Denizcilik zor ve meşakkatli bir meslektir. Sağlam bir fizik ve ruh sağlığına sahip olma, bir denizci için çok önemli bir gerekliliktir. Zorlu tabiat şartlarıyla başa çıkarak başarıya ulaşabilmeyi hedefleyen denizciler için, hangi devirde olursa olsun, “olmazsa olmaz” şart; fiziksel gerekliliklerin ötesinde ve müspet ilimlerde de bilgi sahibi olmalarıdır. Diğer bir ifadeyle, gemilere ve filolara komuta eden denizciler; Coğrafya, Astronomi, Meteoroloji, Fizik (Hidrodinamik, Aerodinamik), Malzeme Bilimi ve Tıp bilimlerinde mümkün olduğunca bilgili olmalıdır.
En kudretli gemi ve donanmaların bile ummanların ortasında aciz kalabileceği bir ortamda; AÇE Sultanlığı Sumatra kıyılarından, Amerika kıyılarına kadar okyanuslarda bayrak dalgalandıran Türk denizcilerinin bu başarısının, tesadüfî olmadığı, sadece bilek ve yürek gücüne dayanmadığı, bilime ve çağın gerektirdiği teknolojiye dayandığı yadsınamaz bir gerçektir.
Osmanlının ilk dönemlerinde de komuta kademesindeki denizcilerin yetişmesinde gerekli olan; pozitif ilimlerde iç bünyesel olarak garp ocaklarıyla o dönemin eğitim kurumlarının özellikle Enderun’un büyük katkısı olmuştur. Bu çevrim Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın bahriye eğitimini kurumsallaştırana kadar süre gelmiştir. Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın İstanbul ve Ege kıyılarında yaptırdığı okul, sahil eğitim merkezleri ve kışlalarda eğitimler devam etmiştir.
Burada gözden kaçırılmaması gerekli olan bir nokta. Bahriye personeli bu eğitimlerini alırken, hangi çağda olursa olsun o çağın gelişmelerini anında takip etmek zorunda olmalarıdır. Sadece eğitim veya öğretimle alacakları bilgiler yeterli olmayacaktır. Dünyada söz sahibi olmak isteyen donanmanın bu yeniliklerden geri kalması düşünülemeyeceği gibi proaktif olarak da ileride olması ülkenin bekası ve denizlerin hâkimiyeti için elzemdir.
Bu proaktif düşünce ile bulundukları devirlerin gereği olarak zamanın şartlarının imkân verdiği ölçülerde yazılı kitap, seyahatname veya harita olarak bahriyenin yetiştirdiği kişilerin bilgilerini paylaşmaları denizcileri aydınlatmıştır. Piri Reis, Seydi Ali Reis, Barbaros’un eserleri hep bu doğrultuda hizmet için yazılmıştır. Yeni keşiflerin yapılması, yelken devrine geçiş, gemi tiplerinin değişmesi, kalyon ve kadırga gibi, gemi toplarının kullanılması, gemi muharebeleri ve savaş taktiklerinin değişmesi hususlarında bu yazılı eserler yeniliğe uyum sürecinin kısalmasına yardımcı olmuştur.
Piri Reis’ in “Kitab-ı Bahriyye”si, Seydi Ali Reis’in “el-Muhit fi’l-kevakib der ilm-i derya ve Mir’atul Memalik” isimli eserleri XVI. yüzyılda özellikle oşinografinin ve navigasyonun durumu konularında çok önemli bilgiler vermişlerdir.
XVII. yüzyıla ait kaynaklar arasında yer alan Katip Çelebi’nin “Tuhfetu-l Kibar fi Esfari’l Bihar” isimli meşhur eseri denizcilikle ilgili birçok bilginin yanı sıra dönemin deniz teknolojisine terminolojik açıklamalar getirmesi bakımından dikkat çekmektedir. “Makale-i Zindancı Mahmud Kapudan beray-ı feth ü zafer-i keştiy-i Maltiz-i la’in düzeh mekin” adlı eser konuya güzel bir örnektir. Bu kitapta Mahmud Kaptan’ın Maltalılarla yaptığı muharebe ele alınmıştır. Kuzey Afrika’da faaliyet gösteren Türk denizcileri ve zamanın gemilerinin teknik özellikleri hakkında bilgi vermektedir.
Bu yazılı eserlerin ortak yönü, bahriye kurumunun içinden gelen kişiler tarafından yazılmış olmalarıdır. Devirlerinin bilgi seviyelerinin en üst düzeyinde hazırlanan ve çeşitli dillere çevrilen bu yazma eserler günümüzde de tüm ülke akademisyenleri tarafından aranılan başvuru kaynakları haline gelmiştir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu husus yukarıda belirttiğimiz gibi özellikle komuta mevkilerindeki denizcilerin pozitif ilimlerde ne kadar ileri seviyede bilgi sahibi oldukları savımızı teyit etmektedir.
