5 Mayıs 2011 Perşembe

BALYOZ PLANI DAVASI

-TALEPLERİN ALINDIĞI DURUŞMADA TUTUKLU SANIK ALBAY CENGİZ KÖYLÜ, ESKİŞEHİR'DE ELE GEÇİRİLEN BELGELERDE ÇELİŞKİLER OLDUĞUNU İLERİ SÜRDÜ
-AVUKAT ŞULE NAZLIOĞLU EROL: ''ARTIK SİYASETÇİLER BİLE SİZLERDEN ŞİKAYET ETMEYE BAŞLADI. VERDİĞİNİZ KARARLARI GÖZDEN GEÇİRİNİZ''

Balyoz Planı davası kapsamında talepler alınırken ''çılgın delilleri''nin olduğunu söyleyen tutuklu sanık Albay Cengiz Köylü, Eskişehir'de ele geçirilen belgelerde çelişkiler olduğunu ileri sürdü. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan Köylü, 11 No'lu CD'de Oraj planıyla ilgili 3 belge olduğunu, bunların aynı zamanda, aynı bilgisayarda kendisi tarafından İstanbul Hava Harp Akademisinde hazırladığının iddia edildiğini söyledi.

İddianamede sanıklardan Yusuf Ziya Toker ile birlikte bunları hazırlayıp kaydettiğinin yer aldığını anlatan Köylü, 3 belgenin 24 Ocak 2003'te üretildiğini, ancak kendisinin 20-28 Ocak 2003 tarihlerinde Gölcük, Bursa ve Mudanya bölgesinde askeriye tarafından düzenlenen gezide olduğunu ifade etti. Planlı olarak yapılan bu gezinin kamera görüntülerini duruşma salonunda izleten Köylü, bu geziye ilişkin görevlendirme yazısının olduğunu ve 20 tane şahidinin bulunduğunu kaydetti.

Köylü, Gölcük Donanma Komutanlığında ele geçirilen belgelerin son kaydedilme tarihleri incelendiğinde dosyada bulunan 11 No'lu CD'deki belgelerden daha önce hazırlandığının görüleceğini iddia ederek, ''Askeriyede her şey zamanında yapılır. Her sayfası bir yerde çıkan darbe planı görmedim'' dedi. Gölcük'te 42 belge çıktığını, bunların sahte olduğunu tespit ettiğini savunan Köylü, ''çılgın deliller'' açıklayacağını belirterek, Eskişehir'de bulunduğu iddia edilen dokümanlarda tarihi çelişkiler olduğunu ileri sürdü.

Köylü, ''Eskişehir belgeleri'' ile TSK'nın güçsüzleştirilmek, Türk halkının TSK'ya olan güven ve itibarının zedelenmek ve Hava Kuvvetlerinin komuta kademesinin şekillendirilmek istendiğini iddia ederek, davaya yeni subaylar eklenmek istenerek Türkiye'nin yeniden şekillendirildiğini ileri sürdü. Mahkemeye gönderilen 2 klasördeki bazı dokümanların, daha Balyoz Planı yokken ve AK Parti iktidara gelmeden oluşturulduğunu ifade eden Köylü, ''Neden Gölcük ve 11 No'lu CD'de çıkan belgeler Eskişehir'de yoktur? Belgelerin bir tanesi dahi bana ait bilgisayar ve CD'lerde neden yoktur? Eskişehir klasörlerinde çelişkiler var'' dedi.

Balyoz Planı iddianamesinin sahte dijital veriler üzerine kurulu olduğun iddia eden Köylü, ''İddianamenin mantığı hatalı, niyeti kötüdür. Akıl ve bilimden uzaktır. Kişisel kanaatlere dayanmaktadır'' diye konuştu. Belgelerin sahte olduğuna dair 371 adet somut delil bulduğunu ve savunma sırası kendisine geldiğinde bunu açıklayacağını anlatan Köylü, ''İftirayı kuranlar benim arabama çarpıyor ama benim 2 sigortam var. Yani tam kasko. Bu belgelerin sahte olduğunu ortaya çıkaracağım. Evde çocuklarımla otururken bir komploya uğradım. 30 aydır tutukluyum. Doğruluğu teyit edilemeyen 25 kuruşluk CD ile tutuklandım. Adalet ve hukuka olan güvenimi kaybetmeye başlıyorum. Sığındığımız hukukun gözleri bağlı, kulakları duymuyor, terazisi zulümden yana tartıyor, kılıcı paslanmış kesmiyor. Bu Silivri otobüsüne bindik. Otobüsün kontrolü mahkeme başkanındadır. Diğer hakimler yardımcı. Biz de yolcuyuz. Artık bu otobüsten inmek istiyoruz'' dedi.

-AVUKATLARIN TALEPLERİ-
Sanık avukatlarından Ali Demirkılıç da davaya hukuk anlamında söylenecek bir şey bulamadığını belirtti. Kendini çağdaş dünyanın çağdaş Türkiye'sinde hissedemediğini söyleyen Demirkılıç, ''Benim 2 müvekkilim var. Ben artık ne diyeyim? Söylenenler, konuşulanlar ortada. Ben kendimi güvende hissedemiyorum siz de hissedemezsiniz. Hayatımda çaresizlik duyduğum tek dava budur. Bu insanların bu maceradan kurtulmasını istiyorum'' şeklinde konuştu. Sanık avukatlarında Şule Nazlıoğlu Erol da Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın özel bir televizyon kanalında, tutukluluğun bir cezaya dönüşmemesi gerektiği, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kalkması, yargılamanın tabii mahkemelerde devam etmesi şeklinde konuştuğunu hatırlattı.

''Kamu vicdanının rahatsızlığı 3 Mayıs'ta Arınç'ın sözleriyle netleşti'' diyen Erol, şöyle devam etti:
''Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay daha da ileriye gitti. Sizi üzmemek için söylemeyeceğim. Demek ki verdiğiniz karar kamu vicdanında tepkilere yol açtı. Bu kadar delik deşik olmuş delillerden sonra bu kadar insanı tutuklamanız kamu vicdanında yaralar açmıştır. Bir çete tarafından üretilen komplolarla hem sizler vaktinizi boşa harcıyorsunuz, hem de tutukluyorsunuz. Sizlerin kendinizi hem de bu deliler nedeniyle Hasdal'da hayal etmenizi istiyorum. Artık siyasetçiler bile sizlerden şikayet etmeye başladı. Verdiğiniz kararları gözden geçiriniz. Silivri'nin koşulları çok ağır. Biri hayatını kaybedince bunun ağırlığından kalkamazsınız, bunun hesabını vicdanlarınıza bu delillerle veremezsiniz.''

Kadir Sağdıç'ın avukatı Murat Ergün de Türk Silahlı Kuvvetlerine özellikle sanıklar üzerinden oynanan bir oyun olduğunu belirterek, ''Öncelikle sizin böyle bir komplonun varlığına inanmanız lazım. Komploya nasıl inanacaksınız? Başınıza mı gelmesini istiyorsunuz? Tahliye kararı verirseniz başınıza geleceği mi düşünüyorsunuz? Komplonun varlığına inanırsanız maddi tutarsızlıkların, tarih çelişkilerinin, Gölcük'ten çıkan saçmalıkların bizde uyandırdığı etki sizde de uyanacaktır. Tutuklama isteyenler bile artık davanın savunuculuğundan çekildiler'' diye konuştu.

Duruşma, sanıkların taleplerinin alınmasıyla devam ediyor.