İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı Necati Özkan önce İBB dosyasından, sonra da Hüseyin Gün’ün merkezinde yer aldığı casusluk dosyasından tutuklandı. Nisan ayından bu yana Kandıra Cezaevi’nde.
T24’den Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtlayan Necati Özkan hapishane günlerini anlattı. Necati Özkan kendisini ziyaret edenleri anlattığı bölümde, devre arkadaşlarının da ziyaretine geldiğini söyledi.

Necati Özkan 1981 yılında Kara Harp Okulu’ndan mezun olup, topçu teğmen rütbesiyle kıtaya çıktı. 1984 yılında teğmen rütbesindeyken, solcu oldukları için 1500 subayla birlikte ordudan atıldı. Ancak TSK’da devre arkadaşlığı çok önemlidir. Devreler arasında dayanışma ruhu TSK’dan ayrılsalar bile devam eder. Necati Özkan sadece Kara Harp Okulu’nu bitirmiyor; önce Kuleli Askeri Lisesi’ne oradan da Bursa Işıklar Askeri Lisesi'nden mezun oldu. O yüzden Necati Özkan için devre arkadaşlığı daha da önemli.

ATILDIKTAN SONRA REKLAMCI OLDU

Necati Özkan Cansu Çamlıbel’e ziyaret eden devre arkadaşlarının isimlerini vermemiş. Özkan’ın devrelerinden birisi bugün TSK’nın başında olan Genelkurmay Başkanı Selçuk Bayraktaroglu. Necati Özkan gibi 1981 yılında Kara Harp Okulu’ndan mezun olan Selçuk Bayraktaroğlu, muhabere teğmen rütbesiyle göreve başladı.
Necati Özkan TSK’dan atıldıktan sonra Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirip, reklam sektöründe hayatına devam etti. Selçuk Bayraktaroğlu TSK’da kariyer basamaklarını tek tek tırmanarak yükseldi. FETÖ’nün hedef aldığı subaylardan birisi olmadı. 15 Temmuz’daki FETÖ’nün başarısız kalkışmasından sonra Bayraktaroğlu’nun yükselişi daha da hızlandı. TSK kulislerinde kendisinden “reisçi general” diye bahsedilerek Erdoğan’a yakın olduğu sıklıkla vurgulanıyordu. Son YAŞ kararları sonrası Genelkurmay Başkanlığına getirildi.

TEĞMENLER OLAYINDA TERS DÜŞTÜLER

Selçuk Bayraktaroğlu devre arkadaşı Necati Özkan’la en son teğmenler olayında karşı karşıya geldi.
Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde subay andını okuyan teğmenlerin oybirliğiyle atılması için baskı yapan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktaroğlu’ydu. Bu süreci Ersin Eroğlu Teğmenler kitabında ayrıntılı olarak anlattı. Kitapta, teğmenlerin ihracında Selçuk Bayraktaroğlu’nun rolü şöyle anlatılıyordu:
“Teğmenlerin Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) karşısına çıktığı 16 Ocak ile ihraç kararının açıklandığı 1 Şubat arasında Kara Kuvvetleri’nde hareketli günler yaşanıyordu. Teğmenler savunmasını yaptıktan sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan ayrıldı. İlk oylama orada yapıldı. Oylama sonucunu öğrenmek için ulaştığım askeri kaynaklar ilk oylamada komutanların 7’sinin ihraca karşı oy kullandığını kaydetti. Haber, önce Beştepe’ye ardından Milli Savunma Bakanlığı’na ulaştı. Tanrılar, kurban istiyordu. Yüksek Disiplin Kurulu üyelerine baskılar yapıldı. Hepsiyle tek tek görüşüldü. Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktar kararın ‘oybirliğiyle ihraç’ şeklinde olması gerektiğini iletiyordu. Komutanlar şerhleri geri çekmek istemediklerini iletti. Sonrasında başlarına gelecekleri biliyorlardı. Baskı bir yerden sonra sonuç verdi ancak karar yine oybirliğiyle çıkmadı. İhraca karşı çıkan YDK üyelerinden üçü oyunu ihraçtan yana çevirdi. Şerh koyan 4 komutanın kararı ise değişmedi.”

Devre arkadaşı Necati Özkan ise Selçuk Bayraktaroğlu’nun tam tersi düşünüyordu. Atatürkçü teğmenleri savunan Necati Özkan sosyal medyadan teğmenlerin ihracını şiddetle eleştirerek “Okulu'ndan mezun olduktan 3 yıl sonra ben ve benim gibi 1.500'e yakın genç subayı hukuksuz biçimde ordudan re'sen emekli eden 12 Eylül'ün darbeci generalleri FETÖ'ye TSK'nın kapılarını sonuna kadar açmıştı. Sonrası malum... ‘Mustafa Kemal'in Askerleriyiz’ dedikleri için bu şerefli teğmenleri ordudan ihraç edenler kimlere kapıları açıyor? Herkes emin olsun ki bu onurlu gençler sahipsiz kalmayacak” demişti.