2 Ağustos 2012 Perşembe

Genelkurmay Başkanlığı, 28 Şubat tutanaklarını niye imha etti ki?. / Hasan Cemal

Nedir gizlenmek istenen? Yoksa suç muydu o tutanakların içeriği? Suçun üstüne şal mı örtülmek istendi? Ya da 28 Şubat dönemindeki komutanları koruma gayreti mi? Asker dayanışması mı? Bilemiyorum. Ama geçmişle, geçmişin gerçekleriyle yüzleşmekten korkmayalım artık, eğer demokrasi ve hukukun dingin sularında seyretmek istiyorsak...

Hürriyet’te, birinci sayfanın eteklerinde bir haber: “Genelkurmay: 28 Şubat tutanaklarını imha ettik.”
Haberin spotu şöyle:
“Genelkurmay Başkanlığı, TBMM Darbeler ve Muhtıralar Araştırma Komisyonu’na, ‘28 Şubat postmodern darbesi döneminde Genelkurmay Başkanlığı’nda yapılan toplantılar ve brifinglerle ilgili tutanakların imha edildiği’ yazısı gönderdi. Yanıtı yeterli bulmayan komisyon, imha edenleri dinleyecek.”
Haberin devamından:
“Bu arada, Genelkurmay Başkanlığı bir süre önce 28 Şubat dönemine ilişkin toplantı tutanaklarını isteyen İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne de aynı yanıtı vermişti.” (Nuray Babacan, Hürriyet, 1 Ağustos 2012)
Genelkurmay, 28 Şubat’la ilgili böyle bir imha kararını niye almış?
Neden buna ihtiyaç duymuş?
Tutanakları niçin yok etmiş?
28 Şubat herhangi bir tarih değil ki. Askerden siyasete sert bir müdahale.
Ya da post-modern darbe...
Adını nasıl isterseniz koyun, ama 28 Şubat bu ülkede bir ‘demokrasi ayıbı’dır.
Askerle siyaset, askerle sivil ilişkilerinin demokrasi ve hukukun üstünlüğü açısından yerli yerine oturması için 28 Şubat’ın hem aydınlanması, hem de hesabının verilmesi gerekiyor.
Bu konu, bu ülkede ‘asker sorunu’nun tümüyle çözülmesi ve askerin seçilmiş sivil otoriteye bağlanması açısından önemli...
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bugün kendi içinde köklü bir özeleştiri mekanizmasını işletmesi gerekir.
Buna ihtiyacı var.
Yaşananlardan kendi payına düşen yanlışları düşünmesi, bunlardan dersler çıkarması ve yine kendi içinde ‘demokrasi kültürü’nü gerçekten özümseyecek bir ortamın koşullarını yaratması lazım.
Hiç kuşku duyulmasın. Bu hedefe kararlılıkla yürümesi, hem Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendisini, hem de Türkiye’de barış, demokrasi ve siyasal istikrarı güçlendirir.
Yakın siyasal geçmişin hataları deyince,  akla hiç kuşkusuz 28 Şubat geliyor. O dönemde Genelkurmay’da neler konuşuldu? Komutanlar neleri tartıştılar?
Bu soruların karşılıkları, Türkiye’de demokratik hukuk devletinin yolunu daha çok aydınlatabilirdi.
Yine soruyorum.
Neden imha edildi ki tutanaklar?
Nedir gizlenmek istenen?
Yoksa suç muydu o tutanakların içeriği? Suçun üstüne şal mı örtülmek istendi? Ya da 28 Şubat dönemindeki komutanları, asker kişileri koruma gayreti mi?
Asker dayanışması mı?
Bilemiyorum.
Ama imha yanlış olmuş...
Malum, bugün Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) normal bir dönemden geçmiyor.
Burası çok açık.
TSK’da 362 general, amiral var. Bunların 68’i hapiste.
Ergenekon, Balyoz, İnternet Andıcı  ve 28 Şubat gibi davalardan dolayı tutuklanmış durumdalar. Bunların arasında bir de eski Genelkurmay Başkanı,  emekli Orgeneral İlker Başbuğ var. (Deniz Zeyrek, Fikri Takip, 30 Temmuz 2012)
362 general ve amiral...
68’i hapiste...
Elbette anormal, çalkantılı bir durum, çok sıkıntılı bir vaziyet...
Ama bundan böyle demokrasi ve hukukun dingin sularında seyretmek istiyorsak, bunun yolu 28 Şubat tutanaklarının imha edilmesinden ya da gerçeklerin gizlenmesinden geçmiyor.
Geçmişle, geçmişin gerçekleriyle yüzleşmekten korkmayalım artık...
Genelkurmay arşivleri, devletin kasaları bunca yıl tarihi gerçeklerin üstüne kilit üstüne kilit vurdu da ne oldu?
Bir düşünün.