Ergenekon silahlı terör örgütüne (ETÖ) yönelik hazırlanan ikinci iddianamede, örgütün kamu yöneticilerini fişleme sebebi deşifre oldu.
ETÖ'nün, fişlemeleri darbe sonrası oluşacak yeni yönetimde görev alacakları belirlemek için yaptığı ifade edildi. İkinci iddianameyle örgütün, devletin valilerini ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastaneleri bile fişlediği ortaya çıktı. Hurşit Tolon'da ele geçirilen belgelerde 'İrtica Eğilimli İl Valileri.doc' isimli dosyada, 17 vali için kimlik bilgileri, siyasî ve dinî görüşleri ile ırkî kökenleri tek tek kaydedilmiş. 'İrticai Faaliyette Bulunan Sağlık Bakanlığı Hastaneleri.doc' isimli bir dosyada ise 304 sağlık personeli fişlenmiş. Bu bölümde, 'irtibat var, yardımcı oluyor, işbirliğine açık, kontrol edilebilir ve kullanılmaya müsait' şeklinde değerlendirmeler yapılmış. Soruşturmayı yürüten savcılar, fişlemeler için iddianemede, "Darbe sonrası kullanılmak amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır." tespitinde bulunuyor.
Darbe çalışmalarının bütün ayrıntıları ile yer aldığı iddianamede, sanıkların Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven isimli planları adım adım hayata geçirirken, bir taraftan da darbe sonrasına hazırlandığı belirtildi. Cumhuriyet Çalışma Grubu, Ergün Poyraz ve sanık İsmail Yıldız'a ait SESAR isimli araştırma şirketi aracılığıyla yoğun bir fişleme faaliyeti gerçekleştirerek devlet kurumlarında yapılanmaya gittiği anlatıldı. Fişlemeler sonucunda darbe sonrasına yeni bir yapılanma öngören örgütün, Türkiye genelinde kaymakamlar belirlediği, neredeyse bütün kamu atamalarını takip ettiği tespit edildi. Savcıların bu fişlemelere ilişkin tespiti de iddianamede şu şekilde yer aldı: "Binlerle ifade edilebilecek kadar çok sayıda olan kamu görevlilerinin kişisel verilerinin hukuka aykırı bir şekilde saklanmasının ve atamalarının takip edilmesinin örgütün amaçları doğrultusunda ve darbe planları çerçevesinde, darbe sonrası sivil idarenin düzenlenmesinde kullanılmak amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır."
İddianamede, ETÖ'nün amaç ve hedefleri doğrultusunda çalışmayacak olan kamu görevlilerinin irtica ve benzer yakıştırmalarla, öte yandan da örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda faaliyet gösterecek kişilerin ise "ulusalcılar" adı altında fişlendiği anlatıldı. Örgütün kullanabileceği kitlelerle ilgili olarak da 'irtibat var, yardımcı oluyor, işbirliğine açık, kontrol edilebilir ve kullanılmaya müsait' şeklinde değerlendirmeler yapıldığı kaydedildi. Ayrıca, Eruygur ve Tolon olmak üzere bir kısım şüpheliler tarafından, AK Parti iktidarı döneminde tüm bürokrat ve kamu görevlilerinin atamalarının takip edildiği, bu atama listelerinin saklandığı, bu listelerdeki sayılara bakıldığında neredeyse değişik makamlarda görev yapan binlerce kamu görevlisinin olduğu aktarıldı. Binlerce kişinin hukuka aykırı bir şekilde kişisel verilerinin kaydedilerek fişlendiği vurgulandı.
İlk fişlemeler milletvekillerine
İkinci iddianamede fişlemeler başlıklar halinde yer aldı. İddianamedeki bilgilere göre, birinci grup fişlemeler AK Parti hükümetini yıpratmak ve milletvekillerini partiden koparmak amacıyla milletvekillerine ilişkin yapıldı. Birinci iddianamenin sanıklarından SESAR Başkanı İsmail Yıldız, AK Parti'nin yıpranma süreci ve 368 milletvekilinin hangi durumlarda partiden kopabileceğini tespit etti. Milletvekillerine ilişkin notlar bölümünde ise "MİT, İran, CIA, Mossad, Almanya, AKP yönetiminin güvendiği isimlerden, konjonktürel davranabilir, ilişkilerinde pragmatist, AKP'den kopabilir, AKP'den kopmaz" gibi, kişinin yapısı, davranışları, ideolojisi ve etnik durumuyla ilgili bilgilerle milletvekillerini ayrı ayrı fişleyen çok kapsamlı bir rapor hazırladı. Yıldız'ın AK Parti'ye ilişkin çalışmaları ETÖ sanıkları Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'da ele geçirildi. Yıldız, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki savunmasında söz konusu araştırmaları Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'in talebiyle 354 bin YTL ücret karşılığı yaptığını söylemişti.
