31 Mart 2016 Perşembe

IHTAR Anti Drone Sistemi


img_1004-1 Son zamanlarda drone ve mini IHA’larin cesitli yontemlerle engellenmeye calisilmasi haberleri cok gundemde.
Hollanda Polisi izinsiz ucan IHA’lari yakalamak icin kartallari egitip kullanma karari aldi .
Drone kullaniminin hem sivil havaciligi tehlikeye attigi hem de sabotaj icin kullanilmaya baslanacagi ile ilgili haberler cikmaya basladi. PKK gibi terorist orgutlerin bunlari kullanmak icin calismalar yaptigi konusunda uyarilar yapiliyor .
Acik kaynaklarda nasil drone yapilabilecegi ve yapimda gereken parcalarin nasil temin edilebilecegine dair bilgilere herkes erisebilir hale geldi .
Hatta bazi bolgelerde drone kullanimi yasaklandi.
Tum bunlari dikkate alan Aselsan, oncelikli olarak Askeri hedefleri korumak amacli “IHTAR”i gelistirdi.
“IHTAR” ANTI DRONE SISTEMI
Amac: Sehir ici ve kirsal alanlarda; drone, model ucak, mini ve mikro IHA tehditlerini yok etmek.
Alt sistemler: Radar, Elektro Optik (E/O) Sensor, Elektronik Taarruz Birimi, Komuta Kontrol Unitesi
Uygulama Alanlari: Kritik tesislerin korunmasi, yasadisi sinir ihlallerinin engellenmesi, yuksek katilimli etkinliklerin guvenligi, vb.
Kullanim Sekli: Sabit veya mobil platformlar uzerinde
 
ACAR Gozetleme Radari [4]:
• 40 km azami menzil (Mikro IHA’lar icin 2 km)
• 360 derece surekli veya sektorel tarama imkani
• Gece/gunduz ve tum hava sartlarinda calisma imkani
• Coklu hedef belirleme ve takibi
• Ararken takip (TWS) ozelligi
• Otomatik hedef siniflandirma
HSY E/O Sensor:
​• Termal kamera
• Gündüz gorus kamerası
• Cevre gozetlemesi ve hedef tespiti
• Iki eksenli yuksek stabilizasyon ve isaretleme hassasiyeti ile yuksek hedef izleme performansi
• Tum hava kosullarinda ve cesitli ortamlarda calisma imkani
GERGEDAN Tasinabilir RF Aktif Koreltme/Karistirma Sistemi :
• Uzaktan kumanda, telsiz, GPS alicilari, Wi-Fi, ISM bandlari, GSM 900/1800, 3G ve 4G ve diger tum frekans bandlarini kapsama, aktif koreltme ve karistirma (jamming) ozelligi
• Karistirma profilleri tanimlayabilme veya tanimli profillerden secim imkani
• Bilinen tum mini IHA ve model ucaklara karsi koruma
• Ozel tasarimli anteni sayesinde koruma semsiyesi olusturabilme
• Coklu hedef saldirilarina karsi tam koruma
• Li-ion batarya ile en az 2 saat veya aractan besleme ile surekli kullanim
 
Sistem; entegre Cografi Bilgi Sistemi, alarm zonlari, otomatik tehdit belirleme ve takip, filtreleme ozellikleri ile komuta kontrol kabiliyetlerini tek merkezden kullanilabilir hale getirmektedir.
Genel Ozellikleri:
• Tasinabilir radarlar kullanilarak ayni anda bir cok IHA’nin hassas olarak belirlenmesi ve takibi
• Dusuk yanlis alarm oranlari
• E/O ve termal kameralarla tehditlerin uzaktan tanimlanmasi
• Otomatik video takibi
• Ozel tehditler icin yoneltilmis karistirma kabiliyeti
• Toplu saldirilar icin cok yonlu karistirma kabiliyeti
• Yeni profiller tanimlayabilme
• Tum RF bandlarinda aktif koreltme ve karistirma
• Yazilimla programlanabilir karistirma frekanslari
• Minimum operator mudahalesi
• Tum hava kosullarinda calisabilme
• 7/24 gorev yapabilme
• Askeri standartlara uyumluluk
Sistemin esnek bir mimarisi olup ilave radar ve diger sistemler de kullanilabilir.

Balyoz davasının 1 numaralı sanığı emekli Org. Çetin Doğan: Güneydoğu'da halkı, devletten uzaklaştırdılar

"Önceki hiçbir hükümet döneminde olmayanları yaşıyoruz"

Sözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, Balyoz davasının bir numaralı sanığı olarak 5 yıl hapiste kalan emekli orgeneral Çetin Doğan’ın, Güneydoğu’daki çatışmalar için “Halkı devletten uzaklaştırdılar” yorumunu yaptığını belirtti.

Yazısında emekli orgeneral Doğan’ın “Önceki hiçbir hükümet döneminde olmayanları yaşıyoruz” sözlerine de yer veren Öztürk, Çetin Doğan’ın ‘operasyonlara katılan askerlerin yeterli eğitimi olmadığı’ görüşüne de yer verdi.

Öztürk’ün bugün (30 Mart 2016) yayımlanan “Komutan gözüyle Güneydoğu” başlıklı yazısı şöyle:
Çetin Doğan, 1997-1999 yıllarında merkezi Diyarbakır’da olan Asayiş Kolordu Komutanlığı görevinde bulundu. Güneydoğu’nun koşullarını çok iyi bilen, buna göre önlemler alınması için kafa yoran Çetin Doğan, Genelkurmay Harekat Başkanlığı döneminde İçişleri Bakanlığı ile Emniyet Asayiş Yardımlaşma (EMASYA) protokolünü hazırladı.

Bu protokol uyarınca asker, kendi görev alanlarıyla emniyet ile birlikte plan hazırlıyor, sokak çatışmalarına karşı da askerler eğitiliyordu. “Aman bu plan darbe planıdır” naraları sonucu protokolün birçok maddesi uygulamadan kaldırıldı. Bugün, Güneydoğu’da operasyon yapılan ilçelerde “askerin meskun mahalde çatışma eğitimi almadan gönderilmesi” yüzünden sıkıntılar yaşandığı belirtiliyor. Bunu yapan da AKP oldu.

Halkı, devletten uzaklaştırdılar

Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın bir numaralı sanık yapıldığı, 5 yıla yakın cezaevinde tutulduğu, ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırıldığı “Balyoz Davası”nda, sahte belgelerle, dijital verilerle Türk Silahlı Kuvvetleri’nde büyük tasfiye operasyonu gerçekleştirildi. Çetin Doğan, Güneydoğu’dan her şehit haberini duydukça yüreği sızlayan ve ülkemizin nereden nereye getirildiğini gören bir komutan… “Ne oluyor?” diye sorduğumda şunları anlattı:
“Benim öteden beri inandığım ‘en büyük savunma gücü halkın devletine gönülden bağlılığını sağlamak’ olduğudur. Ama bunlar ne yaptı? Devletin yanında olan halkı, devletten uzaklaştırdılar. Bugün ülkemiz çok kritik bir noktada. Bundan sonra devlet çok dikkatli olursa o kritik süreçten kurtarabilir. Bunun için de her şeyden önce şeffaf, halkın ihtiyacını ve onun gerçek istemlerini dikkate alan adımlar atılmalı. Ama görüyoruz ki bunlar değil seçim hesapları, başkanlık hesaplarıyla ülkemiz oradan oraya savruluyor.

Devlete güven kalmamış

Güneydoğu’da da devletin yanında olan halk, yaşananlardan sonra devlete olan güvenini kaybetmiş. Çünkü siyasetçiler, bugün söylediklerinin yarın tam tersini yapıyor. Bu ellerde, geleceğimizin pembe olmadığı kesin. Önce yaptıkları yanlışları kabul etmeleri, bundan sonra da bölgenin rehabilitasyonuna yönelmeleri gerekiyor. Ne yazık ki bölgede her şey darmadağınık.
Yapılan operasyonlarda acı kayıplarımızın sorumlusu da AKP’nin izlediği politikalardır. Gerçek şu ki meskun mahalde operasyonlar konusunda tecrübesizlikler var. EMASYA protokolü gereği güvenlik güçleri arasında eğitim birliği, koordinasyon vardı. O eğitimleri kaldırtan da AKP hükümetidir. Zamanında terör örgütüyle pazarlık içinde olanlar kıymetli hale geldi, halkın birliği için canını verenler, bu uğurda mücadele edenler ise ‘tu kaka’ gibi görülmeye başlandı. Ülkeyi bu hale getirenler, önce kendileriyle hesaplaşmalı.

