Liste uzayıp gidiyor.
Bugünlerde gözler Suriye sınırında olduğu için, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, milli kapasitesi hayati önemde. Dışa bağımlı bir ordunun, değil sınırın ötesinde güvenli insani bölge kurması, kendi sınırları içinde bile operasyonel kabiliyeti kısıtlı olur. Kıbrıs Barış Harekâtı'na gitmeye gerek yok 1990'lı yıllar bunun örnekleri ile dolu.
Yukarıdaki bilançonun sahibi yeniden Milli Savunma Bakanlığı'na getirilen Vecdi Gönül. Vecdi Bey'in "Batı Yöntemleriyle Batılılaşma. Örnek Olay: Offsett" başlıklı kitabı Ankara Üniversitesi tarafından yayımlandı. Kitap, teknik olduğu kadar felsefi derinlikli. Geniş ufuklu medeniyet analizi niteliğinde...
Unutmadan, ağustos başındaki Yüksek Askeri Şûra gerek komuta kademesinin yenilenmesi, gerekse TSK'daki paralel yapı unsurlarının temizlenmesi veya pasifize edilmesi bakımından kritik önemde. Böylesi ağır bir görevi, hassas geçiş döneminde üstlenecek ideal isimlerden biri Vecdi Bey'di. Gönül'ün, Aralık 2002 Şûrası'nda, "Yargı yolu kapalı olduğu" gerekçesi ile o dönem Başbakan olan Sn. Abdullah Gül'le birlikte YAŞ ihraçlarına "şerh koyması" dönüm noktası idi. Uzun mücadelelerden sonra bu çarpık hukuki durum iyileştirildi.
Vecdi Bey'in, Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında, "kişiler üzerinden kurumlar yıpratılmasın. Suçun şahsiliği ilkesi gözetilsin" çağrısı ise o günkü gürültü ortamında pek çok çevre tarafından fark edilmedi de...
Netice olarak... 7 Haziran'dan sonra koalisyon pazarlığına giren ve sürekli şartlar ileri sürenler, dünden bugüne fatura kesmeden önce geçmişi iyi etüt etmeliler. Ayrıca... Yarını da düşünmek her sorumlu siyasetçinin birinci görevi olmalı. Örneğin, kasım ayındaki G 20 Zirvesi'ni Türkiye için fırsata çevirmek veya ABD Merkez Bankası'nın faiz artışının yaratacağı risklere karşı hazırlıklı olmak artık sadece AK Parti'nin meselesi değil, samimi siyaset üreten herkesin meselesi...