İkinci iddianamede fişlemeler başlıklar halinde yer aldı. İddianamedeki bilgilere göre, birinci grup fişlemeler AK Parti hükümetini yıpratmak ve milletvekillerini partiden koparmak amacıyla milletvekillerine ilişkin yapıldı. Birinci iddianamenin sanıklarından SESAR Başkanı İsmail Yıldız, AK Parti'nin yıpranma süreci ve 368 milletvekilinin hangi durumlarda partiden kopabileceğini tespit etti. Milletvekillerine ilişkin notlar bölümünde ise "MİT, İran, CIA, Mossad, Almanya, AKP yönetiminin güvendiği isimlerden, konjonktürel davranabilir, ilişkilerinde pragmatist, AKP'den kopabilir, AKP'den kopmaz" gibi, kişinin yapısı, davranışları, ideolojisi ve etnik durumuyla ilgili bilgilerle milletvekillerini ayrı ayrı fişleyen çok kapsamlı bir rapor hazırladı. Yıldız'ın AK Parti'ye ilişkin çalışmaları ETÖ sanıkları Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'da ele geçirildi. Yıldız, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki savunmasında söz konusu araştırmaları Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'in talebiyle 354 bin YTL ücret karşılığı yaptığını söylemişti.
'Ulusalcıların' kaydı tek tek tutulmuş
"Ulusalcılar.xls" isimli dosyada, Ergenekon davasında yargılanan Mehmet Fikri Karadağ, Muzaffer Tekin, Asuman Özdemir, Emin Gürses, Doğu Perinçek, Ergün Poyraz, Erol Mütercimler, Sevgi Erenerol, Sinan Aygün ve soruşturma kapsamında gözaltına alınan Tuncer Kılınç, İlker Güven, Emcet Olcaytu ve İbrahim Şahin'in aralarında bulunduğu 2 bin 112 kişinin isminin yazılı olduğu iddianamede yer aldı. Bunların yanı sıra birçok üniversite ve üniversite çalışanlarının hakkında da kişisel verilerinin kaydedildiği tespit edildi.
"Ulusalcılar.xls" isimli dosyada, Ergenekon davasında yargılanan Mehmet Fikri Karadağ, Muzaffer Tekin, Asuman Özdemir, Emin Gürses, Doğu Perinçek, Ergün Poyraz, Erol Mütercimler, Sevgi Erenerol, Sinan Aygün ve soruşturma kapsamında gözaltına alınan Tuncer Kılınç, İlker Güven, Emcet Olcaytu ve İbrahim Şahin'in aralarında bulunduğu 2 bin 112 kişinin isminin yazılı olduğu iddianamede yer aldı. Bunların yanı sıra birçok üniversite ve üniversite çalışanlarının hakkında da kişisel verilerinin kaydedildiği tespit edildi.
'Özel' milletvekillerine özel dosya hazırlanmış
Ergün Poyraz'da, AK Parti'ye yönelik 39 milletvekilinin yer aldığı 'Özel durumu olan milletvekilleri' başlığı altında çalışmalar bulundu. Tolon'da ise AK Parti ile birlikte CHP'nin de içinde olduğu partilerin milletvekillerine yönelik 'özel durumu olan milletvekilleri' çalışmaları ele geçirildi. 500'ün üzerinde milletvekili ve bütün bakanların kişisel bilgileri, öz geçmişi, siyasî ve dinî görüşü, etnik kökeninin hukuka aykırı olarak kaydedildiği belirlendi.
