ASTSUBAY NE KADAR SUBAY YA DA ASTSUBAYLAR TSK'NİN GÜNAH KEÇİSİ Mİ?
'...Sayın Önder AYTAÇ; 2 Mayıs 2012 tarihindeki maillerime vermiş
olduğunuz samimi cevaplar üzerine, size astsubayların sorunlarını
anlatan, böylesi bir mektubu size gönderme cesaretinde bulundum. Umarım
bu yazıyı okuma lütfün da bulunursunuz...' diye başlayan bir mektup
aldım...
Kararlı, samimi ve işini çok iyi bilen bir anlatımla da devam
eden bu mektup dan okuduklarım aklıma yattığı ve 'evet' bu istenilenler,
insan hakları bağlamında olması gerekli dediğim konular... O zaman; ben
de, bana gönderilen bu bilgileri köşemden toplumla paylaşmalıyım diye
düşündüm. Bu sessiz çığlık eminim ki; MS Bakanı Dr. İsmet Yılmaz ve
Erdoğan Hükümeti tarafından değerlendirilecek ve gerekli olan adımlar
atılacaktır. Atılmazsa mı? Halkın oylarıyla seçilen iktidarların, TSK'da
orta kademe yöneticileri oluşturan böylesi büyük bir kitlenin
dileklerine sessiz kalacağına ben ihtimal veremiyorum...
Önce kendisini tanıtıyor mektup sahibi ve; diyor ki; '...1980
Astsubay Hazırlama Okulu girişliyim. 1984 yılı Topçu Okulu mezunuyum.
2007 yılında emekli oldum. Açık Öğretim Fakültesi Önlisans bölümü
mezunuyum 2007 yılında 1 nci derece 1 nci kademe, 3600 ek gösterge, 30
yıl 0 ay hizmet süresinden emekli oldum. 26. 04. 2012 tarihinde SGK Kamu
Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığından aldığım; Sayı:
B.13.2.SGK.0.10./ 64 503 018 0. numaralı Maaş bordroma göre Aylık
1.647.29TL. Ek Ödeme olarak ta 65.29 Tl toplam: 1713,18 TL maaş
almaktayım...'
Hemen sonrasında da haklı olan serzenişlerini alt alta yazmaya
başlıyor, mektubun sahibi; '..Ne zaman bir makalede her hangi bir
kurumun maaşı konu olsa illaki Astsubay maaşıyla mukayese edilir. Niçin
subay maaşıyla konu edilmez anlayabilmiş değilim. Biz bu devlete, bu
sisteme ne yaptıkta bu kadar dışlanıyoruz. Bu kadar sorunu olan başka
bir meslek gurubu var mıdır acaba?. İş yerindeki mobingden daha hiç
bahsetmiyorum...'
Haydı gelin şimdi de, astsubaylarımızın TSK içinde nasıl da bir üvey evlat muamelesi gördüklerini, berberce inceleyelim...
ASTSUBAYLARIN SORUNLARI;
1. SADECE TSK PERSONELİNİ İLGİLENDİREN İÇ HİZMET KANUNU VE
YÖNETMELİĞİ, ASKERİ CEZA KANUNU, DİSİPLİN MAHKEMELERİ KANUNU, PERSONEL
KANUNU VE SUBAY ASTSUBAY SİCİL YÖNETMELİKLERİNİN İLK ETAPTA MEVCUT
ANAYASA İLE ÇELİŞEN VE KİŞİ HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİ KISITLAYICI NİTELİKTE
OLAN MADDELER AŞAĞIDADIR;
1.1. İÇHİZMET KANUNU; Madde18 (Amire her koşulda ceza verme yetkisi tanımaktadır.
1.2. İÇ HİZMET YÖNETMELİĞİ: Madde 5 Bu maddede" Her ast'ın
amirlerinin daha bilgili ve tecrübeli olduğuna, silahlı kuvvetlere ve
memlekete daha fazla hizmeti bulunduğuna ve kendi hakkında daima iyi
düşünür olduğuna itimat etmesi ve korunduğuna emin olması lazımdır."
demektedir. Böyle bir şey olabilir mi? Kanımızca böylesi genelleme yapan
bir madde insanın doğasına da aykırıdır.
1.3. ASKERİ CEZA KANUNU: Madde 19 Bu maddeye göre; Disiplin
yoluyla göz ve oda hapsi olarak dört hafta ceza verilebilir. Rütbelere
bağlı olarak, her amirin ceza verme yetkisi vardır. Bu durum da ne kadar
doğru olabilir. Bu cezalar, sadece mahkemeler kanalıyla verilmesi
gerekmektedir.
