış, emrivakiyle cumhurbaşkanı olmaya çalışan birine oy vermeyiz.’ cevabını verdim. O arada etrafımızı generaller sardı, birisi kartını verdi ‘Ali Arman’ isminde Harekât Dairesi’nden, kartı hâlâ bende. Ne dediler biliyor musunuz: ‘Biz kalbimizi çıkardık, önünüze attık. Bunu çiğneyeni biz de tankla çiğneriz.’ Ben de: ‘Vallahi, biz de helalliğimizi alıp evden öyle çıktık, hazırız. Allah ne dilerse o olacak.’ dedim.”
O sırada Saatçi’ye bazı AP milletvekilleri de yanaşıyor. Askerlerin tarafında olan sözler sarf ediyorlar. Saatçi, kulisten hemen Meclis Genel Kurulu’na giderek Süleyman Demirel’i buluyor. Ona kuliste başından geçenleri anlatıp, ‘Ne oluyor? Satılıyor muyuz?’ diye soruyor. Demirel’in yüzünün değiştiğini belirten Saatçi, Genel Başkan’ın ağzından sadece “Merak etme!” sözünün çıktığını aktarıyor.
Saatçi, milletvekillerine her dönem farklı şekillerde baskılar olduğunu belirterek millet iradesini temsil edenlerin dik duramama sorunu yaşadığını belirtiyor. 2007’deki 367 krizi de dâhil cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan müdahaleleri Saatçi, “27 Mayıs’tan bu yana asker pirzolanın tadını aldı.” diye yorumluyor.
13 Mart’taki ilk tur ve 16 Mart’taki turlardan bir sonuç çıkmaz. 20 Mart’ta Gürler ve Arıburun adaylıktan çekilir. 21 Mart’ta tek başına Bozbeyli de gerekli oyu alamaz. Ecevit’in önerisi ile Anayasa Mahkemesi Başkanı Muhittin Taylan üzerinde mutabakat sağlanır; fakat Cumhurbaşkanı Sunay kabul etmez. 2 Nisan’da Demirel’le Ecevit, emekli Oramiral Fahri Korutürk üzerinde uzlaşır. 6 Nisan 1973’te 635 milletvekilinden 557’si oylamaya katılır. Korutürk 15’inci turda 365 oyla 6. cumhurbaşkanı seçilir.
Korutürk’ü de asker istedi
Faruk Gürler olmayınca CHP ile AP anlaşarak Fahri Korutürk’ü cumhurbaşkanı seçtiler. Peki, Korutürk adı nasıl ortaya çıkmıştı? Bunu da eski CHP milletvekili ve bakanlardan Orhan Birgit anılarında (Evvel Zaman içinde, Doğan Kitap) şöyle anlatıyor: “12 Mart sonrasında cumhurbaşkanlığı seçimleri kilitlenmişken, Bülent Ecevit’in başkanlığında CHP toplantısı vardır. Toplantı sürerken, Genel Merkez personelinden Hasan Efendi kapıyı aralayarak Birgit’e işaret eder ve ‘Orhan Bey seni bir paşa istiyor’ der: Telefona gittim. Fahri Çoker, Cumhurbaşkanlığı Başhukuk Danışmanı olarak telefonun öbür ucundaydı. Sayın Ecevit ile bu akşamüstü sizin evde bir çay içemez miyiz, sorusunu yöneltti. Yukarı kata çıktım, Bülent Bey’e durumu ilettim. Evde akşamüstü buluştuk. Çoker, Ecevit ve CHP ‘evet’ derse Kontenjan Senatörü Fahri Korutürk’ün seçim düğümünü çözebilecek konumda olduğunu, bunun için Demirel ve Çağlayangil ile anlaştıklarını söyledi. Ecevit arkadaşları ile konuşacağını, ama kendi oyunun olumlu olduğu yanıtını verdi. Çoker o gece ilerleyen saatlerde, CHP ve AP’nin ortak cumhurbaşkanı adayı olacağı için Ankara’ya dönmesini İstanbul’da haber bekleyen Korutürk’e bildirmişti.”