Takipsizlik kararı verilen MİT TIR’ları soruşturmasının savcısından çarpıcı iddialar…
Tutuklanarak cezaevine konan MİT TIR’ları savcısı Özcan Şişman,
“Reyhanlı saldırısından üç gün önce, 8 Mayıs Çarşamba günü MİT’ten bir
yetkili geldi. Tedirgin ve panik bir halde operasyon yapılmasında ısrar
etti. Somut bir gelişme olmadığını söyleyince işimize karışmamaları
uyarısında bulundum. Bize hiçbir soruşturmada katkısı olmayan, birçok
terör olayında perde gerisinde ya da içinde gördüğümüz MİT’in, bu
saldırıyı ihbar etmesine şaşırmıştım” dedi.
Savcı Şişman, “Reyhanlı saldırısından 16 saat kadar önce, 10 Mayıs günü mesai bitiminde MİT’ten bir görevlinin getirdiği kapalı zarfı emniyet binasının girişindeki polise bırakmış. Zarfta bombalı saldırı yapılacağına ilişkin bilgi içeren yazı olduğu kapıda görevli polis memurunun MİT’ten geldiği için önemli olduğunu düşünüp beklemeyerek zarfı TEM şube müdürüne götürmesi üzerine ortaya çıktı. Herhangi bir uyarı yapılmadan alelade bir evrak gibi teslim edilen MİT’in yazısında saldırıda kullanılacak araçların plaka ve diğer bilgileri ile şüphelilerin isimlerinin de bulunduğu çok kıymetli bilgiler olduğu tespit edildi” diye konuştu.
Hatay Kırıkhan ve Adana’da 1 ve 19 Ocak 2014’te yapılan iki ayrı operasyonda MİT’e ait TIR’larla Suriye’ye silah sevkiyatı yapıldığı ortaya çıkmıştı. Silah sevkiyatları dosyası takipsizlik kararı verilerek kapatılırken, soruşturmalarda görev alan savcı ve askerler hakkında soruşturma açılmıştı. Dönemin Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Başsavcı Vekili Ahmet Karaca ile TIR soruşturmalarını yürüten savcılar Aziz Takçı ve Özcan Şişman tutuklandı. Adana Kürkçüler Cezaevi’nde tutuklu bulunan Savcı Özcan Şişman’ın, avukatı Alp Değer Tanrıverdi aracılığıyla Cumhuriyet’ten Ahmet Şık’ın sorularını yanıtladığı mektubunda dile getirdiği iddialar şöyle:
2012 yılının Kasım ayında MİT yetkilileri yanıma gelerek, aralarında Murat Özdeş isimli bir kişinin de bulunduğu bir grubun bombalı saldırı hazırlığında olduğunu ihbar etti. Suriye istihbaratı adına faaliyet yürüten grubun Suriye’den getirecekleri patlayıcıları Hatay Yayladağı’ndaki Suriyeli muhalif askerlerin bulunduğu çadır kampta patlatacaklarını söylediler. Patlayıcının çöp kamyonuna yerleştirileceğini söyleyen MİT’çiler, grubun içinde bir muhbirlerinin bulunduğunu söylediler. Bunu ihbar kabul edip soruşturmaya geçtik.
Soruşturma sürerken Reyhanlı saldırısından üç gün önce, 8 Mayıs Çarşamba günü MİT’ten bir yetkili geldi. Tedirgin ve panik bir halde operasyon yapılmasında ısrar etti. Somut bir gelişme olmadığını söyleyince işimize karışmamaları uyarısında bulundum. Bize hiçbir soruşturmada katkısı olmayan, birçok terör olayında perde gerisinde ya da içinde gördüğümüz MİT’in, bu saldırıyı ihbar etmesine şaşırmıştım. Reyhanlı’dan 3 gün önce bu dosyaya operasyon yapın diye yaptıkları ısrarın, beni ve polisi içi boş bir dosya ile operasyonla meşgul ederek saldırının polis tarafından engellenmesinin önüne geçilmek istendi.