1.4. Madde 162 Bu madde İç Hizmet kanunu madde 18 e atıf
yapmarak, amire ceza verme yetkisi tanımaktadır. Uyarma ve kınama
cezaları verme yetkisi amire verilebilir. Ancak hürriyeti bağlayıcı ceza
verme yetkisi, mahkemelere devredilmelidir. Anayasanın 19. maddesinin
birinci ve ikinci fıkralarında, hürriyeti bağlayıcı ceza verme konusu
açıklanmaktadır. 38 nci maddenin 11. fıkrasında da "İdare kişi
hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.
Silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar
getirilebilir" denilmektedir. Buradan da anlaşılacağı gibi astsubaylar,
yetkili mahkemelerin vereceği cezalara değil, amirlerin iki dudağı
arasından çıkan cezalara karşı olmakla Anayasal haklarını
savunmaktadırlar.
1.5. Madde 166 Maduna (ast) hatalarını göstermek veya bunları
tenkit etmek ve muaheze -AZARLAMA, Kınama. Çıkışma- etmek cezadan
sayılmaz. Astsubaylar acaba şamar oğlanlar mıdır ki böyle yazılmaktadır?
O zaman herkes, herkese istediğini söylesin. İnsan şeref ve onuru ne
olacak acaba?
1.6. Madde 168 Her amir emri altındaki şahıslara disiplin
cezaları vermeye salahiyetlidir. Ancak her nedense, aynı hatayı yapan
subaya hiç bir ceza verilmezken, astsubaya bu cezalar katlanarak mı
verilmektedir? Bu durum somut olarak da müşahede edilmekte midir?
Astsubayların en çok zoruna giden maddelerden birisi de bu mudur? Teğmen
içtimaaya hiç çıkmadığında bölük komutanı hiçbir şey demezken, astsubay
geç kalınca acaba sıklıkla herkesin içinde olmadık lafı işitir mi?
1.7. Madde 169 Bu madde de üstlere de astları tutuklama yetkisi
vermiştir. Ancak Gerçekte tutuklama yetkisi yalnızca bağımsız
mahkemelere verilmesi gerekmekte değil midir? Anayasa mahkemesi, bu
maddeyi 1966 yılında görüşmüş ve haklı bulmasına rağmen, 2012 yılında
bile hala bu haksız madde acaba neden yürürlüktedir?
1.8 Madde 171 Meşhur merbut cetvel bu maddenin ekidir. Ek-1 Cetvel (Değişik: 22/3/2000-4551/34md.)
KISACASI; ŞU ANDAKİ MEVCUT TÜM UYGULAMALAR VE İÇTİHATLAR BU
KANUNLARIN ÇERÇEVESİNDE TANINAN SONSUZ YETKİ VE GÜCÜN SUBAYLARA
TANINMASININ SONUCU MUDUR? ÖRNEĞİN BAŞKA TÜRLÜ HİÇ BİR ŞEKİLDE
SİNDİREMEDİĞİ PERSONELİNİ SUBAY, SİCİL VE FAZLA MESAİ İLE TEHDİT EDEREK
KOLAYLIKLA SİNDİREBİLMEKTE MİDİR?
2. Savcı, hakim, gardiyan hatta avukat yetkilerinin hepsi, hiçbir
hukuk eğitimi almamış subaylara mı verilmektedir? 2012 Türkiye'sinde,
bireysel af kararı verebilen Cumhurbaşkanın da bile, üsteğmende olan göz
hapsi ve oda hapsi verme yetkisi yoktur. Bunların bir an önce insan
haklarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir, değil mi?
3. Disiplin mahkemesine veya Askeri mahkemeye düşerseniz, bir
astsubay olarak maça otomatikman 1-0 yenik başlamışsınız demektir. Çünkü
ön yargı vardır denilebilir. Bir insan astsubaysa bu suçu mutlaka
işlemiştir. En üst sınırdan ceza almaya hazırlıklı olmalısınız. Hukuk
okuyan birçok astsubay varken, sadece subaylara verilmiş bir hak gibi,
Askeri mahkemelerde hakim ve savcı olarak astsubaylar görev
alamamaktadır. Bunun nedeni ise; bir astsubayın bir subayı asla
yargılayamayacağıdır.
