Dün
güvenlik konuları başta olmak üzere, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili önemli bir
konumda olan önemli bir isimle telefonda uzun bir sohbet yaptık. Konu haliyle bölgemizdeki
durumumuz ve özellikle de İsrail’le ilişkilerdi. Halen etkili bir görevde
bulunan bu kişi, ilginç bilgiler verdi. “İsrail ile tırmanan gerilimin kontrollü
tırmandığını umuyorum. Aksi takdirde geri dönülmez bir noktaya gelinir ve bu da
sıkıntı yaratır” dedi.
Suriye
ile yaşanan olayları örnek gösterdi. “Suriye ile gereksiz bir yakınlaşmamız
oldu. Zannettik ki, onlara bir şeyler öğretiriz. Halka dayanmayan, demokratik
olmayan, halka rağmen ayakta duran bir rejimin Türkiye’yi örnek almasını
bekledik. Alamazdı. Almadı.
Tam
zamanında bu ilişkiyi kestik. Yoksa Suriye halkıyla düşman olacak, daha uzun
vadeli sorunlar yaşayacaktık. Allah tarafından döndük” dedi. İsrail’le ilgili
ise tam tersi bir düşüncedeydi. “İsrail’de halkla değil, zayıf ve halk
tarafından da eleştirilen bir koalisyon hükümetiyle sorun yaşıyoruz. Bunu
genişletmemek, dönülmez noktaya getirmemek gerek” dedi. Ve Çok ilginÇ bir bilgi
verdi. “Şimdi Gazze’ye gidecek gemilerimize Türk Deniz Kuvvetleri’nin eşlik
edeceği söyleniyor. Mavi Marmara yola Çıkarken de böyle bir talep olmuştu. O dönem
Deniz Kuvvetleri böyle bir şeyin doğru ve mümkün olmayacağını söylemişti. Şimdi
yine aynı talep söz konusu. Elbette ki, hükümet emir verirse Türk Deniz
Kuvvetleri böyle bir eskortluk yapmak zorunda kalabilir.”
Ben
de haliyle sordum: “İsrail Deniz Kuvvetleri ile bir Çatışma olma ihtimali yok
mu?” Soruma doğrudan bir yanıt alamadım. Ancak İsrail Başbakanı’nın birkaç gün önce
yaptığı bir konuşmayı hatırlattı. “Bakın adam ne dedi. Hava Kuvvetlerimizin eli
Çok uzağa gider. Ama Deniz Kuvvetlerimizin eli daha da uzağa uzanır. Bunu söyleyen
İsrailli. Bunun arkasında başka anlamlar aramak lazım.” “Nasıl bir anlam?” “Hava
Kuvvetlerimizdeki uçakların yazılımlarının ABD ve İsrail menşeli olduğunu
hepimiz biliyoruz ve tartışıyoruz. Bu yüzden bir süredir milli yazılımlar
oluşturmaya çalışıyoruz. Bazı yerlerde ASELSAN gibi kuruluşlar ve bazı başka
firmalar bunu yaptılar. Ama yüzde yüz oranında değil. Hava Kuvvetlerimizin
yazılımları böyle de Deniz Kuvvetlerimizinki farklı mı? Orada da bilgisayar
tabanlı bütün yazılımlar İsrail veya ABD menşeli. İkisi de aynı kapıya Çıkıyor.”
“Yani
gemilerimiz İsrail gemileriyle savaşamaz mı?” “Bilmiyorum. Onu Deniz Kuvvetleri’ne
sormak lazım. Ama yazılımlar tam olarak millileştirilemediyse, İsrail
gemilerini düşman olarak tanımlamaz ve onları vurmaz.” “Eeee...” “E’si bu
soruya ben yanıt veremem. Deniz Kuvvetleri verebilir.”