Ergün Poyraz'da, AK Parti'ye yönelik 39 milletvekilinin yer aldığı 'Özel durumu olan milletvekilleri' başlığı altında çalışmalar bulundu. Tolon'da ise AK Parti ile birlikte CHP'nin de içinde olduğu partilerin milletvekillerine yönelik 'özel durumu olan milletvekilleri' çalışmaları ele geçirildi. 500'ün üzerinde milletvekili ve bütün bakanların kişisel bilgileri, öz geçmişi, siyasî ve dinî görüşü, etnik kökeninin hukuka aykırı olarak kaydedildiği belirlendi.
Oğlunun şirketine de para aktarmış
Ergenekon iddianamesinde örgütün finansörleri arasında gösterilen Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'in, sendika ve işçilerin paralarını kişisel harcamaları için kullandığı ileri sürülüyor. 2004 tarihli bir belgede Mustafa Balbay, Türk Metal Başkanı Özbek'ten haftalık 25 milyar TL'nin Türkiye Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi'ne (TUSAM) aktarıldığı kayıt altına alınmış. Cumhuriyet'in Strateji eki TUSAM denetiminde çıkıyor. TUSAM'ın Yönetim Kurulu başkanlığını da Mustafa Özbek'in oğlu Ahmet Oğuz Özbek yürütüyor.
Ergenekon iddianamesinde örgütün finansörleri arasında gösterilen Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'in, sendika ve işçilerin paralarını kişisel harcamaları için kullandığı ileri sürülüyor. 2004 tarihli bir belgede Mustafa Balbay, Türk Metal Başkanı Özbek'ten haftalık 25 milyar TL'nin Türkiye Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi'ne (TUSAM) aktarıldığı kayıt altına alınmış. Cumhuriyet'in Strateji eki TUSAM denetiminde çıkıyor. TUSAM'ın Yönetim Kurulu başkanlığını da Mustafa Özbek'in oğlu Ahmet Oğuz Özbek yürütüyor.
Cumhuriyet'e aylık 25 bin TL destek
Mustafa Balbay'ın '2004-Girişimcilik adına yaptıklarım' adlı notlarında ortaya çıkan bilgiler, Türk Metal Sendikası Başkanı Özbek'in, kurumun paralarını keyfince dağıttığı doğrulandı. Balbay, notlarında, "Mustafa Özbek'le konuşup TUSAM'ın ayda 20 milyar TL vermesiyle haftalık Strateji Dergisi. 5 Temmuz'da ilk sayımız çıktı. Geçen hafta parayı ayda 25 milyara, sayfayı da 24'e çıkarma kararı aldık." diyor. Balbay, ASAM'dan ayrılan Dr. Şenol Kantarcı'nın Mustafa Özbek'in aracılığıyla sendikanın desteği ile edindiği kaynak sayesinde TUSAM'ı kurduğunu da notlarında belirtmiş. TUSAM'ın açılış toplantısı da Özbek'e ait Akyurt Büyük Otel'de gerçekleşmiş. Yaklaşık 1.000 kişinin katıldığı törende ATO Başkanı Sinan Aygün, emekli Hava Korg. Erdoğan Özalan, gazeteci Saygı Öztürk, Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek de hazır bulunmuştu.
Mustafa Balbay'ın '2004-Girişimcilik adına yaptıklarım' adlı notlarında ortaya çıkan bilgiler, Türk Metal Sendikası Başkanı Özbek'in, kurumun paralarını keyfince dağıttığı doğrulandı. Balbay, notlarında, "Mustafa Özbek'le konuşup TUSAM'ın ayda 20 milyar TL vermesiyle haftalık Strateji Dergisi. 5 Temmuz'da ilk sayımız çıktı. Geçen hafta parayı ayda 25 milyara, sayfayı da 24'e çıkarma kararı aldık." diyor. Balbay, ASAM'dan ayrılan Dr. Şenol Kantarcı'nın Mustafa Özbek'in aracılığıyla sendikanın desteği ile edindiği kaynak sayesinde TUSAM'ı kurduğunu da notlarında belirtmiş. TUSAM'ın açılış toplantısı da Özbek'e ait Akyurt Büyük Otel'de gerçekleşmiş. Yaklaşık 1.000 kişinin katıldığı törende ATO Başkanı Sinan Aygün, emekli Hava Korg. Erdoğan Özalan, gazeteci Saygı Öztürk, Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek de hazır bulunmuştu.