Fransız İhtilali sonrasında dünyada ve imparatorlukta büyük değişimler ve oluşumlar meydana gelmesi bütünün bir parçası olan Osmanlı Deniz Kuvvetlerini de kaçınılmaz olarak etkilemiştir. Bu dönemlerde Cezayirli Gazi Hasan Paşanın XIX. asır arifesindeki bahriyeyi kurumsallaştırma çabaları bahriyedeki değişimlerde bir başlangıç rolü oynadığını ifade edebiliriz. Donanmanın yaşadığı üst üste felaketler eğitimin önemini yönetim kademesine vurgularken bu eğitimin sadece üst düzey komuta kademesini değil tüm personeli de kapsaması hedeflenmiştir. Bahriyedeki bu defa yazma geleneği XIX. Yüzyılda da devam etmiş ve personelin tümünü teknolojik yeniliklerden bilgilendirmek maksadıyla süreli yayınlar dönemi başlamıştır. Bu süreli yayınlarda Bahriye öncü kurumlardan biri olmuştur.
1800’lerin son çeyreğinden itibaren Bahriye; bugün Deniz Kuvvetleri Dergisi adı ile devam eden Ceride-i Bahriyye ve Mecmua-i Fünun-u Bahriyye adında iki dergi çıkarmaya başlamıştır.
İlk sayıları 26 Haziran 1889 (13 Haziran 1305)’da yayınlanan bu dergilerden, Ceride-i Bahriyye denizciliğe yönelik güncel olayları anlatmaktadır. “Vekayi-i Bahriye-i Dahiliye” başlığı altında donanma için alınan gemilerle ilgili törenler, yapılan konuşmalar, tamir ve bakıma giren-çıkan gemilerle, İstanbul’a gelen donanmaya ait gemilerin isimleri ilan edilmektedir. Bahriye Nezareti ve donanmada neler olup bittiği tarih ve yer belirtilerek açıklanmaktadır. Önsöz (Mukaddeme)’de devrin hükümdarı II.Abdülhamid’in destek ve yardımları ile derginin çıkarıldığı belirtilmektedir. Derginin idaresi ve yazı işleri Bahriye Nezareti’nde oluşturulan “Fen Komisyonu” tarafından yürütülmektedir. Dergiler Bahriye Nazırı Müşir Amiral Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa’nın, Padişah nezdindeki girişimleri ile yayın hayatına başlamıştır. Birçok yayıma imza atan ve denizcilikle ilgili eserleri bulunan Süleyman Nutku’da Fen Komisyonunda yer almaktadır.
Ceride-i Bahriyye’nin birinci sayısında “on beş günde bir” yayınlanacağı belirtilmektedir. Türkiye kütüphanelerinde 1330 (1914) tarihli 674. sayısı mevcuttur. Mecmua-i Fünun-u Bahriyye 1330 (1914) tarihine kadar 22 cilt olarak yayımlanmıştır.
Deniz subayları için faydalı yazı ve haberleri kapsayan bu iki dergi 1914 yılına kadar mevcudiyetlerini sürdürmüş, Ahmet Cemal Paşa’nın Bahriye Nazırlığı esnasında 28 Teşrin-i Evvel (Ekim) 1330 (1924) tarihinde, Ceride-i Bahriyye; Donanma Emirnamesi, Mecmua-i Fünun-uBahriyye; Risale-i Mevkute-i Bahriyye adını almıştır. Ayrıca II.Meşrutiyetin ilan yıldönümünde Mecmua-ı Seneviye-i Bahriyye yayınlanması karar altına alınmıştır.
Risale-i Mevkute-i Bahriyye adı ile 94 sayı çıkarılmıştır. 48 sayfadan ibaret olan derginin amacı her sınıf bahriye mensuplarının görüşlerini aydınlatmak ve bilgilerini artırmaktı. Örneğin V. Cildin 12. sayısı içinde; Cihan Bahriyeleri, Çanakkale önlerinde, İngiliz İfşaatı ve Alman Hatıratı ile, kısa haberlerin yer aldığı “Öteden Beriden” başlıklı makaleler görülmektedir. Bu dergilerde bahriye nezaretinin sadece süreli yayınlar yapmadığı, çeşitli mesleki ve denizciliğe ilişkin bahriye matbaasında basılan kitapların listesinin de her dergide yayımlandıkları görülmektedir.
İstanbul’un işgali esnasında Donanma Emirnamesi yayınına devam edilebilirken Risale-i Mevkute-i Bahriyye, işgal kuvvetlerinin şiddetli baskısı sonucunda yayınını durdurmuştur. Mecmua-ı Seneviye-i Bahriyye 1917 yılına kadar yayınını sürdürmüştür. Milli Mücadele sonrasında Milli Müdafa Vekaleti Bahriye Dairesi tarafından Donanma Emirnamesi ve Risale-i Mevkute-i Bahriyye 1924’ten itibaren yayınlarına devam ettirilmiş, yayımcı makam olarak sırasıyla Milli Müdafa Vekaleti Bahriye Dairesi, Bahriye Nezareti, Büyük Erkanı Harbiye Riyaseti Deniz Erkan-ı Harbiyesi görülmektedir.
