“Türkiye’ye ait F-4 jeti Suriye hava sahasında vuruldu.” Bu haber dün Taraf’ın manşetinde yer aldı. Ankara temsilcimiz Lale Kemal, yabancı kaynaklarla yaptığı görüşmelerin ardından kaleme aldığı yazısında, gerek Kıbrıs’taki Britanya, gerekse İzmir’deki NATO üssündeki kayıtlarda, jetin uluslararası hava sahasında değil, Suriye hava sahası içerisinde vurulduğu bilgilerini paylaştı. Oysa Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ilk gün kameralar karşısına geçmiş ve uçağın Suriye tarafından uluslararası sularda düşürüldüğünü açıklamış, Suriye’yi sert bir dille uyarmıştı.
Ancak gelinen nokta resmî açıklamanın tam tersini gösteriyor. Ankara haber karşısında derin bir sessizliğe bürünürken, sessizliğin çok yakın bir tarihte bozulacağı tahmin ediliyor. Ankara’dan haberle ilgili gün boyu herhangi bir açıklama yapılmayınca, iktidara yakın bazı isimlerle ve Ankaralı bazı gazeteci dostlarımla görüştüm. İddialar doğru olduğu gibi daha fazlası vardı.
Hem Köşk hem hükümet uçağın Suriye hava sahasında düşürüldüğünü artık kabullenmiş. AKP ve Başbakan Erdoğan kendilerinin kandırıldığını düşünüyor. Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na da çok kızgınlar. Her iki kurum da hem Cumhurbaşkanlığını hem Başbakanlığı başta koordinat olmak üzere birçok konuda yanlış bilgilendirmiş. Uçakla ilgili sunulan bilgilerin büyük bir bölümünün daha sonra doğru olmadığı ortaya çıkmış. Yabancı ülkelerden gelen bilgiler de bunu teyit eder durumda.
Konuyla ilgili bilgi vermek üzere Köşke çıkan Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten’in Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sorularını cevaplayamadığı da konuşuluyor. Askeri cenahtan yanlış bilgi alıp, kamuoyuna ve tüm dünyaya sert açıklama yapan Erdoğan’ın danışmanlarından bir isim de Hava Kuvvetleri Komutanlığı yetkilileriyle bir toplantı yapmış. Toplantının konusu düşürülen uçak ve hükümete verilen yanlış bilgiler. Danışmanın toplantıda sinirlenip askerle dalga geçtiği de Ankara’da gazetecilerin diline düşmüş bile.
Sabah gazetesinin, anonsuna rağmen giremediği haber de düşen uçakla ilgili. İddia o ki, gazete uçağın Suriye hava sahasında düşürüldüğünün haritalarını ve askerin hükümeti yanlış yönlendirdiğinin raporlarını yazacaktı. Ancak, kamuoyunu önünde zor duruma düşmek istemeyen hükümet, kendisine yakın bu gazeteyi arayıp, haberin yayımlanmasını engelledi.
Uludere’de kamuoyunu yanlış bilgilendirip batağa saplanan hükümetin, düşen uçak konusunda da aynı rotada hızla ilerlediği görülüyor. Gerçekleri öğrenmek için bu kez Uludere’deki kadar beklemeyeceğiz gibi.