28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen YAŞ
mağduru subaylar, Millî Savunma Bakanlığı aleyhine maddî ve manevî
tazminat davası açtı.
42
subay tarafından açılan davalarda, 50 bin TL maddî ve 100 bin TL manevî
tazminat talep ediliyor. Subaylar dilekçelerinde, ordudan atıldıktan
sonra işsiz kaldıklarını, toplumdan dışlandıklarını ve yaşadıkları
psikolojik mağduriyetin hâlâ sürmekte olduğunu anlatıyor. Bir dönemin
ruhuna şahitlik eden dilekçelerde, haklarında hiçbir soruşturma olmayan
subayların 'ahlâksız', 'bölücü', 'irticai örgüt üyesi' olarak
nitelendirildiği belirtiliyor. Birçoğunun da ordudan ihraç edilmekle
kalmayıp Etimesgut'ta 28 gün boyunca bir hücrede işkenceye tabi
tutulduğu dile getiriliyor.
Işıkların 24 saat açık tutulup uyumalarının engellendiğini anlatan mağdurlar, 'buradan sağ çıkamayacaksınız' gibi sözlerle baskı altına alındıklarını kaydetti. YAŞ mağdurları bu yolla dirençlerinin kırılmaya çalışıldığını, TSK'nın yapacağı 'irtica fişlemeleri' için kendilerinden zorla isim istendiğini belirtti. İsim söylemeyen subayların yemeklerinin azaltıldığı, tekmeleme, yüzüne tükürme gibi yollarla işkenceye tabi tutulduğu dile getirildi. Bu muamelelerin tamamen gizli şekilde yapıldığı ve olayları delillendirmenin mümkün olmadığı ifade edilerek, böyle aşağılanarak ordudan atılan kimi subayların aileleri tarafından bile 'ateş olmayan yerden duman çıkmaz' diye dışlandığı bilgisi verildi.
Avukat Mehmet Katar'a vekâlet veren 42 subay, 50 bin TL maddî ve 100 bin TL manevî tazminat istemiyle davalar açtı. 12 Eylül 2010 referandumu ile YAŞ kararlarına karşı yargı yolu açılmış ve çok sayıda mağdur, Milli Savunma Bakanlığı'na başvurarak özlük haklarına kavuşmuştu. Hukukî sürecin tamamlanmadığına işaret eden Katar ise tek sorunun özlük hakları olmadığının ve atılma süreci ve sonrasına ilişkin haksızlıkların da giderilmesi gerektiğinin altını çiziyor. İhraç sebebiyle orduya yüklü tazminatlar ödeyen, sosyal güvence yoksunu kalan ve birçok sağlık ödemesi yapan, kapasitesinin çok altındaki işlerde, düşük maaşlarla çalışan subaylar olduğuna, işaret ediyor. Manevî baskının ise aradan geçen uzun zamana rağmen sürdüğünü belirtiyor. Mehmet Katar durumu şu sözlerle özetliyor: "Bir müvekkilimin oğlu askerî tıp akademisini kazandı. Daha sonra müvekkilim kendisinin dava açmasının oğlunu zor duruma düşüreceğini düşünerek davadan vazgeçti. Bunun gibi birçok YAŞ mağduru, gerek maddî ve manevî haklarını talep noktasında, gerekse sosyal yaşamlarında ordudan ihraç edilmiş olmanın sıkıntısını yaşıyor."
Işıkların 24 saat açık tutulup uyumalarının engellendiğini anlatan mağdurlar, 'buradan sağ çıkamayacaksınız' gibi sözlerle baskı altına alındıklarını kaydetti. YAŞ mağdurları bu yolla dirençlerinin kırılmaya çalışıldığını, TSK'nın yapacağı 'irtica fişlemeleri' için kendilerinden zorla isim istendiğini belirtti. İsim söylemeyen subayların yemeklerinin azaltıldığı, tekmeleme, yüzüne tükürme gibi yollarla işkenceye tabi tutulduğu dile getirildi. Bu muamelelerin tamamen gizli şekilde yapıldığı ve olayları delillendirmenin mümkün olmadığı ifade edilerek, böyle aşağılanarak ordudan atılan kimi subayların aileleri tarafından bile 'ateş olmayan yerden duman çıkmaz' diye dışlandığı bilgisi verildi.
Avukat Mehmet Katar'a vekâlet veren 42 subay, 50 bin TL maddî ve 100 bin TL manevî tazminat istemiyle davalar açtı. 12 Eylül 2010 referandumu ile YAŞ kararlarına karşı yargı yolu açılmış ve çok sayıda mağdur, Milli Savunma Bakanlığı'na başvurarak özlük haklarına kavuşmuştu. Hukukî sürecin tamamlanmadığına işaret eden Katar ise tek sorunun özlük hakları olmadığının ve atılma süreci ve sonrasına ilişkin haksızlıkların da giderilmesi gerektiğinin altını çiziyor. İhraç sebebiyle orduya yüklü tazminatlar ödeyen, sosyal güvence yoksunu kalan ve birçok sağlık ödemesi yapan, kapasitesinin çok altındaki işlerde, düşük maaşlarla çalışan subaylar olduğuna, işaret ediyor. Manevî baskının ise aradan geçen uzun zamana rağmen sürdüğünü belirtiyor. Mehmet Katar durumu şu sözlerle özetliyor: "Bir müvekkilimin oğlu askerî tıp akademisini kazandı. Daha sonra müvekkilim kendisinin dava açmasının oğlunu zor duruma düşüreceğini düşünerek davadan vazgeçti. Bunun gibi birçok YAŞ mağduru, gerek maddî ve manevî haklarını talep noktasında, gerekse sosyal yaşamlarında ordudan ihraç edilmiş olmanın sıkıntısını yaşıyor."