Her hukuki olayda yumurta taş çarpıştırılması örneği ile
astsubaylar sürekli sindirilmekte midir? Her türlü tehdit ve baskılara
maruz mu kalmaktadır? Bu yüzden pek çok astsubayın psikolojisi ve
sağlığı bozulmakta mıdır? Herhangi bir hukuki olayda "yoldan geçen bir
astsubay yok muydu" mantığı söz konusu mudur?
4. Astsubaylarca maaş sisteminin adaletli olması istenmektedir.
20-25 yıllık bir astsubayın, en fazla 6 yıllık olan üsteğmen emsali maaş
alması adaletsizlik, değil midir? Maaşlara belli bir kıstas
getirilmesi, bir sistem dahilinde olması gerekmektedir. Zorunlu askerlik
hizmetini yapan asteğmen bile; astsubay çavuş ve kıdemli çavuştan daha
fazla maaş almaktadır.
5. TBMM'den dönen ve sadece ast subaylara sebepsizce verilmeyen
-sebebi bu derece kademenin sadece albaylara mahsus olduğu- 1 nci
derecenin 4 ncü kademesi astsubayların da hakkı değil midir? Emrimizde
çalışan lise mezunu memurlar bunu alabilirken, üniversite mezunu ve
yüksek lisansını ve hatta doktorasını dahi yapmış olan astsubaylara bu
hak niçin verilmemektedir? Bu sebeple emekli olurken emekliliğe esas
alınan maaşlarının ancak %45'i mi bağlanmaktadır?
6. Oranlardaki adaletsizliğe ilave olarak, lojmanlarda nitelik ve
sayı bakımından da farklılıklar söz konusudur. Yeni yapılan, geniş
olan, akmayan-kokmayan, okula, kantine ve yola yakın olan, park sorunu
olmayan lojmanlar sadece subaylara tahsisli midir? Lojman dağılımında
ise oranlar %50 Subay % 45 astsubay, %5 uzman çavuş şeklinde midir?
Ordudaki subay ve astsubay mevcutları bellidir ve astsubay mevcudu subay
mevcudundan 3 kat daha fazladır. Subaylar, mesleklerinin tamamında
lojmanda otururken, astsubaylar ise 2 veya 3 dönem mi oturabilmektedir?
Subaylar; hangi lojman daha iyi diye aranırken, astsubaylar ise; acaba
lojmana girebilir miyiz diye mi bakınmaktadır? Lojmanda olmadığı için,
şehit olan insanlarımızı düşünmek bile, konunun önemini bir kez daha
akıllara getirmekte midir?
7. Trilyonlarca liralık silah, malzeme zimmeti olan
astsubayların, mal sorumluluğu tazminatı ise sadece 30 liradır. Birlik
komutanlarının da malzeme zimmetine karşı sorumlulukları arttırılmalı
mıdır? Aksi halde mahkemelerde sürünenler hep astsubaylar mı olmaktadır?
Bir Bölük Komutanı, tayin olduğunda şapkasını alır giderken, bir
astsubay ise rütbesi her ne olursa olsun, 15-20 gün zimmet verme
derdinde mi olur? Ve mutlaka bu işlemlerden dolayı mahkemelik mi olur?
Malzeme konusunda tüm sorumluluk astsubaylarda iken, tüm yetki ise bölük
komutanı ve subaylarda mıdır? Sizce burada da bir garabet var mıdır?
8. Astsubaylar, hiç bir zaman istedikleri tarihte izne
ayrılamazlar. Mutlaka bölük veya tabur komutanının dediği olsun diye,
1-2 gün önce veya sonra izne mi gönderilir? Subay tarafından "güç bende"
gösterisi görmeden, acaba bir astsubay izin kullanamamakta mıdır?
9. Askeri doktorlar da acaba ayrımcılık yapmakta mıdır? Askeri
hastanelerde dahi, subaya başka astsubaya ise başka şekilde bakılmakta
ve hitap edilmekte midir? Askeri hastanelerde hasta bölümleri subay,
astsubay, uzman, er diye ayrılmasına rağmen, boş yatak olsa bile
astsubay, subay bölümünde yatamamakta mıdır? Ve kendisine yatak
boşalması için ileri de bir tarihe randevu mu verilmektedir? Hâlbuki
hastanın rütbesi olmamalı mıdır?
10. Görev yeri tazminatları da subay ve astsubay arasında
farklılık göstermektedir. Aynı bölükte görev yapan personele farklı
tazminatlar ödenmektedir. Üsteğmen eski tabirle OHAL parasını 500 lira
olarak alırken, astsubay ise 400 lira almaktadır.
