8 Temmuz 2013 Pazartesi

Darbeciler bin kez düşünecek! / Mehmet Baransu



Mısır’da ordu, yani silahlı güç bir yıl önce seçilmiş sivil iktidarı zorla devirip darbe yaptı. Bu darbenin hem bölgeye hem Türkiye’ye olumsuz yansımaları kısa ve orta vadede olacaktır. Özellikle siyasi ve ekonomik alanda bölgeyi zor günler bekliyor.

Dün Taraf gazetesinde, Oğuz Karamuk imzasıyla Mısır’da iki milyar dolar yatırımı bulunan Türk işadamlarının açıklamalarını okuduk. Mısır’ın bugünkü durumundan, iki ülke arasındaki ilişkilerin Suriye gibi onarılamaz bir noktaya gelmesinden endişeliler. Şu sıralar diken üstündeler. Hükümetin pragmatik davranıp, Türkiye’nin çıkarlarını koruması gerektiğini düşünüyorlar.

Yine dünkü gazetede Ceyda Karan imzasıyla geniş bir Mısır analizi ve değerlendirmesi okuduk. Ceyda yazısında darbeye neden olan olayları tek tek sıraladı. Darbecilerin, Mursi’nin, muhaliflerin ve Mısır’ın öteki siyasi yapılarının bu süreçte yaptıkları hataları ele aldı. Bölgedeki öteki ülkelerin darbe karşısındaki tutumlarını değerlendirdi.

Bu köşeyi takip edenler bilir. Dış ilişkiler konusunda mümkün olduğunca yazı yazmamaya özen gösteririm. Bu konunun uzmanlarının değerlendirmelerini önemser ve adres olarak kendilerini gösteririm. Türkiye’de Ortadoğu ve Mısır konusunda ciddi analizler yapan kişilerin sayısı da fazla. Bu kişilerin bulunduğu ortamda söz söylemeyi doğru bulmam.

Ancak bugün sizlere, darbe sonrası Mısır’da yaşanan bir olayın bundan sonra yaşanacak darbelere yansımasını paylaşacağım.

Mısır ve Türkiye’nin siyasi geçmişine bakıldığında ortak noktalarımızın hiç de azımsanmayacak kadar fazla olduğu görülecektir. Darbe tarihimiz ve siyasi geçmişimizin izdüşümleri benzer. Mısır’ın siyasi anlamda Türkiye’yi en az 30 yıl geriden takip ettiğini düşünüyorum.

Türkiye, sayısız darbelere ve darbe girişimlerine maruz kaldı. Fiili olarak dört kez (28 Şubat sürecini de bu kategoride değerlendiriyorum) yönetime el konulup, seçilmiş iktidar görevden uzaklaştırıldı. Yönetimin yanı sıra medya organlarına el konulup, sıkıyönetim ilanlarıyla kontrol sağlandı.

Tıpkı Türkiye gibi Mısır’da da sayısız darbe gerçekleşti. Nasır, Enver Sedat, Hüsnü Mübarek üçlemesiyle yönetim yıllarca askerî diktatörler tarafından sağlandı. Hüsnü Mübarek’in “Tahrir Meydanı direnişiyle” istifa etmesinin ardından ise Mısır ilk kez sivil bir cumhurbaşkanına kavuştu. Mursi yüzde 51,7 ile cumhurbaşkanı seçilip göreve başladı. Parlamento seçimlerinin galibi de yine Müslüman Kardeşler oldu.

Demokrasi yolundaki bu ilk deneme yine bir askerî darbeyle bir yıl sonra son buldu. Seçilmiş iktidarın, askerî darbeyle alaşağı edilmesi sonrası yine benzer sahneler yaşandı. Tutuklamalar, gözaltılar, medya organlarına el konulması gibi klasik yöntemler devredeydi.

Yalnız bu kez Ortadoğu’da hiç olmayan bir şey oldu. Tankların karşısında milyonlarca insan duruyordu. Darbeciler, sandığa gidip oy kullanan, oyuna sahip çıkan ve bundan da vazgeçmeyeceklerini açıklayan bir kitleyi karşılarında buldular.

Mursi taraftarları, günlerdir sokaktalar. Seslerini hem darbecilere hem dünyaya duyuruyorlar. İçlerinden bazıları hayatlarını kaybetti. Hayatları pahasına alanları terk etmeyeceklerini açıkladılar. Ve meydanları terk etmiyorlar.

Bu mesaj, darbecilere olduğu kadar tüm dünyaya ve bundan sonra darbe yapmaya niyetlilere veriliyor. Artık sokaktaki bu tepki dikkate alınmak zorunda. Darbeciler bundan böyle eyleme geçmeden önce bin kez düşünmek zorunda kalacaklar.

Sıkıyönetim, olağanüstü hâl, sivil toplum kuruluşları, medyayı kontrol etmekle başarılı darbe girişimi dönemi ve umudu bitiyor. Sokağı, seçilmiş iktidara oy veren kitleleri kontrol etmek güçleşiyor. Mısırlı bir kadının dediği gibi “Where is my vote?” dönemindeyiz. Bu haklı taleple, insanlar sandıkta kullandıkları oya sahip çıkıyorlar. Darbecilere “oyum nerede” diye soruyorlar. 21. yüzyıldaki bu tepki ve kitleyle karşı karşıya kalınacak. Cinayetler, silahlar, tanklar ve baskılar sokakları kontrol etmeye yetmeyecek.

Mursi bu direnişin sonunda görevine döner mi şimdilik bilinmez. (Umarım döner.) Benim açımdan dönmesi kadar, dönememesi de önemli. Mısır halkının hiç de küçümsenmeyecek bir bölümünün sokaktan tüm darbecilere verdiği bu mesajı daha anlamlı buluyorum.

Karargâhlarda planlanıp ardından eyleme geçilen darbe dönemleri bu coğrafyada da sona eriyor. Ortadoğu’dan ve siyasi tarihi darbelerle yazılmış bir ülkeden bu mesajın çıkması daha da anlamlı. Tüm dengeler sarsılacaktır.

NOT:
Hükümetin, Mısır’da gerçekleşen darbe sonrası aldığı tavır ve açıklamalar bazı siyasi gruplar tarafından eleştiriliyor. Bu eleştirilerin büyük bir haksızlık olduğunu söylemeliyim. Uzun yıllardır dış politikada aldığımız en doğru tavırlardan birini gerçekleştiriyoruz. Sarınım hükümet, Mısır sokaklarının tavrını ve önümüzdeki günlerde yaşanacak yeni kırılmaları bekliyor. Bekleyip görmek, soğukkanlı analizler yapıp, tavır almak böyle dönemlerde en doğrusu. Libya, Tunus, Suriye örneği önümüzde duruyorken acele etmemek en doğrusu.