"Yeni hükümet kurulmadan atılacak her adım, yeni hükümeti daha ilk
günden çıkmaza sokacak." Son MGK'da "Suriye'ye gir" emri çerçevesinde
konuşulanları köşesine taşıyan Sözcü'den Saygı Öztürk, askerin Erdoğan'a
“Suriye ile mutabakata varılmadan Suriye topraklarına askerimizin
girmesi çılgınlıktır” dediğini ve bunun nedenlerini tek tek açıkladığını
yazdı.
İşte, Öztürk'ün o önemli analizi:
Askerler Cumhurbaşkanı’na neler anlattı?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Milli Güvenlik
Kurulu toplantısı yapıldı. “Suriye ile mutabakata varılmadan Suriye
topraklarına askerimizin girmesi çılgınlıktır” sözleri de askerler
tarafından sıkça dile getirildi. Çünkü, bir adım attıktan sonra bunun
geri dönüşü de son derece zor.
Suriye Hükümeti’nin kontrolünden çıkan ve teröristler tarafından
işgal edilen yerlere askerimiz girmeden havadan yere ya da karadan
karaya füzeyle, uzun namlulu silahlarla o bölgeleri atış altına almak
mümkün. Bundan sonrasını komutanlar şöyle anlattı:
EMRİ VERENLER YARGILANIR
Uluslararası savaş hukuku kapsamında, yapılan işlem suç oluşturur.
Çünkü, siz Birleşmiş Milletler’den (BM) onay almadan başka bir ülkenin
topraklarına hedef gözetmeksizin atışta bulunuyorsunuz. O bölgede ölecek
ya da yaralanacaklar resmi silahlı kuvvetler olmadığı için öldürülen
her kişi sivil vatandaş olarak kabul edilir ve bunun hesabı ileride
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden isterse Lahey Adalet Divanı nezdinde
sorulur. Bu BM’ye verilmiş onursuz bir koz olur.
Bunun örneği var. Bosna’daki katliamlarda sivil vatandaşların
öldürülmesiyle ilgili olarak Sırp general yargılanıyor. Asker,
hükümetten yazılı bir emir almadıkça, hükümet böyle bir sorumluluğu
kabul etmeyebilir. Böyle bir emir almadan yapılacak harekat atış emrini
veren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin generallerinin savaş hukuku kapsamında
yargılanmasına yol açar.
HUKUKİ ALT YAPISI OLMALI
Silahlı Kuvvetler’in yazılı emir alması da yeterli olmaz. Bunun
için daha önce TBMM’den alınan yetkinin yeterli olup olmadığı da
hukukçular tarafından incelenmeli, 4 Ekim’e kadar geçerli olan
tezkerenin güvenli bölgeyi kapsayıp kapsamadığı üzerinde durulmalı.
Yoksa Silahlı Kuvvetler, savaş hukukuna aykırı kanunsuz emri uygulamış
duruma düşer. Çünkü, ateş edilen yer bilinmeyen bir yer olmayacak.
Emir verilirse Suriye’ye girilir. Ama bunun hukuki alt yapısının da
iyi hazırlanması, Suriye, İran, Rusya, ABD gibi ülkelere böyle bir şeye
niçin giriştiğimiz çok iyi anlatılmalı. Bu yapılmazsa ülke olarak zor
durumda kalınır.
GİRMEK ÇILGINLIKTIR ÇÜNKÜ…
Suriye topraklarına girmek, orada güvenli bölge oluşturmaya
çalışmak hele bu mevsimde Türk Silahlı Kuvvetleri için çılgınlık olur.
Hava çok sıcak olduğundan bizim askeri personelimiz, silahlarımız,
araçlarımız için uygun bir mevsimde değiliz.
Bizim araçlarımız kumsal bölgede, kum tipisine karşı korumalı
araçlar değil. Bunlar 50 derece sıcakta, 40 derece soğukta harekata
uygun değil. Yaya piyadenin bu tür havalarda hareketi kısıtlıdır.
Silahlar çok tutukluk yapar. Böyle bir harekat ancak şubat-mart-nisan
aylarında veya ekim ayından sonra yapılırsa olumlu netice alınır. Şu
anda yapılmaz demiyoruz, yapılır ama istenilen sonuç alınamaz.
PİLOTLAR İÇİN EĞİTİM OLUR
Hava harekatının etkili olabilmesi için toplu insan hedefinin
olması lazım. Teröristler toplu hareket etmez. Küçük gruplar halinde
dolaşırlar. 15-20 kişiyi havadan vurmakla olumlu sonuç alınamaz. Çünkü
bunlar hemen dağılır. Ancak 50’den fazla insan grubunu bulursanız sonuç
alabilirsiniz.
Hava harekatı teröristlerden çok onların silah, mühimmat, gıda
maddelerini sakladıkları, haberleşme merkezinin yeri, toplu
barındırdıkları yerler tespit edilirse etkili olur. Onun dışında hava
harekatının terörist grup üzerindeki etkisi sadece psikolojiktir; o da
geçidir. Bu tür harekatlarla sadece pilotların eğitimi sağlanmış olur.
O ATIŞLARDAN SONUÇ ALINMAZ
Karadan karaya yapacağınız atışlarda araçlar ve toplu hedefler için
etkili olunabilir.Teröristlere nişan alarak atış yapılamaz. Uzun
namlulu top mermisi, havan atarsınız, tank topuyla ateş edersiniz.
Bunlar düştüğü yerde araç varsa, bina varsa etki eder. Ama o topun toplu
olmadıkları sürece birkaç kişiyi öldürmesi çok zordur. Hiçbir harekat,
karadan desteklenmezse başarılı olamaz.
Bir taraftan havadan vurursunuz, karadan da uzun namlulu silahlarla
yatık mermi yollu silahlarla yapacağınız atışlar, karşıdaki terörist
grupları özellikle psikolojikman etki altına alır, sersemletir,
şaşırtır, onların gizlenmesini sağlar. İşte bunun sağladığı baskı, sizin
karadan fazla kayıp vermeden harekat yapmanızı ve hedefleri yok
etmenizi kolaylaştırır. Çünkü, kara ve hava atışlarıyla teröristin size
atış yapmasını engelliyorsunuz.
Güvenli bölge oluşturulabilmesi, ABD’nin Kuzey Irak için Irak
Ordusu’na uyguladığı 36. paralele benzemez. Çünkü, Suriye’de güvenli
bölge oluşturmak istediğimiz yerlerde düzenli bir ordu yok. Karşınızda
10-15 kişilik gruplar var.”
Tabii onların söyledikleri burnunla bitmedi. Olayın Türkiye’ye terör yönünden de ciddi yansımalarından söz edildi. Yeni hükümet kurulmadan atılacak her adım, yeni hükümeti daha ilk günden çıkmaza sokacak.