31 Aralık 2008 Çarşamba

Masonluğunu İtiraf Etti...

Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Doç. Dr. Ümit Sayın, Üzeyir Garih cinayetine ilişkin odasında el konulan resim ve yazıları kendisine getiren kişinin ismini hatırlamadığını söyledi.
3. derece Mason olduğunu belirten Sayın, 2005 yılında Orgeneral Hurşit Tolon'a İstanbul Üniversitesi'ndeki gelişmelere ilişkin bilgi sunduğunu ifade etti. Sayın, "Ankara Merkez Orduevi'nde bir kez görüştüm. Daha sonra telefonla bir kaç kez görüşmemiz oldu. Adli Tıp Enstitüsü Müdürü değişmişti. Değişen müdürle ilgili bilgi aldı." dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden Ergenekon duruşmasında sanık Ümit Sayın'ın emniyet müdürlüğü, savcılık ve mahkeme safhasında verdiği ifadelerin okunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, "Behiç Gürcihan ile ilgili iki farklı ifadeniz var. İkinci ifadenizde Gürcihan'ın bu soruşturmanın kilit ismi olduğunu söylüyorsunuz. Aradaki bu çelişkiyi giderir misiniz?" şeklindeki sorusuna Sayın, "Bu konuda ikinci kez verdiğim ek ifadem geçerlidir. O zamanlar etrafta onun hakkında eksik bilgiler dolaşıyordu. Eksik bilgiye dayalı bir kanaattir. Şu anda aynı kanaatte değilim." dedi. Sevgi Erenerol ile görüşmesine ilişkin soru üzerine Sayın, "Erenerol ile 2-3 yıl önce bir tez öğrencisi için görüştük. Öğrenci, Türkiye'deki misyonerlik faaliyetleri ile ilgili tez hazırlıyordu. Erenerol ile kilisede görüştük. Sevgi hanım misyonerlik faaliyetlerinin daha ziyade Protestanlar tarafından yapıldığını söylüyordu. Daha sonra bir görüşmemiz olmadı." diye konuştu.
Savcının, "18 Haziran 2007 tarihinde www.kuvayimilliye.net sitesinden isminizin çıkartılması ile ilgili olarak bazı kişilere mail atmışsınız. Ayrıca bazı komutanlarla konuştuğunu söylemişsiniz. Bu komutanlar kimdir? Bu konuda neden sitenin sahibi Bekir Öztürk'ü haberdar etmediniz?" diye sordu. Bu soruya Ümit Sayın, "Adı geçen komutan, emekli Albay Aziz Ergen'dir. Bu sitede yazmayı bırakacağını bana söyledi. Benim de yazmamam konusunda konuştuk. Bekir Öztürk'e ulaşmak istedim, ulaşamadım. Avukatım daha sonra kendisine ulaşarak durumu aktardı." şeklinde cevap verdi.
Bunun üzerine savcı Pekgüzel, "Ayrılma olayı anladığımız kadarıyla Ümraniye'deki bombaların bulunmasından sonra gerçekleşmiştir. Neden bu konuda tedirgin oldunuz.?" diye sordu. Sayın, "Aynı sitede yazı yazan insanlar hakkında takibat varken ben de endişeye kapıldım. Nitekim de böyle oldu. Buradayız. www.acikistihbarat.com ve www.kuvayimilliye.net'den burada çok insan var. " dedi. Savcının, "Siz Amerika'dan geldikten sonra Doğu Perinçek İstanbul Üniversitesi'nde görev almanız için bir çalışmada bulundu mu?" şeklindeki sorusunu Sayın, "Hayır" diye cevapladı. Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel'in "Tuğrul Derme'yi tanımadığınızı söylüyorsunuz. O kişi ifadesinde iki kez telefonla görüştüğünü söylüyor. Bu konudaki çelişkiyi açıklayın" demesi üzerine Sayın, "Tuğrul Derme diye birini tanımıyorum. Belki bir telefon görüşmemizde ismini söyleyip kendini tanıtmış olabilir ama hatırlamıyorum." diye konuştu. Bir görüşmesi sırasında Zekeriya Öztürk'ün Plutonyum elde etme sırrından bahsettiğini belirten Savcı Pekgüzel, "Plutonyum'u elde etme amacınız ne?" diye sordu. Sayın ise Plutonyumun atom bombasının ana maddelerinden birisi olduğunu belirterek, "Zor koşullarda yapılan bir bombadır. Herkesin yapabileceği birşey değildir. Bazı devletler bile bunu başaramamıştır. Bu sözler gevezelikle söylenmiş sözlerdir." diye cevap verdi.