Patalya Otelleri 'uygulama üssü'
Başkent Üniversitesi'ne 'uygulama oteli olarak' tahsis edilen Kızılcahamam ve Gölbaşı'ndaki Patalya Otelleri, Ergenekon'un 'uygulama merkezi' olarak kullanılmış. İddianamede yer alan bilgilere göre, sanıkların büyük çoğunluğu düzenli olarak Patalya Otelleri'nde bir araya gelerek 'geleceğe yönelik neler yapılabilir' toplantısı düzenliyor.
Başkent Üniversitesi'ne 'uygulama oteli olarak' tahsis edilen Kızılcahamam ve Gölbaşı'ndaki Patalya Otelleri, Ergenekon'un 'uygulama merkezi' olarak kullanılmış. İddianamede yer alan bilgilere göre, sanıkların büyük çoğunluğu düzenli olarak Patalya Otelleri'nde bir araya gelerek 'geleceğe yönelik neler yapılabilir' toplantısı düzenliyor.
4291 No'lu telefon kayıtları dökümünde, Hurşit Tolon, Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'i arayarak Gölbaşı Patalya Otel'de her ayın ilk haftasında yapılan ve burs verilen öğrencilerin katıldığı toplantıya konuşmacı olarak davet ediyor. Yine İlhan Selçuk'tan el konulan ve 1'den 111'e kadar numaralandırılmış dokümanlarda; Kamran İ. imzasıyla Ankara'da 14 Ocak 2008'de bir toplantı yapılacağı, toplantıya özel olarak Doğu Perinçek, Güler Kömürcü, İlhan Selçuk, USİAD Başkanı Fevzi D., ADD Genel Başkanı E. Orgeneral Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Tuncer Kılınç, Hasan K., Rıza K. gibi şahısların katılacağı aktarılıyor. Dokümana göre, Adı Dialog Grubu Patalya Oteli'nde toplantı yapıyor. Toplantıda içinde bazı siyasi parti liderleri, öğretim üyeleri, bazı gazeteciler olduğu ve yeni bir parti kurma çalışmalarının konuşulduğu belirtiliyor.
Arif Doğan da tutuksuz yargılanmak istiyor
Ergenekon silahlı terör örgütü davasının tutuklu sanıklarından emekli Albay Arif Doğan, dün Adli Tıp'a sevk edildi. Doğan, kontrollerin ardından yeniden hastaneye gönderildi. Aynı davanın tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün 'sağ kolu' olarak bilinen Arif Doğan'ın avukatı Kaya Kabacaoğlu, müvekkilinin tutuksuz yargılanması için mahkemeye dilekçe verdi. Dilekçesinde, müvekkilinin sağlık durumunun ciddi boyutlarda olduğunu ileri süren Kabacaoğlu, "Tutuksuz yargılanmak için bu başvuruyu yaptık. Neticeyi bekliyoruz." dedi. Başvuruyu değerlendiren adli makamlar, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören Doğan'ın sağlık durumunun tespiti için Adli Tıp Kurumu'na sevkine karar verdi. Emekli Albay, sabah saatlerinde hastanenin arka kapısından çıkarıldı. Hasta nakil aracı ile Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu'na getirildi. Kızı Arzu Doğan da Adli Tıp Kurumu önünde bekledi. Arif Doğan, kontrollerinin tamamlanmasının ardından yeniden hastaneye gönderildi. Silahlı terör örgütüne üye olmakla suçlanan Doğan'ın 21 ila 50 yıl arasında ağır hapis cezası isteniyor.
Ergenekon silahlı terör örgütü davasının tutuklu sanıklarından emekli Albay Arif Doğan, dün Adli Tıp'a sevk edildi. Doğan, kontrollerin ardından yeniden hastaneye gönderildi. Aynı davanın tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün 'sağ kolu' olarak bilinen Arif Doğan'ın avukatı Kaya Kabacaoğlu, müvekkilinin tutuksuz yargılanması için mahkemeye dilekçe verdi. Dilekçesinde, müvekkilinin sağlık durumunun ciddi boyutlarda olduğunu ileri süren Kabacaoğlu, "Tutuksuz yargılanmak için bu başvuruyu yaptık. Neticeyi bekliyoruz." dedi. Başvuruyu değerlendiren adli makamlar, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören Doğan'ın sağlık durumunun tespiti için Adli Tıp Kurumu'na sevkine karar verdi. Emekli Albay, sabah saatlerinde hastanenin arka kapısından çıkarıldı. Hasta nakil aracı ile Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu'na getirildi. Kızı Arzu Doğan da Adli Tıp Kurumu önünde bekledi. Arif Doğan, kontrollerinin tamamlanmasının ardından yeniden hastaneye gönderildi. Silahlı terör örgütüne üye olmakla suçlanan Doğan'ın 21 ila 50 yıl arasında ağır hapis cezası isteniyor.
