3 Eylül 2011 Cumartesi

Türkiye'den İsrail'e Askeri Önlem

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun "İsrail ile Türkiye arasındaki askerî anlaşmaların tümü askıya alınmıştır." açıklamasının ardından gözler savunma ihalelerine çevrildi.
Savunma alanında Türkiye'den İsrail'e her yıl yüz milyonlarca dolar akıyor. Bazı kritik teknolojiler bu ülkeden satın alınıyor. İki ülke arasında 1994 ve 1995 yıllarında imzalanan "Savunma İşbirliği Anlaşması" ve "Askerî Eğitim İşbirliği Anlaşması"nın ardından savunma sanayi alanındaki ilişkiler hızla gelişmişti. Ankara'nın son kararının ardından F-4 ve F-16 savaş uçaklarına 40 gözlem podu takılmasına yönelik proje askıya alınabilir. F-4 uçaklarının hareket eden cisimleri algılamasını sağlayan SAR sistemleri ihalesi de 160 milyon dolara İsrail'e verilmişti. F-4 ve F-16'lardan alınan görüntülerin yere indirilmesini sağlayan 120 milyon dolarlık 'Datalink 16' projesini de İsrail yürütüyordu. Türkiye'nin M-60 tankları ile F-4 ve F-5 savaş uçaklarının modernizasyonu da İsrail'de yapılıyor. Türkiye 54 tane F-4 savaş uçağının modernizasyonu için İsrail'le bir milyar doları aşan anlaşma yaptı. 170 tane M-60 tankının modernizasyonu anlaşması ise 650 milyon dolara imzalanmıştı.
Mavi Marmara sonrası ilişkilerin gerilmesi sonucu Türkiye geçen yıl, 10 yıldan beri İsrail ve ABD ile katıldığı Akdeniz'deki "Güvenilir Denikızı" tatbikatına iştirak etmemişti. 2009'da Türkiye, İsrail'le yan yana gelmemek için, Anadolu Kartalı Tatbikatı'nın uluslararası bölümünü ertelemişti. En dikkat çeken konu ise istihbarat toplamada kullanılan Heronların durumu. İsrail teknolojisi kullanan bu uçakların tamir ve bakımlarının nasıl yapılacağı bilinmiyor. Savunma kaynakları bazı Heronlarda teknik sorunlar olduğunu belirtiyor. Zaman'a konuşan üst düzey bir savunma yetkilisi "Heronlardan tam kapasiteyle faydalanılamıyor. Bu da terörle mücadelede zafiyet meydana getiriyor." dedi.
ASKERİ İHALELERE 2,4 MİLYAR DOLAR

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “İsrail ile Türkiye arasındaki askeri anlaşmaların tümü askıya alınmıştır” açıklamasının ardından gözler savunma ihalelerine çevrildi. Bugüne kadar Türkiye, ABD’nin vermediği birçok kritik teknolojiyi İsrail’den aldı. Bu kapsamda tam 2.4 milyar dolar ödedik. Bunlardan bazıları şöyle:

- 2008’deki Heron ihalesini İsrail’in milli savunma şirketi IMI aldı. Türkiye 10 adet Heron için 183 milyon dolar ödedi.

- 170 tane M-60 tankının moder nizasyonu anlaşması kapsamında Türkiye, İsrail’e 687,5 milyon dolar ödedi. Tanklardaki geri vites sorunu hâlâ aşılamadı.

- F-4 uçaklarının hareket eden cisimleri algılamasını sağlayan, Sentetik Açıklıklı Radar (SAR) sistemleri ihalesi 160 milyon dolara İsrail’e verildi.

- F-4 ve F-16 uçaklarından alınan görüntülerin yere indirilmesini sağlayan 120 milyon dolarlık Datalink 16 projesi.

- Türkiye ile İsrail arasında askeri istihbarat alanında 167 milyon dolarlık anlaşma imzalandı.

- Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki 48 adet F-4 savaş uçağının modernizasyonu projesi 632,5 milyon dolara İsrail’e verildi. Projenin maliyeti 1 milyar doları aştı.

- İsrailli Elbit ve Elop firmalarınca yürütülen ve F-4 ve F-16 savaş uçaklarına toplam 40 gözlem podu takılmasına yönelik yaklaşık 100 milyon dolarlık proje.

