Hükümetin sınır ötesi operasyon konusundaki yetkisini 1 yıl daha uzatan Başbakanlık tezkeresi Meclis’ten geçti. Zaman zaman tansiyonun tavan yaptığı Genel Kurul’da ‘terörle mücadele mi müzakere mi?’ tartışması yaşandı
Hükümete
sınır ötesi operasyon konusunda verilen yetkiyi 17 Ekim 2011 tarihinden
geçerli olmak üzere 1 yıl daha uzatan Başbakanlık tezkeresi, TBMM Genel
Kurulu’nda yapılan gergin oturumun ardından kabul edildi. Tezkere
görüşmeleri iktidar ile muhalefet arasında sert tartışmalara sahne oldu.
Genel Kurul’da ilk tartışma tezkere görüşmelerinin yapılıp
yapılamayacağı konusunda yaşandı. BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan,
tezkerenin Anayasa’nın 92 ve İçtüzük’ün 49. maddelerine göre 48 saatlik
süre geçmeden Genel Kurul’da görüşülemeyeceğini iddia etti. Birleşimi
yöneten MHP’li TBMM Başkanvekili Meral Akşener’in tezkerenin
görüşülmesine engel bir durum olmadığını belirtmesi üzerine usul
tartışması açıldı. Kaplan tartışma sırasında, tezkerenin görüşülebilmesi
için Danışma Kurulu kararı gerektiğini savunarak, “Danışma Kurulu’nda
Grup Başkanvekili olarak benim görevim yoksa, o zaman hiç bir Danışma
Kurulu kararı çıkmayacak, hiçbirine ‘Allah birdir’ deseniz de onay
vermeyeceğiz. Şaka değil, savaş kararı alıyoruz. Bu tezkerenin Meclis
Başkanlığı üzerinden Genel Kurul’a indirilmesi ahlaki, yasal değil. Bu
tezkereyi Meclis’e getirirseniz, gelecek cenazelerin vebalinin altından
kalkamazsınız.”
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ise, bunun “savaş tezkeresi” olmadığını, meseleyi farklı yönlere çekip bir tartışmaya gerekçe yapılmasını doğru bulmadığını ifade etti. Görüşmelerin ardından Başkanvekili Akşener tutumunu değiştirmedi ve tezkere görüşmelerine başlandı.
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ise, bunun “savaş tezkeresi” olmadığını, meseleyi farklı yönlere çekip bir tartışmaya gerekçe yapılmasını doğru bulmadığını ifade etti. Görüşmelerin ardından Başkanvekili Akşener tutumunu değiştirmedi ve tezkere görüşmelerine başlandı.
CHP’den 6 maddelik öneri
CHP
grubu adına konuşan Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu da, parti
olarak tezkereye evet diyeceklerini ancak bunun Hükümetin terörle
mücadele politikalarını tasvip ettikleri anlamına gelmediğini belirtti.
Olası bir kara operasyonunun her an yapılabileceğine ilişkin bakan
düzeyinde yapılan açıklamanın “affedilmez gaf” olduğunu savunan Loğoğlu,
terörle mücadelede Irak’ı, Türkiye’nin yanında tutmanın, ülkenin çıkarı
gereği olduğunu belirtti ve “Kandil, Irak toprağıdır. O çıbanın tamamen
kurutulması için Irak’a ihtiyacımız olacaktır” dedi. Loğoğlu, çözüm
için 6 maddelik önerilerini şöyle sıraladı: “Hükümet, terörü sona
erdirmek amacıyla düşünce ve önerilerini bugüne kadar olanların
muhasebesini yaparak yeniden belirlemelidir. Hükümetin yaklaşımı, TBMM
çatısı altında siyasi partilerin eşit sayıda oluşturacağı 8 üyeden
oluşacak bir çalışma grubunda ele alınmalıdır. Her siyasi parti, kendi
katkılarını bu çalışmalar sırasında gündeme getirme imkanına sahip
olmalıdır. Devlet kurum ve kuruluşları görüşlerini buraya iletmelidir.
Anılan çalışma grubuna yardımcı olmak üzere yine her siyasi partinin
belirleyeceği ikişer kişiden oluşacak bir Akil Adamlar Grubu
oluşturulmalıdır. Meclis çalışma grubu, çalışmalarını Ocak 2012 sonuna
kadar tamamlamalı ve sonuç görüşülmek üzere Genel Kurula sunulmalıdır.
Meclis’in bu süreç neticesinde üzerinde mutabık kalacağı ortak aklı
oluşturacak öneriler demeti uygulanması isteği ve amacıyla Hükümete
iletilmelidir. Bu önerilerinin hayata geçirilmesi bakımından bütün
siyasi partiler Hükümete yardımcı olmalıdır.”
MHP: Pazarlığa hayır
MHP
Grup Başkanvekili Oktay Vural de tezkereyi destekleyeceklerini ancak
AKP’nin terörle müzakere ve pazarlığına PKK açılımına “hayır” demeye
devam edeceklerini söyledi. Vural, “‘Müzakere alçaklıktır yapan
şerefsizdir’ diyenler bugün göğüsünü gere gere ‘Ben gönderdim’
diyebiliyor. SCiğeri kediye teslim edip sonra ‘Vay nankör’ diye itiraz
ediyorsunuz” dedi.