Sayın, kendisinden ele geçirilen ajandasında YÖK üyeleri ve denetleme kurulu üyelerinin isimlerinin bulunduğu ve bazılarının karşısında "Masondur" gibi ibarelerin bulunduğu konusunda ise, "İstihbarat toplamadım. Ben YÖK üyelerini tanımam. Benden böyle birşey çıktığını düşünmüyorum. Olsa olsa ek delil oluşturulmak amacıyla polisler tarafından konulmuştur." şeklinde konuştu.
-ÜZEYİR GARİH CİNAYETİ-
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, "Adli Tıp Enstitüsü'ndeki odanızda yapılan aramada Üzeyir Garih cinayetiyle ilgili birçok yazılar, resimler ve dosya fotokopileri ele geçirilmiştir. Bunların bir kısmı gerçek dava dosyasında bile yoktur. Bunları nereden elde ettiniz?" diye sordu. Sayın, "Bunları kimin verdiğini net olarak hatırlamıyorum. Bunların orijinalleri Adli Tıp Kurumu'nda vardır. Getiren kişi buradan ya da dosyadan almıştır. Bunlar otopsi raporuydu. Bu kişinin ismini net olarak hatırlamıyorum. 2,5 yıl önce Üzeyir Garih cinayetiyle ilgili bir kitap yazacağını belirterek bu konuda beni tanıdığı için düşüncelerimi sormak amacıyla getirdi." dedi.
Savcının, "Sizden ne tür bir bilgi istedi?" şeklindeki sorusuna Sayın, "Farmakoloji uzmanıyım. Adli Tıp uzmanı değilim. Suat Parlar diye ortak bir dostumuz vardı. Bu yüzden bana getirdi. İlgilenmedim ve öylece kaldı. Bu konuda kitap yazıp yazmadığını bilmiyorum." cevabını verdi. Yener Yermez ile Üzeyir Garih'i tanımadığını ve görüşmediğini söyleyen Sayın, "Adli Tıp Kurumu'nda Yener Yermez'in bir kişiyle görüştüğüne ilişkin haberler çıktı. Ancak ben Adli Tıp Enstitüsü'nde görevliyim. İkisi farklı mekanlardadır. Adli Tıp Kurumu'na girmek de o kadar kolay değildir. Ben 21 Haziran 2001 yılında Amerika'dan geldim. Belli bir süre kendi işlerimle uğraştım. Bu süre içerisinde böyle bir ilişki kurmam mümkün değil. Bu sadece basının uydurmasıdır." diye konuştu.
