5 Ocak 2012 Perşembe

Kimler teknik takibe takıldı / Abdülkadir Selvi


Mehmet Ali Ağca, sıkıyönetim mahkemesine çıktığında askeri hakime, "Ben önümüzdeki duruşmaya gelmeyeceğim" demişti. 

Mahkeme Başkanının, "Nereye gidiyorsun daha karpuz kesecektik" demesine kalmadan Maltepe Askeri Cezaevi'nden kaçırıldı.

Alparslan Arslan da Danıştay saldırısından sonra sorgulandığı Ankara Emniyeti'ndeki polis şeflerine, "Beni niye sorguluyorsunuz, 2 ay sonra çıkacağım" demişti.

Darbe olacağı sözü verilmişti onlara ama o, Ağca kadar şanslı değildi. Failleri elimizde olmasına rağmen Danıştay saldırısının arkasındaki gerçek planı ortaya çıkaramadık. Şimdi size üzerinde durulmayan iki tanığın verdiği ifadeyi aktarmak istiyorum.

Cafer Özbek ve Yılmaz Demir, Alparslan Arslan'ın saldırıda bulunduğu Danıştay 2.Daire'nin bulunduğu kattaki iki görevli.

Danıştay saldırısı 17 Mayıs 2006 tarihinde ve saat 10.15'te gerçekleşmişti. Buradaki tarih ve saat çok önemli. Önce Cafer Özbek anlatıyor. "Ben 16.05.2006 günü saat 10.00-10.30 sıralarında Danıştay Ek Bina 5. katta bulunan Danıştay 2. Daire Başkanı'nın odasının bulunduğu odanın kapısını elinde çantalı bir şahsın zorlayarak açmaya çalıştığını gördüm. Bunun üzerine şahsa; 'Beyefendi buyurun kiminle görüşeceksiniz' dedim. Şahıs da benim yanıma geldi ve 'Başkan Bey'le görüşeceğim' dedi. Davanız kaçıncı dairede diye sordum. Şahıs da bana '3'de, 5'de ve 2'de' dedi. Yalnız şahsın durumundan şüphelendim. Yüz hatlarının değiştiğini fark ettim. Şahsa, 'Yanlış dairedesiniz, davanız varsa kalem odasından veya Başkanvekilimiz Çağatay Bey'den öğrenebilirsiniz' dedim. Bunun üzerine şahıs benim yanımdan ayrıldı."

Yılmaz Demir de ifadesinde 1 gün önce yaşananları şöyle aktarıyor: "16.05.2006 günü saat 10.00 sıralarında Danıştay 2. Daire Başkanlığı koridorunda temizlikçi Köksal ...isimli arkadaşla oturup masa üzerinde bulunan dergileri karıştırırken yanımıza günlük hafif sakallı, elinde siyah çantalı bir şahıs geldi. Temizlikçi Köksal isimli arkadaş şahsa, 'Hemşerim ne arıyorsun' diye sordu. Şahıs da bize; 'Burada bir davam var' dedi, bunun üzerine ben de 2. Daire Başkanlığı kalemini göstererek, 'İçeri gir, içerden öğrenebilirsin' dedim."
Danıştay saldırısı 17 Mayıs günü saat 10.15'te yaşanmıştı. Dikkatinizi çekti mi Alparslan Arslan 1 gün önce yine aynı saatte gidiyor.

Alparslan Arslan, Yılmaz Demir'e ne yanıt veriyor? "Bunun üzerine kendisi de bana 'Bir mesaj gelecek, mesajdan sonra görüşürüm' dedi."

Alparslan Arslan yarım saat sonra tekrar gelmiş. Yılmaz Demir anlatıyor:
"Daha sonra aynı şahıs yarım saat sonra tekrar Danıştay 2. Daire Başkanlığı koridoruna geldi. Biz o sırada Cafer Özbek isimli arkadaşla oturuyorduk. Cafer Özbek isimli arkadaş kapıda ne aradığını sordu. Şahıs da "Benim davam var" dedi, Cafer Özbek de "Dava kaçıncı Dairede" diye sordu, Şahıs da 3, 5'de gibi bir cevap verdi. Cafer Özbek de "Burası 2. Daire, Kalem odası ile görüş, kıdemli Hakim Çağatay Bey var onunla görüş" dedi. Bunun üzerine şahıs elini yüzünü ovuşturmaya başladı."

Alparslan Arslan, kimden hangi mesajı bekliyordu. Birgün sonra hangi talimat üzerine cinayeti işledi. Beklenen mesajın ve sonrasında gelen talimatın kaynağını bir türlü öğrenemedik. İki tanığın ifadelerine geri dönersek. 

2 kat görevlisi Alparslan Arslan'ın hareketlerinden kuşkulanıyorlar.

"Kendi aramızda bu şahsın şüpheli olduğunu aşağıda görevli polisleri arayarak bilgi verdik" dediler. Görevlilerin uyarmasına rağmen sökülen kameraların yerine neden yenisi takılmadı.
Aynı şahıs bir gün sonra elini kolunu sallayarak gelip cinayeti işledi.

Bir de OYAK Güvenliğin arızalı diye kameraları sökmesi olayı var. Ona geçeceğim ama öncelikle Özel Kuvvetlerden MİT'e geçip sonra OYAK Güvenliğin başına geçen Orhan Çoban'a dikkat çekmek istiyorum. MİT'e Kaşif Kozinoğlu ve Yavuz Ataç'la birlikte geçip, aynı ilişki ağında yer alan bir isim Orhan Çoban.
Şimdi gelelim önemli soruya, 1 gün önce bu uyarı yapılmasına rağmen kameralar arızalı diye sökülmüş, ama tamir edilene kadar geçici bir kamera sistemi neden takılmamış? Kameralar 3 Mayıs'ta arızalanmış, 5 Mayıs'ta çalışır hale getirilmiş, 8 Mayıs'ta arızalanmış aynı gün tekrar çalışır hale getirilmiş. 11 Mayıs'ta ise arızalı hard diskin değiştirildiği belirtilmiş, "sistem faal çalışmaktadır" denilmiş.
16 Mayıs'ta ise cihazlar yeniden arızalanmış. Saat 16.00'da kameralar sökülmüş, ne zaman takılmış? 1 gün sonra saat 14.45-15.05 arasında. Yani cinayetten sonra.
"Kırmızı Pazartesi" durumu. Bu düğümü teknik takibe yakalananların ifadesi çözer mi dersiniz? Neden olmasın.