Operasyon yaptırmayanlar

Bölücü terör örgütüne dönük operasyonları yaptırmayan valiler, terör örgütü ilçelerde etkinliğini artırmaya başlayınca askeri yardıma çağırıyor. Teröristlerin bu kadar kontrolsüz kalmaları, ilçelere yerleşmelerine, silahlanmalarına seyirci kalınmasının sorumluları bir gün çıkıp ‘yanlış yaptıklarını’ açık seçik bir biçimde kamuoyuna anlatmalı.
Bu ülke Habur’dan giriş yapan teröristler için seyyar mahkeme gönderildiğini, onların görkemli bir biçimde Diyarbakır’a gelişini unutmadı. O günlerde yaptıklarına ‘çok güzel şeyler oluyor’ diyorlardı. ‘Güzel günler’ dedikleri, işte bugün yaşadıklarımız. ‘Çok güzel şeyler oluyor’un acı meyveleri bunlar…

 

En büyük gaflet

Askerlik hayatımda hep ‘Barışta ter dökmeyen savaşta kan döker’ sözünü dikkate aldım. Teröristlerin ilçeleri bu hale getirmesine seyirci kalınması en büyük gaflettir. Teröristlerin silahlandığını, mühimmat yığınağı yaptığını, patlayıcılar yerleştirdiğini başta yöre halkı çok iyi biliyordu. Bunlara göz yuma yuma, dokunmaya dokunmaya ülkeyi bu hale getirdiler. Kahrolmaktan başka çare yok.
Çıkış yolu ancak güven veren bir hükümetle olur. ‘Biz her zaman haklıydık’ diyorlar. Madem haklıydınız ülke bu hale nasıl geldi? Hükümet, bölücü örgütle ilgili hatalarını kabul etmiyor ve hâlâ haklı oldukları görüşünü savunuyor. Eşkıya ile pazarlığın onları cesaretlendirmekten başka bir işe yaramayacağını belirtmiştik. Ortaya çıkan tabloya rağmen hâlâ ‘biz haklıydık’ demeyi de sürdürüyorlar.
İktidara geldiğiniz 2002 yılında terörün durumu neydi, bugün ne? Güneydoğu’daki vatandaşlarımızla konuştuğumda hepsi ‘birlik, beraberlik’ diyor. Başka bir şey değil. Güçlü bir Türkiye’nin unsuru olmayı bütün bölge halkı ister.”
AKP’nin kararsız ve değişken politikaları yüzünden sorun giderek derinleşiyor. Önceki hiçbir hükümet döneminde olmayanları yaşıyoruz…

Genelkurmay: 12 Nisan 2007'deki Basın Bilgilendirme Toplantısı'ndan önce ya da sonra karargahta toplantı yapılmadı

Savcılık, bildiriden önce toplantı yapılıp yapılmadığını sormuştu

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, '27 Nisan 2007 e-muhtırası'na ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, Genelkurmay Başkanlığı'na 'bildirinin yayımlandığı tarihten önce karargahta toplantı yapılıp yapılmadığını' sormuştu. Başsavcılığı'nın yazısı üzerine Genelkurmay, “12 Nisan 2007'de yapılan Basın Bilgilendirme Toplantısı'nın öncesinde ya da sonrasında toplantı yapılmadığını” kaydetti.
Yeni Şafak gazetesinden Osman Özgan'ın haberine göre; 27 Nisan e-muhtıra soruşturmasında 'şüpheli' olarak yer alan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, bildiriye TSK içindeki hiçbir personelin katkısının bulunmadığı şeklindeki beyanları üzerine savcılık, 'sözkonusu bildirinin tek başına alınacak bir kararla yapılamayacağını değerlendirmiş' ve Genelkurmay Başkanlığı'na bir yazı yazmıştı. Savcılık, yazıda, "Cumhuriyet rejimine özde değil sözde bağlı Cumhurbaşkanı" vurgusunun yapıldığı toplantının öncesinde Genelkurmay Başkanlığı'nda toplantı yapılıp yapılmadığını sormuştu.

 

"Toplantı yapılmadı"

Savcılığın yazısını değerlendiren Genelkurmay Başkanlığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na cevap gönderdi. Genelkurmay'ın yazısında, “12 Nisan 2007'de yapılan Basın Bilgilendirme Toplantısı'nın öncesinde ya da sonrasında karargahta herhangi bir toplantı yapılmamıştır. O tarihlerde karargahta general düzeyinde bir toplantı yapılmamış ve herhangi bir icrai harekete ilişkin karar alınmamıştır” denildi.

'Ben yazdım' demişti

Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, 27 Nisan e-muhtırası ile ilgili sessizliğini, olayın gerçekleştiği 2007'den 2 yıl sonra bozmuş ve “27 Nisan bildirisi, muhtıra değil. Bunu ben, kendim yazdım. Cuma akşamıydı. Oturup bizzat kendim yazdım. Neden cuma akşamı verdik? Ertesi gün Ankara'dan ayrılmam gerekiyordu. Dolayısıyla gitmeden önce yayınlanmasını arzu ettim. 27 Nisan bildirisi, TSK'nın laiklik karşısındaki hassasiyetini vurgulayan bildiridir. Laikliğin zedelenmekte olduğu kuvvetli şekilde ortaya çıktı. Bildiride bir de laiklik vurgusu vardı. Cumhurbaşkanlığı seçimi değildi. Cumhurbaşkanı ile ilgili olarak tek bir cümle vardı. Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci laik-anti laik tartışmalarına odaklanmıştır. Bildiriyi hazırladığım için pişman değilim” demişti.

Sürecin siyasi ayağı da araştırılıyor

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 27 Nisan bildirisinin yayınlandığı sürecin siyasi ayağını da araştırıyor. Bu kapsamda, eski AK Parti Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ı (dönemin DYP milletvekili), tanık sıfatıyla ifadeye çağırdı. Kandoğan, 2012 yılında TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'nda verdiği ifadesinde, “Askerler Ağar ile Mumcu'ya 'eğer Meclis'te bulunursanız biz yönetime el koyacağız ve bunun sorumlusu da sizler olacaksınız' mesajı verdi. Mumcu ve Ağar öyle korkutuldular, öyle tehdit edildiler ki, darbe olacağına inandılar” ifadelerini kullanmıştı. Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar, Türk siyasi hayatının en önemli krizlerinden biri olan TBMM'deki Cumhurbaşkanlığı oylamasına katılmamıştı.

Tuğgeneral hakkında astsubay ile erlere ırkçılıktan ve mobbingden suç duyurusu

Orgeneral Kamil Başoğlu, İ.C.'nin ifadesini aldı

Tuzla Piyade Okulu’nda 29 Aralık 2015’te kendisini kışla içindeki bir ağaca asarak intihar eden er Taha Yapar’ın ölümü hakkında yürütülen soruşturma sırasında, Tuzla Piyade Okulu Komutanı Tuğgeneral İ.C.’nin görevli personele hakaret ettiği, mobbing uyguladığı ve ırkçı ifadeler kullandığı iddiasıyla hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusunda İ.C.’nin görevden alınması, görevi başındaki memura görevinden dolayı hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, memuriyet görevini kötüye kullanma suçları nedeniyle Genelkurmay Askeri Savcılığı’nca soruşturma izni verilmesi talep edildi. İddialar üzerine Genelkurmay Eğitim ve Doktrin Komutanlığı Başkanı (EDOK) orgeneral Kamil Başoğlu’nun Tuzla Piyade Okulu’nda İ.C.’nin ifadesini aldığı öğrenildi.

“Van’lı değil mi? Al sana bir…”

İntihar olayını araştırmak için 27 Ocak’ta yapılan toplantıya katılan Tuğgeneral İ.C., astsubaylar S.Ş., E.K., ve intihar eden er Taha Yapar’ın yakın arkadaşı onbaşı G.Ç. ile er S.Z.’ye küfür ve hakaret ettiği öne sürüldü. Astsubay S.Ş.’ye “Otur ulan hain” dediği öne sürülen İ.C.’nin bir diğer astsubay E.K.’ya yönelik olarak “Otur ulan, hain! Şerefsiz! İt soyu” ifadelerini kullandığı suç duyurusu dilekçesine yansırken, onbaşı G.Ç.’ye “Van’lı değil mi? Al sana bir o. çocuğu daha” dediği ve İ.C.’nin Van’lı bir diğer er S.Z’nin tekmil vermesinin ardından “Al bir o. çocuğu daha” ifadelerini kullandığı iddialar arasında yer aldı.

"Cenazem sahipsiz kalmasın diye gelmiş!"