11. Zaten düşük olan maaşlar emekli olunca yarıdan da daha fazla
aşağıya düşmektedir. Subaylar kadrosuzluktan emekli olup, kadro
bulunamadığı için yağlı maaş alırlarken, astsubaylar ise yaş haddinden
emekli oldukları için, subayın maaşına göre oldukça düşük maaş mı
almaktadır?
12. Genellikle borç batağında yaşayan astsubaylar, erken
emekliliği maddi bakımdan bir kurtuluş olarak görmekte ve emekli
tazminatları ile borçlarını kapatıp, açlık sınırının altında bir emekli
hayatı yaşamaktadır.
13. OYAK aidat sistemi acaba nasıl işletilmektedir? Ve bu
işlemlerin böyle olacağı neden astsubaylara hiç sorulmamaktadır?. 17
yıllık astsubayın birikmişi 70000 iken 17 yıllık bir subayın birikmişi
nasıl 150000 lira olur? Aylık toplanılan 10-20 lira fark nasıl olurda bu
kadar fark eder?
14. Üyelerinin % 80'i astsubay olan OYAK'ın yönetim kurulunda
niçin bir tane bile astsubay yoktur? OYAK'ta mevcut üye sayısı
bağlamında yönetimde temsil sağlanabilmeli ve yönetim seçimle iş başına
gelmeli, değil midir?
15. Aynı görevi yapan, örneğin bir tabur lojistik subayı yanında
iki uzman iki yazıcı kullanırken, o görevi astsubay yapıyorsa neden tek
başına yapmaktadır? Astsubaylar her zaman iş yaptığı ve emredersiniz
dediği için mi değerli görülmekte ve onun dışında hiçbir konuda ya da
işte görüşüne başvurulmamaktadır.
16. Astsubayların atamaları da adaletsizlik çerçevesinde mi
yapılmaktadır? Örneğin bir astsubay, ilk önce takım komutanı olarak
atanıp, daha sonra kısım komutanı atanabilmekte midir? Subaylarda ise
böyle bir durum asla yok mudur? Yeni mezun astsubay ile 20 yıllık
başçavuş aynı işi yapabilmekte midir?
17. Tayin adaleti yok mudur? Doğu illerindeki birçok subay
kadroları, subayların daha az doğu hizmeti yapabilmesi için astsubaylara
mı verilmiştir? 2012 yılında bu durum yapılan kadro değişikliği ile
iyice had safhaya mı çıkmıştır? Bir birlikteki 100 subay kadrosunun
50'si astsubaylara mı verilmiştir?
18. K.K.K. lığında nöbet sistemi de tamamen astsubayların
haksızlığa uğradığı bir statüde midir? Örnek olarak Emniyet, Nizamiye,
Mutfak, Amm gibi 24 saatlik ve aşırı seviyede risk içeren bütün
nöbetler, astsubaylar tarafından mı tutulmaktadır? Bu gibi yerlerde
kesinlikle subaylar nöbet tutmamakta mıdır? -Karargâh ve Kurumlar Hariç-
19. 9 Nisan 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 2012 yan
ödeme kararnamesi incelenirse bu kararname ile astsubaylar adeta yok mu
sayılmaktadır? Örneğin, tim, takım, kıta ve bölük subaylarına tazminat
ödenirken, aynı görevi yapan astsubaylara ise tazminat verilmemektedir.
20. Bir üniforması da kefen olan astsubayların, klimalı
ofislerinde günde 8 saat görev yapan büro memurları ile aynı -9 derece /
2nci kademe- mahalle bekçisi, ziraat ev ekonomisti, meclis stenografi
-8nci derece/1 nci kademeden göreve başlamaktadır- gibi memurlardan daha
alt kademeden göreve başlatılmaları adaletli midir?
21. SON OLARAK VE BELKİDE EN ÖNEMLİ KONU İSE ASTSUBAYLARIN YETKİ
VE SORUMLULUKLARI ARASINDAKİ DENGESİZLİKTİR. Bir astsubay; zimmet,
er-erbaşlar, askeri yazışmalar, bina ve tesislerin bakımlı ve faal
olması, TSK bünyesindeki cephanelik ve benzinliklerin zimmet ve
işletilmesi gibi ağır sorumluluk içeren görevleri yerine getirirken, işi
yaptıran ve yapan kişi olarak astları üzerinde hiç bir yaptırım gücü
olmadığı için, yukarıda belirtilen sorumluluklar altında tek başına
ezilmekte midir?