Mecmua-ı Seneviye-i Bahriyye 1926’da Büyük Erkanı Harbiye Riyaseti Deniz Erkan-ı Harbiyesi tarafından 6. cilt olarak son kez yayınlanmıştır.
17 Ekim 1928’de kararname sonucu yayınlanan Milli Müdafa Vekaleti tamimi ile Donanma Emirnamesi ile yayınlanan kanunlar, nizamlar, yönetmelikler, emir ve tamimlerin Yeni Ordu Emirnamesi ile yayınlanacağının bildirilmesi sonucu Donanma Emirnamesi son yayınını 1 Kasım 1928 tarihinde 104 sayılı nüshası ile yapmıştır.
Risale-i Mevkute-i Bahriyye, Deniz Mecmuası adını almış 1 Temmuz 1928 tarihinden itibaren 309 sayı ile yayına başlamıştır.
Risale-i Mevkute-i Bahriyye, Deniz Mecmuası adını almış 1 Temmuz 1928 tarihinden itibaren 309 sayı ile yayına başlamıştır.
Deniz Mecmuası, 1 Nisan 1948 tarihinde 383. sayıdan itibaren Donanma Dergisi(13) adını almıştır.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Necdet URAN döneminde Ocak 1968 tarihinde Donanma Dergisinin adı değiştirilmiş ve Deniz Kuvvetleri Dergisi adını almıştır.
Varlığını devam ettiren yaşayan milletler arasında, Harp bahriyesi ve denizcilik geçmişi en eski olan devletlerden biridir. Deniz Kuvvetlerinin bu geleneksel köklü yapısında devam eden süreli yayıncılığının da 120 senelik geçmişi olması ayrı bir değer olarak ortaya çıkmaktadır.
Kasım 2008 tarihinde 603’üncü sayısı yayınlanacak 120 yıllık geçmişe sahip bu süreli yayın sadece Türkiye’de değil dünyada ki yayımı devam eden en eski süreli yayınlardan biridir.
Deniz kuvvetlerine ve Denizciliğimize ait süreli yayınlar sadece bunlardan ibaret olmamıştır. Donanma-i Osmaniye-i Muavenet-i Milliye Cemiyeti tarafından 1326 (1910) yılında haftalık olarak yayınlanmaya başlanan Donanma dergisi yayınına 1335(1919) yılına kadar 191 sayı çıkartarak devam etmiştir. Basım kalitesi, içerisindeki resimler ve makalelerle zamanının en iyi kaliteli ve aranılan dergilerinden biri olmuştur.
Ulusun Birinci Dünya harbi öncesinde Donanma Sevgisini ve yardımını arttırmaya yönelik yayım yapan derginin başarılı hizmetleri olduğu görülmektedir. Dikkati çekici bir husus ülkenin sadece sahil kesimlerinde değil Doğu Anadolu ve Balkanlarda Muavenet-i Milliye Cemiyeti şubelerinin geniş tabanlara yayılarak kurulmasıdır.
Ohri, Diyarbakır, Elazığ (Mamura-tül Aziz) v.b. cemiyet şubeleri görülmektedir. Bu şubelerde çeşitli dinlere mensup din adamı yurttaşlarda aktif olarak görev almıştır.
Deniz Kuvvetlerini Güclendirme Vakfı 60’lı yılların sonunda yayınladığı Derya dergisi, Muavenet-i Milliye Cemiyeti tarafından yayınlanan Donanma mecmuasından 50 yıl sonra Türk Bahriyesine hizmet eden diğer bir süreli yayın olarak basın hayatına girmiştir. Deniz Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı’nın Silahlı Kuvvetler Vakıflarının birleştirilmesi neticesi bu derginin son sayısı (171. Sayı) yayınlanarak sona ermiştir.
Deniz Kuvvetleri Dergisinin haricinde süreli yayın olarak 19 Temmuz 2006 tarihinde yayımına başlayan ve halen yayınını sürdüren Donanmanın Sesi dergisi, 3’üncü yayın yılına girmiştir.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın yayım geleneği sadece süreli yayınlar ile sınırlı kalmayıp, artan bir şekilde devam etmektedir. Son bir yıllık dönemde çeşitli konularda yirmiyi aşkın eser basılmıştır.
Ceride-i Bahriyye ve Mecmua-i Fünun-u Bahriyye’den Deniz Kuvvetleri Dergisine kadar, tüm yayınların yazım ve basılma sürecinde emeği geçen tüm komutan ve bahriye personeline şükranlarımızı bir kez daha sunarız.