Dümdüz sorayım mı? Lafı evirmeden çevirmeden...
Öyle de yaptım zaten.
Sizce astsubaylar taleplerinde haklı mı?
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler sustu... Uzunca bir sessizlik...
''Ne haklılar diyebilirim, ne de haksızlar...''
Dayanamadım, iyi de bu çok politik cevap oldu, ya haklılar ya haksızlar...
Orgeneral
Güler şöyle açıkladı: ''Onları haklı gördüğüm tek alan tazminat
talepleri... Emekli olduklarında karşılaştıkları tablo. Tek haklı
gözüktükleri alan o. Onun da muhatabı biz değiliz. Hükümet de biz de
farkındayız aslında. Hükümet yapmayalım demiyor ama onlara yaparsam
herkes ister zammı, onlara da yapmak zorunda kalırım şimdi bu yükün
altına giremem diyor.''
Şimdi giremez mi? Peki takvim var mı? Yani örneğin 2014? 2015?
Müjdeli bir haber vermek isterdim ama anladığım kadarıyla öyle bir takvim yok.
Sorunun çözümü ufukta bile yok maalesef...
*
Genelkurmay
2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler dışında da bir çok üst düzey
görevliyle hem intiharları, hem astsubayların sorunlarını, ötekileştirme
iddialarını konuştum. Uzunca sohbetten anladığım şudur ki, TSK'da
herkes ikinci adam, herkes ikinci planda zaten... Tek birinci var, o da
Genelkurmay Başkanı...
Astsubayların dertlerini çoğu anlıyor,
kimi hak veriyor ''Ama özel sektörde de böyledir kamuda da, kötü niyetli
insan vardır, TSK'da da... Önemli olan onu bulup temizlemektir''
diyor... Kimisi ise özellikle astsubayların kimi emekliler tarafından
kışkırtıldığını düşünüyor.
Peki ya Orgeneral Güler?
Disko uygulaması kalktı ama Disiplin Kurulları askerin geleceğiyle oynuyor bu da bir tür mobbing deniliyor...
Genelkurmay 2. Başkanı ''Her şeyden ödün verebiliriz disiplinden asla'' diye söze başladı.
''TSK
belki de herkesin tek eşit olduğu yerdir, zengini fakiri, okumuşu
okumamışı, hepsi aynı yerde aynı kaşıkla yemek yer ve aynı yerde yatar
uyur! Bundan daha eşit bir muamele olamaz.''
Ya sonra?
Astsubayları üstleri eziyor mu?
''Öncelikle
şunu söyleyeyim, Balçiçek İlter ile çay getiren görevlinin durumu aynı
olur mu? Ya da sizinle genel müdürünüzün durumu? Herşeyin bir
hiyerarşisi, sıralaması var. Ha, bu sıralamada eğer biri görevini kötüye
kullanıyorsa zaten hakkında elimizden geleni yapıyoruz, soruşturma
açılıyor. Bütün araştırmalar son derece detaylı ve titizlikle
yürütülüyor. Eskisi gibi değil, herkes hakkını arayabiliyor.''
Astsubayların
sorunlarını defalarca dile getiren gazetecilerden biriyim. En yetkili
ağıza konuyu sorduğumda aldığım cevaplar böyle oldu. Nihayetinde benim
kafam asker gibi çalışmıyor. Ben ''vicdani red'' talebinin demokratik
bir hak olduğunu düşünenlerdenim örneğin. Bu kadar bakaya ve paralı
askerliğe bile bu kadar az başvuru varsa her ''Türk asker doğmuyor işte
kardeşim!'' diyenlerdenim. Ama karşımda Genelkurmay'ın ikinci adamı üstü
kapalı bir şekilde diyor ki:
''Askerlik olmasa hududu kim koruyacak? Zaten asker bulmakta zorlanıyoruz, disiplini kaybedersek ne olur düşünsenize...''
Derdim bağcı dövmek değil elbette üzüm yemenin peşindeyim...
Döndüm başa...
İntihar eden askerlerin aileleri niye tazminat alamıyor?
Yine
uzun bir bilgilendirmenin sonucunda algılayabildiğim şudur ki,
TSK'dakilerin yılda 35 lira vererek TSK Dayanışma Vakfı'na üye olmaları
olası bir felakette işlerine yarayacak cinsten önlemler barındırıyor.
Nasıl
mı? Örneğin bir yıllık hizmeti olanın vefat ettiğinde ailesini alacağı
ödeme sadece vakıftan 62.842,50 TL... 5 yıllık hizmeti olan 56.227,50 TL
bu oran hizmet fazlalaştıkça düşüyor. 16 yıllık birinin vefatı
esnasında vakıftan tazminatı 26.460,00...
Bu hesaba göre TSK Dayanışma Vakfı Genarallerin çiftliği oldu eleştirisi hayli boş gözüküyor.
Uzun lafın kısası soracak çok soru, masaya yatıracak çok sorun var...
Astsubayların durumları ve asker intiharlarına ilişkin aldığım cevaplar böyle oldu...
Ama tabii ki cevap alabildiğim sürece sormaya devam edeceğim.
Herkese iyi pazarlar...