Sanırım astsubayların sıkıntıları; 'bir dokun bin ah işit'
şeklindedir. Bu sorunların çözülmesi bağlamında, bunların ifade
edilmesine birkaç yazımızda daha devam edeceğiz...
Bizi izlemeye devam edin efendim!..
'...Sayın Önder AYTAÇ; 2 Mayıs 2012 tarihindeki maillerime vermiş olduğunuz samimi cevaplar üzerine, size astsubayların sorunlarını anlatan, böylesi bir mektubu size gönderme cesaretinde bulundum. Umarım bu yazıyı okuma lütfün da bulunursunuz...' diye başlayan bir mektup aldım...
Kararlı, samimi ve işini çok iyi bilen bir anlatımla da devam eden bu mektup dan okuduklarım aklıma yattığı ve 'evet' bu istenilenler, insan hakları bağlamında olması gerekli dediğim konular... O zaman; ben de, bana gönderilen bu bilgileri köşemden toplumla paylaşmalıyım diye düşündüm. Bu sessiz çığlık eminim ki; MS Bakanı Dr. İsmet Yılmaz ve Erdoğan Hükümeti tarafından değerlendirilecek ve gerekli olan adımlar atılacaktır. Atılmazsa mı? Halkın oylarıyla seçilen iktidarların, TSK'da orta kademe yöneticileri oluşturan böylesi büyük bir kitlenin dileklerine sessiz kalacağına ben ihtimal veremiyorum...
Önce kendisini tanıtıyor mektup sahibi ve; diyor ki; '...1980 Astsubay Hazırlama Okulu girişliyim. 1984 yılı Topçu Okulu mezunuyum. 2007 yılında emekli oldum. Açık Öğretim Fakültesi Önlisans bölümü mezunuyum 2007 yılında 1 nci derece 1 nci kademe, 3600 ek gösterge, 30 yıl 0 ay hizmet süresinden emekli oldum. 26. 04. 2012 tarihinde SGK Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığından aldığım; Sayı: B.13.2.SGK.0.10./ 64 503 018 0. numaralı Maaş bordroma göre Aylık 1.647.29TL. Ek Ödeme olarak ta 65.29 Tl toplam: 1713,18 TL maaş almaktayım...'
Hemen sonrasında da haklı olan serzenişlerini alt alta yazmaya başlıyor, mektubun sahibi; '..Ne zaman bir makalede her hangi bir kurumun maaşı konu olsa illaki Astsubay maaşıyla mukayese edilir. Niçin subay maaşıyla konu edilmez anlayabilmiş değilim. Biz bu devlete, bu sisteme ne yaptıkta bu kadar dışlanıyoruz. Bu kadar sorunu olan başka bir meslek gurubu var mıdır acaba?. İş yerindeki mobingden daha hiç bahsetmiyorum...'
Haydı gelin şimdi de, astsubaylarımızın TSK içinde nasıl da bir üvey evlat muamelesi gördüklerini, berberce inceleyelim...
ASTSUBAYLARIN SORUNLARI;
1. SADECE TSK PERSONELİNİ İLGİLENDİREN İÇ HİZMET KANUNU VE YÖNETMELİĞİ, ASKERİ CEZA KANUNU, DİSİPLİN MAHKEMELERİ KANUNU, PERSONEL KANUNU VE SUBAY ASTSUBAY SİCİL YÖNETMELİKLERİNİN İLK ETAPTA MEVCUT ANAYASA İLE ÇELİŞEN VE KİŞİ HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİ KISITLAYICI NİTELİKTE OLAN MADDELER AŞAĞIDADIR;
1.1. İÇHİZMET KANUNU; Madde18 (Amire her koşulda ceza verme yetkisi tanımaktadır.
1.2. İÇ HİZMET YÖNETMELİĞİ: Madde 5 Bu maddede" Her ast'ın amirlerinin daha bilgili ve tecrübeli olduğuna, silahlı kuvvetlere ve memlekete daha fazla hizmeti bulunduğuna ve kendi hakkında daima iyi düşünür olduğuna itimat etmesi ve korunduğuna emin olması lazımdır." demektedir. Böyle bir şey olabilir mi? Kanımızca böylesi genelleme yapan bir madde insanın doğasına da aykırıdır.