Tuğgeneral İ.C.’nin intihar eden er Taha Yapar hakkında ise, “Bu adam buraya cenazem dışarıda sahipsiz kalmasın, burada cenazeme sahip çıkarlar diye kendisini asmaya gelmiş.” dediği suç duyurusu dilekçesine yansırken, yürütülen soruşturmada ifade veren askerlerin bu ifadelerin İ.C. tarafından kullanıldığını doğrulaması dikkat çekti.
Suç duyurusunda, astsubay E.K.’nın tuğgeneral İ.C.’nin hakaretleri nedeniyle istifa etmek istemesi ve hakaretler nedeniyle sivil savcılığa da şikayette bulunmasından sonra, İ.C.’nin E.K.’yı yanına çağırarak “Senin hiç haysiyetin, şerefin yok mu? Neden sivil savcılığa müracaat ettin? Beni orada yargılayamayacaklarını bilmiyor musun? Seni mahvedeceğim, şerefsiz hırsız, dışarıda olsan ölürdün! Seni kim astsubay yaptı lan? Allah onların da belasını versin! Daha önce verdiğin istifayı geri çektin? İstifanı geri çekmen için seni yarbay F.C.Ç mı zorladı? Erkeksen istifa et!” diyerek tekrar tehdit ve hakaret ettiği belirtildi.

EDOK Başkanı Tuzla Piyade Okulu'nda

Astsubay E.K.’nın avukatı Erkan Akkuş tarafından dün Genelkurmay Başkanlığı’na yapılan suç duyurusunda yer alan iddiaların ardından, Genelkurmay Eğitim ve Doktrin Komutanlığı Başkanı Kamil Başoğlu’nun Tuzla Piyade Okulu’nda İ.C.’nin ifadesini almak için Tuzla Piyade Okulu Komutanlığı’na geldiği öğrenildi.

TSK: Yasa dışı emir-komuta hiyerarşisine taviz verilmez

Türk Silahlı Kuvvetleri'nden 'askeri darbe' iddialarına yanıt geldi. TSK açıklamasında mutlak itaat ve tek emir komuta zinciri vurgusu yapıldı ve "Hiç bir yasa dışı, emir-komuta hiyerarşisi dışı oluşum ve/veya harekete taviz verilmesi söz konusu değildir" dendi.
"Demokrasiye bağlılığını her ortamda dile getiren Türk Silahlı Kuvvetleri'nde idari ve adli mekanizmalar sürekli ve etkin olarak çalıştırılmaktadır" denen açıklamada, TSK'da disiplinin mutlak itaat ile tek emir komutanın esas olduğu vurgusu yapıldı.
TSK'nın yürüttüğü operasyonlar hatırlatılırken, "Bazı medya organlarında hiç bir dayanağı olmadan yapılan haber ve yorumlar doğal olarak kahraman silah arkadaşlarımızın moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekte, tüm mensuplarımızı rahatsız etmektedir" ifadeleri yer alıyor.
Genelkurmay Başkanlığı'nın söz konusu haberlerle ilgili hukuki işlemlerin başlatıldığı ve suç duyurusunda bulunulduğu da kaydediliyor.

'Ordu içinde paralel yapı' iddiaları

Türkiye'de basında yer alan bazı haberlerde, TSK içerisinde Fethullah Gülen cemaatine yakın personelin darbe hazırlığında olduğu iddiaları ortaya atılmıştı.
Balyoz davasından beraat etmiş olan emekli kurmay Albay, CHP Milletvekili Dursun Çiçek, iddiaların gerçekçi olmadığını söylemişti.
Çiçek, Hürriyet gazetesine verdiği röportajda, "Ordudaki Fethullahçıların darbe yapacağı iddiasına güler geçerim. Böyle bir tehdit algılamıyorum. Fethullahçılar zaten şu anda Fethullahçı olmadıklarını kanıtlamaya çalışıyorlar" demişti.

Hasan Cemal: Erdoğan’la asker tiyatro mu yapıyor?

Hasan Cemal T24 için kaleme aldığı yazısında, Asker, "Erdoğan’ı sevebilir mi?" diye sordu.
Hasan Cemal: Erdoğan’la asker tiyatro mu yapıyor?
Hasan Cemal'in T24'te yayımlanan "Erdoğan’la asker tiyatro mu yapıyor?" başlıklı yaızısı;
Tayyip Erdoğan geçen gün Harp Akademileri Komutanlığı’na gitti, generallere, subaylara seslendi:
- Yiğit arkadaşlarım!
- Sizlerle gurur duyuyorum.
- Sizler yiğitsiniz.
- Cesursunuz.
- Eğitimlisiniz.
- Bilgili ve dirayetlisiniz.
- Sadakatlisiniz.
- Sizlerle iftihar ediyorum.
Dünkü yazımı bu konuya ayırmış, sormuştum:
- Erdoğan mı değişti, asker mi?
- Erdoğan mı askeri teslim aldı, asker mi Erdoğan’ı?
Erdoğan’ın Harp Akademileri konuşmasıyla ilgili olarak bugün aklıma başka sorular takıldı.
Gelişi güzel şöyle sıralayabilirim:
Asker, Erdoğan’ı sevebilir mi?
Asker, Erdoğan’ı samimi bulabilir mi?
Asker, Erdoğan’ın değiştiğine inanabilir mi?
Ya da Milli Görüş gömleğini sırtından çıkardığına inanabilir mi?
Asker, Erdoğan’ın hayata,
Türkiye ve dünyaya bakışını beğenebilir mi?Paylaşabilir mi?
Asker, Erdoğan’ın Atatürk’e, laik cumhuriyete, din ve devlet işlerine bakışını olumlu bulabilir mi?Asker, Ergenekon ve Balyoz’la ilgili olarak, “Ben bu davaların savcısıyım” diyebilmiş Erdoğan’a güvenebilir mi?
Asker, kendi komutanlarının, kendi silah arkadaşlarının hapse atıldığı, yıllarca yargılandığı bir dönemin Başbakan’ından, Erdoğan’dan nereye kadar hoşlanabilir?
Asker, bir Genelkurmay Başkanı’nın ‘terör örgütü  iderliği’nden yargılanmasını ne kadar içine sindirebilir? Asker, “Paralelciler bizi aldattı” deyip işin işinden sıyrıldığını belirten Erdoğan’a ne kadar inanabilir, onu bu konuda ne kadar affedebilir?
Ya da affeder mi?
 Asker, bir cumhurbaşkanı olarak, bir başkumandan olarak Erdoğan’ı ne kadar içine sindirebilir? Asker, sırtını sistemli bir  biçimde Batı’ya dönen, yüzünü Doğu’ya, İslam alemine çeviren, Batılı hayat tarzından hiç hoşlanmadığını her fırsatta belli eden bir Erdoğan’a sempati duyabilir mi?
Asker, Erdoğan’ın Atatürk’e, laik cumhuriyete ihanet ettiğini düşünüyor olabilir mi?
Böylesi duygu ve düşünceler kafaların arkasında saklı duruyor olabilir mi?
Asker, askeri vesayet kurumlarının büyük ölçüde yerli yerinde durduğu, ‘Atatürkçü yetişme ve eğitim’ tarzının askeri okullarda, akademilerde aynen devam ettiği bir ortamda, Erdoğan’a bakış açısını nereye kadar değiştirebilir ki?..
Bu kadar soruyu alt alta sıralamak darbe kışkırtıcılığı mı, kışlaya dönüp bakma alışkanlığını kaşımak mı? Hayır, ikisi de değil
Sorular çoğaltılabilir ama gereksiz.
Peki, neden bu kadar soruyu alt alta sıralıyorum ki?
Yoksa darbe kışkırtıcılığı mı?
Çoktandır ortalıkta gözükmeyen kışlaya dönüp bakmaalışkanlığını kaşımak mı?
Elbette hayır, ikisi de değil.
Sadece bir durum tespiti yapıyorum.
Ayrıca cuntacılık nedir, iyi bildiğimi sanıyorum.
Bizzat yaşadığım için öyle.
Üstelik, başta Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım olmak üzere kitaplarını da yazdım.
Bu kitapları da darbecilik tarihin çöp tenekesine atılsın, Türkiye’de de asker, demokrasilerdeki gibi, seçilmiş sivil otoriteye tabi olsundiye yazdım.
Bu arada not düşmekte yarar var.
Bugün darbe deyince, daha çok akla askeri darbeler geliyor.
Oysa sivil darbeler de var.
Seçim sandığı yoluyla gelen darbeler...
Bunlardan birini şimdi kendi ülkemizde yaşamaktayız.
Erdoğan adım adım kendi ‘sivil diktası’nı yerleştiriyor.
Anayasayı ‘bekleme odası’na alıyor.
Rejimi fiilen değiştiriyor.
Anayasa Mahkemesi kararlarına uymuyor.
‘Güçler ayrılığı’nı, ‘yargı bağımsızlığı’nı çiğniyor.
Sözü daha fazla uzatmak istemiyorum.
Bugün asker kışlasında!
Asker, seçilmiş ‘sivil otorite’ye tabi gözüküyor.
Peki ya sivil otorite, demokrasi ve hukuka bağlı mı?
Hayır değil.
Asıl mesele de burada düğümleniyor.
Bu düğümü nasıl çözeceğiz?
Halkın oyuyla gelen, ‘oyunun temel kuralları’nı unutmaya başlarsa n’olacak?
N’apacağız?..
Hem askeri, hem sivil darbelere hayır derken bazen aklıma takılan şu soruyla yazımı noktalıyorum:
Acaba Erdoğan’la asker, geçen gün bir sahnesine Harp Akademileri’nde tanık olduğumuz bir tiyatro oyunu mu oynamaktalar?..

