Uludere felaketi ve gerginliği dışında yılın ilk haftası iki önemli ve anlamlı gelişmeye tanıklık yaptı.
12 Eylül askeri darbesine ilişkin soruşturma sonucunda hazırlanan
iddianamede, dönemin Genelkurmay Başkanı, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren
ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Tahsin
Şahinkaya'nın 'ağırlaştırılmış müebbet hapis' cezasına çarptırılmaları
istendi.
İkinci gelişme emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'la ilgiliydi.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ hakkında,
"hükümeti düşürmeye yönelik kara propaganda siteleri" ile ilgili
soruşturma başlatıldı.
Bunlar iki önemli, hatta iki tarihi gelişmedir...
İkincisinden başlayalım...
İnternet andıcı, malum, hükümeti karalamak için Genelkurmay'ın inisiyatifiyle kurulan internet sitelerine ilişin bir dava...
Ve bu dava inisiyatifi kimin aldığı, hükümeti karalama, yıpratma ya da
düşürmeyi kimin hedefliği sorusu etrafında her geçen gün derinleşiyor.
Önce varlığı reddedilen, ardından tek tek bazı askerlere mal edilen bu
girişim bugün ordunun tepesine ulaşmış bulunuyor. Dahası bir dönemin
ordu politikasını kuşatıyor.
Soruşturmaya ve gelinen noktaya dair kanıt pek çok...
Tutuklu sanıklardan eski Genelkurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız ve Başbuğ'un
haberi olduğunu, hatta emri onun verdiğini itiraf etmişti.
Tutuklu bir başka sanık Korgeneral Mehmet Eröz "Andıç emrini İlker
Başbuğ'un verdiğini belirtip 'tanık' olarak çağrılmasını" istemişti.
Sanık Yüzbaşı Murat Uslukılıç da "Andıcı ben hazırladım, Dursun Çiçek ve
Adli Müşavir Hıfzı Çubuklu son düzeltmeleri yaptılar. Sonra da Çiçek,
2. Başkan Hasan Iğsız'a sundu. Iğsız 'Komutana arz' notu düştükten sonra
Çiçek andıcı Orgeneral İlker Başbuğ'a arzetti" demişti.
Bir genelkurmay başkanı hakkında hükümeti yıpratma ve düşürme
girişiminden dolayı dava açılması, Türk siyasetinin alışık olduğu
durumlardan değildir.
Şüphe yok, 2008 sonrası Ergenekon ve Balyoz davaları darbe
girişimlerinin peşine düşmüş ve ordu içi temizlik yargı eliyle yapılmaya
başlamıştı.
Bununla birlikte, genelkurmay başkanı düzeyinde bir soruşturma ilk kez
yapılıyor. Bu soruşturma, tanıkların da ifade ettiği gibi hükümeti
karalama ve düşürme girişimini bir grubun değil, emir komuta mekanizması
çerçevesinde ordu kurumunun yaptığını gösteriyor.
Bir genelkurmay başkanı hakkında bu anlamda ve bu çerçevede açılan bir
soruşturma aynı zamanda bir ordu anlayışı ve politikası hakkında açılan
bir soruşturmadır...
Ve hayatidir...
Gelelim diğer dosyaya, 12 Eylül darbesi meselesine...
12 Eylül askeri darbesi medeni dünyada yaptırımsız kalmış nadir darbelerdendir...
Bu askeri darbenin Türk toplumsal ve siyasal hayatında açtığı yaralar
her anlamda çok derin olmuştur. On binlerce insan tutuklanmış, işkence
görmüş, partiler kapatılmış, gençler asılmıştır.
Milli güvenlik rejimi, askeri vesayetin ağırlaşması, özgürlüklerin
daralması bu dönemde derinleşmiş ve onlarca yıl ülkenin belası olmaya
devam etmiştir.
Ve bu darbenin başında bulunan kişi, ülkeye cumhurbaşkanı yapılmış "tonton ihtiyar" sıfatıyla anılagelmiştir.
İlk kez adalete doğru bir adım atılmış görünüyor...
Darbe yapmış, biri daha sonra genelkurmay başkanı olmuş iki general
hakkında, darbe eyleminden ötürü ağır hapis cezası isteniyor...
Bu, hem adalete doğru atılan bir adım, hem askeri vesayetin ruhuna doğru yapılan bir hamledir...
Umarız devamı gelir...