1.3. ASKERİ CEZA KANUNU: Madde 19 Bu maddeye göre; Disiplin yoluyla göz ve oda hapsi olarak dört hafta ceza verilebilir. Rütbelere bağlı olarak, her amirin ceza verme yetkisi vardır. Bu durum da ne kadar doğru olabilir. Bu cezalar, sadece mahkemeler kanalıyla verilmesi gerekmektedir.
1.4. Madde 162 Bu madde İç Hizmet kanunu madde 18 e atıf yapmarak, amire ceza verme yetkisi tanımaktadır. Uyarma ve kınama cezaları verme yetkisi amire verilebilir. Ancak hürriyeti bağlayıcı ceza verme yetkisi, mahkemelere devredilmelidir. Anayasanın 19. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, hürriyeti bağlayıcı ceza verme konusu açıklanmaktadır. 38 nci maddenin 11. fıkrasında da "İdare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir" denilmektedir. Buradan da anlaşılacağı gibi astsubaylar, yetkili mahkemelerin vereceği cezalara değil, amirlerin iki dudağı arasından çıkan cezalara karşı olmakla Anayasal haklarını savunmaktadırlar.
1.5. Madde 166 Maduna (ast) hatalarını göstermek veya bunları tenkit etmek ve muaheze -AZARLAMA, Kınama. Çıkışma- etmek cezadan sayılmaz. Astsubaylar acaba şamar oğlanlar mıdır ki böyle yazılmaktadır? O zaman herkes, herkese istediğini söylesin. İnsan şeref ve onuru ne olacak acaba?
1.6. Madde 168 Her amir emri altındaki şahıslara disiplin cezaları vermeye salahiyetlidir. Ancak her nedense, aynı hatayı yapan subaya hiç bir ceza verilmezken, astsubaya bu cezalar katlanarak mı verilmektedir? Bu durum somut olarak da müşahede edilmekte midir? Astsubayların en çok zoruna giden maddelerden birisi de bu mudur? Teğmen içtimaaya hiç çıkmadığında bölük komutanı hiçbir şey demezken, astsubay geç kalınca acaba sıklıkla herkesin içinde olmadık lafı işitir mi?
1.7. Madde 169 Bu madde de üstlere de astları tutuklama yetkisi vermiştir. Ancak Gerçekte tutuklama yetkisi yalnızca bağımsız mahkemelere verilmesi gerekmekte değil midir? Anayasa mahkemesi, bu maddeyi 1966 yılında görüşmüş ve haklı bulmasına rağmen, 2012 yılında bile hala bu haksız madde acaba neden yürürlüktedir?
1.8 Madde 171 Meşhur merbut cetvel bu maddenin ekidir. Ek-1 Cetvel (Değişik: 22/3/2000-4551/34md.)
KISACASI; ŞU ANDAKİ MEVCUT TÜM UYGULAMALAR VE İÇTİHATLAR BU KANUNLARIN ÇERÇEVESİNDE TANINAN SONSUZ YETKİ VE GÜCÜN SUBAYLARA TANINMASININ SONUCU MUDUR? ÖRNEĞİN BAŞKA TÜRLÜ HİÇ BİR ŞEKİLDE SİNDİREMEDİĞİ PERSONELİNİ SUBAY, SİCİL VE FAZLA MESAİ İLE TEHDİT EDEREK KOLAYLIKLA SİNDİREBİLMEKTE MİDİR?
2. Savcı, hakim, gardiyan hatta avukat yetkilerinin hepsi, hiçbir hukuk eğitimi almamış subaylara mı verilmektedir? 2012 Türkiye'sinde, bireysel af kararı verebilen Cumhurbaşkanın da bile, üsteğmende olan göz hapsi ve oda hapsi verme yetkisi yoktur. Bunların bir an önce insan haklarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir, değil mi?
3. Disiplin mahkemesine veya Askeri mahkemeye düşerseniz, bir astsubay olarak maça otomatikman 1-0 yenik başlamışsınız demektir. Çünkü ön yargı vardır denilebilir. Bir insan astsubaysa bu suçu mutlaka işlemiştir. En üst sınırdan ceza almaya hazırlıklı olmalısınız. Hukuk okuyan birçok astsubay varken, sadece subaylara verilmiş bir hak gibi, Askeri mahkemelerde hakim ve savcı olarak astsubaylar görev alamamaktadır. Bunun nedeni ise; bir astsubayın bir subayı asla yargılayamayacağıdır.