25 Mart 2016 Cuma

Devletin 'Milli Güvenlik' fiyaskosu; 26 yıllık 'güvenlik ili' Şırnak! /// CELAL BAŞLANGIÇ

Ellerinde otomatik tüfekleri, üzerlerinde çelik yelekleri, bellerinde fişeklikleri, başlarında kasklarıyla Jandarma Özel Harekat Timleri etten duvar örmüşler.

Arkalarında, kazılan avcı çukurunun taşlardan örülmüş duvarı var.

Onun da arkasında betondan yapılmış kontrol noktası yükseliyor. Üstündeki kum torbalarının arkasında bir asker ağır makinalı tüfeğiyle sipere yatmış. Binaya dikilmiş gönderde Türk bayrağı dalgalanıyor.

İnsanın gözü ister istemez geçilecek komşu ülkenin bayrağını arıyor.

Ama bulunduğumuz nokta iki ülke arasındaki sınır değil, burası bu ülkenin iki komşu ili, Mardin ile Şırnak il sınırı!


Hani bu kadar sıkı önlem Türkiye-Suriye sınırında alınsa, "MİT TIR'ları"ndan başka kuş bile uçamaz.

Çapraz duran polis TOMA'sıyla, arkasına yığılmış JÖH zırhlılarıyla yol kesilmişti.

Mardin-Midyat üzerinden İdil'e, Şırnak kent merkezine, Cizre'ye, Silopi'ye, oradan Habur sınır kapısına uzanan yol polis TOMA'sıyla, arkasına yığılmış JÖH zırhlılarıyla kesilmişti.

Urfa'dan, Mardin'den Cizre'ye, Silopi'ye, Habur'a giden binlerce yıllık tarihi İpek Yolu zaten Nusaybin'deki çatışmalar nedeniyle günlerdir kapalıydı.

Bu yüzden Irak'a giden, Güney Kürdistan'dan gelen TIR'lar da Midyat-İdil yolunu kullanıyordu.

Şimdi bu yol da kesilmişti.

Amaç, "Final Newroz'u"nu Cizre'de yapmak isteyen HDP, DBP, DTK ve HDK heyetindeki eş genel başkanları, milletvekillerini, belediye başkanlarını ve destekçilerini "Şırnak il sınırı"ndan içeri sokmamaktı.

Jandarma Özal Harekat'ın başındaki "rütbesi belli olmayan komutan"la "müzakere"yi HDP Grup Başkan Vekili Çağlar Demirel yapıyor. Neredeyse bir saatten fazla "nafile" bir tartışmaya dönüşüyor görüşme. Demirel çok haklı sorular soruyor. Ne hakla yollarının kesildiğini, seyahat özgürlüğünün neye dayanarak engellendiğini, ellerinde yazılı emir olup olmadığını defalarca dile getiriyor. "Komutan"ın buna verilecek geçerli bir yanıtı yok. Ancak sonuna kadar tek bir saygısız sözcük etmeden duruma boşuna bir "mantıklı" açıklama getirmeye çalışıyor. Ama zaman zaman da "Tamam siz bir dilekçe yazın, ben kaymakam beye götürüp size bir yazılı cevap vermesini sağlayayım" gibi "olmazı zorlama" noktasına varsa da, oynanan oyun ortaokul müsameresi kıvamında bile değildi.

Aslında yaşanılan tartışmanın altında Türkiye genelinde olduğu gibi Şırnak Valiliği'nin Newroz'la ilgili verdiği yasak kararı vardı:

"İlimiz genelinde Bölücü Terör Örgütüne karşı yürütülen operasyonlar sebebiyle Şırnak İl Merkezi ve tüm ilçelerimizde 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamında yapılacak olan açık hava toplantıları ve gösteri yürüyüşleri ile düzenlemesi muhtemel Nevruz etkinlikleri, ortaya çıkabilecek herhangi bir provokasyonun engellenebilmesi Milli Güvenlik, Kamu düzeni, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması ve suç işlenmesini önlemek amacıyla; uygun şartlar oluştuğunda tekrar değerlendirilmek ve en kısa sürede tekrar serbest bırakılmak üzere 16.03.2016'dan itibaren ikinci bir emre kadar yasaklanmıştır."

(Buradaki "başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması ve suç işlenmesini önlemek amacıyla" Kürt kentlerinde Kürtlerin Newroz bayramını kutlamasını yasaklamak gibi bir abukluğa şimdilik takılmayın ama Valiliğin kararındaki "Milli Güvenlik" anlayışını bir kenara yazın. Çünkü işin sırrı Şırnak'ın "güvenlik ili" olmasında yatıyor.)

Saatler sürüyor tartışma. İki taraftada yüzlerce, belki de binlerce araçlık yığılma olmuş. Daracık yola sıkışmış dev TIR'lar. "Komutan", "Yolu açın yoksa müdahale edeceğiz" deyince herkes enlemesine yola çekilmiş TOMA'yı gösterip "Asıl yolu kapatan sizsiniz, önce siz açın" karşılığını veriyor.

"Komutan" gelenlerin niyetini zaten baştan okumuştu!

"35 araçlık konvoyla Nevruz kutlamaya geldiniz. Valilik de bunu yasakladı, geçiremem."

Sormadan edemiyorum:

"Biz gazeteciyiz. Gazetecilerin de Şırnak'a girip Newruz kutlayacak hali yok ya kendi başlarına. Biz geçelim o zaman."



"Komutan" kimseyi geçirmeme emri almış ya bu yüzden çok kararlı, refleks olarak elini kaldırıyor havaya hemen:

"Hayır, sizi de geçirmem!"

Artık geri dönülmesine karar veriliyor. Selahattin Demirtaş, asker-polis barikatının önünde hayli sert bir açıklama yapıyor.

"Newroz programlarımızı bitirdik ve tankla topla gerçekleştirilen yıkım ve katliam tablosu sonrasına Cizre halkıyla buluşmak amacıyla bir ziyaret gerçekleştirmek istedik. Saatlerdir hiçbir yasal gerekçe, yazılı belge sunulmadan bekletiliyoruz... Cizre'de çok ağır bir insanlık suçu işlendi. Şırnak Valisi, Cizre Kaymakamı, Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı ve bu talimatı yerine getiren güvenlik güçleri, bunların hepsi ağır bir insanlık suçu işlediler. Ve bu suçun ortaya çıkmasından korkuyorlar. Panik halindeler. İnsanlık suçlarında zaman aşımı yoktur. Ulusal ve uluslararası düzeyde mutlaka bunun hesabı sorulacak."
Geri dönerken arkamızda kalan Şırnak'ın kent merkezinden, ilçelerinden vahim haberler geliyor.

Şırnak kent merkezinde sokağa çıkma yasağı var. Çatışmalar sürüyor. İdil de aynı durumda.

Cizre ve Silopi üç ay boyunca abluka altında kalmış, binlerce ev yakılıp yıkılmış, yüzlerce insan yaşamını yitirmiş. Geceleri sokağa çıkma yasağı hala sürüyor.

İşte Şırnak il genelinde 2016 yılının Mart ayında korunmak istenen "Milli Güvenlik" ve "Kamu Düzeni"nin durumu bu.

Zaten 25 yılı aşkın bir süreçten bu yana Şırnak kenti özelinde yaşananlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin sağlamak istediği "Milli Güvenlik" ve "Kamu Düzeni" açısından tam bir fiyasko.

