16 Aralık 2013 Pazartesi

Astsubaylar tazminat taleplerinde haklı! / Balçiçek İlter

Dümdüz sorayım mı? Lafı evirmeden çevirmeden...
Öyle de yaptım zaten.
Sizce astsubaylar taleplerinde haklı mı?
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler sustu... Uzunca bir sessizlik...
''Ne haklılar diyebilirim, ne de haksızlar...''
 
Dayanamadım, iyi de bu çok politik cevap oldu, ya haklılar ya haksızlar...
 
Orgeneral Güler şöyle açıkladı: ''Onları haklı gördüğüm tek alan tazminat talepleri... Emekli olduklarında karşılaştıkları tablo. Tek haklı gözüktükleri alan o. Onun da muhatabı biz değiliz. Hükümet de biz de farkındayız aslında. Hükümet yapmayalım demiyor ama onlara yaparsam herkes ister zammı, onlara da yapmak zorunda kalırım şimdi bu yükün altına giremem diyor.''
 
Şimdi giremez mi? Peki takvim var mı? Yani örneğin 2014? 2015?
Müjdeli bir haber vermek isterdim ama anladığım kadarıyla öyle bir takvim yok.
Sorunun çözümü ufukta bile yok maalesef...
                                                                 *
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler dışında da bir çok üst düzey görevliyle hem intiharları, hem astsubayların sorunlarını, ötekileştirme iddialarını konuştum. Uzunca sohbetten anladığım şudur ki, TSK'da herkes ikinci adam, herkes ikinci planda zaten... Tek birinci var, o da Genelkurmay Başkanı...
Astsubayların dertlerini çoğu anlıyor, kimi hak veriyor ''Ama özel sektörde de böyledir kamuda da, kötü niyetli insan vardır, TSK'da da... Önemli olan onu bulup temizlemektir'' diyor... Kimisi ise özellikle astsubayların kimi emekliler tarafından kışkırtıldığını düşünüyor.
 
Peki ya Orgeneral Güler?
Disko uygulaması kalktı ama Disiplin Kurulları askerin geleceğiyle oynuyor bu da bir tür mobbing deniliyor...
Genelkurmay 2. Başkanı ''Her şeyden ödün verebiliriz disiplinden asla'' diye söze başladı.
''TSK belki de herkesin tek eşit olduğu yerdir, zengini fakiri, okumuşu okumamışı, hepsi aynı yerde aynı kaşıkla yemek yer ve aynı yerde yatar uyur! Bundan daha eşit bir muamele olamaz.''
 
Ya sonra?
Astsubayları üstleri eziyor mu?
 
''Öncelikle şunu söyleyeyim, Balçiçek İlter ile çay getiren görevlinin durumu aynı olur mu? Ya da sizinle genel müdürünüzün durumu? Herşeyin bir hiyerarşisi, sıralaması var. Ha, bu sıralamada eğer biri görevini kötüye kullanıyorsa zaten hakkında elimizden geleni yapıyoruz, soruşturma açılıyor. Bütün araştırmalar son derece detaylı ve titizlikle yürütülüyor. Eskisi gibi değil, herkes hakkını arayabiliyor.''
 
Astsubayların sorunlarını defalarca dile getiren gazetecilerden biriyim. En yetkili ağıza konuyu sorduğumda aldığım cevaplar böyle oldu. Nihayetinde benim kafam asker gibi çalışmıyor. Ben ''vicdani red'' talebinin demokratik bir hak olduğunu düşünenlerdenim örneğin. Bu kadar bakaya ve paralı askerliğe bile bu kadar az başvuru varsa her ''Türk asker doğmuyor işte kardeşim!'' diyenlerdenim. Ama karşımda Genelkurmay'ın ikinci adamı üstü kapalı bir şekilde diyor ki:
 
''Askerlik olmasa hududu kim koruyacak? Zaten asker bulmakta zorlanıyoruz, disiplini kaybedersek ne olur düşünsenize...''
Derdim bağcı dövmek değil elbette üzüm yemenin peşindeyim...
Döndüm başa...
 
İntihar eden askerlerin aileleri niye tazminat alamıyor?
Yine uzun bir bilgilendirmenin sonucunda algılayabildiğim şudur ki, TSK'dakilerin yılda 35 lira vererek TSK Dayanışma Vakfı'na üye olmaları olası bir felakette işlerine yarayacak cinsten önlemler barındırıyor.
 
Nasıl mı? Örneğin bir yıllık hizmeti olanın vefat ettiğinde ailesini alacağı ödeme sadece vakıftan 62.842,50 TL... 5 yıllık hizmeti olan 56.227,50 TL bu oran hizmet fazlalaştıkça düşüyor. 16 yıllık birinin vefatı esnasında vakıftan tazminatı 26.460,00...
 
Bu hesaba göre TSK Dayanışma Vakfı Genarallerin çiftliği oldu eleştirisi hayli boş gözüküyor.
Uzun lafın kısası soracak çok soru, masaya yatıracak çok sorun var...
 
Astsubayların durumları ve asker intiharlarına ilişkin aldığım cevaplar böyle oldu...
Ama tabii ki cevap alabildiğim sürece sormaya devam edeceğim.
 
Herkese iyi pazarlar...