MAVİ MARMARA DIŞ TİCARETİ ETKİLEMEDİ
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, Mavi Marmara krizi sonrasında Türkiye ile İsrail arasındaki ihracat ve ithalatın etkilenmediğini söyledi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamasından sonra ilişkilerin nasıl gelişeceğini kestirmenin mümkün olmayacağını söyleyen Büyükekşi “Çok hassas bir konu. İlerleyen günlerde ayrıntısıyla değerlendirmek gerekir” dedi. Bu yılın sonunda 130 milyar dolarlık ihracat rakamını aşmayı hedefleyen Türkiye’nin İsrail’e ihracatı ithalattan daha fazla. Geçen yılın ilk 7 ayında 1 milyar 154 milyon dolar olan ihracat bu yıl aynı dönemde 1 milyar 382 milyon dolara yükseldi. İthalat ise İsrail tarafının engellemelerine rağmen 2010 yılının Ocak-Temmuz aylarında 842 milyon dolardan, bu yılın aynı döneminde 1 milyar 181 milyon dolara çıktı. İsrail’de geçen yıl sendikaların çağrısı üzerine Türk mallarını boykot kampanyası başlatılmıştı. İsrail’in en büyük iki market zinciri de Türk mallarını satmama kararı almıştı. İsrail’le olan ticaretin Türkiye’nin ticareti içindeki payının sadece yüzde 0.4 olduğu dikkate alındığında kopan ilişkilerin yeni dönemde de Türk dış ticaretine etkisinin az olacağı, buna karşılık turizmi sıfırlayacağı belirtiliyor.

İSRAİLLİLERİN YERİNİ ARAP TURİSTLER DOLDURDU
Turizm yetkilileri Mavi Marmara olayı sonucunda İsrail’den Türkiye’yi ziyarete giden turist sayısında hatırı sayılır bir azalma görülüğüne dikkat çekiyor. Türkiye Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın verilerine göre İsrailli turist sayısı 2008 yılında 500 bini geçerek 2010 yılına kadar devamlı bir yükselme göstermiş fakat bu yılın ilk 8 ayında 49 binlere kadar düştü. Ancak İsrailli turistlerin yerini Araplar doldurdu. Sadece İstanbul’u 7 ayda İslam coğrafyasından ziyaret eden turistlerin sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 arttı. İstanbul’a bu yıl 700 bin 228 Arap turist geldi.

İŞBİRLİĞİ ANLAŞMALARI
21 Ocak 1994: İsrail’le Savunma İşbirliği Anlaşması 31Mart 1994: Güvenlik/Gizlilik Anlaşması

15 Ocak 1995: Terörizmve Diğer Suçlarla Mücadele Antlaşması
7 Kasım1995: F4 İşbirliği Anlaşması
23 Şubat 1996: Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması
AKDENİZ'DE ASKERİ ÖNLEM ALIRIZ

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, İsrail hükümetine karşı alınacak önlemleri sıraladığı 5 maddelik listenin en dikkat çekici noktalarından biri ‘seyrüsefer serbestisi’ne yönelik yaptırım oldu. İsrail DoğuAkdeniz’de gemileri durduruyor, yolunu çeviriyor ya da el koyuyor. Mavi Marmara’nın da içinde yer aldığı yardım gemilerine yapılan saldırı uluslararası sularda gerçekleştirilmişti. Bu saldırının seyrüsefer serbestisini ihlal anlamına geldiğini belirten Dışişleri kaynakları, bunun ‘korsanlık’ olduğunu belirtiyor.

Yetkililer şu ifadeleri kullanıyor: “Doğu Akdeniz’de en geniş kıyısı olan ülke olarak denize açılıyoruz. Biri geliyor ‘Siz benim ambargomu deliyorsunuz, gözünün üstünde kaşın var durduruyorum’ diyor.Gerektiğinde alacağımız askeri önlemler ile bunun bir daha olmasının önüne geçeceğiz.
”Dışişleri yetkilileri, Davutoğlu’nun bu aşamada alınan tedbirleri açıkladığını, İsrail’in tavrına göre daha sert önlemlerin söz konusu olabileceğini vurguluyor.
İKİNCİ KATİP İLE SON UYARI
Dışişleri personeli olduktan sonra ilk kez tayin edilenler ‘üçüncü katip’ olarak tanımlanıyor. İkinci ataması yapılanlar ise ‘ikinci katip’ oluyor. İkinci katiplik görevi, henüz başkatip olmamış en fazla 7 yıllık memurlar tarafından yerine getiriliyor. Diplomatik kaynaklara göre ilişkilerin ikinci katiplik seviyesine indirilmesi, son bir uyarı niteliği taşıyor. İsrail’in, Türkiye’nin özür, tazminat ve Gazze’ye ablukanın kaldırılması taleplerini yerine getirmemesi durumunda bir sonraki aşamanın ilişkilerin dondurulması olduğu belirtiliyor. İkinci katip uygulamasının karşılıklı olacağı kaydediliyor.