“DEMOKRASİ bazen hür seçimle değil, darbeyle de başlayabilir...”
Durun, hemen piyanistin üzerine ateş açmayın.
Cümlenin sonunu, yazının ortasını bekleyin.
Cümle bana ait değil.
Geçen pazar günü demokrasinin beşiği İngiltere’de yayınlanan “Sunday Times” gazetesinin yazarı Camilla Cavendish’in sözleri...
Mesela hangi darbe?
Mesela 1974’te Portekiz’de diktatörlüğe son veren sol askeri darbe.
Mesela, Mısır’da Mübarek rejimine son verip Mursi’yi iktidara getiren seçime yolu açan darbe...
Buraya kadar hemfikir miyiz?
Öyle ise devam edelim.
Portekiz’de o askeri darbeden sonra demokrasi bugüne kadar kesintisiz yürüdü.
Yani 40 yıldır.
Peki Mısır’da niye yürümedi?
Bunu bir tartışmamız gerekmiyor mu?
Tartışırsak mı darbeci oluruz?
Yoksa tartışmazsak mı?
Darbeyle
başlayan demokrasi süreci Portekiz’de neden 40 yıldır yürüyor da, Arap
Baharı’nda daha şimdiden Mısır ve Libya’da duvara tosladı?
Neden Tunus’ta hâlâ herkesin üzerinde anlaşabileceği bir demokratik zemin oluşamıyor?
Bana “Daha 3 yıl oldu, biraz sabret” diyebilirsiniz.
Ben de derim ki: “Tamam kardeşim iyi de, Portekiz’in darbeden sonra da ilk 3 yıl vardı. Neden orada böyle bir şey olmadı?”
Üstelik
o 3 yıl Portekiz tarihinin belki de en travmatik dönemiydi. Koskoca bir
imparatorluk çöktü. Bir milyona yakın Portekizli, ülkelerine dönmek
zorunda kaldı.
Buna rağmen ikinci bir askeri darbe olmadan sistem yürüdü. Neden?
Cevabı çok basit, çünkü daha ilk günden bir demokrasi için gerekli “birlikte yaşama kültürü” oluşturuldu.
Herkes haddini bildi.
Nedir bir demokrasi için olmazsa olmaz ortak yaşama kültürü?
Bir daha, bir daha, bir daha yazayım.
-Hür seçim.
-Seçimle işbaşına gelen iktidarı denetleyici mekanizmalar.
-Hür medya.
-Bağımsız yargı.
-Tarafsız kamu hizmeti.
-Azınlıkların korunması.
-İnanç özgürlüğü.
-Yasalara saygı.
Sonuç, iyi bir demokrat olmak için darbelere karşı çıkmak şarttır.
Ama sadece darbelere karşı olmak yetmez.
Aynı zamanda demokrasinin temel ve vazgeçilmez kurumlarını ve kültürünü de aynı güçle ve samimiyetle savunmak gerekir.
İkinci sonuç: Evet demokrasi bazen darbeyle gelir. Çoğu kez de darbeyle gider.
Bazen de seçimlerle diktatörlükler gelir....
Ama öyle de olsa, geldikleri gibi gitmelidirler.
Yani seçimlerle...
Darbelerin kaldıracağı tek “ama” da budur.
Demokraside mazlumun da yapması gereken şeyler var
-“ZAMANIN yeni ruhu” bana şunları öğretiyor:
-BİR: Demokrasinin önüne İslamcılığı koymaya kalkarsanız, yürümüyor.
Demokrasinin önüne Hıristiyancılığı koyarsanız da yürümez. Yahudiciliği koyarsanız da yürümez.
Demokrasinin başına ateistçiliği koyarsanız da yürümez, LGBTT’ciliği de...
-İKİ: Bir toplumda gerçekten demokrasi istiyorsak, sadece zalimleri cezalandırmak yetmez...
Mazlumların yapması gereken şeyler de vardır.
Mesela, seçimle iktidara geldikten sonra zalimleşmemek...
-ÜÇ: Dincilik karın doyurmuyor.
Karnı doyan insan da, hayatta dincilik dışında başka şeyler istiyor.
Mesela özgür yaşamak, hayat tarzına karışılmaması...
Bu seçimden kan değil iyi demokrasi çıkardıMAALESEF beklenen oldu.
Mısır’da askeri darbe ile gelen demokrasi, yine askeri darbe ile askıya alındı.
Ve kan dökülüyor.
Oysa geçen yılki seçim sonuçlarından kan değil, bütün Mısır için uzlaşmacı bir demokrasi çıkabilirdi.
Çıkmalıydı.
Mısır’da Mursi’yi iktidara getiren seçimlerin sonuçlarına bakalım.
İlk turda adayların aldığı oylar şöyle:
-Müslüman Kardeşler’in adayı Mursi: Yüzde 24.70
-Mübarek’e yakın bağımsız aday Şefik: Yüzde 23.66
-Şeref Partisi Sabbahi: Yüzde 20.72
-Bağımsız siyasetçi Ebu’l Futuh: Yüzde 17.47
Yani oylar dörde bölünmüş ve Mursi, seçime katılanların dörtte birinin bile oyunu alamamış.
Onun aldığı oy sayısı 5 milyon 764 bin, darbeyle devrilen Mübarek’e yakın Şefik’in aldığı oy sayısı ise 5 milyon 505 bin.
Arada sadece 259 bin oy farkı var.
İlk iki aday ikinci tura geçiyor ve aldıkları oylar şöyle:
-Mursi: Yüzde 51.73
13 milyon 230 bin
-Şefik: Yüzde 48.27
12 milyon 347 bin
-Aradaki fark: 883 bin
Bu rakamlar bana şunu söylüyor.
2012 seçimi, Mısır’a çok dengeli, uzlaşmacı bir anayasa yapmak ve dengeli bir demokrasiyi yaratmak için bulunmaz fırsat vermiş.
İlk turda seçime katılanların oylarının dörtte birini bile alamayan Mursi bunu nasıl kullandı?
Bütün
valiliklere, bürokrasiye Müslüman kardeşlerini atamak, yandaş bir yargı
oluşturmak, kafasındaki hayat tarzını herkese empoze edecek bir anayasa
yapmak için...
Tabii buna feci hale gelen ekonomiyi de eklemek gerekir.
Elbette ki bunlar için “Darbeyi mazur gösterecek şeyler” demeyeceğim.
Asla değildir. Darbe, onun yarattığı sorunların çok çok daha büyüğünü yaratacaktır.
Sadece demokrasi için olağanüstü bir fırsat kaçırıldı diyeceğim.
Maalesef Mısır’da daha da kan dökülecek. Ne yazık ki demokrasinin gelişi daha da gecikecek.
Mursi geri dönse de dönmese de bu sorun çözülemeyecek.
Ortadoğu’nun makûs talihi bir kere daha kırılamayacak.
Bu bölge, darbeyle gelen diktatörlerden de ve seçimle gelen diktatörlerden de daha uzun yıllar çekecek.
“Demokrasi sandık kadar, demokrasi kültürü ve kurumları meselesidir” gerçeğini anlaması için daha uzun yıllar bekleyecek...
Biz de, şöyle veya böyle, 60 yıldır sürdürdüğümüz çokpartili hayatımızın kıymetini daha da iyi anlayacağız.