YIL 1990: ŞIRNAK 'GÜVENLİK İLİ' YAPILIYOR

1984'ün Ağustos'unda başlayan silahlı PKK eylemleri giderek yayılıyor.

Örgüt daha fazla kitle desteği bulmaya başlıyor bölgede.

Özellikle Cizre örgüte ilk kitlesel desteği veren, kadınların, gençlerin, hatta çocukların katılımıyla ilk kitlesel eylemlerin yapıldığı yerleşimlerin başında geliyor.

PKK'nin bölgedeki gücünü iyice hissettirdiği yıllardan belki de ilkidir 1990.

İktidarda ANAP var. Turgut Özal daha yeni Cumhurbaşkanı olmuş. Başbakan da Özal'ın "atadığı" Yıldırım Akbulut.

Aslında bugün yaşadıklarımıza da hiç yabancı gelmiyor bu görüntü.

Milli Güvenlik Kurulu'nda bir "tavsiye" kararı alınıyor; "Güvenlik nedeniyle Şırnak'ın il yapılması..."

ANAP Hükümeti bu doğrultuda TBMM'ye Şırnak'ın yanına eklediği Batman'ın da il yapılmasına dönük bir yasa getiriyor 1990'ın Mayıs'ında.

Esas hedef Şırnak'ı "güvenlik ili" yapmak. Yoksa il olacak bir büyüklükte değil Şırnak. O yıllarda Hakkari'ye bağlı bir ilçe.

Yasaya göre Mardin'e bağlı İdil, Cizre, Silopi gibi ilçeler bağlanarak Şırnak il olacak.

Yasanın geçmesinden bir hafta sonra da iki yeni ilde Olağanüstü Hal ilan edilmesi kararı gelecekti Meclis'in önüne.

Dönemin İçişleri Bakanı TBMM'de yasayı savunuyor:

"Şırnak ilçesi, emniyet ve asayiş bakımından önem arzeden, ekonomik ve sosyal yönden problemli olan ve coğrafi şartları kamu hizmetlerinin yürütülmesini aksattığı bir bölgede bulunmakta idi. Konumu itibariyle de bu bölgenin merkezindedir ve gelişmeye elverişli durumdadır. Bu potansiyelin değerlendirilmesi, kamu hizmetlerinin çevreye daha süratli intikali, etkin ve verimli olarak götürülmesi, ekonomik ve sosyal gelişmenin uygun bir yola kanalize edilmesi; nihayet, güvenlik kuvvetlerinin bölgedeki etkinliğinin daha arttırılarak, emniyet ve asayişin tam olarak sağlanması gayesine matuf olarak bu iki merkezimizin il haline getirilmesi için kanun tasarısı gündeme getirilmiştir."

Oysa Şırnak'ın il olmasıyla ilgili yasa TBMM Plan Bütçe Komisyonu'na geldiğinde SHP Milletvekili Hüsnü Okçuoğlu bütün bu "ekonomik ve sosyal gelişme" sosuyla gizlenmiş niyetin gerçek yüzünü açıklıyordu:

"Siz Şırnak'ı toplumun ihtiyacını, insanların sağlığa, idari yapıya, yargıya olan ihtiyacının karşılanması için il yapmıyorsunuz. Bir güvenlik ili yapıyorsunuz. Buranın il olmaya uygun hiçbir altyapısı yok. Bunun için bütçe de ayrılmıyor. Sadece güvenlik ile ilgili birimler oluşturacaksınız Şırnak'ta."

Şırnak'la birlikte Batman'ın il yapılması ve ardından Olağanüstü Hal ilan edilmesiyle ilgili TBMM'de bir hafta arayla yapılan iki görüşmede SHP'li Ali Topuz hükümetin gerçek niyetini bir kez daha deşifre ediyordu:

"Sizin esas gerekçeniz bölgenin asayişiyle ilgilidir. Bunu niye açıkça söylemiyorsunuz. Bu iki ilçenin il olmasının arkasında yatan gerekçe Milli Güvenlik Kurulu'nun önerisidir. Şırnak ve Batman'ı il yaptığınız zaman Güneydoğu Anadolu'da meydana gelecek olumsuzlukları önleyebileceğinizi zannediyorsunuz."

Sonuçta Şırnak; Cizre'siyle, Silopi'siyle, İdil'iyle, Uludere'siyle 1990'ın Mart'ında "güvenlik ili" oluyor.

Sonrasında yaşananlar korkunç; kent merkezi yakılıp yıkılıyor, köyler boşaltılıyor, faili meçhul cinayetler, gözaltında kayıplar, katliamlar, Newroz kutlamalarında kitle kırımları...

Daha il olmasının ikinci yılında, 1992 Ağustos'unda Şırnak kent merkezi "PKK 1000-1500 kişiyle saldırdı" yalanıyla yakılıp yıkıldı. Öldürülen sivillerin sayısı bugün bile kesin olarak bilinmiyor.

Operasyonlar, sokağa çıkma yasakları bitince ortada "saldırdı" denilen "binlerce" PKK'liden tek bir iz bile yoktu. Gösterilen bir miktar Kalaşnikof silah kalmıştı geriye.

Günlerce gazetecilerin kente girmesi yasaklandı, sonrasında girebilenler de ancak güvenlik güçlerinin denetiminde, belli kişilerle görüşme koşullarında bilgiye ulaşmaya çalıştılar.

T24'ten Hazal Özvarış'ın Aralık 2013'te dönemin Şırnak Valisi Mustafa Malay'la yaptığı çarpıcı röportaj ve aldığı yanıtlar adeta bir itiraf niteliğindedir:

" -Ölenlerin sayısı 54'e mi daha yakın, 116'ya mı? Elinizde bir veri var mı?

Onu şu anda söylemek mümkün değil. Ama hem polislerimiz, hem askerlerimiz şehit oldu, hem de teröristler öldü. Halkı da çok perişan ettiler. O konuda ben daha çok askeriyeyi sorumlu buluyorum. Çünkü asker geliyordu, vatandaşların bütün işyerini, şunları bunları perişan edip gidiyordu. Bir de yaşlı, yaşsız insanlar öldürüldüler. Askerler de çok kişiyi öldürdü maalesef.

- Askerler, içlerinde sivillerin olup olmadığını gözetmeden mi evlere ateş açtı?

Tabii, sivil midir, değil midir hiç bakmadan… Maalesef askeriyenin de sıkıntısı oldu burada. Yaşlı insanları öldürdüler, çocukları öldürdüler. Ben onlarda da suç buluyorum. Çok konuştum onlarla da, biraz aramız açıldı. 'Niye gidip bunları öldürüyorsunuz, gidin teröristleri öldürün' dedim. Terörist dururken sen bu sakat insanları, çocukları niye öldüreceksin?"

(http://t24.com.tr/haber/eski-sirnak-valisi-asker-cok-insan-oldurdu-ankaraya-anlattim-ilgilenmedi,246146)

Bu tablo da bugün yaşadıklarımıza ne kadar benziyor değil mi!

YIL 2010: CİZRE VE YÜKSEKOVA 'GÜVENLİK İLİ' YAPILACAK!

Geldik 2010'a. AKP tek başına iktidarda. Başbakan Erdoğan. Memlekete "Yeni Türkiye", "İleri Demokrasi" dolmaları yutturulmaya çalışılıyor.

Ama aslında iktidarda yine "eski kafa" var, Kürtlere de yine "katliam demokrasisi" düşüyor.

1990'larda Şırnak'ı il yaparak "Milli Güvenlik" ve "Kamu Düzeni" sağlayacaklarını sananlar, aradan geçen 20 yıla, yaşanan o kadar deneyime, bunca can ve kaynak kaybına karşın yine benzer bir "nafile macera"nın peşine düşmüştü.