Her hukuki olayda yumurta taş çarpıştırılması örneği ile astsubaylar sürekli sindirilmekte midir? Her türlü tehdit ve baskılara maruz mu kalmaktadır? Bu yüzden pek çok astsubayın psikolojisi ve sağlığı bozulmakta mıdır? Herhangi bir hukuki olayda "yoldan geçen bir astsubay yok muydu" mantığı söz konusu mudur?
4. Astsubaylarca maaş sisteminin adaletli olması istenmektedir. 20-25 yıllık bir astsubayın, en fazla 6 yıllık olan üsteğmen emsali maaş alması adaletsizlik, değil midir? Maaşlara belli bir kıstas getirilmesi, bir sistem dahilinde olması gerekmektedir. Zorunlu askerlik hizmetini yapan asteğmen bile; astsubay çavuş ve kıdemli çavuştan daha fazla maaş almaktadır.
5. TBMM'den dönen ve sadece ast subaylara sebepsizce verilmeyen -sebebi bu derece kademenin sadece albaylara mahsus olduğu- 1 nci derecenin 4 ncü kademesi astsubayların da hakkı değil midir? Emrimizde çalışan lise mezunu memurlar bunu alabilirken, üniversite mezunu ve yüksek lisansını ve hatta doktorasını dahi yapmış olan astsubaylara bu hak niçin verilmemektedir? Bu sebeple emekli olurken emekliliğe esas alınan maaşlarının ancak %45'i mi bağlanmaktadır?
6. Oranlardaki adaletsizliğe ilave olarak, lojmanlarda nitelik ve sayı bakımından da farklılıklar söz konusudur. Yeni yapılan, geniş olan, akmayan-kokmayan, okula, kantine ve yola yakın olan, park sorunu olmayan lojmanlar sadece subaylara tahsisli midir? Lojman dağılımında ise oranlar %50 Subay % 45 astsubay, %5 uzman çavuş şeklinde midir? Ordudaki subay ve astsubay mevcutları bellidir ve astsubay mevcudu subay mevcudundan 3 kat daha fazladır. Subaylar, mesleklerinin tamamında lojmanda otururken, astsubaylar ise 2 veya 3 dönem mi oturabilmektedir? Subaylar; hangi lojman daha iyi diye aranırken, astsubaylar ise; acaba lojmana girebilir miyiz diye mi bakınmaktadır? Lojmanda olmadığı için, şehit olan insanlarımızı düşünmek bile, konunun önemini bir kez daha akıllara getirmekte midir?
7. Trilyonlarca liralık silah, malzeme zimmeti olan astsubayların, mal sorumluluğu tazminatı ise sadece 30 liradır. Birlik komutanlarının da malzeme zimmetine karşı sorumlulukları arttırılmalı mıdır? Aksi halde mahkemelerde sürünenler hep astsubaylar mı olmaktadır? Bir Bölük Komutanı, tayin olduğunda şapkasını alır giderken, bir astsubay ise rütbesi her ne olursa olsun, 15-20 gün zimmet verme derdinde mi olur? Ve mutlaka bu işlemlerden dolayı mahkemelik mi olur? Malzeme konusunda tüm sorumluluk astsubaylarda iken, tüm yetki ise bölük komutanı ve subaylarda mıdır? Sizce burada da bir garabet var mıdır?
8. Astsubaylar, hiç bir zaman istedikleri tarihte izne ayrılamazlar. Mutlaka bölük veya tabur komutanının dediği olsun diye, 1-2 gün önce veya sonra izne mi gönderilir? Subay tarafından "güç bende" gösterisi görmeden, acaba bir astsubay izin kullanamamakta mıdır?
9. Askeri doktorlar da acaba ayrımcılık yapmakta mıdır? Askeri hastanelerde dahi, subaya başka astsubaya ise başka şekilde bakılmakta ve hitap edilmekte midir? Askeri hastanelerde hasta bölümleri subay, astsubay, uzman, er diye ayrılmasına rağmen, boş yatak olsa bile astsubay, subay bölümünde yatamamakta mıdır? Ve kendisine yatak boşalması için ileri de bir tarihe randevu mu verilmektedir? Hâlbuki hastanın rütbesi olmamalı mıdır?
10. Görev yeri tazminatları da subay ve astsubay arasında farklılık göstermektedir. Aynı bölükte görev yapan personele farklı tazminatlar ödenmektedir. Üsteğmen eski tabirle OHAL parasını 500 lira olarak alırken, astsubay ise 400 lira almaktadır.
