12
askerin şehit olduğu Dağlıca saldırısıyla ilgili çarpıcı bir iddia daha
ortaya atıldı. Dönemin Tabur Komutanı Onur Dirik, Tümg. Yurdaer
Olcan'ın "Sizi oraya yem olarak gönderiyoruz" dediğini ileri sürdü.
Dört yıl önce 12 askerin şehit olduğu Dağlıca saldırısıyla ilgili ciddi
bir iddia daha gündeme geldi. Dönemin Tabur Komutanı Onur Dirik,
Tümgeneral Yurdaer Olcan'ın kendisine "Sizi oraya yem olarak gönderiyorum. Teröristler sizi zayıf görerek saldırmaya teşebbüs ettiklerinde onları imha edeceğiz." dediğini ileri sürdü.
12 askerin şehit olduğu Dağlıca saldırısıyla ilgili önemli bir ayrıntı daha ortaya çıktı. 21 Ekim 2007'deki saldırı sırasında Dağlıca'da tabur komutanı olan eski Albay Onur Dirik'in Van Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na şüpheli sıfatıyla verdiği ifadesinde üç komutanla ilgili ciddi suçlamalarda bulunduğu öğrenildi. Bu isimler, Yüksekova 3. Taktik Tümen Komutanı Tümgeneral Yurdaer Olcan, 21. Jandarma Sınır Tugay Komutanı Tuğgeneral Süleyman Yüksel ve 3. Taktik Jandarma Sınır Alay Komutanı Albay Metin Yerlikaya.
Onur Dirik, sorgu esnasında söylediklerinin yanı sıra savcılığa teslim ettiği 34 sayfalık yazılı ifadesinde de çarpıcı itiraflarda bulunuyor. Dağlıca olayı öncesi ve sonrasına yönelik yeni bilgi ve iddialara yer veren Dirik, üç komutanın da askerlik doğasına aykırı ihmallerinin olduğunu dile getiriyor. Dirik'in özellikle Yurdaer Olcan hakkındaki sözleri dikkat çekici. 3'üncü Motorlu Piyade Taburu'nun Çukurca'dan Dağlıca'ya taşınması esnasında Tümgeneral Olcan'ın kendisine "Ben sizi oraya aslında yem olarak gönderiyorum. Teröristler sizi zayıf görerek saldırmaya teşebbüs ettiklerinde böylece onlarla temas sağlanmış olacak ve onları imha edeceğiz." dediğini anlatıyor. Dirik, ayrıca saldırının gerçekleştiği esnada Olcan'ın, "Ben o adama (Onur Dirik) Kobra değil toplu iğne dahi göndermem." dediğini ileri sürüyor.
12 askerin şehit olduğu Dağlıca saldırısıyla ilgili önemli bir ayrıntı daha ortaya çıktı. 21 Ekim 2007'deki saldırı sırasında Dağlıca'da tabur komutanı olan eski Albay Onur Dirik'in Van Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na şüpheli sıfatıyla verdiği ifadesinde üç komutanla ilgili ciddi suçlamalarda bulunduğu öğrenildi. Bu isimler, Yüksekova 3. Taktik Tümen Komutanı Tümgeneral Yurdaer Olcan, 21. Jandarma Sınır Tugay Komutanı Tuğgeneral Süleyman Yüksel ve 3. Taktik Jandarma Sınır Alay Komutanı Albay Metin Yerlikaya.
Onur Dirik, sorgu esnasında söylediklerinin yanı sıra savcılığa teslim ettiği 34 sayfalık yazılı ifadesinde de çarpıcı itiraflarda bulunuyor. Dağlıca olayı öncesi ve sonrasına yönelik yeni bilgi ve iddialara yer veren Dirik, üç komutanın da askerlik doğasına aykırı ihmallerinin olduğunu dile getiriyor. Dirik'in özellikle Yurdaer Olcan hakkındaki sözleri dikkat çekici. 3'üncü Motorlu Piyade Taburu'nun Çukurca'dan Dağlıca'ya taşınması esnasında Tümgeneral Olcan'ın kendisine "Ben sizi oraya aslında yem olarak gönderiyorum. Teröristler sizi zayıf görerek saldırmaya teşebbüs ettiklerinde böylece onlarla temas sağlanmış olacak ve onları imha edeceğiz." dediğini anlatıyor. Dirik, ayrıca saldırının gerçekleştiği esnada Olcan'ın, "Ben o adama (Onur Dirik) Kobra değil toplu iğne dahi göndermem." dediğini ileri sürüyor.
Onur
Dirik'in savcılığa verdiği yazılı ifadesindeki en ciddi iddialardan
biri Yurdaer Olcan ile ilgili. İfadesinde 3'üncü Motorlu Piyade
Taburu'nun Çukurca'dan Dağlıca'ya taşınması esnasında Olcan'ın kendisine
söylediği sözleri ve yaşanan diyalogları Dirik şöyle anlatıyor:
"Şubat-Mart 2007 döneminde Dağlıca intikal planını kendisine ısrarla arz
ederek tasvibini çalıştığım Tümen Komutanı beni sadece 3-5 dakika
ayaküstü dinlemiş ve bu görüşmede bana odasında bulunan son derece
yetersiz detaydaki 1/1.000.000 ölçekli kabartma harita üzerinden;
alınması gereken tedbirlere ilişkin tavsiyelerde bulunmuştur. Bu görüşme
sırasında Tümen Komutanı bana gayet açık ve net bir şekilde, 'Ben sizi
oraya aslında yem olarak gönderiyorum. Teröristler sizi zayıf görerek
saldırmaya teşebbüs ettiklerinde böylece onlarla temas sağlanmış olacak
ve onları imha edeceğiz.' şeklinde bir ifade sarf etmiştir." Dağlıca 3.
Motorlu Piyade Taburu, 21 Ekim 2007'de teröristlerin saldırısına uğradı.
Baskında 12 asker şehit düştü, 8 asker de kaçırıldı. Saldırının
üzerinden 4 yıl geçti. İhmal ve ihanet iddiaları şehit ailelerinin suç
duyurusu üzerine yargıya taşındı. Dağlıca saldırısı sonrası adı sıkça ön
plana çıkan dönemin Tabur Komutanı eski Albay Onur Dirik, 1 ve 2
Aralık'ta Van Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'nda 14 saat ifade
vermişti.
Özdemir ile Cağaloğlu'nda buluşmuş
Dirik'e Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarından Ayşe Asuman Özdemir
ile yaptıkları görüşme ve Çukurca'ya ait paylaştığı fotoğrafların da
sorulduğu öğrenildi. Dirik, Özdemir'i gazeteci olması nedeniyle
tanıdığını belirtiyor. Yazılarını okuduğu Özdemir ile Cağaoğlu'nda
buluştuğunu belirten Dirik, uzun aralıkları bu şahısla internetten
haberleştiklerini ifade ediyor. Çukurca'ya atandığı sırada Özdemir'in
kendisini aradığını söyleyen Dirik, görev yaptığı yer ile ilgili bilgi
vermek için Çukurca ilçesinde bulunan dağlık bölgeye ait manzara
fotoğraflarını gönderdiğini savunuyor. Dirik, basında yer aldığı gibi
Özdemir'e Dağlıca bölgesindeki askerî stratejik yerlere ait fotoğraflar
göndermediğini söylüyor. Ayrıca saldırıdan 2 ay sonra askerlere
dağıtılmak üzere Ergün Poyraz'ın "Musa'nın Çocukları" adlı çok sayıda
kitabın tabura Tugay Komutanı Yüksel tarafından gönderildiğini anlatan
Dirik, bu kitapları askerlere dağıtmayıp kalorifer kazanında yaktığını
ifade ediyor. Dirik, üst komutanlar tarafından tabura yönelik bir
saldırı olacağına yönelik bir istihbarat bilgisinin kendisine
iletilmediğini ve herhangi bir tedbirin alınması yönünde bir bilginin
gönderilmediğini söyledi.
Savcı, Dirik'e Ergenekon'u sordu
Onur Dirik'e savcılık sorgusunda Ergenekon davasının tu-tuksuz
sanıklarından Ayşe Asuman Özdemir ile yaptığı görüşmeler ve Çukurca'ya
ait paylaştığı fotoğrafların da sorulduğu öğrenildi. Dirik, Özdemir'e
Dağlıca bölgesindeki askerî stratejik yerlere ait fotoğraflar
göndermediğini söylüyor. Ancak yazılarını okuduğu Özdemir ile
Cağaloğlu'nda buluştuğunu ve bu şahısla uzun aralıklarla internetten
haberleştiğini ifade ediyor.
'Olayları fazla dramatize etme, ifadeni ona göre ver'
Onur Dirik, Dağlıca saldırısından birkaç gün sonra tabura olay yerini
incelemek için gelen Tuğgeneral Süleyman Yüksel'le arasında geçen
diyaloğu ise şöyle anlatıyor: "İdari tahkikat heyetine ifade vermek
üzere Tuğgeneral Yüksel'in yanından ayrılırken "Unutma bak sen istikbal
bekleyen bir kurmay subaysın, ifadeni ona göre ver. Olayları fazla
dramatize etme." şeklinde bir uyarıda bulunmayı da ihmal etmemiştir.
Ayrıca yazılı ifadenin devamında Tuğgeneral Yüksel'in küçük çapta olsa
da çatışmaların devam ettiği Dağlıca'da tabur komutanının odasına
çekilerek, saatlerce bilgisayarda uçak simülatör oyunu oynadığı ve o
günlerde yeni kullanılmaya başlanan Facebook isimli sosyal paylaşım
sitesi ile ilgilendiği belirtiliyor. Dirik'in ifadesine göre, saldırıdan
yaklaşık bir ay sonra tabur tarafından sınır bölgesinde teröristlerin
kullandıkları ağır silahları Kuzey Irak'tan getirdikleri kamyonetlerle
taşımaya yönelik hareketlilik içerisinde oldukları tespit ediliyor.
Bunun üzerine keşif amaçlı Tugay Komutanlığı'ndan helikopter
istediklerini, Tuğgeneral Yüksel ile arasında geçen diyaloğu şöyle
anlatıyor: "Beni adeta talebi yaptığıma pişman etmiş ve orada o
kişilerle görev yaptığıma isyan noktasına getirmiştir. Bana Tuğgeneral
Yüksel, 'Irak içerisinde görülen araçlardan bize ne? Kobra istemeye ne
gerek var? Bir Kobra'nın uçuş maliyetinin ne kadar olduğunu biliyor
musun? O Kobralar orada uçarken arıza yapıp düşerse ne olacak? Kobra
isteyeceğine neden kendin gidip bakmıyorsun? (En az 10 saatlik intikal
mesafesinden bahsediyoruz)' şeklinde hâlâ anlam veremediğim bazı sorular
sormuştur."
Tehdit değerlendirmelerini dikkate almadı
Dönemin Alay Komutanı Metin Yerlikaya'nın Dağlıca Taburu'na en fazla
2,5 ayda bir geldiğini ifade eden Dirik, Yerlikaya'ya kendileri
tarafından gönderilen saldırıdan bir ay öncesine ait tehdit
değerlendirmelerinin dikkate alınmadığını savunuyor. Saldırının olduğu
gece 23.30'da en son çektiği tehdit değerlendirmesinde bir saldırının
gerçekleşeceğinden bahseden Dirik, Yerlikaya'nın bu değerlendirmeyi de
ciddiye almayarak küçük birkaç gurubun saldırısıymış gibi algıladığını
aktarıyor. Çatışma başlayınca destek amaçlı helikopter istediğini
belirten Dirik, Yerlikaya'nın bu isteği Tümen Komutanı Olcan'a
kendisinin münasip bir dille aktarmasını söylediğini ifade ediyor.