AKP karşımıza ANAP'ın "Şırnak-Batman Modeli"ni 20 yıl sonra bu kez "Cizre-Yüksekova Modeli” olarak çıkartıyordu:

"Hükümet, son dönemde terör merkezli sokak eylemlerinin en çok yaşandığı Yüksekova ve Cizre'yi il yapmaya hazırlanıyor. Bu amaçla, İçişleri Bakanlığı'ndaki yasal hazırlıkların son aşamaya geldiği öğrenildi. Bakanlığın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatını beklediği, bu talimat sonrasında ilgili düzenlemeleri Bakanlar Kurulu'nda görüşülmek üzere Başbakanlık'a göndereceği kaydedildi. Kararın Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında da ele alındığı, Genelkurmay Başkanlığı'nın da olumlu görüş bildirdiği öğrenildi. (Tolga Şardan / Milliyet, 22 Aralık 2010)

Şardan'ın haberine göre, bugüne kadar geçen sürede özellikle "terör örgütü PKK ve bağlantılı grupların" Yüksekova ve Cizre'de gerçekleştirdiği sokak hareketleri kamuoyunda büyük yankı uyandırmış, geniş bir yelpazede alınan tüm önlemlere karşın her iki ilçedeki örgüt yapısının tam olarak çözülememesi ve örgüt faaliyetlerinin halktan da destek görmesi dikkat çekmiş. Geçen MGK'larda konu masaya yatırılıp Cizre ve Yüksekova'nın il yapılması görüşü değerlendirmeye alınmış. Genelkurmay Başkanlığı konuya olumlu bakıyormuş, İçişleri Bakanlığı da her iki ilçenin il yapılması için yasal çalışma başlatmış.

Ancak bu girişim ne olduysa sonra rafa kaldırıldı. Memleketin "aklıselim insanları" da o dönemde sevinmişti; nihayet Kürt meselesinin ilçeleri il yaparak çözümlenmeyeceğini anladılar, diye...

Meğer "aklıselim insanlar" da yanılırmış!

YIL 2016: ŞIRNAK- HAKKARİ İLÇE, CİZRE-YÜKSEKOVA İL OLUYOR


2016 yılına; 1990'la, 2010'la oranlanmayacak kadar büyük bir çatışmayla, kan revan içinde girdi Türkiye.

İçinde yaşadığımız, çatışmalı, kanlı, kırımlı, kentleri yakıp yıkmalı süreç hala sürüyor.

Sanıyorsunuz ki, yaşanılanlardan ders çıkarılır, sorun doğru saptanır, ona göre çözüm yolları aranır.

Ne gezer, 1990'ların ANAP kafası 2010'larda, 2016'larda hala iktidarda. Çünkü yüzyılın başından beri bu toprakları yöneten aslında aynı kafa; Milli Güvenlik Devleti kafası...

2016'nın başı... Başbakan Erdoğan bu kez Cumhurbaşkanı olmuş. Yerine de Başbakan olarak Davutoğlu'nu bırakmış.

Tarih 18 Ocak 2016. Başbakan Davutoğlu Londra'ya giderken beraberindeki gazetecilere bölgede süren operasyonlar sonrası alınacak önlemleri anlatıyor.

İşte size Davutoğlu'nun en "sıkı" önlemi:

"İdari bazı tasarruflarımız olabilir. Şırnak'ta Cizre'nin, Hakkari'de Yüksekova'nın il merkezi haline dönüşmesi gibi. Dokuları buna çok uygun. Şırnak'ta Cizre'nin, Hakkari'de Yüksekova'nın durumu uygun. Bu anlamda Yüksekova havaalanı ve şehrin yayılması da dahil olmak üzere bunları da çalışıyoruz, idari yapı itibariyle. İl merkezinin değişmesi. Şırnak çok dar bir konumda. Halbuki Cizre çok geniş bir alan. Hakkari'nin genişlemesi zor, Yüksekova genişliyor fakat il yapılanmasına dönüşmediği için de bir güvenlik ya da hizmet alt yapısı olmuyor."

Bu ne ya! Başka önlem gelmedi mi aklınıza!

Biz bunu 1990'da Şırnak il yapılırken gördük. Sonuç ortada. 2016'da bu kente giremiyoruz "Milli Güvenlik" nedeniyle. Hem de yaşanılanlar 1990'ların çok da ötesinde. Sadece kent merkezi değil, İdil de yanıyor. Cizre, Silopi yanmış, yıkılmış.

Yani sen kalk 1990'da Şırnak'ı güvenlik ili yap..

Bu olmadı, 2010'da Cizre'yi il yapmaya niyetlen.

2016'da da alacağın "en büyük önlem", Şırnak'ı ilçe yapıp, Cizre'yi il merkezi yapmak olsun.

Bu mudur sizin "Yeni Türkiye"niz, "Stratejik Derinlik"iniz!

Hala anlamadınız mı yaşanan sorunun idari bölümlerle ilgili olmadığını.

Hani ağzını doldura doldura söylemişti ya; "Ne Kürt sorunu ya!" diye.

Şimdi kendisine "bilmukabele" yapma zamanı:

Ne il sorunu, ne ilçe sorunu ya! Hadi çok eskiye gitme, son 26 yıldır Şırnak örneğine bak da anla, bu basbayağı "Kürt sorunu" ya!

Bir halkın kendi kendini yönetmesi sorunu, kendi ana dili, kendi kültürü sorunu, eşit ve özgür yurttaşlık sorunu.

Mesele, "kaymakam gitsin, vali gelsin; vali gitsin kaymakam gelsin" meselesi değil. Sen hala anlamadın mı!

26 yıllık "güvenlik ili" Şırnak'ın kısa tarihi de gösteriyor ki; bugün yaşadığımız T.C.'nin "Milli Güvenlik" fiyaskosudur.

Yaşanılan süreci kaymakamlar vali arasına sıkıştıran kafalar; bu çağda, bu ülkede aslında "Mal Müdürü" bile olamazlar!

Diyarbakır’da karakola bomba yüklü araçla saldırı: 3 şehit, 24 yaralı

Diyarbakır- Lice karayolu üzerinde bulunan jandarma karakoluna bombalı araçla saldırı düzenlendi

Diyarbakır-Bingöl karayolu üzerinde bulunan Mermer Jandarma Karakolu’na dün akşam saatlerinde PKK’lılar tarafından bombalı araçla saldırı düzenlendi. Ardından uzun namlulu silahlarla ateş açan teröristlere, askerler anında karşılık verdi. Saldırıda karakolda bulunan askerlerden yaralananların olduğunun bildirilmesi üzerine bölgeye çok sayıda ambulans ve takviye birlikler sevk edildi. Genelkurmay'dan yapılan açıklamada saldırıda 3 askerin şehit olduğu, 24 askerin de yaralandığı belirtildi.
Öte yandan, bombalı saldırı ile ilgili Diyarbakır 1.Sulh Ceza Hakimliği’nin yayın yasağı kararı aldı.
Dün saat 21.00 sıralarında Diyarbakır- Bingöl karayolu üzerinde bulunan Mermer Jandarma Karakolu’na PKK’lı teröristler tarafından bombalı araçla saldırı düzenlendi. Karakol önünde meydana gelen şiddetli patlamanın ardından teröristler uzun namlulu silahlarla ateş açtı.
Askerlerin de anında karşılık vermesiyle çıkan çatışma bir süre devam etti. Saldırıda yaralanan askerler olduğunun bildirilmesi üzerine bölgeye Diyarbakır’dan çok sayıda ambulans ile karakola takviye birlikler sevk edildi.
56f47193c03c0e62108a2ff0.jpg
3 ASKER ŞEHİT
Düzenlenen saldırıda 3 asker şehit oldu, 24 asker yaralandı. Yaralılar bölgeye sevk edilen ambulanslarla Diyarbakır Asker Hastanesine kaldırıldı.
56f471cac03c0e62108a2ff2.jpg
GÖÇÜK OLUŞTU
Şiddetli patlamada karakol binasında kısmen göçük meydana geldiği veUlusal Medikal Kurtarma Ekipleri’nin (UMKE) de arama kurtarma çalışmalarına katıldığı belirtildi.

Patlama nedeniyle Diyarbakır-Bingöl karayolu ulaşıma kapatıldı. Teröristlerin yakalanması için bölgede başlatılan operasyon sürüyor.
YAYIN YASAĞI GELDİ
Diyarbakır’da Mermer Jandarma Karakolu'na PKK'lıların düzenlediği bombalı saldırısı ile ilgili Diyarbakır 1.Sulh Ceza Hakimliği’nin yayın yasağı kararı alındı
GENELKURMAY'DAN AÇIKLAMA
Genelkurmay'dan yapılan açıklamada Diyarbakır'daki saldırıda üç askerin şehit olduğu, 24 askerin yaralandığı belirtildi.
Açıklamda şu iafedelere yer verildi:
''24 Mart 2016 Perşembe günü saat 21.10 sularında Diyarbakır-Lice karayolu üzerinde bulunan Mermer Jandarma Karakolu nizamiyesinde bölücü terör örgütü mensubu teröristlerce patlayıcı madde yüklü bir aracın patlatılması sonucunda üç kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, 24 kahraman silah arkadaşımız yaralanmıştır. Yaralılar derhal hastaneye sevk edilmiş olup tedavilerine devam edilmektedir.
Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu saldırıda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, şehitlerimizin değerli ailelerine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza ve Yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır, yaralanan kahraman silah arkadaşlarımıza acil şifalar temenni ediyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.''