Darbeyi 'hak' olarak görüyorlar
İkinci Ergenekon iddianamesiyle birlikte darbe ve darbe teşebbüslerine ilişkin vahim planlar daha ayrıntılı bir şekilde ortaya çıkarken bazı çevreler halen yapılanların 'normal' olduğu düşüncesinde. Aralarında gazeteci, akademisyen ve hukukçuların da bulunduğu bu isimler, Ergenekon terör örgütünün yaptıklarının meşruiyetini de katıldıkları çeşitli televizyon programları ve konferanslarda da anlatıyor. Hatta, bunun bir 'hak' ve 'görev' olduğu yönünde beyanatlar dahi veriyorlar.
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, bu isimlerin başında geliyor. Ceza Kanunu'na göre darbe hazırlıklarının 'suç sayılamayacağını' iddia ediyor. 'Darbe iddiasını araştırmanın askerî savcının görevi' olduğunu düşünen Kanadoğlu bu amaçla, Genelkurmay'ı göreve çağırıyor. TCK'daki darbe teşebbüsünün suç olmadığını savunuyor. Akıllara durgunluk verecek bir savunma yapıyor: "Teşebbüs hazırlığı suç değildir. Çünkü hiçbir yasada, ceza hukukunda hazırlık hareketleri cezalandırılmaz. Hazırlık hareketleri icrai harekete dönüştükten sonra suç oluşur. Eğer gönüllü olarak teşebbüs başladıktan sonra bu eyleminden vazgeçmişse siz onu teşebbüsten yine cezalandıramazsınız." Siyasetçilerin darbeye sebebiyet vermemesi gerektiğini anlatıyor: "Siz o darbeye sebebiyet vermeyeceksiniz. Darbeye sebebiyet verme olayına giriyorsanız o zaman sizi de suçlarlar."
İkinci Ergenekon iddianamesiyle birlikte darbe ve darbe teşebbüslerine ilişkin vahim planlar daha ayrıntılı bir şekilde ortaya çıkarken bazı çevreler halen yapılanların 'normal' olduğu düşüncesinde. Aralarında gazeteci, akademisyen ve hukukçuların da bulunduğu bu isimler, Ergenekon terör örgütünün yaptıklarının meşruiyetini de katıldıkları çeşitli televizyon programları ve konferanslarda da anlatıyor. Hatta, bunun bir 'hak' ve 'görev' olduğu yönünde beyanatlar dahi veriyorlar.
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, bu isimlerin başında geliyor. Ceza Kanunu'na göre darbe hazırlıklarının 'suç sayılamayacağını' iddia ediyor. 'Darbe iddiasını araştırmanın askerî savcının görevi' olduğunu düşünen Kanadoğlu bu amaçla, Genelkurmay'ı göreve çağırıyor. TCK'daki darbe teşebbüsünün suç olmadığını savunuyor. Akıllara durgunluk verecek bir savunma yapıyor: "Teşebbüs hazırlığı suç değildir. Çünkü hiçbir yasada, ceza hukukunda hazırlık hareketleri cezalandırılmaz. Hazırlık hareketleri icrai harekete dönüştükten sonra suç oluşur. Eğer gönüllü olarak teşebbüs başladıktan sonra bu eyleminden vazgeçmişse siz onu teşebbüsten yine cezalandıramazsınız." Siyasetçilerin darbeye sebebiyet vermemesi gerektiğini anlatıyor: "Siz o darbeye sebebiyet vermeyeceksiniz. Darbeye sebebiyet verme olayına giriyorsanız o zaman sizi de suçlarlar."
