Savunma sistemi ihalesini Çin'in kazandığı bilgisinin ardından, Türkiye'nin füze alımına karar verme süreci ve sonrasında yaşanan gelişmeler ile ilgili önemli bilgiler...
Uzun menzilli hava ve füze savunma sistemi projesi ihalesi sonuçlanmış ve füze ve sistemlerinin, Çinli CPMIEC kuruluşu ile Türkiye'de ortak üretilmesi amacıyla sözleşme görüşmelerine başlanmasına karar verilmişti.
Taraf'tan Lale Kemal, Türkiye'nin “İran’ın nükleer silah tehdidine karşı acil ihtiyaç var.” gerekçesiyle başlattığı füze macerasını köşesine taşıdı.
İşte, Lale Kemal'in analizi:
Türkiye’nin füze macerası
Başbakan Erdoğan’ın nihai karar verici olduğu ve silah alımlarının tartışıldığı savunma sanayii icra komitesi, dün, “İran’ın nükleer silah tehdidine karşı acil ihtiyaç var.” deyip altı yıl önce ihaleye çıkılan uzun menzilli füze ve hava savunma sistemiyle ilgili alacağı kararı görüşmek üzere toplandı.
İHALEYE KİMLER KATILDI
Projede, Amerikan Lockheed Martin ve Raytheon Patriot sistemleri, Rusya’nın Rosoboronexport firması S-300’ler, Çin FD-2000 ile Fransız-İtalyan ortaklığındaki Eurosam firmaları.. yani dünya devleri yarışıyor.
İşin içine devler girince bu dört milyar dolarlık yerden havaya fırlatılan uzun menzilli 12 adet ateşleme ünitesinin satın alınması süreci de acil denirken sürüncemeye girmiş bulunuyor.
Türkiye, resmen açıklamasa da İran’ın nükleer enerji kapasitesini geliştirme adı altında nükleer füze geliştirebileceği ihtimaline karşı Mart 2007 yılında uzun menzilli füzeleri ulusal yollardan edinmek için ihaleye çıktı. Savunma sanayiinde yüzde 80’lerdeki yabancı teknolojilere bağımlılığı azaltmak için kolları sıvayan AK Parti hükümeti, firmaların yerli sanayiye iş payı katkılarını artırmaları ve fiyatı düşürmelerini sağlamak için füze ihalesini sonuçlandırmayı sürekli erteledi.
Türkiye’nin o dönem ilişkilerini geliştirdiği ve hatta dünya ile yaşadığı nükleer anlaşmazlığını gidermek için arabuluculuk bile yapan hükümetin, Tahran’ı ürkütmemek istemesinin de projenin ertelenmesinde rol oynadığı tahmin ediliyor.
POLİTİK YÖNÜ AĞIR BASAN PROJE
Uzun menzilli füze ihalesine Rusya ve Çin gibi NATO dışı ülkelerin de katılıyor olması ister istemez projeyi politik kılmış ve Ankara uzunca bir süre başta ABD- NATO’nun, ittifak dışı sistemlere itibar etmemesi gerektiği yolundaki telkinlerine maruz kalmıştı. ABD Mart 2008’de Ankara’daki elçiliği aracılığıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’nin füze alımında NATO ile koordineli çalışması gerektiğini ısrarla dile getirmişti.
Rusya ise S-300’lerini ihaleye katılmadan Türkiye’ye doğrudan satmak için bastırdı. Çin, teklifini cazip kılmak için ihalede üç milyar doların altı ile en düşük teklifi veren ülke oldu.
NATO PATRİOTLARI REHAVET GETİRDİ
Ocak 2013 tarihli icra komitesi toplantısında, Türkiye’nin ilk başta acil deyip bugünlere kadar sürüncemede bıraktığı uzun menzilli füze projesinde kazanan firmanın açıklanması beklenirken yine erteleme geldi ve tatmin edici bir gerekçe açıklanmadı. Ancak, Başbakan Erdoğan’ın, bu füzelerin, bir yandan satın alınırken diğer yandan Türkiye’de kazanacak firma ile ortaklaşa üretilmesi çalışmasının yapılmasını istediği basına yansıdı.
Başbakan Erdoğan’ın, NATO Patriotlarının Suriye’den gelebilecek olası bir balistik füze saldırısına karşı Türkiye topraklarında konuşlandırılması kararının icra komitesi toplantısından önce Kasım 2012’de verilmiş olmasıyla rahatladığı, dolayısıyla projeyi sonuçlandırmayı aceleye getirmek istemediği yorumları yapıldı.
NİHAİ AMAÇ PATRİOTLARIN HİBE EDİLMESİ Mİ?
Başbakan Erdoğan’ın aklında, ekim ayında bir yıllığına Türkiye’de kalma sürelerinin uzatılmasını isteyeceği NATO Patriotlarının nihayetinde Türkiye’ye hibe edilmesi fikrinin yattığı da Ankara kulislerinde konuşuluyor. Ama bu fikir, Türkiye’nin ihale yoluyla uzun menzilli füze alımından vazgeçeceği anlamına gelmiyor.
BU FÜZELERE İHTİYAÇ VAR MI?
Türkiye’nin gerektiğinde şimdi olduğu gibi NATO’dan olası balistik füze saldırılarını caydıracak uzun menzilli füzeleri aldığı, dolayısıyla bu pahalı füzeleri satın almasına gerek olmadığı şeklindeki argümanlar halen yanıt bulmuş değil. Diğer yandan, madem İran’dan gelebilecek tehdit algılaması gerekçe gösterilerek altı yıl önce füze alımı için ihaleye çıkıldı, neden halen sonuçlandırılmadı gibi sorular da cevaplandırılmaya muhtaç.