Araçları saldırıdan önce durdurabilseydik, TIR aramalarında olduğu gibi “Biz devlet sırrı taşıyoruz, araçları arayamazsınız” deyip Türkiye’yi ayağa kaldıracaklardı. Katliamdan bir ay kadar sonra Hatay TEM Şube Müdürlüğü, MİT’in saldırı hazırlığını bildiği 2012 yılı Aralık ayından itibaren failleri takip edip telefon konuşmalarını kaydettiklerini içeren bir bilgi notu gönderildi. MİT’in teknik izlemesine takılan telefon görüşmelerinde şüphelilerin eylem hazırlığı içinde olduğu açıkça belli oluyordu.
Savcı Şişman, “Reyhanlı saldırısından 16 saat kadar önce, 10 Mayıs günü mesai bitiminde MİT’ten bir görevlinin getirdiği kapalı zarfı emniyet binasının girişindeki polise bırakmış. Zarfta bombalı saldırı yapılacağına ilişkin bilgi içeren yazı olduğu kapıda görevli polis memurunun MİT’ten geldiği için önemli olduğunu düşünüp beklemeyerek zarfı TEM şube müdürüne götürmesi üzerine ortaya çıktı. Herhangi bir uyarı yapılmadan alelade bir evrak gibi teslim edilen MİT’in yazısında saldırıda kullanılacak araçların plaka ve diğer bilgileri ile şüphelilerin isimlerinin de bulunduğu çok kıymetli bilgiler olduğu tespit edildi” diye konuştu.
Hatay Kırıkhan ve Adana’da 1 ve 19 Ocak 2014’te yapılan iki ayrı operasyonda MİT’e ait TIR’larla Suriye’ye silah sevkiyatı yapıldığı ortaya çıkmıştı. Silah sevkiyatları dosyası takipsizlik kararı verilerek kapatılırken, soruşturmalarda görev alan savcı ve askerler hakkında soruşturma açılmıştı. Dönemin Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Başsavcı Vekili Ahmet Karaca ile TIR soruşturmalarını yürüten savcılar Aziz Takçı ve Özcan Şişman tutuklandı. Adana Kürkçüler Cezaevi’nde tutuklu bulunan Savcı Özcan Şişman’ın, avukatı Alp Değer Tanrıverdi aracılığıyla Cumhuriyet’ten Ahmet Şık’ın sorularını yanıtladığı mektubunda dile getirdiği iddialar şöyle:
2012 yılının Kasım ayında MİT yetkilileri yanıma gelerek, aralarında Murat Özdeş isimli bir kişinin de bulunduğu bir grubun bombalı saldırı hazırlığında olduğunu ihbar etti. Suriye istihbaratı adına faaliyet yürüten grubun Suriye’den getirecekleri patlayıcıları Hatay Yayladağı’ndaki Suriyeli muhalif askerlerin bulunduğu çadır kampta patlatacaklarını söylediler. Patlayıcının çöp kamyonuna yerleştirileceğini söyleyen MİT’çiler, grubun içinde bir muhbirlerinin bulunduğunu söylediler. Bunu ihbar kabul edip soruşturmaya geçtik.
Fiiliyatta bir şey yok
Teknik takip sırasında sadece bir kez ortam dinlemesinde saldırıya ilişkin görüşmeler tespit edildi. Ancak fiiliyata geçildiğine dair tespit yapılamadı. MİT yetkilileri bir kaç kez operasyon yapsanız diye teklifte bulundular. Yeterli delil olmadığını, engellemeye yönelik MİT’in de yetkileri bulunduğunu, gelen bilgileri polisle paylaşmalarını belirterek işimize karışmamalarını söyledim.Soruşturma sürerken Reyhanlı saldırısından üç gün önce, 8 Mayıs Çarşamba günü MİT’ten bir yetkili geldi. Tedirgin ve panik bir halde operasyon yapılmasında ısrar etti. Somut bir gelişme olmadığını söyleyince işimize karışmamaları uyarısında bulundum. Bize hiçbir soruşturmada katkısı olmayan, birçok terör olayında perde gerisinde ya da içinde gördüğümüz MİT’in, bu saldırıyı ihbar etmesine şaşırmıştım. Reyhanlı’dan 3 gün önce bu dosyaya operasyon yapın diye yaptıkları ısrarın, beni ve polisi içi boş bir dosya ile operasyonla meşgul ederek saldırının polis tarafından engellenmesinin önüne geçilmek istendi.
