Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un, altında Kurmay Albay Dursun Çiçek'in imzası bulunan 'Kaos Planı'yla ilgili yaptığı 'kağıt parçası' açıklamasının planın bir parçası olduğu ortaya çıktı.Gölcük'te ele geçirilen 'Proje' isimli belgede, kamuoyunun, TSK'nın açıklamalarıyla yönlendirilmesi öngörülüyor. Başbuğ'un LAW silahlarıyla ilgili 'içi boş boru' açıklaması da planın bir parçası.
Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçirilen belgeler, yakın tarihte uygulamaya konulan kirli planları tek tek deşifre ediyor. Masum insanlara suç isnat ederek askeri mahkemelerde yargılamayı öngören 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'yla ilgili soruşturma başlatan askeri savcılık, belgeyi görmeden 'kanaatini' açıklamıştı. Askeri savcı, belgenin Genelkurmay Karargahı'nda hazırlanmadığı kanaatine vardıklarını söylemişti. Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ise bir basın toplantısında, 'Kaos Planı'nı 'kağıt parçası' olarak değerlendirmişti. Ancak daha sonra o belgenin 'kağıt parçası' olmadığı TÜBİTAK, Emniyet, Adli Tıp Kurumu ve Jandarma Kriminal'in incelemeleriyle kesinleşti. Aynı Başbuğ, 26 Haziran 2009'daki basın bilgilendirme toplantısında Poyrazköy'de ele geçirilen 17'si dolu, 5'i boş LAW silahlarına da 'içi boş boru' demişti. TSK'nın ülkenin hiçbir yerinde gömülü mühimmatının bulunmadığını savunmuştu. Ancak daha sonra yapılan incelemelerde LAW'ların TSK'nın envanterinde kayıtlı olduğu ortaya çıktı. Gölcük'te yapılan aramalarda 'Proje' isimli bir belge de ele geçirildi. Söz konusu belge 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'yla birebir örtüşmesi bakımından dikkat çekiciydi. Emniyet'in mahkemeye sunduğu Proje isimli belgeyle alakalı tespit tutanağında çok önemli bazı ayrıntılar yer alıyor. Emniyet'in değerlendirme raporuna göre, İlker Başbuğ'un 'Kaos Planı' ve 'LAW'larla ilgili yaptığı açıklamalar planın bir parçası. Planda, TSK bünyesinde yürütülen soruşturmalar ve görülen davalarla ilgili doğrudan açıklama yapılması isteniyor. Soruşturmalarla ilgili kamuoyunun TSK görüşleri doğrultusunda yönlendirilmesi için TSK'nın imkan ve kabiliyetlerinin kurumsal bazda örtülü bir şekilde kullanılması öngörülüyor. Raporda plan kapsamında yapılan eylemlere dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un açıklamaları örnek gösteriliyor. Başbuğ'un 'boru' benzetmesinin de bu planın bir parçası olabileceği belirtiliyor. Başbuğ'un 'kağıt parçası' açıklaması da davayı itibarsızlaştırma planının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
BAŞBUĞ, DURUMU BİZZAT TAKİP EDİYOR
Mahkemeye sunulan Emniyet raporunda, İlker Başbuğ'un konuşmasının Kaos Planı çerçevesinde olduğuna ilişkin delillerde Dursun Çiçek'in notları da yer aldı. Ergenekon terör örgütü üyeliği suçundan yargılanan Ufuk Akkaya'da ele geçirilen Dursun Çiçek'in notlarının yer aldığı belgede şu ifadeler bulunuyor: "Tutuklanacağımı biliyordum. Genelkurmay da biliyordu. İlker Başbuğ her şeyin farkında. Bizzat kendisi bu durumu takip ediyor. Hakim ve savcı haziran kararnamesi çok önemli. Yüksek yargı üyeleriyle görüşüldü. Bizzat İlker Paşa görüştü." Başbuğ'un açıklamaları, "Proje" isimli belgede geçen "Ergenekon kapsamında tutuklanan TSK personelinin masum olduğu, irticayla etkin mücadele ettikleri için AKP, FG'ciler ve yandaş medya tarafından üzerlerine iftira atıldığı şeklinde haberler yaptırılacaktır." şeklindeki planın uygulaması olduğu değerlendiriliyor.
Suçlamalar belgelere dayanmıyor!
Mahkemeye sunulan Emniyet raporunda İlker Başbuğ'un, Koç Müzesi'nde bulunan ve öğrencilere yönelik eylemde kullanılması planlanan patlayıcılarla ilgili açıklaması da yer aldı. Başbuğ, Habertürk'te yayınlanan konuşmasında bulunan mühimmatın denizaltıda kullanılmak için bulunan patlayıcılar olduğunu belirtiyor. Raporda bu konuşmanın da kamuoyunda devam eden davaları itibarsızlaştırmaya yönelik planın bir parçası olduğu değerlendiriliyor.
Ayrıca Başbuğ'un farklı zamanlarda yaptığı "...Ergenekon iddianamesindeki suçların belgeye dayalı olmadığı, mevcut gizli tanıkların ve itirafçıların güvenilirliğinin de şüpheli olduğu ..." şeklindeki açıklamalarına da dikkat çekiliyor. Başbuğ, bir başka açıklamasında da faili meçhuller davasının sanığı emekli Albay Cemal Temizöz'ün suçsuz olduğunu söylemişti. Başbuğ, basın toplantısında 'Ergenekon' isminin kullanılmasından da rahatsız olduğunu söylemişti.