-"KIBRIS'TA İNSANLARIN ULUSALCI BİR ŞEKLİDE BİLİNÇLENMESİ İÇİN BEYİN JİMNASTİĞİ YAPTIM"-
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, Kıbrıs'ta Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) yeniden yapılanmasına yönelik bir proje çalışması yapmasıyla ilgili sorusuna Sayın, "Kıbrıs'ta STK'ların aktive edilmesi ve bilinçlendirilmesi için çalışma yaptım. Avrupa Birliği de buna benzer çalışmalar yapmıştı. Ben de Kıbrıs'ta ulusalcı bir şekilde insanların bilinçlenmesi için proje yaptım. Bu bir beyin jimnastiğidir. Bunu Şener Eruygur ile Hurşit Tolon'a da e-mail ile gönderdim ama cevap gelmedi." şeklinde cevap verdi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile bir bağlantısı olup olmadığı şeklindeki soruyu ise Sayın, "ABD'de iken temsilciliklerini yapmam için bana kağıt gönderdiler. Bir eylemim olmadı." diye cevapladı. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın'ın, "Derin devlet üzerine bir yazı yazdığınız ve bunun çeşitli internet sitelerinde yayınlandığı biliniyor. Yazınızda Ergenekon benzeri bir örgütlenmeden bahsediyorsunuz. Bunu açıklar mısınız?" diye sordu. Bunun üzerine Sayın, "Sadece orada Türkiye içinde odaklanmış derin çetelerin olduğundan, derin devletin olmadığından bahsediyorum. Ergenekon diye bir örgüt olduğuna inanmıyorum. Sizin derin devlet tanımı farklıdır. Kastettiğim derin devlet, devletle bağlantılı, devletin kurumlarını içeren TSK ve yargının içinde olduğu bir yapıdır. Sizin tarifiniz ise iddianamede belirtilen Ergenekon gibi bir yapı. Ergenekon, derin devlet olarak algılanmamalıdır." diye konuştu.
Savcı Taşkın'ın, "Derin devlet konusunun işlendiği yazınızda Ergenekon, TİT ve İBDA-C gibi örgütlerin kurulduğundan söz ediyorsunuz. Derin devlet nedir?" diye sordu. Sayın, "Ergenekon diye bir hayalet vardı. Bu hayaletten bahsettim. Orada bahsettiğim Ergenekon ile dava konusu Ergenekon'un bir alakası yok." dedi. Savcı Taşkın'ın, "Zihin kontrolü ve psikolojik savaş konusunda çalışmalar yaptığınız biliniyor. İhsan Güven'i tanır mısınız? bu kişiyle bir ilginiz var mı?" sorusuna Sayın, "İhsan Güven ile herhangi bir ilişkim yoktu. Öldükten sonra ismini duydum." şeklinde cevap verdi. Sayın, zihin kontrolü ve psikolojik savaş konusunda hazırladığı raporun neden ve kime hazırlandığı şelindeki soruyu, "Pek çok yerde gösterdim. Kayseri'deki Atatürkçü Düşünce Derneği'nin davetlisi olarak tugayda sundum. İstihbarat okulunda ve askeri yerlerde sundum." diye cevapladı.
-"ALPARSLAN ARSLAN'I TANIMIYORUM"-
Ümit Sayın, bir soru üzerine Danıştay cinayeti hükümlüsü Alparslan Arslan'ı tanımadığını söyledi. Sayın, ajandasındaki Kuvayı Milliyeci Aydınlar ile ilgili yazısına yönelik bir soruya ise, "Niye yazdığımı bilmiyorum. Kitap okurken aldığım notlar olabilir. Kuvayı Milliye sözü niye bu kadar korkutuyor?" şeklinde yanıt verdi. Bunun üzerine Savcı Taşkın, "Kuvayı Milliye Ergenekon terör örgütü tarafından istismar edilen milli bir değerdir." şeklinde açıklamada bulundu. Savcının bu sözleri bitmeden araya giren Avukat Mehmet Taşdelen, "İddianamede kesinleşmiş böyle bir mahkeme kararı mı var? Kesin bir yargı hükmü varmış gibi konuşamaz." diyerek tepki gösterdi. Sayın, hesabındaki 49 bin YTL ile ilgili soruya ise avukatının itirazı üzerine yanıt vermedi.
Cezaevinde kendisine zorla Savcı Zekeriya Öz aleyhine dilekçe yazdırılması ile ilgili Sayın, "Bunu başka bir dilekçe ile açıkladım. Hayrettin Ertekin'in bana dikte ettiğine dair mahkemede daha önceden beyan vermiştim." dedi. Sayın'ın bu ifadeleri üzerine Hayrettin Ertekin'i söz alarak, "Hasta, ne yaptığını bilmeyen cezaevi yönetimine her gün dilekçe veren, pis, bakımsız, uyuşuk, yerinden kalkamayan, yatağında yemek yiyen bir adamdır. Benim onunla bir ilişkim olamaz. Üç kişinin olduğu bir yerde koğuş ağası mı olur?" dedi. Sayın ise Mahkeme Başkanına, "Hakaret ediyor. Yazıyı kendisi dikte ettirmiştir." dedi. Bunun üzerine Avukat Mehmet Aytekin, "Amaçlanan oldu. Sanıkların birbirine düşürülmesi gerçekleşti. Savcların bu tür soru sormasının engellenmesini istiyorum." dedi.