24 Mart 2016 Perşembe

Mardin Nusaybin'de bir uzman çavuş şehit oldu


Mardin Nusaybin\'de bir uzman çavuş şehit oldu

Mardin Nusaybin'de devam eden operasyonlar sırasında bir uzman çavuş şehit oldu.

Mardin'in Nusaybin ilçesinde, güvenlik güçlerinin operasyon düzenlediği binaya girişi sırasında yaşanan patlamada 1 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı.

NUSAYBİN'DEN KAHREDEN HABER

Nusaybin'de terör örgütü PKK varlığına yönelik 14 Mart'ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürüyor. Operasyonların aralıksız devam ettiği ve hendek ve barikatların yoğunlukta olduğu Dicle ve Fırat mahallelerinde yoğunlaştırıldığı ilçe, sürekli çatışma ve patlama sesleriyle yankılanıyor.
İlçede bugün saat 09.45 sıralarında, güvenlik güçlerinin operasyon düzenlediği binaya girişi sırasında tuzaklanan el yapımı patlayıcı infilak ettirildi. Patlamada, 1 asker şehit oldu, 4 asker yaralandı. Yaralılar, ambulanslarla kaldırıldıkları Nusaybin Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı.

TSK’dan Kuzey Irak’a hava harekatı:11 hedef imha edildi

Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Irak’taki PKK kamplarına 12 savaş uçağıyla hava harekatı düzenledi.
Genelkurmay Başkanlığı, 23 Mart saat 21.00-21.30 saatleri arasında Irak kuzeyinde yapılan keşifler neticesinde, Hakkurk, Haftanin, Avaşin ve Basyan kamplarında tespit edilen 11 hedefe hava harekatı düzenlendiğini açıkladı. 2 F-16 ve F-4 2020 savaş uçağı ile düzenlenen hava harekatı kapsamında, tespit edilen mühimmat deposu, korugan ve sığınaklar tam isabetle imha edildi.

21 Mart 2016 Pazartesi

Şehitlerimiz

BAŞIMIZ SAĞOLSUN

TSK
  • Adı Soyadı: Bilal KURTOĞLU
  • Rütbesi: J.Uzm.Çvş.
TSK
  • Adı Soyadı: Süleyman İYİKUL
  • Rütbesi: J.Uzm.Çvş.

ÖNEMLİ YURTİÇİ OLAYLAR

Tarih / Saat
20 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Mardin / Nusaybin’de devam eden operasyonda;
- 10 bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 42’dir.),
- 20 el yapımı patlayıcı imha edilmiştir (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 123’tür.).
Tarih / Saat
20 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şırnak’da devam eden operasyonda;
- beş bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 33 ’tür.),
- 16 el yapımı patlayıcı imha edilmiştir (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 52’dir.).
Tarih / Saat
20 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hakkâri / Yüksekova’da devam eden operasyonda;
- yedi bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 45’tir.),
- iki el yapımı patlayıcı imha edilmiştir (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 19’dur.).
Tarih / Saat
20 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şırnak / Merkez Balveren köyünde bölücü terör örgütü terör örgütü mensubu bir terörist yakalanmıştır.
Tarih / Saat
20 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Gaziantep’de, Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçmeye çalışan yabancı uyruklu, DEAŞ terör örgütü mensubu iki terörist yakalanmıştır.
Fotoğraf
TSK

Tarih / Saat
20 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hatay’da, Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçmeye çalışan yabancı uyruklu, DEAŞ terör mensubu üç terörist yakalanmıştır.
Fotoğraf
TSK