Polis katliam hazırlığını öğrendi
MİT yetkilisiyle görüşme yaptıktan bir saat kadar sonra Hatay Terörle Mücadele Şubesi Müdür Yardımcısı telefonla aradı. Benim de katkılarını bildiğim bir haber elemanının, Suriye istihbaratı ile irtibatlı kişilerin iki beyaz minibüs ile saldırı hazırlığında olduğunu söylediğini aktardı. Minibüsler ve patlayıcıların Hatay’a getirildiğini, saldırıların Konya ve Ankara’da yapılacağını söyledi. Derhal soruşturma için hazırlık yapmalarını, diğer güvenlik birimlerinden yardım istemelerini söyledim. 9 Mayıs günü failleri teknik takiple izlemeye başladık. Ancak teknik takip sırasında saldırıya ilişkin bir tespit yapılamadı.İhbar mektubu nöbetçiye verildi
MİT’in Reyhanlı saldırısı öncesinde, bizleri oyalamak için içi boş ihbarda bulundukları olay dışında benimle ve emniyet birimleriyle görüştüğü kesinlikle yalandır. Reyhanlı saldırısından 16 saat kadar önce, 10 Mayıs günü mesai bitiminde MİT’ten bir görevlinin getirdiği kapalı zarfı emniyet binasının girişindeki polise bırakmış. Zarfta bombalı saldırı yapılacağına ilişkin bilgi içeren yazı olduğu kapıda görevli polis memurunun MİT’ten geldiği için önemli olduğunu düşünüp beklemeyerek zarfı TEM şube müdürüne götürmesi üzerine ortaya çıktı. Herhangi bir uyarı yapılmadan alelade bir evrak gibi teslim edilen MİT’in yazısında saldırıda kullanılacak araçların plaka ve diğer bilgileri ile şüphelilerin isimlerinin de bulunduğu çok kıymetli bilgiler olduğu tespit edildi. MİT, Reyhanlı katliamında kendilerini sorumluluktan kurtulmak için kerhen zarfı göndermek zorunda kaldı.MİT'e bilgi vermesek engellerdik
Zaten 8 Mayıs günü bir polis muhbirinden de benzer bilgileri edinmiş ve MİT’ ile paylaşıldığını söylemiştim. Ancak terör olaylarındaki tutumunu bildiğimiz halde bu kez yardımları olur düşüncesiyle saldırı ihbarını saldırıdan 2 gün önce bilgileri MİT’le paylaşmamız çok büyük hataydı. MİT’le paylaşım yapılmasaydı saldırı hedefi, ihbarda belirtildiği gibi Konya ve Ankara olduğundan bombalı araçlar bu illere ulaşana kadar engellenirdi. Hedef güzergâhın uzunluğu ve engellenme ihtimalini bertaraf etmek için hedefin Reyhanlı olarak güncellendiğini, buna MİT’le paylaşmamızdan sonra karar verildiğini düşünüyorum.Araçları saldırıdan önce durdurabilseydik, TIR aramalarında olduğu gibi “Biz devlet sırrı taşıyoruz, araçları arayamazsınız” deyip Türkiye’yi ayağa kaldıracaklardı. Katliamdan bir ay kadar sonra Hatay TEM Şube Müdürlüğü, MİT’in saldırı hazırlığını bildiği 2012 yılı Aralık ayından itibaren failleri takip edip telefon konuşmalarını kaydettiklerini içeren bir bilgi notu gönderildi. MİT’in teknik izlemesine takılan telefon görüşmelerinde şüphelilerin eylem hazırlığı içinde olduğu açıkça belli oluyordu.