23 Mart 2011 Çarşamba

Yaşar Büyükanıt gerçekten ikili mi oynadı? / Sanem Altan

Dün Taraf‘ta yayınlanan Türkiye Wikileaks belgelerinde ABD’nin Ankara eski büyükelçisi Pearson‘ın “Genelkurmay Başkanı Özkök’e karşı olan yedi general var. Büyükanıt’ın ise ikili oynadığı söyleniyor” notunu okuyunca, İsmet Berkan‘ın mart ayının başında çıkan “Asker Bize İktidarı Verir Mi?” kitabında okuduklarım aklıma geldi.

Kitap çıktığında okumuş, “İsmet Berkan’ın kitabı, ‘Bildiğimiz tüm bilgileri alt alta yazınca ne görürüz’ün cevabı” diye anlatmıştım merak edenlere.

Çok fazla alıntı yapılıp yazılacağını düşünmüştüm.
Kitap hakkında çıkan yazılar kadar, İsmet Berkan’ın verdiği röportajları da takip ettim.

Evet, hakkında çok yazı çıktı kitabın ama sıradan övgülerle bahsedildi, bence kitap çok daha fazlasını hak ediyordu.
Bana kalırsa her sayfası ayrı bir haber niteliği taşıyor kitabın çünkü...
***
“Darbe için psikolojik savaş başlıyor” bölümünde, sayfa 81’de Berkan şunları yazmış:

“Kendinizi 4 Aralık 2003’teki Şener Eruygur yerine koyun. Bir yılı aşkın süredir uğraşmışsınız, Genelkurmay Başkanı’nı bütün direncine rağmen hükümete karşı harekete geçirmeye zorlamışsınız. Ama Genelkurmay Başkanlığı’nda yapılan o kritik toplantıda Hilmi Özkök, ‘Muhtıra vermeyi düşünmüyorum’ demiş, kestirip atmış.

Şener Eruygur artık kesinkes anlıyor ki, Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı olduğu bir ortamda darbe yapılması söz konusu değil. Aytaç Yalman da 1 Mart’ta ‘Darbe yapalım’ dediğinizde size ilk itiraz eden oluyor. O zaman ne yapacaksınız, önce Kara Kuvvetleri Komutanı, ardından Genelkurmay Başkanı olmalısınız ki, darbe yapabilesiniz. Peki, 2004 ağustosunda emekli olmak yerine Kara Kuvvetleri Komutanı nasıl olabilirsiniz? Yaşar Büyükanıt’ı aradan çıkartarak...”

Hatırlayın, Ergenekon soruşturması sırasında Eruygur’un evinde ve işyerinde yapılan aramada Büyükanıt’ı engellemek için hakkında yaptırdığı çok geniş araştırmalar çıkmıştı.
***
Sayfa 85’te İsmet Berkan, “Hükümetten ciddi bir kaynak bana yakın zaman önce, Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın görülmemiş sertlikte cezalandırılmasının ardında o dönem hükümetin Yaşar Büyükanıt’a karşı yapılan her şeyi Ergenekon işi sayma refleksinin yattığını ve bugün pişman olunduğunu söyledi” diye yazmış.

Berkan, Aksiyon Dergisi‘ne verdiği röportajda “27 Nisan e-muhtırasına o dönemin finali diyebilir miyiz?” diye sorulduğunda, daha da ilgimi çekecek bir şey söylemiş:

“Evet ama aynı zamanda da sabote etti. Şener Eruygur’un tasarımlarını, Ayışığı, Yakamoz planlarını sabote ediyor aslında 27 Nisan. Çünkü Ayışığı, Yakamoz’un amacı ne? Önce ayın şavkı denize vuracak, sonra yakamozlar parıldayacak. Yani önce kamuoyu uyarılacak, halk sokağa dökülecek, sonra yakamozlar parıldayacak, askerler çıkıp darbe yapacak. Asker erken çıkınca, yani 27 Nisan bir fo-depardır; darbe de yapamayınca bütün planlar sona erdi.”
***
İnsan gerçekten komplo teorileri kurmaktan kendini alamıyor.

27 Nisan Muhtırası’nın Türkiye’de siyasi hayatın gidişatını değiştirdiğini, Ak Parti’nin 22 Temmuz seçimlerinde bu muhtıraya duyulan kızgınlık nedeniyle büyük ve ezici bir oy aldığını...

4 Mayıs 2007’de hala o görüşmede ne konuşulduğu sır olan, Dolmabahçe’deki Büyükanıt-Tayyip Erdoğan buluşmasını...

Büyükanıt’ın 32. Gün‘de tuhaf bir güvenle “O muhtırayı evde televizyon izlerken kalktım ve ben yazdım” dediğini düşününce...
“Wikileaks’e yazılan ‘dedikodulara’ gel de inanma” diye düşünüyor insan...

Neden olmasın... Büyükanıt darbeye inanıyordu ama Şenuygur genelkurmay başkanlığını engellemeye, ailesi hakkında dosyalar tutmaya başlayınca fikrini değiştirdi belki de...

Ne iktidar meraklısıymış bu generaller?
Belgelere ve kitaplara bakılırsa, hiç de saklamamışlar zaten.

O zaman şu soruyu soruyorsunuz.

Biz niye bunları o zamanlarda öğrenemedik?
Bütün hayatımızı tehlikeye atan o gelişmeler niçin bizim için onca zaman karanlık kaldı?