12 Ekim 2012 Cuma

Türkiye’nin darbe hafızası tazeleniyor / Mehmet Kamış

Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, harıl harıl bir çalışma içinde.
 
Milletvekilleri, Türkiye’nin özellikle son 20 yılıyla ilgili çok tartışılan konulara el atıp hafızalarımızın tazelenmesini sağlıyor. Komisyon, önceki gün eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, eski Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ile birlikte eski valiler Erol Çakır ve Aydın Karabilgin’i dinledi. 37 kişinin öldüğü Madımak Oteli yangını sırasında Sivas valisi olan Aydın Karabilgin’in konuşması bile başlı başına önemli bir konu. Komisyonun, yıllardır suskunluğunu koruyan dönemin en kritik ismini çağırması hafızalarımızın tazelenmesi bakımından kritik bir önem arz ediyor. Karabilgin; son yılların en müessif olaylarından biri sayılan yangınla ilgili Başbakan’dan Genelkurmay Başkanı’na kadar tüm yetkililerle konuştuğunu, buna rağmen gerekli güvenlik takviyelerinin kente gönderilmediğini söylüyor. Askerlerin, itfaiyenin otele ulaşması için yolu bile açmadığının altını çiziyor.

    İstanbul’un eski valisi Erol Çakır da askerden brifing aldıktan sonra imam hatip liselerinde kız çocuklarının başlarını zorla açtırdıklarını anlatıyor. Askerden aldıkları talimatları uyguladıklarını belirtiyor. Hatırlayacağınız gibi bu komisyona daha önce de Aydın Doğan, Dinç Bilgin, Mehmet Emin Karamehmet gibi medya patronları da gelmiş, 28 Şubat süreciyle ilgili soruları cevaplamıştı.

    Şimdi kamuoyu soruyor. Peki bundan sonra ne olacak? Son 20 yılımızı tarumar eden insanlar buraya gelip günah çıkartıp gidecekler ve hayatlarına kaldıkları yerden devam mı edecekler? Kanun dışı olaylar, kriminal hadiseler ne olacak? Psikolojik harbin düğmecilerinin yaptıkları yanlarına kâr mı kalacak? Bunlara kim ceza verecek? Meclis yargılamada ne iş yapacak? Yoksa çağırılan isimler komisyona  gelip günah çıkartacaklar ve konu kapanacak mı? Hani vardır ya Hıristiyanlıkta günah işleyen, rahibe gider ve olayları anlatıp kurtulur. Böyle bir şey mi olacak?

    Bütün bu soruları Komisyonun Başkanı Nimet Baş (Çubukçu) Hanım’a sordum. Nimet Hanım, “Biz komisyon olarak Türkiye’nin darbe süreçlerinde neler yaşandığını gündeme getiriyoruz. Tarafları çağırıp sorularımıza muhatap ediyoruz. Kamu vicdanının olayı anlamasına yardımcı olmaya çalışıyoruz. Eğer ortada kriminal bir durum varsa, hukuksuzluk, kanunsuzluk varsa, bu konu savcıların ilgi alanına girer. Kanuni soruşturmayı ve yargılamayı mahkemeler yapacaktır.” diyor.

    Nimet Hanım’ın söylediğini aslında çok net bir mesaj olarak algılıyorum. Onlar darbe süreçlerinde en çok hırpalanan, en çok mağdur edilen millet ve Meclis adına bir çaba içindeler. Tarih önünde bütün ikircikli konular kayda geçsin, yıllar sonra Türkiye’nin tarihi yazılırken elde kayıtlar olsun diye uğraşıyorlar. Zannediyorum bütün bu çalışmaların, görüşmelerin sonunda bir rapor da hazırlayacaklar.

    Ancak bu durum kriminal hadiselerin, kanunsuzlukların, savcılarla ve mahkemelerle olan durumunu etkilemiyor. Savcıların rutin dışı işlerle, suç teşkil eden olaylarla mücadelesini hiçbir şey etkileyemez. Nimet Hanım’ın dediği gibi savcıların suç olanla ilgilenmesi, onların mahkemelerin karşısına çıkmasını sağlaması gerekir. Komisyon çalışmaları onların işlerini elinden almıyor aksine konuların gündeme gelmesini sağlıyor, yargının işini kolaylaştırıyor.