11. Zaten düşük olan maaşlar emekli olunca yarıdan da daha fazla aşağıya düşmektedir. Subaylar kadrosuzluktan emekli olup, kadro bulunamadığı için yağlı maaş alırlarken, astsubaylar ise yaş haddinden emekli oldukları için, subayın maaşına göre oldukça düşük maaş mı almaktadır?
12. Genellikle borç batağında yaşayan astsubaylar, erken emekliliği maddi bakımdan bir kurtuluş olarak görmekte ve emekli tazminatları ile borçlarını kapatıp, açlık sınırının altında bir emekli hayatı yaşamaktadır.
13. OYAK aidat sistemi acaba nasıl işletilmektedir? Ve bu işlemlerin böyle olacağı neden astsubaylara hiç sorulmamaktadır?. 17 yıllık astsubayın birikmişi 70000 iken 17 yıllık bir subayın birikmişi nasıl 150000 lira olur? Aylık toplanılan 10-20 lira fark nasıl olurda bu kadar fark eder?
14. Üyelerinin % 80'i astsubay olan OYAK'ın yönetim kurulunda niçin bir tane bile astsubay yoktur? OYAK'ta mevcut üye sayısı bağlamında yönetimde temsil sağlanabilmeli ve yönetim seçimle iş başına gelmeli, değil midir?
15. Aynı görevi yapan, örneğin bir tabur lojistik subayı yanında iki uzman iki yazıcı kullanırken, o görevi astsubay yapıyorsa neden tek başına yapmaktadır? Astsubaylar her zaman iş yaptığı ve emredersiniz dediği için mi değerli görülmekte ve onun dışında hiçbir konuda ya da işte görüşüne başvurulmamaktadır.
16. Astsubayların atamaları da adaletsizlik çerçevesinde mi yapılmaktadır? Örneğin bir astsubay, ilk önce takım komutanı olarak atanıp, daha sonra kısım komutanı atanabilmekte midir? Subaylarda ise böyle bir durum asla yok mudur? Yeni mezun astsubay ile 20 yıllık başçavuş aynı işi yapabilmekte midir?
17. Tayin adaleti yok mudur? Doğu illerindeki birçok subay kadroları, subayların daha az doğu hizmeti yapabilmesi için astsubaylara mı verilmiştir? 2012 yılında bu durum yapılan kadro değişikliği ile iyice had safhaya mı çıkmıştır? Bir birlikteki 100 subay kadrosunun 50'si astsubaylara mı verilmiştir?
18. K.K.K. lığında nöbet sistemi de tamamen astsubayların haksızlığa uğradığı bir statüde midir? Örnek olarak Emniyet, Nizamiye, Mutfak, Amm gibi 24 saatlik ve aşırı seviyede risk içeren bütün nöbetler, astsubaylar tarafından mı tutulmaktadır? Bu gibi yerlerde kesinlikle subaylar nöbet tutmamakta mıdır? -Karargâh ve Kurumlar Hariç-
19. 9 Nisan 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 2012 yan ödeme kararnamesi incelenirse bu kararname ile astsubaylar adeta yok mu sayılmaktadır? Örneğin, tim, takım, kıta ve bölük subaylarına tazminat ödenirken, aynı görevi yapan astsubaylara ise tazminat verilmemektedir.
20. Bir üniforması da kefen olan astsubayların, klimalı ofislerinde günde 8 saat görev yapan büro memurları ile aynı -9 derece / 2nci kademe- mahalle bekçisi, ziraat ev ekonomisti, meclis stenografi -8nci derece/1 nci kademeden göreve başlamaktadır- gibi memurlardan daha alt kademeden göreve başlatılmaları adaletli midir?
21. SON OLARAK VE BELKİDE EN ÖNEMLİ KONU İSE ASTSUBAYLARIN YETKİ VE SORUMLULUKLARI ARASINDAKİ DENGESİZLİKTİR. Bir astsubay; zimmet, er-erbaşlar, askeri yazışmalar, bina ve tesislerin bakımlı ve faal olması, TSK bünyesindeki cephanelik ve benzinliklerin zimmet ve işletilmesi gibi ağır sorumluluk içeren görevleri yerine getirirken, işi yaptıran ve yapan kişi olarak astları üzerinde hiç bir yaptırım gücü olmadığı için, yukarıda belirtilen sorumluluklar altında tek başına ezilmekte midir?
Sanırım astsubayların sıkıntıları; 'bir dokun bin ah işit' şeklindedir. Bu sorunların çözülmesi bağlamında, bunların ifade edilmesine birkaç yazımızda daha devam edeceğiz...
Bizi izlemeye devam edin efendim!..