Sabih Kanadoğlu'nu YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu izliyor. Soruşturmanın, hukuk düzenine aykırı yürütüldüğünü savunuyor. Ergenekon'un merkez üssü olarak seçtiği Cumhuriyet Gazetesi yazarı Cüneyt Arcayürek de Şener Eruygur'un TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi çerçevesinde darbe yapmaya hakkı olduğunu savunuyor. "(Balbay) Darbe olsun dedi, suç olur mu canım? Eylem olmadan suç olur mu?" ifadelerini kullanıyor. Emine Dolmacı, İstanbul
Savcılık ifadesinde eşiyle çelişti
Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün savcılıktaki beyanında, Ergenekon soruşturması kapsamında arandığını yakalandıktan sonra öğrendiğini ileri sürdü. Ancak eşi Muzaffer Ersöz, gazetelere yaptığı açıklamada, Levent Ersöz'ün arandığını operasyondan hemen sonra öğrendiğini söylemişti.
Ergenekon davasının sanıkları arasında bulunan Levent Ersöz'ün, Cumhuriyet Savcılığı'nca yapılan sorgusundaki beyanları iddianamede yer aldı. Ersöz, ifadelerinde Moskova'ya 30 Haziran 2008 tarihinde kendi pasaportu ile İstanbul Atatürk Hava limanından gittiğini belirtiyor. Sağlık problemlerinin çıkması üzerine Türkiye'ye dönmeye karar verdiğini anlatıyor. Türkiye'ye rahat girebilmek için İvan isimli yabancı şahıs adına düzenlenmiş sahte pasaport ile denizyoluyla Zonguldak'tan giriş yaptığını aktarıyor. Türkiye'ye geldiğinde üzerinde bulunan Mehmet Orhan G. adına düzenlenmiş sahte kimliğin kendisine eşi Muzaffer E.'nin verdiğini belirtiyor. Arandığını ise yurda döndüğünde öğrendiğini savunuyor. Oysa Levent Ersöz, operasyon sonrası kendisine ulaşan gazetecilere, "İşim biterse dönerim, döndüğümde teslim olacağım." demişti. Ayrıca eşi Muzaffer Ersöz de bir gazeteye verdiği demecinde, Levent Ersöz'ün arandığını bildiğini, duyduğunda üzüldüğünü açıklamıştı. Ergenekon terör örgütünün yöneticisi olmakla suçlanan Ersöz'ün iki kez müebbet hapsi isteniyor.
Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün savcılıktaki beyanında, Ergenekon soruşturması kapsamında arandığını yakalandıktan sonra öğrendiğini ileri sürdü. Ancak eşi Muzaffer Ersöz, gazetelere yaptığı açıklamada, Levent Ersöz'ün arandığını operasyondan hemen sonra öğrendiğini söylemişti.
Ergenekon davasının sanıkları arasında bulunan Levent Ersöz'ün, Cumhuriyet Savcılığı'nca yapılan sorgusundaki beyanları iddianamede yer aldı. Ersöz, ifadelerinde Moskova'ya 30 Haziran 2008 tarihinde kendi pasaportu ile İstanbul Atatürk Hava limanından gittiğini belirtiyor. Sağlık problemlerinin çıkması üzerine Türkiye'ye dönmeye karar verdiğini anlatıyor. Türkiye'ye rahat girebilmek için İvan isimli yabancı şahıs adına düzenlenmiş sahte pasaport ile denizyoluyla Zonguldak'tan giriş yaptığını aktarıyor. Türkiye'ye geldiğinde üzerinde bulunan Mehmet Orhan G. adına düzenlenmiş sahte kimliğin kendisine eşi Muzaffer E.'nin verdiğini belirtiyor. Arandığını ise yurda döndüğünde öğrendiğini savunuyor. Oysa Levent Ersöz, operasyon sonrası kendisine ulaşan gazetecilere, "İşim biterse dönerim, döndüğümde teslim olacağım." demişti. Ayrıca eşi Muzaffer Ersöz de bir gazeteye verdiği demecinde, Levent Ersöz'ün arandığını bildiğini, duyduğunda üzüldüğünü açıklamıştı. Ergenekon terör örgütünün yöneticisi olmakla suçlanan Ersöz'ün iki kez müebbet hapsi isteniyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder