35 sivilin öldüğü olay terörle mücadelede koordinasyonun en az istihbarat kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu...
'Hantal ve karmaşık yapı' nedeniyle bu tip 'kazalar'ın tekrarlanması
mümkün. Mücadeleye hava desteği sağlayan Taktik Hava Kuvveti
Diyarbakır'da, İHA üsleri Batman'da. Jandarma birlikleri ise Kara Kuvvetleri'ne bağlı.
Şırnak Uludere'de
meydana gelen ve 35 sivilin öldüğü olay bir kez daha gösterdi ki,
terörle mücadelede koordinasyon en az istihbarat kadar önemli. Çünkü
birlikler arasındaki iletişimsizlik yüzünden kazalar meydana
gelebiliyor. Nitekim İHA'lardan
alınan görüntüler üzerine yapılan hava harekatı sonucu 35 sivil
hayatını kaybetti. Bu durum bile başlı başına terörle mücadelenin ne
kadar zor olduğunun delili. Çünkü bölge insansız, PKK'nın kamplarına
yakın ve gecenin bir vakti. Kimin kaçakçı kimin terörist olduğunu tespit
etmek kolay değil.
Ancak müstafi Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in ses kaydında da itiraf
ettiği 'hantal ve karmaşık yapı' nedeniyle bu tip 'kazalar'
tekrarlanabilir. Hem PKK ile mücadele de zaaf oluşuyor hem de ciddi
zaman ve emek kaybı söz konusu. İşte bütün boyutlarıyla bölgedeki yanlış
yapılanmanın boyutları ve yapılması gerekenler.
TEMEL KURAL İHLAL EDİLİYOR
Askerlikte temel prensiplerden birisi sadelik diğeri emir komuta
birliğidir. Sadelik, muharebe unsurlarının teşkili, teşkilatı ve her
türlü yapısal fonksiyonlarının sade, birbirine benzer unsurlardan
oluşması anlamına geliyor.
Emir komuta birliği ise bir birliğin her şeyiyle aynı komuta altında
olmasını gerektirir. Fakat bu iki temel prensip yıllardır ihmal
ediliyor. Terörle mücadele esas itibariyle 2. Ordu tarafından
yürütülüyor. Bu Ordu'ya Mardin, Batman ve Diyarbakır'ı içine alan 7.
Kolordu, Elazığ, Muş,Tunceli ve Bingöl'ü kapsayan 8. Kolordu ve Hakkari,
Şırnak ve Siirt'in bağlı olduğu Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı bağlı.
Doğu Anadolu'dan yani Erzurum, Erzincan, Ağrı, Kars ve Bitlis'ten 3.
Ordu sorumlu. Bu bölgelerin dışında kalan Adana, K.Maraş, Antep,
Adıyaman, Tokat, Kastamonu ve Karadeniz bölgelerinde ise Jandarma Genel
Komutanlığı terörle mücadeleden sorumlu.
Mücadeleye hava desteği sağlayan Taktik Hava Kuvveti Diyarbakır'da, İHA
üsleri de Batman'da. Helikopter filosu ise muhtelif yerlerde konuşlu.
Jandarma birlikleri en büyüğünden en küçüğüne kadar KKK'na bağlı.
Mesela bir ilin ilçe jandarma komutanlığı orada bulunan Kara Kuvvetleri
Tugayı'nın komutasında. İller Tümen'e, bölgeler Kolordulara bağlı.
Jandarmanın ikmal, iaşe ve personel ilişkileri kendi illerine bağlı.
Adli yönden adliyelere, mülki yönden mülki makamlara.. Fakat bütün bu
görevlerini Tugay Komutanları'nın müsaadesi ölçüsünde yapabilir.
Aslında terörle mücadelenin kırsalda yaşanan aktif bölümü jandarma
tarafından yerine getiriliyor. İstihbaratın toplanması, değerlendirilip
operasyona dönüştürülmesi ve kırsalda sonuç alıcı operasyonların icra
edilmesi yine jandarmanın eliyle oluyor.
Ama karmaşık yapı yüzünden bazı durumlarda bir istihbaratın operasyona dönüşmesi haftalar alabiliyor.
Mesela Mardin Nusaybin ilçe Jandarma Komutanlığı'nın aldığı bir
istihbarat önce İl Jandarma'ya oradan bağlı bulunduğu Tugay Komutanı'na,
oradan bağlı Kolordu Komutanlığı'na oradan da Ordu Komutanlığı'na
gönderiliyor.
Hazırlanan operasyon planı da aynı yolla geri dönmekte.
Tüm ara kademelerde ise durum değerlendirmesi yapılıyor. Farklı yorumlar
ve önerilerle operasyon planı şekil değiştirebiliyor. Bu aşamada 'şu
şöyle olsun, burada bu yapılsın' türü müdahaleler geliyor.
Hatta 'iş yapmış görünmek için' müdahale edildiği izlenimi de doğuyor.
Tabi bütün bunlar ciddi bir zaman kaybı. Aynı durum Tunceli, Hakkari, Şırnak
ve diğer iller için geçerli. Tunceli'nin bir ilçesinin bir beldesinden
alınan istihbarat ilçe jandarma, il jandarma, bölge jandarma, 8. Kolordu
ve 2. Ordu silsilesini takip ediyor.
Tunceli bölge komutanlığı bizzat Tunceli'de bulunmasına rağmen Elazığ'da
bulunan Kolordu'ya planlarını onaylatmada adım atamıyor. Helikopter
uçuramıyor. Eğer Tunceli'de ki güvenlik bürokrasisini dinlerseniz
Kolordu'yu gereksiz ve zaman kaybı olarak görürler.
Hele hele bir de operasyon iki Kolordu veya İki Ordu arasında bir
bölgede ise o zaman bütün prosedürleri iki ile çarpmanız gerekiyor.
Mesela Batman ve Bingöl, Diyarbakır ve Elazığ, Tunceli ve Erzincan
arasında bir operasyonun planlaması günler süren toplantıları
gerektiriyor. Uçak ve helikopter kullanımları ise daha da karmaşık.
İHA'ların kullanımı ise BUGÜN okurlarının hatırlayacağı skandallarla anılıyor. Uçak kullanımı Genelkurmay ve Hava Kuvvetleri'nin müsaadesi, helikopter veya İHA'nın
başka bir bölgede kullanımı Ordu komutanının yetkisinde. Son dönemde
prosedür de ki hantallıkların medyaya yansıması sonucu bir takım
iyileştirmeler yapıldı.
Tabi bunda Org. Necdet Özel'in sahayı iyi bilmesi ve göreve başlar
başlamaz bölge illerinde yaptığı toplantılar etkili oldu. Nitekim
Diyarbakır Hani, Lice, Kulp, Silvan,Dicle ve Ergani ilçelerinde 1995'ten
bu yana süren yapı iki ay önce değiştirildi. İlçe jandarma
komutanlıkları il jandarma'ya yeniden bağlandı. Fakat bölgenin kalanın
da durum eskisi gibi.
Van'da Jandarmaya bağlı gözüken fakat başında karacı bir korg. olduğu Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı var. Van, Hakkari, Şırnak
ve Siirt'te konuşlu yaklaşık 80 bin kişiyi komuta ediyor gözüküyor.
Aslında bu Kolordu 1987'de OHAL kanunu ile OHAL valiliğine bağlı olarak
Jandarma Asayiş Komutanlığı adıyla kurulmuştu. Fakat 2002'de OHAL'in
kalkmasıyla adı Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı oldu. Lağvedilmesi
beklenirken kulislere göre KKK'nın bir korgenerale makam tahsis etmek
için devam yönünde karar aldı. Röle görevi dışında bir işlevi yok. Çünkü
organik kuruluşunda bağlı birliği yok, illerdeki birlikler de idari ve
lojistik işlerini bağlı bulundukları kuvvetler vasıtasıyla yapıyor.
Mesela, Van'da ki 6.Hudut Alayı Diyarbakır'daki 7.Kolordu üzerinden
işlerini yapıyor. Fiiliyatta da 2. Ordu'yu dikkate alıyor. Şemdinli'den
sorumlu 34.Hudut Tugayı, Çukurca'dan sorumlu 20.Jandarma Sınır Tugayı,
Hakkari merkezden sorumlu Hakkari Dağ Komando Tugayı( İl jandarma da
kısmi sorumlu) ve bahar dönemlerinde gelen Kayseri komando tugayı.
Hakkari'de ki tüm birlikler her türlü faaliyetini Tümen Komutanı'nın
onayına sunuyor. O da Asayiş Komutanı'nın onayını alıp 2.Ordu'dan onay
alıyor. Bu esnada Hakkari Valisi usulen ve çoğunlukla da sonradan
haberdar oluyor.
Bazen de izin alınamıyor. Mesela Kavaklı Kampı ile ilgili Hakkari'de ki
birlikler tarafından hazırlanan operasyon planları 'onaydan geçemediği'
için bölge yıllardır PKK için 'kurtarılmış' haldeydi.
NELER YAPILMALI?
Son aylarda terörle mücadele de ciddi bir başarı elde edildi. Fakat
bunun devamı için mücadelenin hızını ve şiddetini engelleyen hantal
yapının değişmesi şart. 2012 bahar ayları gelmeden yeni bir yapıya
süratle geçilmesi, birliklerin teşkilatlanmasında sadelik ve emir komuta
birliğinin sağlanması gerekiyor. Bu konuda uzmanların önerisi şu:
Terörle mücadelenin İçişleri Bakanlığı ve Jandarma tarafından
yürütülmesi. JÖP ve PÖH'lerin sayıca arttırılması.
Ordu ve Kolorduların bu mücadeleden çekilerek Jandarma Genel
Komutanlığı'na bağlı Jandarma Asayiş Kolordu ve Jandarma Bölge
Komutanlıkları'nın yeniden yapılandırılması gerekli. İhtiyaç duyulan
karacı komando birlikleri, Jandarma Bölge ya da İl Jandarma
Komutanlıklarına verilebilir. İHA
ve Hava Kuvvetleri unsurlarına emir verme yetkisi de bu birimlere
tanınabilir. Valilerin de bu mücadelenin içine dahil olmasıyla terörle
mücadele yasal zeminde, koordineli ve süratli olarak yürütülebilir.
Terörün bugün geldiği bu nokta zaman kaybına, koordine eksikliğine ve
hantal yapıya tahammül etmez. Çünkü şehir ve kırsal yapılar artık iç
içe.. Örgüt kısa zamanda karar alıyor ve hemen uygulamaya geçiyor. Aynı
şeyi hükümetin de yapması gerekiyor. Ak Parti iktidarının 'ustalık
dönemi' olması ve ilgili bakanların da konuya hassasiyeti herkesin
malumu. Yani ikna edilmesi gereken bir koalisyon ortağı ya da bakan yok.
İŞTE O YAPI VE BİRLİKLERİN DURUMU
Şema'daki yeşil kuvvetler her yıl batı'dan geçici görevle gelen komando
tugayları. Kırmızı Jandarma, Mavi Hakkari'de sabit karacı birlikler.
Jandarma sınıra yakın görev yapıyor. Karacılar sınırı takviye için
jandarma arasında yerleştiriliyor. Bu yüzden Karacı emrinde jandarma,
jandarma emrinde karacı var. Prensip olarak karacı birlikler general
seviyesi altında jandarma emrine verilmiyor. Ancak jandarma birlikleri
tabur komutanı dahil karacı birliğe verilebiliyor.
Hakkari'ye sürekli geçici birlik gönderilmesi olayı çözmeden çok içinden
çıkılmaz hale getiriyor. Ayrıca her yıl değişen sıralı komutanların
(kuvvet,ordu,kolordu,tümen ve tugay)halka yaklaşımları ve uygulamalar
tamamen bireysel kazanımlar üzerine yoğunlaşıyor. Ast kademeler ise
mutlak itaat mantığı ile yıpratılıyorlar. Bir yandan zaiyat verilmemesi
için operasyonların azaltılması, net istihbarat olmayan yere operasyon
yapılmaması emredilirken bir yandan da yetki karmaşası ile gereksiz
riskler alınıyor. Nitekim Balkaya'da şehit olan 4 JÖH yanlış bölgeye
Tugay komutanının şahsi talimatı ile gönderildiler. Olay daha sonra
şehit olan askerlerin hatası gösterilip dosya kapatıldı. Bölgede sivil
otoritenin hakim olması, valilerin daha fazla inisiyatif alması şart.
Eğer bölgede görev yapan güvenlik bürokrasisinin raporları dikkate
alınırsa PKK için önümüzdeki bahar zor geçecek demektir.