Ak Parti: Hep görüşüldü
TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır da AK Parti grubu adına
yaptığı konuşmada, Hükümet ile terör örgütü arasında “siyasi görüşme”
anlamına gelecek hiçbir temas olmadığını belirterek, şöyle dedi: “Ancak
terör örgütünün tasfiye edilmesi amacıyla devletin ilgili kurumları her
zaman görüşme yapmıştır ve gerekli olduğunda bundan sonra da
yapılacaktır. Terör, sadece can güvenliğimize değil bu ülkenin
kaynaklarına da kurşun sıkmaktadır. Türkiye, bugün terör örgütünü köşeye
sıkıştırmış bulunmaktadır. Köşeye sıkışan bu belayı vakit kaybetmeden
ama sabır unsurunu da unutmadan ortadan kaldırmamız gerekiyor.”
‘Tükürdüğünü yaladı’ gerilimi
Başbakanlık
Tezkeresi’nin görüşmeleri sırasında PKK- MİT görüşmeleri ve terörle
mücadele yöntemleriyle ilgili tartışma çıktı. CHP Grup Başkanvekili
Muharrem İnce, Başbakan Erdoğan’ın, 2010 yılında Kayseri ve Sivas’ta
yaptığı konuşmada, AKP iktidarının hiçbir terör örgütüyle masaya
oturmayacağını, pazarlık yapmayacağını söylediğini, ancak şimdi, “Özel
temsilcimi ben gönderdim” dediğini belirtti. İnce, silahlı terör örgütü
üyesi olmak ve bu terör örgütünü kurmakla suçlanan Teğmen Mehmet Ali
Çelebi’nin 33 ay tutuklu kaldığını, serbest kaldıktan sonra da terörle
mücadele etmesi için Güneydoğu’ya gönderildiğini söyledi. ‘Bu mu sizin
adaletiniz’ diyen İnce’ye CHP grubundan alkışlar geldi. Meclis’i geren
diyaloglar şöyle yaşandı:
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli:
Onlar
bağırıyor, siz neden bağırıyorsunuz? Sizin tebrik etmeniz gerekmez mi?
Ayrıca Almanya’da terör örgütü üyelerini arabasına kim aldı? Terör
örgütünün tasfiye edilmesi amacıyla görüşme yapılır. Bizden önceki
hükümetler de görüşmeler yaptı.
CHP’li vekiller:
Almanya’da terör örgütü üyelerini arabasına kim aldı? sorusuna açıklık getir.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural
2002’ye
kadar devlet hiçbir zaman terör örgütünü muhatap almadı. MHP döneminde
siyasal iradeyle böyle bir görüşmenin yapıldığını iddia edenler,
iddialarını ispatlamadıkları takdirde şerefsizliktir, alçaklıktır.
CHP’li İnce:
Dışişleri
Bakanı Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, “ABD’nin
taşeronluğunu yapıyorsunuz” sözlerini ağır bularak, ‘Bir daha CHP’ye
gelmeyeceğim’ demişti. Devlet adamıyla siyasetçi arasındaki farkı
anlatacağım. Ben siyasetçi olsaydım şöyle derdim: Tükürdüğünü yaladı. Ya
da derdim ki tıpış tıpış gelip bilgi verdi. Ama ben siyasetçi değilim.
Kendimi devlet adamı olarak görüyorum ve Sayın Davutoğlu’na tıpış tıpış
geldi, tükürdüğünü yaladı demiyorum, bilgi verdiği için teşekkür
ediyorum.
Davutoğlu:
Bugünkü ziyaretim her sene yaptığım ziyaret. Ve Genel Başkanınıza da konuşmamıza başlar başlamaz taşeron kelimesinin Türkiye Cumhuriyetinin Dışişleri Bakanı’na devlet adabına yakışmadığını kendisine ifade ettim. Bunu söylemek istemezdim çünkü konuşma belli bir mahremiyet içinde oldu ama siz bunu bana mecbur ettiniz.
Bakanın konuşması sırasında sürekli yüksek sesle itiraz eden BDP’li Özdal Üçer, Sırrı Sakık tarafından salondan dışarı çıkarıldı.
‘Anne olarak oy kullanın’
Görüşmelerin
ardından oylamaya geçilmeden önce söz alan BDP Grup Başkanvekili Pervin
Buldan, dünyada savaş kararlarının erkekler tarafından alındığını,
Meclis’te de tüm konuşmaların erkeklerce yapıldığını belirterek, “Bir
kadın ve anne olarak çocuklarımızın öldürülmesini ve başkalarını
öldürmek suretiyle katil olmasını istemiyorum. Genel Kurul’daki tüm
kadınların birer anne olarak oy kullanmasını talep ediyorum” çağrısında
bulundu. Ardından yapılan işari oylama ile tezkere AK Parti, CHP ve
MHP’lilerin desteğiyle kabul edildi.