Tarih / Saat
19 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Mardin / Nusaybin’de devam eden operasyonda;
- dokuz bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş, bir bölücü terör örgütü mensubu terörist teslim olmuş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 33’dür.),
- 22 el yapımı patlayıcı imha edilmiştir (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 103’dür.).
Tarih / Saat
19 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şırnak’da devam eden operasyonda;
- 13 bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 28’dir.),
- altı el yapımı patlayıcı imha edilmiştir (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 39’dur.).
Tarih / Saat
19 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hakkâri / Yüksekova’da devam eden operasyonda;
- altı bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş, bir bölücü terör örgütü mensubu terörist teslim olmuş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 38 ’dir.),
- bir tabanca, bir av tüfeği, üç el bombası, iki kurusıkı tabanca, iki kurusıkı tabanca şarjörü ele geçirilmiş,
- 10 el yapımı patlayıcı imha edilmiştir (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 19’dur.).
Tarih / Saat
19 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Diyarbakır / Bağlar’da, devam eden operasyonda; bir Bixi makineli tüfeği, üç Kanas keskin nişancı tüfeğ, 44 Kaleşnikof piyade tüfeği, 41 el bombası, üç roketatar, 35 roketatar mühimmatı ve 20 roketatar sevk fişeği, 125 Kaleşnikof piyade tüfeği şarjörü, 14.370 Kaleşnikof piyade tüfeği fişeği, 8.000 Bixi makineli tüfeği fişeği ele geçirilmiştir.
Tarih / Saat
19 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Mardin / Dargeçit’te, bölücü terör örgütüne yardım ve yataklık yaptıkları tespit edilen beş iş birlikçi şahıs, üç av tüfeği, 48 av tüfeği fişeği ile yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Tarih / Saat
19 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şırnak / Silopi’de, bölücü terör örgütünün Irak kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan beş bölücü terör örgütü mensubu terörist, güvenlik güçlerine teslim olmuştur.
Tarih / Saat
19 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Erzurum / Tekman’da, yerleşim yerlerinin kontrolü esnasında tespit edilen üç mağara ve bir adet 7x3 m yeraltı sığınağında; çok miktarda gıda (20 kg’lık peynir, 20 kg’lık ayçiçek yağı, 44 kg pirinç, 25 kg’lık bir çuval bulgur, 10 kg’lık bir teneke siyah zeytin, 20 kg’lık bir çuval patates, 15 kg kuru soğan, beş kg salça, beş kg zeytinyağı, beş kg pekmez, üç kg tahin, dört kg yoğurt, 17 kg bal, 50 kg’lık bir çuval kurtlanmış un, 30 kg’lık mercimek,15 kg şeker, 10 kg kıtlama çay şekeri, beş kg çay, 15 kg’lık bir teneke kavurma) ve yaşam malzemesi ele geçirilmiştir.
Tarih / Saat
19 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hakkâri / Merkez’de, icra edilen operasyonda bulunan bir sığınak içerisinde; el yapımı patlayıcı yapımında kullanılmak üzere hazırlanmış 45 adet düzenek halinde pil, dokuz güç kaynağı, 150 büyük boy pil, sekiz adet 60 amper akü, 3.000 m kablo, 12 piknik tüpü, 53 m sera naylonu, muhtelif tıbbi ve yaşam malzemesi ele geçirilmiştir.
Tarih / Saat
18 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Mardin / Nusaybin’de devam eden operasyonda;
- yedi bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş, bir bölücü terör örgütü mensubu terörist teslim olmuş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 22’dir.),
- 11 el yapımı patlayıcı imha edilmiştir (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 51’dir.).
Tarih / Saat
18 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şırnak’da devam eden operasyonda;
- beş bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 15’dir.),
- altı el yapımı patlayıcı imha edilmiştir. (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 33’dür.).
Tarih / Saat
18 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hakkâri / Yüksekova’da devam eden operasyonda;
- üç bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş,bir bölücü terör örgütü mensubu terörist teslim olmuş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 31 ’dir.),
- altı el yapımı patlayıcı imha edilmiştir (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı dokuzdur.).
Tarih / Saat
18 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Diyarbakır / Bağlar’da devam eden operasyonda;
- bir bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş, bir bölücü terör örgütü mensubu terörist yakalanmış (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 35 ’dir.),
- 11 adet Kaleşnikof piyade tüfeği, bir adet Dragunov keskin nişancı tüfeği, iki adet BKC makinalı tüfek, üç adet RPG-7 roketatar, altı adet el bombası, silahlara ait çok sayıda mühimmat, şarjör ve el yapımı patlayıcı yapımında kullanılan çok miktarda patlayıcı madde ele geçirilmiştir.
Tarih / Saat
18 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Bitlis / Hizan’da icra edilen operasyonda, bölücü terör örgütü mensubu teröristlerce kullanıldığı tespit edilen üç ayrı sığınak ve arazide yapılan aramalarda;
- dört adet Kaleşnikof piyade tüfeği, silahlara ait yedi adet şarjör ve 297 adet fişek,
- bir el yapımı patlayıcı düzeneği,
- iki adet çadır,
- Çok miktarda yiyecek ve yaşam malzemesi ile örgütsel doküman ele geçirilmiştir.
Tarih / Saat
18 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hakkâri / Şemdinli’de icra edilen yol konrolünde, iki çuval içerisinde; bir adet Kaleşnikof piyade tüfeği, iki adet RPG-7 roketatar, 10 adet el bombası, iki adet roketatar sevk fişeği, iki adet roketatar mühimmatı, 290 adet Kaleşnikof piyade tüfeği fişeği ve bir adet Kaleşnikof piyade tüfeği şarjörü ele geçirilmiştir.
Tarih / Saat
18 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Gaziantep / Oğuzeli’de, Türkiye’den Suriye’ye yasa dışı yollardan sınırı geçmeye çalışan, yabancı uyruklu altı DEAŞ terör örgütü mensubu terörist yakalanmıştır.
Tarih / Saat
18 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Erzurum / Karaçoban’da, bölücü terör örgütüne yardım ve yataklık yaptıkları tespit edilen beş iş birlikçi şahıs yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Tarih / Saat
18 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şırnak / Silopi’de, bölücü terör örgütünün propagandasını yaptığı tespit edilen bir şahıs yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Tarih / Saat
18 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Siirt / Pervari’de, bir bölücü terör örgütü mensubu terörist yakalanarak göz altına alınmıştır.
Tarih / Saat
18-19 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Irak / kuzeyi, Gara, Hakurk ve Sinat-Haftanin bölgelerinde, bölücü terör örgütü mensubu teröristlerce kullanıldığı tespit edilen barınma alanları, sığınak ve mağaralar ile mühimmat depoları, icra edilen hava harekatı ile imha edilmiştir.
Tarih / Saat
17 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Mardin /Nusaybin’de devam eden operasyonda;
- beş bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 14’dür.),
- dokuz el yapımı patlayıcı imha edilmiştir (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 40’tır.).
Tarih / Saat
17 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şırnak’da devam eden operasyonda;
- bir bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 10’dur.),
- yedi el yapımı patlayıcı imha edilmiştir. (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 27’dir.)
Tarih / Saat
17 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hakkâri / Yüksekova’da devam eden operasyonda;
- dört bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 27 ’dir.),
- üç el yapımı patlayıcı imha edilmiştir (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı üçtür.).
Tarih / Saat
17 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Tunceli’de icra edilen operasyonda, bölücü terör örgütü tarafından üç ayrı noktada yola tuzaklanmış;
- 12 adet el yapımı patlayıcı (650 kg Amonyum Nitrat ile desteklenmiş 10x12 kg’lık mutfak tüpü, bir adet 24 kg’lık sanayi tüpü ve bir adet banyo kazanı), patlayıcı düzeneklere bağlı 2.250 m kablo, bir adet piknik tüpü,
- üç adet savunma tipi el bombası, 24 adet dokuz mm tabanca fişeği, bir adet 100’lük Biksi mayonu, bir adet seyyar diş ünitesi, beş adet pil bloğu (toplam 34 adet pil), iki adet güç kaynağı, bir adet alarm sistemi, bir adet portatif çadır, bir adet sırt çantası ele geçirilmiştir.
Tarih / Saat
17 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hakkâri / Çukurca’da icra edilen operasyonda, bölücü terör örgütüne ait 16 adet Kaleşnikof piyade tüfeği, üç adet makineli tüfeği ve dört adet M-1 piyade tüfeği, 2.034 adet 7,62 mm çapında fişek, 740 adet M-16 fişeği, 69 adet Kaleşnikof piyade tüfeği şarjörü, 19 adet makineli tüfek tamburası, iki adet G-3 piyade tüfeği şarjörü, 27 adet şarjör kılıfı ve 11 adet deri fişeklik ele geçirilmiştir.
Tarih / Saat
17 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Mardin’de, bölücü terör örgütüne destek maksadıyla, Suriye’deki Kamışlı bölgesinden Türkiye'ye yasa dışı yollardan geçmeye çalışırken tespit edilen ikisi yabancı uyruklu dört PKK / PYD terör örgütü mensubu terörist, iki adet Kaleşnikof piyade tüfeği ile birlikte yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Tarih / Saat
16 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Mardin / Nusaybin’de devam eden operasyonda;
- dört bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı dokuzdur.)
- dört el yapımı patlayıcı imha edilmiştir. (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 31’dir.)
Tarih / Saat
16 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şırnak’ta devam eden operasyonda;
- yedi bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı dokuzdur.),
- dört el yapımı patlayıcı imha edilmiştir. (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 20’dir.)
Tarih / Saat
16 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hakkâri / Yüksekova’da devam eden operasyonda;
- altı bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 22 ’dir.),
- 50 pompalı tüfek ve dört el telsizi ele geçirilmiştir.
Tarih / Saat
16 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şanlıurfa / Viranşehir’de iki bölücü terör örgütü mensubu terörist yakalanarak gözaltına alınmış, bir AK-47 piyade tüfeği, dört AK-47 piyade tüfeği şarjörü, 82 AK-47 piyade tüfeği fişeği, bir G1 piyade tüfeği, dokuz G1 piyade tüfeği şarjörü, 110 G1 piyade tüfeği fişeği, dört ruhsatsız av tüfeği ele geçirilmiştir.
Tarih / Saat
16 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şanlıurfa / Ceylanpınar’da yol kontrolünde dördü yabancı uyruklu, sekiz PKK/PYD mensubu terörist yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Tarih / Saat
16 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hatay / Altınözü’nde DEAŞ Terör Örgütü mensubu bir terörist yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Tarih / Saat
15 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hakkâri / Çukurca’da bölücü terör örgütü mensubu bir terörist yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Tarih / Saat
15 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hakkâri / Merkez’de icra edilen operasyonda tespit edilen iki sığınak içerisinde; muhtelif yaşam malzemesi (130 adet konserve, iki kg çay, beş kg şeker, bir adet piknik tüpü, 17 adet büyük boy pil, üç adet şemsiye, iki adet uyku tulumu, altı adet kazak, üç adet pantolon, bir çift ayakkabı, bir adet çaydanlık, iki adet tencere) ele geçirilmiştir.
Tarih / Saat
15 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Mardin/Nusaybin’de devam eden operasyonda;
- iki bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı beştir.)
- bir adet tabanca, üç adet av tüfeği ve bir adet telsiz ele geçirilmiş,
- 19 adet el yapımı patlayıcı imha edilmiştir. (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 27’dir.)
Tarih / Saat
15 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şırnak’da devam eden operasyonda;
- iki bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı ikidir.),
- bir adet tabanca ele geçirilmiş,
- 16 adet el yapımı patlayıcı imha edilmiştir. (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı 16’dır.)
Tarih / Saat
15 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hakkari’de icra edilen arazi arama ve tarama faaliyeti esnasında, el yapımı patlayıcı yapımında kullanılan 110 kg amonyum nitrat patlayıcı ele geçirilmiştir.
Tarih / Saat
15 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şanlıurfa/Harran’da, DEAŞ terör örgütü mensubu bir terörist yakalanmıştır.
Tarih / Saat
15 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şanlıurfa/Halfeti’de, “bölücü terör örgütü propagandası yapmak“ suçundan altı şahıs yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Tarih / Saat
15 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Şanlıurfa/Viranşehir’de, bölücü terör örgütü mensubu iki terörist yakalanarak göz altına alınmıştır.
Tarih / Saat
15 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Diyarbakır/Sur’da, bölücü terör örgütü mensubu bir terörist güvenlik güçlerine teslim olmuştur.
Tarih / Saat
14 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Mardin / Nusaybin’de devam eden operasyonda;
- bir bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı üçtür.)
- bir tabanca, iki av tüfeği ele geçirilmiş,
- yedi el yapımı patlayıcı imha edilmiştir. (Operasyonda, toplam imha edilen el yapımı patlayıcı sayısı sekizdir.)
Tarih / Saat
14 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Hakkâri / Yüksekova’da icra edilen operasyonda;
- bir bölücü terör örgütü mensubu terörist teslim olmuştur. (Operasyonda, toplam etkisiz hale getirilen terörist sayısı 16’dır.)
Tarih / Saat
14 Mart 2016
Cereyan Tarzı
Irak / kuzeyi, Kandil barınma alanındaki hedeflere yönelik olarak icra edilen hava harekâtında;
- 45 bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmiş, bir silah deposu ve iki adet Katyuşa silahı imha edilmiştir.