Türkiye’nin yukarıdaki sorulara şeffaf biçimde yanıt verecek bir mekanizması olsa belki de bu pahalı füzelerin ulusal yollarla edinilmesi gerektiği ortaya çıkacak.
Taraf'tan Lale Kemal, Türkiye'nin “İran’ın nükleer silah tehdidine karşı acil ihtiyaç var.” gerekçesiyle başlattığı füze macerasını köşesine taşıdı.
İşte, Lale Kemal'in analizi:
Türkiye’nin füze macerası
Başbakan Erdoğan’ın nihai karar verici olduğu ve silah alımlarının tartışıldığı savunma sanayii icra komitesi, dün, “İran’ın nükleer silah tehdidine karşı acil ihtiyaç var.” deyip altı yıl önce ihaleye çıkılan uzun menzilli füze ve hava savunma sistemiyle ilgili alacağı kararı görüşmek üzere toplandı.
İHALEYE KİMLER KATILDI
Projede, Amerikan Lockheed Martin ve Raytheon Patriot sistemleri, Rusya’nın Rosoboronexport firması S-300’ler, Çin FD-2000 ile Fransız-İtalyan ortaklığındaki Eurosam firmaları.. yani dünya devleri yarışıyor.
İşin içine devler girince bu dört milyar dolarlık yerden havaya fırlatılan uzun menzilli 12 adet ateşleme ünitesinin satın alınması süreci de acil denirken sürüncemeye girmiş bulunuyor.
Türkiye, resmen açıklamasa da İran’ın nükleer enerji kapasitesini geliştirme adı altında nükleer füze geliştirebileceği ihtimaline karşı Mart 2007 yılında uzun menzilli füzeleri ulusal yollardan edinmek için ihaleye çıktı. Savunma sanayiinde yüzde 80’lerdeki yabancı teknolojilere bağımlılığı azaltmak için kolları sıvayan AK Parti hükümeti, firmaların yerli sanayiye iş payı katkılarını artırmaları ve fiyatı düşürmelerini sağlamak için füze ihalesini sonuçlandırmayı sürekli erteledi.
Türkiye’nin o dönem ilişkilerini geliştirdiği ve hatta dünya ile yaşadığı nükleer anlaşmazlığını gidermek için arabuluculuk bile yapan hükümetin, Tahran’ı ürkütmemek istemesinin de projenin ertelenmesinde rol oynadığı tahmin ediliyor.
POLİTİK YÖNÜ AĞIR BASAN PROJE
Uzun menzilli füze ihalesine Rusya ve Çin gibi NATO dışı ülkelerin de katılıyor olması ister istemez projeyi politik kılmış ve Ankara uzunca bir süre başta ABD- NATO’nun, ittifak dışı sistemlere itibar etmemesi gerektiği yolundaki telkinlerine maruz kalmıştı. ABD Mart 2008’de Ankara’daki elçiliği aracılığıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’nin füze alımında NATO ile koordineli çalışması gerektiğini ısrarla dile getirmişti.
Rusya ise S-300’lerini ihaleye katılmadan Türkiye’ye doğrudan satmak için bastırdı. Çin, teklifini cazip kılmak için ihalede üç milyar doların altı ile en düşük teklifi veren ülke oldu.
NATO PATRİOTLARI REHAVET GETİRDİ
Ocak 2013 tarihli icra komitesi toplantısında, Türkiye’nin ilk başta acil deyip bugünlere kadar sürüncemede bıraktığı uzun menzilli füze projesinde kazanan firmanın açıklanması beklenirken yine erteleme geldi ve tatmin edici bir gerekçe açıklanmadı. Ancak, Başbakan Erdoğan’ın, bu füzelerin, bir yandan satın alınırken diğer yandan Türkiye’de kazanacak firma ile ortaklaşa üretilmesi çalışmasının yapılmasını istediği basına yansıdı.
Başbakan Erdoğan’ın, NATO Patriotlarının Suriye’den gelebilecek olası bir balistik füze saldırısına karşı Türkiye topraklarında konuşlandırılması kararının icra komitesi toplantısından önce Kasım 2012’de verilmiş olmasıyla rahatladığı, dolayısıyla projeyi sonuçlandırmayı aceleye getirmek istemediği yorumları yapıldı.
NİHAİ AMAÇ PATRİOTLARIN HİBE EDİLMESİ Mİ?
Başbakan Erdoğan’ın aklında, ekim ayında bir yıllığına Türkiye’de kalma sürelerinin uzatılmasını isteyeceği NATO Patriotlarının nihayetinde Türkiye’ye hibe edilmesi fikrinin yattığı da Ankara kulislerinde konuşuluyor. Ama bu fikir, Türkiye’nin ihale yoluyla uzun menzilli füze alımından vazgeçeceği anlamına gelmiyor.
BU FÜZELERE İHTİYAÇ VAR MI?
Türkiye’nin gerektiğinde şimdi olduğu gibi NATO’dan olası balistik füze saldırılarını caydıracak uzun menzilli füzeleri aldığı, dolayısıyla bu pahalı füzeleri satın almasına gerek olmadığı şeklindeki argümanlar halen yanıt bulmuş değil. Diğer yandan, madem İran’dan gelebilecek tehdit algılaması gerekçe gösterilerek altı yıl önce füze alımı için ihaleye çıkıldı, neden halen sonuçlandırılmadı gibi sorular da cevaplandırılmaya muhtaç.
Türkiye’nin yukarıdaki sorulara şeffaf biçimde yanıt verecek bir mekanizması olsa belki de bu pahalı füzelerin ulusal yollarla edinilmesi gerektiği ortaya çıkacak.