-"BOMBA YAPIMI VE GERİLLA SAVAŞINA İLİŞKİN KONUŞMAMIZ GEYİK MUHABBETİYDİ"-
Savcı Taşkın, "Masonluğun Mavi Locası'nın 3. derecesinde olduğunuzu söylüyorsunuz. Sizin 3. derece masonluğunuz 33. dereceden daha üstün müdür? Doğu Perinçek'in mason olduğunu söylüyorsunuz? Bu konuda açıklama yapar mısınız?" şeklindeki sorusuna Sayın şu cevabı verdi; "Ben Mavi Localar 3. dereceye kadardır. 4. dereceden 33. dereceye kadar olan Kırmızı Localar vardır. Mavi localar ön gruptur. Doğu Perinçek mason değildir. Net bilgim var. Çok eski bir msn görüşmesinde söylenmiş bir sözdür." Sayın, Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Sabetayist olduğuna ilişkin internetteki yazının kaynağını araştırdığını, yazının yayınladığı Kürşad Hareketi isimli sitenin merkezinin Boston olduğunu ancak kime ait olduğunu bulamadığını söyledi.
Savcı Taşkın'ın, "Öldürülen Doçent Necip Hablemitoğlu arasınızın açıldığından bahsettiniz. Ayrıca aranızda şüphe oluşturan msn görüşmeleri var. Neden aranız açıldı?" diye sorması üzerine Sayın, "2000'li yılların başıydı. Neden olduğunu hatırlamıyorum. O msn görüşmeleri aramızın açık olduğu döneme aitti. Kısa süre sonra aramız düzeldi." dedi. Sayın bir başka soru üzerine Osman Yıldırım ve Osman Gürbüz'ü tanımadığı söyledi. Bomba yapımı ve gerilla savaşında kullanılması ile ilgili konuşmalarına yönelik bir soruya ise Sayın şu yanıtı verdi: "Öylesine konuşuyorduk. Geyik muhabbetiydi. Öyle planlar olmadı, hayal ürünüdür."
-"TOLON'A ADLİ TIP ENSTİTÜSÜ MÜDÜRÜ HAKKINDA BİLGİ VERDİM-
Savcı Taşkın, Sayın'ın emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile görüşme yaptığına yönelik beyanlarını hatırlatarak, "Bu görüşme talebi kimden geldi? ve ne konuşuldu?" diye sordu. Bu soruya Sayın şu cevabı verdi: "Evet .2005 Haziran veya Temmuz ayıydı. İstanbul Üniversitesi'ndeki son gelişmelere ait bilgi sundum. Adli Tıp Enstitüsü Müdürü değişmişti. Değişen müdürle ilgili bilgi aldı. Adli Tıp Uzmanları Derneği'nin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin işkence yaptığına yönelik bir çalışması vardı. Avrupa Birliği'nden para almıştı. Yeni gelen Enstitü Müdürü de bu derneğin Başkan Yardımcısıydı. Bununla ilgili konuştuk. Tolon emekli olduktan sonra kendisine rapor vermedim. Ankara Merkez Orduevi'nde bir kez görüştüm. Daha sonra telefonla bir kaç kez görüşmemiz oldu." Savcı Taşkın, Sayın'ın savunmasında askerlerin yönetime müdahale etmesine istediğini hatırlatması üzerine Sayın, "Bu konuda dünya görüşüm çok değişti. Artık devletin diğer kurumlarının araya girmesini düşünüyorum. Nitekim de Yargıtay da araya girmiştir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder