Rüştü Erdelhun'un 'kırmızı valiz'inden çıkan emanetlerden biri 53 yıl
sonra sahibine ulaştı. Zaman, merhumun eşi Vasfiye Hanımın Almanya'da
kaldığı hastanede çekilen ve Erdelhun'un 'Çok değerli Nilüfer
Hanımefendi'ye notunu düştüğü fotoğrafı, Celal Bayar'ın kızı Nilüfer
Gürsoy'a teslim etti.
27
Mayıs cuntasının idamla yargıladığı Genelkurmay Başkanı Rüştü
Erdelhun'un 'kırmızı valiz'inden, yerine ulaşmayan yarım asırlık
emanetler de çıktı. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın kızı Nilüfer
(Bayar) Gürsoy ile eşi DP milletvekili Ahmet İhsan Gürsoy'un yer aldığı
fotoğraf karesi, bunlardan sadece biri. Fotoğraf, Gürsoy çiftinin,
Almanya'nın Nebrücke-Nahe bölgesindeki askerî hastanede tedavi gören
Erdelhun'un eşi Vasfiye Hanım'ı ziyareti sırasında çekilmiş. Erdelhun, 4
Kasım 1959 tarihinde çekilen ve 'Çok değerli Nilüfer Hanımefendi'ye'
notunu düştüğü fotoğrafı Nülifer Gürsoy'a hediye etmek istemiş. Öyle
anlaşılıyor ki ülkedeki olağanüstü gelişmeler sebebiyle buna fırsat
bulamadı. Bu emaneti 53 yıl sonra, sahibine, Bayar'ın kızı Nilüfer
Hanım'a (92) ulaştırmak Zaman'a nasip oldu. Zaman'ın çerçeveletip hediye
ettiği fotoğraf, Nilüfer Hanım'ı duygulandırdı. Münih civarındaki
hastaneye eşi Ahmet İhsan Gürsoy ile birlikte gittiğini söyleyen Gürsoy,
"Bir yurtdışı gezisi sırasında Vasfiye Hanım'ı tedavi gördüğü hastanede
ziyaret etmiştik. Erdelhunlar çok nazik bir aileydi. Fotoğrafı
saklamışlar ama bana ulaşmamıştı. Aldığım en güzel hediyelerden biri
olarak saklayacağım." dedi. Gürsoy, dönemin Genelkurmay Başkanı
Erdelhun'un el yazması notları ve valizinden çıkan tarihî belgelerin, 27
Mayıs darbesine yeni bir perspektif getirdiğinin altını çizdi. Daha
sonra geçmişe, yarım asır önceye giden Gürsoy, darbe gecesini şöyle
anlattı: "Eşim Avrupa'da olduğundan ben yalnızdım. Babam var annem var.
Ben bir tarafta mecmua okuyorum. Sonra istirahate çekildik. O akşam
gayet sakin bir akşamdı. Yani hiçbir şey bir belirti yok. Sabaha karşı
böyle bir gürültü sezdim. O sezmemle beraber gelip uyandırdılar. Bir
hareket var. Kalk belki sığınağa girilecek diyorlar. Köşk'ün sığınağı
var. Kalktım pencereden baktığım zaman. Tankın sesini duyuyormuşum
uykumun arasında. Namlusunu bize doğrultulmuş, köşke doğru. Ondan sonra
annemin odasına gittim hemen. Dedi ki, 'Baban aşağı indi, Berin
(Menderes) Hanım da geldi, sen de in.' İndim baktım. Aşağıda büyük bir
salonumuz vardı. Baktım, Berin Hanım, Aydın (Menderes), babam ayakta
böyle şehre doğru bakıyor. Şehirden tanklar konvoy halinde, büyük bir
uğultu içinde geliyordu."
Nilüfer Hanım, darbenin ilk saatlerine
dair bir anekdot düşüyor: "O arada hiç unutmuyorum, Berrin Hanım,
'Acaba... Adnan burada olsaydı, daha başka olur muydu.' dedi. Babam da
dedi ki, 'Çok geç artık daha yapılacak bir şey yok.'
Babamla bakışmamız bile yasaktı
Nilüfer
Gürsoy, sanıklara yapılan kötü muamelenin ötesinde sanık yakını ve
dinleyici olarak davayı izleyen görevlilere de ceza verildiğini söyledi.
Babası Celal Bayar ile dakikalarca birbirlerine bakabilmek için
beklediğini aktaran Gürsoy, buna bile izin verilmediğini belirtti:
"Duruşmalarda ara olur sigara içmek için babam çıkmazdı. Ben de
arkadayım. Babam böyle hafif yan döner bakardı. Subay görünce gelir
dikilirdi önümüze, birbirimizi görmeyelim diye. Aynı şey Fatin Rüştü
Zorlu'nun annesine yapılıyor. O 'Çekil, aradan. Ben seni değil, oğlumu
görmeye geldim.' diyebiliyor."
Erdelhun ile Bayar'ın son görüşmesi
Celal
Bayar ile Erdelhun, son olarak Bayar'ın 100. yaş gününde görüşüyor. Son
buluşmayı Bayar'ın torunu Emine Gürsoy şöyle anlatıyor: "Büyükbabamın
1982'de yaş gününde son kez görüşüyorlar. Büyükbabam masasında otururken
salona masada oturanların tanımadığı birisi giriyor. Babam Erdelhun'u
görünce onu karşılamak üzere oturduğu yerden ayağa kalkıyor. Masadakiler
diyorlar ki kim bu zat acaba? Tanımıyorlar Rüştü Erdelhun'u.
Kucaklaşıyorlar. Muhabbetle sarılıyorlar birbirlerine. Son görüşmeleri
öyle oluyor."